Peony
Onursal Üye
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
- Konular
- 12,075
- Mesajlar
- 34,903
- MFC Puanı
- 57,450
1884te Bağdatta doğdu, 1933te İstanbulda yaşamını yitirdi. Fizan Mutasarrıfı Arif Hikmet Beyin oğlu. Çocukluğu Bağdatta geçti. 12 yaşında annesinin ölümü üzerine babasıyla birlikte İstanbula geldi. Mektebe-i Sultanide (Galatasaray Lisesi) yatılı okudu. Tevfik Fikret ve Ahmed Hikmet Müftüoğlununöğrencisiydi. 1907de mezun oldu. Bir süre Reji İdaresinde çalıştı. Bir yandan da Hukuk Mektebine devam etmeye başladı. İzmir Sultanisi Fransızca öğretmenliğine atandı. Hukuk eğitimini bırakıp İzmire gitti. 1912-1914 arasında Maliye Nezaretinde çevirmenlik yaptı. 1. Dünya Savaşı yıllarını Çanakkale ve İzmirde yedeksubay olarak geçirdi. Mütarekeden sonra İstanbula döndü. Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde estetik ve mitoloji öğretmenliği yaptı. Harp Akademisi ve Mülkiye Mektebinde Fransızca dersleri verdi. Düyun-u Umumiye İdaresinde, Osmanlı Bankasında çalıştı. Akşam ve İkdam gazetelerinde köşe yazıları yazdı. 1928de böbrek rahaksızlığının tedavisi için yurtdışına gitti ama iyileşemeden döndü. Şiire lise öğrenciliği yıllarında başladı. İlk şiirlerinde Abdülhak Hamit, Cenap Şahabettin, özellikle de Tevfik Fikret etkileri görülür. Bilinen ilk şiiri Hayal-i Aşkımda bu yönelmelere rağmen yeni bir sanat yönelimi olduğu dikkat çeker. Gençlik şiirleri Mecmua-i Edebiye, Musavver Terakki, Aşiyan, Jale, Musavver Muhit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap dergilerinde yayınlandı. Bu şiirleri kitaplarına almadı. 2. Meşrutiyetin yazınsal karmaşa ortamında onun şiiri ayrı bir ses olarak kendisini gösterdi. 1921de basılan ilk şiir kitabı Göl Saatlerinin başındaki küçük Ahmet Haşimmanzumeler, bu dönemin asıl eserleridir. İzlenimci ressam etüdlerini andıran bu şiirlerle Ahmed Haşim, doğanın özünü sızdırmak ister gibidir. Şiiri, bir yandan Verlaine müziğine yaklaşırken, bir yandan Şeyh Gâlibin parıltısını taşır. Göl Saatleri, Göl Kuşları, Serbest Müstezatlar ve Muhtelif Şiirler olmak üzere dört bölümden oluşan bu kitap Türk şiirinin Yahya Kemal Beyatlıdan sonraki ikinci kanadını kurar. Beyatlının geniş kesimleri kucaklayan toplumcu ve ulusçu şiirine karşılık Haşim daha dar ama daha derin bir kanalda akmayı tercih eder. İkinci ve son şiir kitabı Piyalenin girişinde Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar bölümünde şiirle ilgili görüşlerini açıklar: Şair ne bir gerçek habercisi, ne güzel konuşmayı sanat haline getirmiş bir kişi, ne de bir yasak koyucudur. Şairin dili, düzyazı gibi anlaşılmak için değil, hissedilmek için yaratılmış, müzik ile söz arasında, ama sözden çok müziğe yakın ortalama bir dildir. Düzyazıda anlatımı yaratan öğeler şiir için sözkonusu olamaz. Düzyazı us ve mantık doğrur, şiir ise algı bölümleri dışında isimsiz bir kaynaktır. Gizliğe, bilinmezliğe gömülmüştür. Şairin dili, duyumların yarı aydınlık sınırlarında yakalanabilir. Anlam bulmak için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmek gibidir. Şiirde önemli olan sözcüğün anlamı değil, şiir içindeki söyleniş değeridir. Şiiri ortak bir dil olarak düşünenler boş bir hayal kuruyor demektir. Piyale kitabındaki Merdiven ve Bir Günün Sonunda Arzu şiirleri, bu görüşleri yansıtan ve Türk edebiyatında görülmemiş bir şiirselliği ortaya koyan ürünlerdir. Bu kitapla birlikte Haşime saldırılar arttı. Ölçü ve Türkçe bilmemekle, toplum sorunlarına ilgisizlikle suçlandı. Yine de şiirleriyle 20nci yüzyılın ilk çeyreğini etkilemeyi başardı.
ESERLERİ
ŞİİRLER:
Göl Saatleri (1921)
Piyale (1926)
FIKRA VE SOHBET:
Bize Göre (1926)
Gurabahane-i Laklakan (1928)
GEZİ:
Frankfurt Seyahatnamesi (1933)
ESERLERİ
ŞİİRLER:
Göl Saatleri (1921)
Piyale (1926)
FIKRA VE SOHBET:
Bize Göre (1926)
Gurabahane-i Laklakan (1928)
GEZİ:
Frankfurt Seyahatnamesi (1933)