• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

AK Parti'nin "özür" çağrısına Hakan Albayrak'tan jet yanıt: Bedel ödetmek isteyen var

Zeynep1

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
14 Mar 2015
Konular
941
Mesajlar
1,652
MFC Puanı
5,250
Son dönemde AKP yönetimi ve Erdoğan'a yönelik eleştirilerle gündeme gelen Hakan Albayrak, kendisine gelen tepkilere yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın isimlerden oluştuğu belirtilen ‘yeni’ AKP MKYK listesine getirdiği eleştiriler nedeniyle parti yöneticileri tarafından ‘özür dilemeye’ davet edilen Diriliş Postası gazetesinin genel yayın yönetmeni Hakan Albayrak, tepkilere “Savunma hakkı kutsaldır ama ben taarruzu sürdürmeyi yeğliyorum” diyerek yanıt verdi.

Erdoğan’ın partide kendisine bir ’emir eri’ istediğini savunan Albayrak, “Yapabileceği en kötü tercih Ahmet Davutoğlu idi. Baştan Binali Yıldırım’ı tercih etmeli, Berat Albayrak’ı da önce ekonomi bakanı yapmalı/yaptırmalı ve 12 Eylül’deki kongrede de genel başkanlığa getirmeli/getirtmeli idi” diye yazdı.

Partide bereketli mesailer dilerim

Albayarak’ın ‘Dünkü başyazımız vesaire hakkında kamuoyuna duyuru’ başlıklı yazısında öne çıkan noktalar şöyle:

“AK Parti Gençlik Kolları’nda vazife yapmış olan bir grup milletvekili ve parti yöneticisi, ‘Gençlik namına Berat Albayrak’ın MKYK listesine sokulmasından başka bir şey yok’ meyanındaki ifademden ötürü, “cehalet”imi vurgulayıp ‘Biz gençler de parti yönetimindeyiz’ diyerek kendilerinden özür dilemem gerektiğini ileri sürmüş. Hakk’ı bilmemek veya genel kültür sahibi olmamak anlamında değil ama belli bir konuyu bilmemek anlamında “cehalet”imi kabul ederek o arkadaşlardan özür diliyorum. Kim olduklarını, kaç yaşlarında olduklarını, bugüne kadar ne yapıp ettiklerini gerçekten bilmiyordum. Hâlâ tam olarak bilmiyorum. Bazılarının ismini bir yerde duymuşum veya okumuşum, ama gerisi kesinlikle “cehalet”. Kendilerinden tekrar özür diler, hepsine de partide bereketli mesailer dilerim.

Berat Albayrak genel başkan da, başbakan da olsun

Burada bir özür daha dilemem gerekiyor galiba. “Yazar Sadık Albayrak’ın oğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olmasından başka özelliğini bilmediğimiz Berat Albayrak” dedim, ama “dünyanın önde gelen ekonomistlerinden”miş Berat Albayrak. Öyleyse vah bana, yuh bana. “Başbakan olacak adam” da diyorlar. Bu konuda kendimi yuhlamama gerek yok, çünkü ben zaten “Berat Albayrak’ı genel başkan yapsaydınız” demişim. Genel başkan da olsun, başbakan da olsun; potansiyel makamında gözüm varsa iki gözüm önüme aksın.

Erdoğan Binali Yıldırım’ı tercih etmeliydi

Belki size şaka gibi geliyordur, ama ciddiyim. Çok sevdiğim, çok saydığım, dürüstlüğünden ve idealizminden emin olduğum, Türkiye’nin ihtiyaçlarına –gerilimi düşürme ihtiyacı dahil- uygun bir başbakan olduğunu düşündüğüm Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlık yolunu açan Recep Tayyip Erdoğan çok yanlış yapmıştır. O bir emir eri istiyordu ve yapabileceği en kötü tercih Ahmet Davutoğlu idi. Baştan Binali Yıldırım’ı tercih etmeli, Berat Albayrak’ı da önce ekonomi bakanı yapmalı/yaptırmalı ve 12 Eylül’deki kongrede de genel başkanlığa getirmeli/getirtmeli idi.

Allah hiçbirimizi böyle bir yalnızlığa düşürmesin

Erdoğan birçok konuda, çok önemli konularda çok isabetsiz kararlar verebiliyor, yanlış tavırlar sergileyebiliyor ve etrafında “Bu doğru değil efendim” diye yekten itiraz edebilecek kimse kalmadı. Bu tehlikeli bir durum. Mürşidi yok, icabında ona muhalefet edebilecek bir yol arkadaşı da yok. Allah hiçbirimizi böyle bir yalnızlığa düşürmesin.

Herkes ve her şey Erdoğan tarafından veya Erdoğan adına acımasızca harcanıyor

Davutoğlu iyi bir yol arkadaşı olabilirdi, ama Erdoğan’ın yol arkadaşı aramadığını, şiddetle duyması gereken o ihtiyaçtan habersiz olduğunu zannediyorum. İki senedir ‘acil başkanlık sistemi’ ve saray yahut külliye hikâyesine çıkıyor memleketin bütün siyasi mevzuları; bir kısır döngü içinde enerjimizi boş yere tüketip duruyoruz; ama gelin de Erdoğan’a anlatın bunu. Bidayette memleketin selameti uğruna ortaya konulan söylem ve eylemler zamanla başlı başına gaye haline gelmiş gibi görünüyor ve bu gayeye yeterince hizmet etmediği veya yeterince hızlı hizmet etmediği ‘tespit edilen’ herkes ve her şey Erdoğan tarafından veya Erdoğan adına acımasızca harcanıyor.

Erdoğan’ın gönlüne yüzde yüz yatan bir AK Parti olmalı

Bu böyle devam etmemeli. Başka bir gidiş mümkün değilse –ki mümkün görünmüyor- AK Parti kesinlikle çaycısından genel başkanına kadar Erdoğan’ın gönlüne yüzde yüz yatan bir AK Parti olmalı. İyice rahatlamalı Erdoğan. Rahatlarsa, bazı yanlışlarını tashih etmeye çalışan hiç kimse kalmazsa partide, ihanet saplantısından mütevellit inatlaşmaların zemini tamamen ortadan kalkarsa, belki daha serinkanlı ve isabetli hareket eder.

Yeni Türkiye eskiyor arkadaşlar!

Davutoğluculuk mu yapıyorum? Davutoğlu bile Davutoğlucu değil ki ben olayım. Kendimce partimi ve memleketimi düşünüyorum. MKYK listesiyle ilgili çirkin tezgâhlar her yerde konuşuluyor, herke konuyu biliyor, zaten parti delegelerinin önemli bir kısmı o tezgâhlarda ‘işlenmeyi’ kabul etmiş kimseler. Benim birincil konum o değildi ama, yeni MKYK’nın ‘profilini’ eleştirirken. Asıl meselemin ne olduğunu sarih bir şekilde ifade ettiğimi zannediyorum. Tekrar: Yeni Türkiye eskiyor arkadaşlar! Yeniden üretilmesi lazım. Bunun için coşku, heyecan, devrimci azim lazım. Bu MKYK’da o yok, çünkü bu MKYK oluşturulurken öyle bir motivasyonun m’si yoktu.

Bedel ödetmek isteyen varsa, buyursun ödetsin

Son söz: AK Parti üyesiyim. Erdoğan figürünü İslam dünyası niçin ifade ettiği büyük kıymetten ötürü fevkalade önemsiyorum. Davutoğlu’nun başbakanlığını beğeniyorum. Bunlarla beraber, yandaşlığım hür bir yandaşlıktır ve hürriyette İslam fıkhından başka sınır tanımam kardeşim. Bana bedel ödetmek isteyen varsa, buyursun ödetsin. “Ne? Sapına kadar Reisçi değil misin? Öyleyse gazeteni bir daha almayız” diyen varsa, ona da ehlen ve sehlen. Marks ve Engels, işçi sınıfına “Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok” demişti. Benim zincirim de yok. Heh he.”
 
Üst