- Üyelik Tarihi
- 8 Ara 2012
- Konular
- 4,182
- Mesajlar
- 11,469
- MFC Puanı
- 34,700
Alarmlar, derin bir uykudayken duymak isteyeceğimiz en son şeydir belki de. Öte yandan alarm olmadan da günümüzde uyanabilmek ne kadar mümkün ? Tartışmaya açık. Ancak benim bahsetmek isteyeceğim asıl olay bundan ziyade alarmın insanlar üzerine, özellikle bilinçaltı üzerine etkisi.
Uyku esnasında vücut kendini dinlenmeye bırakır. Bu evrede uyumadan önce ne kadar stresli olursanız olun, uykuda huzur içindesinizdir. Yaşamsal faaliyetleriniz minimum düzeydedir. Kalp atışlarınız ve solunum hızınız yavaşlar. Her şey sakin sakin ilerlerken birden bangır bangır bir ses gelmeye başlar. Alarm çalıyor... Bu ses, kendini dinlenmeye alan beyin tarafından beklenmedik bir tehlike olarak algılanır. Sinir sistemi şoka girerek bilinci ani olarak açar. Kalp atım hızı artar, solunum hızı artar.
Aslında bu durum insanoğlunun içgüdüsel bir savunma mekanizmasıdır. Eski dönemlerde farklı seslere karşı duyarlı olan insanlar, modern çağda ise zamana uygun seslere duyarlı oluyorlar. Fakat bu duyarlılık belli bir eşik seviyeyi geçtiği zaman ortaya misophonia adında dayanılması güç bir hastalık çıkıyor. Misophonia, gereksiz veya yüksek sese olan aşırı duyarlılık olarak tanımlanıyor. Sessiz bir ortamda gelen bir ses sizi haddinden fazla rahatsız ediyor ve yaptığınız işi engelleyecek seviyeye getiriyorsa misophonia hastası olma ihtimaliniz hiç de düşük değil.
Şoktan bahsetmiştik. Uyku esnasında ani bir ses beyinde şok etkisi yaratır ve sizi aniden uyandırır. Bu durum aslında bir travmadır. Sizin duyarlılığınızı artırır ve misophonia riskini de artırır. Son araştırmalar alarm ile uyanmanın panik atak riskini de artırabileceği yönünde. Hatta kabus görürken çalan alarmlar zaten normal uykudan daha hızlı atan kalbi anlık olarak daha da hızlandırarak kalp krizine bile yol açabiliyor. Fakat sizi anneniz, eşiniz ya da tanıdığınız birisi uyandırdığında beyin o sesi önceden tanıyıp anlamlandırdığı için şok etkisi yaratmaz ve daha sakin bir şekilde günlük fonksiyonlarına döndürür. Ama işin içine alarm girerse, en sevdiğiniz şarkıyı bile alarm yapsanız bir süre sonra o şarkıyı müzik listesinden silecek kadar çok nefret edersiniz. Denendi, %100 çalışıyor.
Bu yüzden alarmlardan ne kadar uzak kalırsanız o kadar iyi. En azından alarm sayesinde uyandıktan sonra 2'şer dk'lık ertelemelerle sürekli dinlemek zorunda kalmayın. Bu size daha çok zarar verecektir. Ailesiyle aynı evde yaşayan insanlar, ailesinden bir bireyin kendini uyandırmasını isteyebilir. Tek yaşayanlar içinse malesef bu durum pek mümkün değil. Onlar ise en azından tek alarmda uyanmaları ya da biyolojik saat yoluyla uyanmayı denesinler. Zira uyku düzeni olan insanlar için alarma gerek kalmıyor, beyin kişinin istediği saatte onu uyandırabiliyor. Bu da denendi, %100 çalışıyor.
Uyku esnasında vücut kendini dinlenmeye bırakır. Bu evrede uyumadan önce ne kadar stresli olursanız olun, uykuda huzur içindesinizdir. Yaşamsal faaliyetleriniz minimum düzeydedir. Kalp atışlarınız ve solunum hızınız yavaşlar. Her şey sakin sakin ilerlerken birden bangır bangır bir ses gelmeye başlar. Alarm çalıyor... Bu ses, kendini dinlenmeye alan beyin tarafından beklenmedik bir tehlike olarak algılanır. Sinir sistemi şoka girerek bilinci ani olarak açar. Kalp atım hızı artar, solunum hızı artar.
Aslında bu durum insanoğlunun içgüdüsel bir savunma mekanizmasıdır. Eski dönemlerde farklı seslere karşı duyarlı olan insanlar, modern çağda ise zamana uygun seslere duyarlı oluyorlar. Fakat bu duyarlılık belli bir eşik seviyeyi geçtiği zaman ortaya misophonia adında dayanılması güç bir hastalık çıkıyor. Misophonia, gereksiz veya yüksek sese olan aşırı duyarlılık olarak tanımlanıyor. Sessiz bir ortamda gelen bir ses sizi haddinden fazla rahatsız ediyor ve yaptığınız işi engelleyecek seviyeye getiriyorsa misophonia hastası olma ihtimaliniz hiç de düşük değil.
Şoktan bahsetmiştik. Uyku esnasında ani bir ses beyinde şok etkisi yaratır ve sizi aniden uyandırır. Bu durum aslında bir travmadır. Sizin duyarlılığınızı artırır ve misophonia riskini de artırır. Son araştırmalar alarm ile uyanmanın panik atak riskini de artırabileceği yönünde. Hatta kabus görürken çalan alarmlar zaten normal uykudan daha hızlı atan kalbi anlık olarak daha da hızlandırarak kalp krizine bile yol açabiliyor. Fakat sizi anneniz, eşiniz ya da tanıdığınız birisi uyandırdığında beyin o sesi önceden tanıyıp anlamlandırdığı için şok etkisi yaratmaz ve daha sakin bir şekilde günlük fonksiyonlarına döndürür. Ama işin içine alarm girerse, en sevdiğiniz şarkıyı bile alarm yapsanız bir süre sonra o şarkıyı müzik listesinden silecek kadar çok nefret edersiniz. Denendi, %100 çalışıyor.
Bu yüzden alarmlardan ne kadar uzak kalırsanız o kadar iyi. En azından alarm sayesinde uyandıktan sonra 2'şer dk'lık ertelemelerle sürekli dinlemek zorunda kalmayın. Bu size daha çok zarar verecektir. Ailesiyle aynı evde yaşayan insanlar, ailesinden bir bireyin kendini uyandırmasını isteyebilir. Tek yaşayanlar içinse malesef bu durum pek mümkün değil. Onlar ise en azından tek alarmda uyanmaları ya da biyolojik saat yoluyla uyanmayı denesinler. Zira uyku düzeni olan insanlar için alarma gerek kalmıyor, beyin kişinin istediği saatte onu uyandırabiliyor. Bu da denendi, %100 çalışıyor.