• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Antioksidanlar

OBERON

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
20 Kas 2016
Konular
2,670
Mesajlar
2,919
MFC Puanı
1,410
Sağlıklı moleküllerin bu şekilde zedelenmeye açık hale gelmesine oksidatif stres adı verilir ve beyin hasarının en sık görülen nedenidir. Birçok araştırmacı oksidatif stresin Alzheimer hastalığının en önemli kaynağı olduğuna inanmakta. Bu kesinlik kazanmış olmasa da oksidatif stresin Alzheimer gibi hastalıkları şiddetlendirdiği ve hızlandırdığı kesin.

Beyin hasarı hemen fark edilir çünkü işlemesi için oksijen moleküllerine ihtiyaç duyan en büyük organ beyindir. Ama kanserin herhangi bir şeklini katarakt kalp hastalığı ya da ilgisiz görünen başka birçok hastalıktan birini geçirdiyseniz serbest radikallerin kurbanı olmuş olabilirsiniz. Kırışıklıklar gibi yaşlanma sonucu dediğimiz gelişmelere bile büyük ölçüde serbest radikaller neden olurlar. Sigara puro ya da pipo içen insanların birkaç ay içmeyince ciltlerinin nasıl da gençleştiğine dikkat edin.


İnsanların yol açtığı serbest radikalleri sınırlamak çok önemli. Ama bu konudaki çabalarımız ne kadar yoğun olursa olsun ölçülebilir sonuçlar alınana dek yıllar geçecektir. O zamana kadar da elektron vericisi işlevi gören moleküller olan antioksidanlara güvenmeliyiz. Antioksidanlar sağlıklı moleküllere zarar vermeden bedenin serbest radikal moleküllerini stabilize ederler. Peki bu antioksidanları nasıl alacaksınız? Annenizin dediği gibi yapın meyvenizi ve sebzenizi bitirin.

Yiyeceklerin doğrudan bahçeden yemek masasına taşınmadığı günümüz Amerika'sında bu o kadar da kolay değil. Taze meyve ve sebze sağlıklı bir beslenmeye mutlaka dahil edilmelidir. Antioksidanların en önemli kaynağı olan maddelerle yani melatonin hormonu ve A C E vitaminleriyle buna ekleme yapabilirsiniz. Bu bölümde melatonin ve antioksidan özellikleri üzerine yoğunlaşacağız.

Su gibi oksijen de hem iyi hem kötüdür. Gerçek bir paradoks! Ateşte odun yakar gibi beden oksijeni yakıp enerji ve bazı yan ürünler üretir. Ateşe bir kütük atarsanız soğuk bir gece boyunca ısınabilir yemek pişirebilir ve kamp yaparken tehlikeli hayvanların yaklaşmasını engelleyebilirsiniz. Ama ateşten duman yükselir bu duman da hem sizin göz burun boğaz ve ciğerlerinize hem de atmosfere zarar verir. Bedeniniz oksijen yaktığında ortaya çıkan yan ürünlere reaktif oksijen türevi ya da ROT adı verilir. Bu odun dumanının kötü özellikleriyle eşdeğerdir.


Serbest radikaller adını verdiklerimiz ROT'tur. Serbest radikalin dış atomundaki eşlenmemiş elektronun başka bir elektron ya da hatta bir hidrojen atomu çalmak istemesine yol açar.

Bunun çeşitli sonuçları olabilir: ROT koruyucu hücre zarını delebilir ya da hücre çekirdeğinin içinden bir parça DNA koparabilir ya da mitokondrilerin kimyasını değiştirip hücrenin enerji kaynağına zarar verebilir. Tek bir ROT kendi başına zarar verir. Asıl sorun yaratan her saniye bedenin içinde milyonlarca serbest radikalin üretiliyor olmasıdır.

Antioksidanlar moleküler yapılarını değiştirerek serbest radikalleri nötralize ederler. Bedeninizde yeterince antioksidan bulunursa serbest radikallerin yol açtığı zarar en düşük düzeye iner sağlığınız da düzelir.

İleride yaşamınızı kurtarabilecek doğal tedavi yöntemlerinden çoğunun antioksidanlar ya da serbest radikallere karşı antioksidan savunmasını harekete geçiren maddeler olduğunu göreceksiniz. Araştırmalara göre 2L. yüzyılda tip gitgide ilaçlardan çok antioksidanların özelliklerine güvenmeye başlayacak. Bu da elbette ilaç şirketlerinin doğrudan tüketiciye yönelik reklam kampanyaları başlatmalarının nedenlerinden biri.

Reklamları görmüşsünüzdür. Sıradan hastalıklara karşı şu veya bu ilaç hakkında doktorunuzla görüşün. Ama işe yaramalarına karşın belki de bu ilaçların bedeninizdeki serbest radikalleri azdırdığını kimse söylemiyor. ilaç tedavisi mutlaka gerekli olmadıkça doğal tedavi yöntemlerini kullanıp bedeninize kötü serbest radikal sokmadan gerekli kimyasal değişimleri yapmanız çok daha iyi olur.

Bu köpekler için üretilen parazit ilaçları gibidir. İlaç aslında daha yüksek dozda verilse köpeği öldürebilecek bir zehirdir ama üretici dozu düşük tuttuğundan önce parazitler ölür. Parazitler ölünce köpeğin yaşamı tehlikeye girmeden ilaç tedavisi durdurulur ama köpeğe de düşük düzeyde zehir verilmiştir bir kere. Şimdiki bilgi düzeyimiz nedeniyle bazı durumlarda ilaca pek seçenek yoktur.

Ama yüzyıllardır güvenliliklerini ve etkilerini kanıtlamış olan doğal tedavi yöntemleri hakkında ne kadar çok bilgi edinirsek bu ilaçları da o kadar çabuk bırakabiliriz. Belki de bir gün şimdiki ilaç bağımlılığımız ve birçok doktorun doğal tedavi yöntemlerine karşı direnmesi yetersiz sağlık hizmeti olarak görülecektir.
 
Üst