• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Artık Bahane Üretmeyin - Sam Silverstein

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
“Artık Bahane Üretmeyin!” bir slogan değildir, size rekabet üstünlüğü kazandıracak olan bir tavsiyedir. İster işinize dört elle sarılmaya ya da işinizi genişletmeye, ister yeni bir iş ilişkisi kurmaya ya da önemli insanlarla ilişkilerinizi güçlendirmeye, isterse de yeni bir müşteri bulmaya ya da önemli bir müşterinizi elinizde tutmaya çalışın, sorumluluk bilincinizin size farklılık ve rekabet üstünlüğü kazandırdığını her zaman fark edersiniz. Sorumluluk bilincinizin size bir rekabet üstünlüğü kazandırmasını istiyorsanız, kendinizden ve başkalarından beklentilerinizi değiştirmeye istekli olmak zorundasınızdır.

Eğer, hem bireysel, hem de kurumsal açıdan içinde bulunduğunuz koşullar ile arzuladıklarınız arasındaki mesafeyi sıfırlamak istiyorsanız, bunu ancak “sorumluluk sınırının beş temel ilkesi” ya da kısaca “beş görevi” öğrenerek ve hayata geçirerek başarabilirsiniz.

Seçimler Yapın, Bahaneler Üretmeyin: Sorumluluk, sahip olduklarımız arasından bir seçim yapmamızı gerektirir. Evimizi, arabamızı, eşyalarımızı, kısacası elimizde olduğunu sandığımız şeylerin hepsini kaybedebiliriz. Ancak sonuçta elimizde kalan tek şey, yapmış olduğumuz seçimler olacaktır. Bilinçli seçimler, mazeretsiz bir yaşamın en önemli unsurlarından birisidir.

Bahanelerin Ötesine Geçmek: İnsanların hem özel, hem de iş yaşamlarında başarılı olmalarının başlıca nedeni, bahane üretmemeleri ya da bahanelerin arkasına sığınmamalarıdır. Başarılı insanlar, başarısızlığın, sürecin bir parçası olduğunu bilirler. Ancak başarısızlıklarını haklı göstermek adına bahaneler üretmezler ve çevrelerindeki insanların da bahanelere sığınmalarına izin vermezler.

Sorumluluk Sahibi Olmak Ne Demek?: Sorumluluk sahibi olmak, “kendimize karşı bir yükümlülük hissetmemiz” demektir. Bahane öne sürmeden ya da mazeretleri kabullenmeden önce iki kere düşünün. Size söz vermiş olan birisinin mazeretini kabullendiğinizde, o kişinin sorununu da üstlenmiş olursunuz. Ne başkalarının problemlerini üstlenin, ne de kendi sorunlarınızı başkalarının üzerine yıkın.

BAHANELERİ GERİDE BIRAKMAK: Bahaneler, önce kendinizi, sonra da başkalarını aldatmak üzere uydurduğunuz hikâyelerdir. Mazeret üretmenin ve onları kabullenmenin üç olumsuz sonucu vardır:

1. Bahaneler, Bizleri Güçsüzleştirir: Kendi kendimize ne kadar çok bahane uydurursak; bedensel, duygusal ve ruhsal açılardan da gittikçe güçsüzleşir, kendimizin ya da başkalarının mazeretlerine o kadar aldanmaya ve onları birer gerçekmiş gibi kabul etmeye o kadar yatkın bir hâle geliriz.
2. Bahaneler, Uydurduğumuz Hikâyelere Odaklanmamıza Neden Olur: Bahane ürettiğimiz ya da kabul ettiğimiz her an, enerjimizi ve dikkatimizi hikâyeye yönlendirir, ilişkilerimizdeki şeffaflığı ve saygınlığı kaybederiz. Kendi değer yargılarımıza ve önceliklerimize değil, günü kurtarmak için uydurduğumuz hikâyelere sığınırız.
3. Bahaneler, Tecrübelerimizi Sınırlandırır ve Ufkumuzu Daraltır: Bahaneler üretmek, yapacak olduklarımızı sınırlandırır ve hak ettiğimizden daha azını kabul etmemize neden olur. Bizleri kısıtlı bir yaşam sürmeye mahkûm eder ve muhteşem deneyimler kazanmamıza engel olur.

1. GÖREV: DOĞRU OLANI YAPMAK: Peter Drucker’ın da dediği gibi, “verimlilik, işleri doğru bir biçimde yapmak; etkinlik ise, doğru olanı yapmaktır.” Bize anlam ifade eden bir hedef tespit etmemiz hâlinde: “Mükemmellik ölçüsüne sadık kalmak kaydıyla, bu hedefe en kısa sürede erişmemi sağlayacak hangi faaliyeti sürekli bir biçimde yapmalıyım?” sorusuna bir cevap bulmak zorundayızdır. Bu soruyu hem kendimize, hem de liderlik ettiğimiz kişilere sormalıyız.

Kendi Doğrularınızı Tanıyın: Her geçen gün kendi doğrularınızın neler olduklarını daha iyi anlar hâle gelmelisiniz ve bu süreç, yaşam boyu devam etmeli. Şahsımıza ait doğruları keşfetmemizdeki amaç, hedeflere erişmemize yardımcı olan unsurları belirlemek ve bu doğruları sürekli olarak ve azimle tekrarlayabilmektir.

Bireysel Stratejik Plan: Bireysel açıdan stratejik bir plan yapmak, hayatınızda gerçekleştirmek için en çok arzu ettiğiniz şeyleri kapsar. Eğer nereye ulaşmak istediğinizi henüz bilmiyorsanız, kişisel açıdan sizin için önemli olan şeyleri belirleyin; bunu bir tek siz yapabilirsiniz.

Kurumsal Stratejik Plan: Sorumlusu olduğumuz kurumların stratejik planları, şirketimizin, mükemmellik derecesinde gerçekleştirmeyi amaçladığı hedeflerdir. Eğer kurumumuzun izlediği yolu biliyor ve hedefe erişebilmek için mükemmellik derecesinde gayret gösteriyorsak, doğrularımız, her zaman şirketin hedefleriyle aynı paralellikte olacaktır.

Sorumluluklarınızı ve Yetkilerinizi Devredin: Çalıştıkları kuruma yarar sağlayabilmeleri için insanlara sorumluluk ve yetki verin; sonra da planlamış olduğunuz hedeflere erişip-erişmediklerini takip edebilmek için ekibinizle iletişim kurmaya devam edin.

2. GÖREV: BOŞLUKLARI DOLDURMAK: Hayatımızda, gelişmemize imkân sağlayacak yeni alanlar açmalıyız. Bu, bazen “yapmakta olduğumuz işe ara vermek ve yeni bir şeyler yapmaya istek duymak” anlamına da gelebilir. Alışkanlıklarımızın baskısı yaşantımızı ne kadar çok etkilerse, yeniliklere yer kalmaz; bu da, gelişmemize engel olur. Eskileri atıp, yenilere yer açmazsak, yenilikleri deneyemeyiz. Eğer yenilikleri deneyemezsek, başka fırsatlar yakalamada rakiplerimiz bizi geçerler.

3. GÖREV: SÜRECİN YÖNETİLMESİ: Sürecin doğru olarak yönetilmesi sayesinde, stratejik planımızı gerçekleştirirken bir engelle karşılaşma durumunda, hemen yeni kararlar alır ve hedefimize doğru ilerlemeye devam ederiz. Bir engelle karşılaştığınızda, üstesinden gelmek için bir yol bulmak; ekonominin, başkanın ya da yıllar evvel sizinle dalga geçmiş olan ilkokul öğretmeninizin değil, sizin sorumluluğunuzdadır. Karşınıza çıkan ya da çıkacak olan aksiliklere verdiğiniz tepkiler, hem size, hem de çevrenize nasıl bir insan olduğunuzu gösterecektir.

4. GÖREV: DOĞRU BEKLENTİLERE SAHİP OLMAK: Dördüncü görev, mevcut şartlardaki potansiyelin tespit edilmesini ve beklentilerimizin, bu potansiyel doğrultusunda ve stratejik planımızla uyumlu olacak şekilde belirlenmelerini içeriyor. Beklentilerimizin niteliği, hem bireysel, hem de kurumsal açıdan ölçülebilir olan sonuçların niteliklerini belirler.

Kendimizden ne beklediğimize, söz konusu hedefe nasıl erişeceğimize ve bu beklentileri yerine getirmek için gösterdiğimiz çabaların neticelerini ne şekilde değerlendireceğimize karar vermeliyiz. Beklentilerin sürekli bir biçimde yönetilmeleri gerekir. Yaşam kalitemiz beklentilerimizi yönetme becerimize bağlıdır. Beklentilerimizi sadece geçmişte elde etmiş olduğumuz neticelere göre belirlediğimizde, onları etkin bir biçimde yönetememiş oluruz.

5. GÖREV: İLİŞKİLERE KATKIDA BULUNMAK: Başarı ve başarısızlık, tamamen kurduğumuz ilişkilerin kalitesine bağlıdır. İlişkilere katkıda bulunmak, ilişkileri yürütebilmenin ve yönetebilmenin tek etkin yoludur. Hepimiz, birer birey olarak kendimize ve yaşamımıza giren insanlara karşı sorumluyuz. Hem kişisel, hem de toplumsal alanlarda başarılı bir ilişki kurmanın sırrı, tek bir kelimeyle ifade edilebilir: Fedakârlık. Kişisel sorumluluk, karşılık vermek değil, fedakârlık etmektir.

Yardımcı olabileceğiniz ve temas kurabileceğiniz kişiler bulmaya istek duyun. Bugün ne kadar çok kişinin başarmasına yardımcı olursanız, yarın o kadar çok kişi sizin başarmanıza yardım etmek için seferber olacaktır. İyi bir iletişim ağı kurabilmenizin en etkin yolu, katkı alanınız içerisindeki kişilerle olan ilişkilerinizde özverili davranmanız ve çevrenizi, herkesin yararlanabileceği bir biçimde genişletmenizdir. Bunu da, insanları birbirleriyle tanıştırarak yaparsınız. Katkı alanınız büyüdükçe, siz de büyür ve zenginleşirsiniz. Özverili davranmaya ne kadar odaklanırsanız, katkı alanınızdaki herkes o kadar zenginleşir.

BİR SORUMLULUK KÜLTÜRÜ YARATMAK

- Sorumluluğu, kültürünüzün bir parçası hâline getirin.
- Netlik yaratın. Bir liderin yapması gereken ilk şey, şirket hedeflerini ve başarı tanımlamalarını açık ve net bir biçimde yapmaktır.
- İnsanları, stratejik planlarınızın nedenleri konusunda eğitin.
- Doğru işleyen süreçleri ödüllendirin.
- Birlikte öğrenin ve birlikte büyüyün.
- İnsanların güçlü yanlarını ortaya çıkartmalarına imkân sağlayın.
- “Bunu daha iyi yapabilmemizin yolları nelerdir?” sorusunu tartışmaya açın.
- Çalışanları, anlamlı tartışmalar yapmaları konusunda cesaretlendirin. Başarılar kadar, karşınıza çıkan engeller hakkında da konuşmayı kurumsal kültürünüzün bir parçası hâline getirin. İnsanlara katkıda bulunmaları, sorunları paylaşmaları, adil ve şeffaf bir tartışma ortamında yer almaları için imkân tanıyın.
- Çalışanlara görev dağılımı yapın. Sorumluluğu öğreten, organize eden ve sonra da ödüllendiren bir yapı meydana getirin.
- Stratejik planınızı, ekibinizle birlikte gözden geçirin.
- Bir sorumluluk bilgesi olmaya istekli ve hazır olun.
- İlk önce değer yargılarına, sonra da kurallara önem verin.
- Ekibinizin desteklendiklerini hissetmelerini sağlayın. Ekiple kurduğunuz iletişim, onlara sürekli şu mesajı vurgulamalıdır: “Size sorumluluk ve yetki veriyorum.”
- Beklentilerinizi akıllıca uyarlayın. Şartlar elverişli olduğu sürece, hedef değiştirecek esnekliğe sahip olduğunuzu göstererek, ekibinizin yaratıcılığını onurlandırın.
- Doğrulara odaklanmaya gayret edin. Doğru olanı yapma sorumluluğu, en tepeden en alt seviyede çalışana kadar herkesi kapsar. Liderler, doğru olanlara odaklanmak zorundadırlar; zira yanlışlıklara odaklanmaları, kurumun gelişmesine yardımcı olmaz.
 

doğa1234

Üyeliği durduruldu!
Üyelik Tarihi
16 Eyl 2019
Konular
0
Mesajlar
1
MFC Puanı
0
Paylaşım için teşekkürler çok doyurucu bir yazı olmuş
 
Üst