• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Atatürk’ün Yazdığı Mektuplar

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün İngiliz Heceyi Sadeleştirme Cemiyetine Teşekkür Mektubu​


(Atatürk’ün, İngiliz Heceyi Sadeleştirme Cemiyeti’ne Teşekkür Mektubu)

Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal, İngiliz Heceyi Sadeleştirme Cemiyeti Glascow Şubesinin 4 Şubat 1929 tarihli mektubuna şu cevabı verdi:

Ankara: 28 Şubat 1929

Heceyi Sadeleştirme Cemiyeti (Glascow) Şubesi Azalarına

Aziz Efendiler;

Türk Alfabesinin sadeleştirilmesi hakkındaki tebrikinizi memnuniyetle aldım. Şurasını tecrübe ile zikredeyim ki, hece ve alfabe ıslahı, hakikaten çocukları müşkülâttan kurtaran, onlara küçük yaşta muvaffakiyet lezzetini tattıran en müessir vasıtadır. Yaşlı adamların sevinçleri ise daha aşikârdır. İnsanlar arasında kolay ve hevesli okumak vasıtasının temin edilmesi hem milli inkişafa hem de milletler arasında anlaşmağa çok hadimdir.

Centilmen hareket ve hissiyatınız, beni çok mütehassis etti. Teşekkürlerimi ve yolunuzda muvaffakiyet temennilerimi beyan ederim. Aziz Centilmen Efendiler.

Türk Reisicumhuru

Gazi Mustafa Kemal



 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Memduh Şevket Bey’e Yazdığı Mektup
(Atatürk’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti Azerbaycan Temsilcisi Memduh Şevket Bey’e yazdığı mektup 2 Şubat 1922)

Ankara

2 Şubat 1922

Memduh Şevket Beyefendi’ye

Arkadaşımız Mirza Davud’un seyahati bu varakpareyi yazmak vesilesini bahşetti. Mirza Davud Bey kıymetli ve samimî bir genç. Ankara’dan infikâki şayan-ı arzu değildi; fakat Trabzon’da bulunması da faydalı olacaktır. Bütün Azerbaycan Heyet-i Sefareti’nin hakk-ı âlinizde pek mütehassis olduğunu gördüm. Bu satırları yazarken yanımda bulunan İbrahim Abilof Bey’in refikaları da mahsus sel’** ettiklerini yazmamı arzu ettiler.

Mirza Davud Bey’in Trabzon’dan gönderebilecekleri mektubunuzu beklerim. Ali Bey arkadaşınız şayan-ı memnuniyet bir surette çalışıyor. Kemal Bey de bazı tetkikattan sonra Almanya’dan gelecektir. Gözlerinizden öperim.

Mustafa Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk'ün Annesine Yazdığı Mektup
1 Ağustos 1920

Muhterem valideciğim,

İstanbul’dan ayrılışımdan beri sizlere ancak birkaç telgraftan başka bir şey yazamadım. Bu sebeple büyük merak içinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa, hakkımda ötekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz tamam olmayan haberler şüphesiz merakınızı artırmıştır. Şimdi vereceğim bilgilerle tahmin olacağınız için endişe duyacak hiçbir şey yoktur.

Biliyorsunuz ki İstanbul’da iken yabancı devletler, devleti ve ulusu fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa hepsini hapis ve tevkifle, bir kısmını da Malta’ya sürerek herkesi sıkıntıya sokmakta pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişmemişlerdi. Fakat 3. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a ayak basar basmaz İngilizler benden şüphelendiler, Hükümete benim gidiş nedenimi sordular.

Nihayet İstanbul’a çağırılmamı istediler, bunda ısrar ettiler. Hükümette beni kandırarak İstanbul’a gelmemi ve İngilizlere teslim olmamı sağlamak istedi. Bunun derhal farkına vardım. Tabiatıyla kendi ayağımla gidip esir olmam doğru değildi. Padişahımıza gerçek durumu yazdım ve gelemeyeceğimi bildirdim. Zatı şahanede önce uygun buldu. Fakat daha sonra İngilizlerin baskısı artmıştı. Sonunda O’da İstanbul’a dönmemi emretti.

Bu suretle artık resmi görevimde kalmaya imkan görmediğim gibi askerliğimi sürdürdükçe de İngilizlerin ve hükümetin hakkımdaki ısrarına karşı duyulamayacaktı. Bir taraftan da bütün Anadolu halkı, tüm ulus, hakkımda büyük bir sevgi ve güven gösterdi, “seni bırakmayız” dediler. Gerçekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek için tek çare, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek vücut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gücü kullanmaktan başka çare yoktu. Bende öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu bütün dünya görecektir. Ben bu suretle hareket edince İngilizler derhal yalvarmaya başladı. Ve beni kazanmaya çalıştı. Ve bütün suçu bizim hükümete attılar. Gerçekten hükümette benimle uğraşmak istedi. Fakat gücü buna yetmedi ve yetemez.

1-Daha bir zaman bu şekilde Anadolu içinde çalışmakla her şey hallolacaktır. Yakında Millet Meclisi toplanacak ve meşru bir hükümet iktidara gelecektir. Bende ihtimal o zaman İstanbul’a geleceğim. Sıhhat ve afiyetteyim, katiyen hiç merak etmeyiniz.

2-Salih Bey (Fansa) Fuat Beyden alacağını aldı mı? Bunu bilgi almak bakımından soruyorum. Yoksa her ne olursa olsun, elhamdülillah hiç önemi yoktur. Siz müsterih olunuz ve bir sıkıntınız olursa derhal bana bildiriniz.

3-Bu mektubu getirecek olan “....” size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz.

4-Hemşiremin sıhhati nasıldır. Eve herhangi bir taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hala orada mısınız? Çocuklar ne yapıyor, büyüdüler mi?

5-Salih (Fansa) Beyle Madam inşallah sıhhat ve afiyettedirler. Ben kendilerini daima yad ediyorum. Madamın benim hakkımda bir rüyası vardı. Galiba o çıkacaktır. İnşallah yakında sevinç içinde görüşeceğiz.

6-Ben, birkaç güne kadar bir kongre için Sivas’a gideceğim. Tekrar Erzurum’a döneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım.

Saygı ile ellerinizden, hemşiremin gözlerinden öperim.

M. Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün İsmet İnönü’ye Yazdığı Mektup
12 Haziran 1937

Başvekil İsmet İnönü’ye,

Hatırlarsınız, Türk köylüsünün, Türk’ün efendisi olduğunu söylediğim zamanı. Ben o efendinin arzu ve iradesi altında senelerden beri çalışmış olan bir hadimim (hizmetkarım). Şimdi beni çok heyecana getiren hadise, Türk köylüsüne nacizane de olsa ufak bir vazife yapmış olduğumdur. Milletin yüksek mümessiller heyeti bunu iyi görmüş ve kabul etmişlerse benim için ne unutulmaz bir saadet hatırasını bana vermişlerdir. Bundan dolayı çok yüksek zevkle millet, memleket ve Cumhuriyet Hükümetine yapmaya mecbur olduğum vazifelerden en basiti karşısında gösterilmiş olan teveccühten, takdirden ne kadar mütehassis olduğumu ifadeye muktedir değilim.

Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk Milletine canımı vereceğim.

Kemal Atatürk

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Salih Bozok’a Yazdığı Mektuplar
Trablusgarp muharebesi sırasında Sofya’dan yazdığı mektup

Urla tahaffuzhanesinden Rus vapurundan 4 Ekim 1911


“Bilirsin ki Trablusgarp meselesinin ortaya çıktığından beri oraya gitmek teşebbüsünden geri durulmadı. Bir defa Şam vapurunda üç gece kalındıktan sonra döndürüldük. Ondan sonra Mısır ve Tunus yolu ile gitmeye teşebbüs ettik.

Harbiye Nazırı, ümit kestiği için vazgeçirtildi. Bir defa Ömer Naci ve daha iki kişi ile Mısır üzerinden hedefe yürümek üzere (2 Ekim 1911) İstanbul’dan hareket olundu. Harbiye Nazırı da ister istemez muvafakat etti. Lüzum ve fayda görürsem bazı arkadaşları isteyeceğim. Şimdilik temin edilecek noktalar var. Benim nerede olduğumu duyurmayın. Daha bir müddet için validemi dahi haberdar etmeyin. Ara sıra benim tarafımdan İstanbul’dan mektup gönderin.

Eyüp Sabri sizi görecek. Ona ilmühaberlerim ve borçlarım hakkında malumat verdim. Ruşen ve Necati beylere gizlice söyleyin, ilmühaberlerimin Beşinci Kolordu idaresinde kalması ve maaş tahsisatımdan borçlarım ödenmekle beraber kalanın valideme verilmesi lazımdır. Bunu Harbiye Nazırı da yazacak, unutmazsa!

Senin vasıtanla valideme verilmek üzere Kerim Beye (Abdülkerim Paşa) kırk lira bıraktım.

Mısır’a vardıktan sonra sana malumat ve adres vereceğim. Sen de bana yazarsın. Şayet sen bir tarafa gidersen senin namına mektupları alacak ve açacak bir arkadaş tayin edersin.

Arkadaşlar ne alemdedir? Vatanı kurtarmak için şimdiye kadar olduğundan ziyade gayret ve fedakarlık elzemdir. Endülüs tarihinin son sayfalarını okuyunuz.

Faydalı sohbetlerinizde bulunamadığıma üzgünüm. Beni unutmayın. Alaydaki arkadaşlara çok selam. Beraber yaptığımız talim programını takipten çok güzel neticeler alınır. Yorulmasınlar, eski tembellikle hiçbir şey olmaz. Başka kağıdım yok, Nuri’ye ayrıca mektup yazamayacağım. İstersen bu mektubu aynen gönder veyahut bahisle bir mektup yaz ve o kıymetli kardeşimize de ki “Benim için hatırası kalp ve vicdanımdan bir an çıkamayan bir öz kardeş varsa Nuri’dir.” Bu müzlim seferi onunla beraber yapmak isterdim. Allah nasip ederse mücadele sahasında birleşiriz. Eğer mukadderse ahirette kavuşuruz.

Salih, senin de gözlerinden öperim. Kalbinin vefasına vicdanının saffet ve nezaketine şükran borçluyum. İstanbul’da kalan Kerim Bey’e mektup yazın. O zavallı oradaki mücadelede yalnız kaldı. Mektuplarınız ona kalp kuvveti verir. Allahaısmarladık.

M. Kemal

***

Aynımansur Karargahından 25-26 Nisan 1912 gece saat 6

“Mektuplarınız da, gazetelerde bize ait hislerinizi tasvir eden satırları okuduğum zamanlar kalbimin pek derin hislerle çarptığını duyuyorum. Birkaç kardeşinizin Akdeniz’i aşarak, çöllerde uzun mesafeler alarak donanmasına dayanan düşmanın karşısına çıkması ve buradaki vatandaşları kucaklayarak, düşmanı sahile hapsetmesi şüphesiz sizi memnun eder. Fakat biz vatana borçlu olduğumuz fedakarlık derecesini düşündükçe bugüne kadar yapılan, hizmeti pek küçük buluyoruz.

Bilirsin ben, askerliğin her şeyden ziyade sanatkarlığını severim. Burada sanatın tüm icraatını tatbik edecek kadar zamana ve bu zamanın doğuracağı vesait ve vesilelere malik olunursa, işte o zaman milletin arzusuna uygun bir hizmet yapmış olacağız.

Ah Salih, Allah bilir, hayatımın bugüne kadar orduya faydalı bir uzuv olabilmekten başka vicdani bir emel edinmedim. Çünkü vatanın muhafazası, milletin saadeti için her şeyden evvel ordumuzun, eski Türk ordusu olduğunu dünyaya bir daha ispat lüzumuna çoktan kani idim. Bu kanaate ait emellerimin şiddeti ihtimal beni pek ziyade ifratperver göstermişti. Fakat zaman, saf ve nezih dimağlardan doğan fikri hakikatleri-kabulünden çekinilse dahi-tatbik ettirir.

Bu gece Derne kuvvetlerimizin bütün kumandanları ve zabitleriyle bir müsamere yapmıştık. Bu satırları çadırıma dönüşümde yazıyorum. Bu güzel kalbi, kahraman bakışlı arkadaşlarımın, bu küçük rütbeli fakat düşmanı titreten büyük kumandanların samimi nazarlarında vatan için ölmek iştiyakını okuyordum.

Bu okuyuş, dimağımda sizin, bütün Makedonya muhitinde tanıdığım arkadaşların, bütün ordumuzun kahraman evlatlarının hatırasını canlandırdı. Kalbimde büyük bir sevinç ve gurur hasıl oldu. Arkadaşlarıma dedim ki: “Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır.” Çünkü kendi selametini, kendi saadetini, memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.

Cümlenize selam ederim kardeşim.

M. Kemal

Derne Osmanlı Kuvvetleri Kumandanı

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Ali Fuat Cebesoy’a Yazdığı Mektup
Mustafa Kemal’in Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’ya Yazdığı Mektup

23.1.1918

“Kardeşim,

Sina Cephesinde başlayan Filistin askeri harekatının kan ve heyecanla dolu safhalarında kader icabı defedilemeyen felaketli günlerin tevalisinde ibraz buyurduğunuz cesaret ve askeri kudrete, resmi ve muhtelif membaların raporlarına dayanarak harekatı takibim sırasında vakıf olmuştum. Sonradan gelen zabitlerden dahi şifahen malümat almıştım. En nihayet yüksek hizmetlerinizin mirlivalığa terfiinizle resmen teyit ve ilan edildiğini işitmekle mübahi oldum. Suret-i mahsusa da tebrik ve bu rütbede dahi vatanımızı kurtarmak uğrunda parlak muvaffakiyetlere mazhariyetinizi temenni ederim.

Falkenhayn Paşa ile Sina harekatına dair ilk karar ve tedbirlerde ve sevk-ı idare noktasında bugün vaki, o gün için bir tasavvurdan ibaret olan feci hakikatleri devlet ricalimize de kabul ettirmek ve ona göre sevk-ı tedbire muvaffak olmak mümkün olamaması yüzünden Yedinci Orduyu ve ondan sonra verilen İkinci Orduyu kabul etmeyip İstanbul’a gelmiş olduğumu duymuşunuzdur. Burada pek aksi olarak rahatsızlıktan baş alamıyorum. Veliaht Hazretleriyle Almanya seyahatine yataktan kalkıp gittim.

Yirmi gün seyahat esnasında bir şey yok, tam avdette trende yeniden hastalandım. Bir aydır yine yataktayım. Birinci ve Beşinci ordulardan Liman Paşanın idaresinde bir grup teşkili tekarrur etti. Bana Beşinci veya Esat Paşa ile becayiş suretiyle Birinci Ordu kumandanlıklarından birini teklif ettiler. Ben Beşinci Orduyu tercih ve kabul ettim. Fakat icraat gecikti.

Bu mektubu eski arkadaşım ordunuz Sıhhiye Reisi Hüseyin Beyin hareketinden istifade ederek yazabiliyorum. Gözlerinizden öper ve inşallah bundan sonrada İngilizlerin geri çekilişiyle neticelenen muvaffakiyetlerinizi işitmekle mesut olurum kardeşim.”

M. Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Miralay Fahrettin (Altay) Bey’e Yazdığı Mektup
Sivas 8 Aralık 1919

Muhterem kardeşim,

Şemsettin Beyden sonra Hüseyin Beyin de Sivas’a gönderilmesi suretiyle kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmek hususunda ishar buyurulan samimiyete teşekkürlerimi arz eylerim, Şemseddin Bey son günlerin geciktirdiği müzakere ve kararlar hakkında siz biraderlerine malümat arz eylemiştir.

Hüseyin Beyde Suriye ve Ermenistan Fevkalade Komiseri iken İstanbul yolu ile Paris sulh konferansına giden François George Piqueau’nun Heyet-i Temsiliye’ye katılmak üzere Sivas’a gelmesindeki sebebi izah edecektir. Bu buluşmaya ait bir hülasa şifre ile takdim edildiği gibi bir sureti de Hüseyin Beyle takdim edilmiştir. İtalya’nın İstanbul Fevkalade Komiseri Mösyö Malis evvelce bazı mütalaalarını mektupla bildirdiği gibi bu defa da Sivas’a hususi bir memur göndererek iki taraf için bir anlaşma zemini araştırmaya başlamıştır. İngilizlerin Erzurum Kars havalisindeyken tanıştığımız ve sonradan Harbiye Nazırlarının daveti üzerine Londra’ya giden Kaymakam Rovlson bu defa İstanbul’a dönmüş ve görüşmek üzere Sivas’a gelmek istediğini Trabzon’daki mümessilleri vasıtasıyla bildirmiştir. Rovlson Londra’ya hareket edeceği sırada Erzurum’da veda etmek üzere görüşmüş ve “avdetimde daha müsait şartlar dahilinde görüşebileceğimizi ümit ederim.” demişti. İstanbul umumiyetle Şarkta İngiliz siyasi memurlarının Türkleri tanımakta ve Trakya hakkında takip ettikleri siyasette yanlış yola gittiklerini ve bunda İstanbul muhiti ile Osmanlı Hükümet merkezinin zararlı amil olduklarını ilave etmişti.

Amerika Tahkikat Heyeti Reisi General Harbord ile Sivas’ta uzun uzadıya vuku bulmuş olan görüşmemizde müşarünileyhin ve Şarkta bulunan bütün Amerikalıların lehimizde olduğu anlaşılmış ve sonradan alınan mevsuk malümattan Harbord raporunun lehimizde yazıldığı anlaşılmıştır. Yalnız, Amerika ahalisi senelerden beri aleyhimizde işittikleri propagandanın tesirinden kolaylıkla kurtulamayacakları itiraf olunmuştur.

Avrupalıların Türkiye hakkındaki niyetleri memleketimiz üzerinde azami derecede ve daimi emin bir surette menfaatlerinin temini merkezindedir. Menfaatlerine uygun zemini hazırlamak ve temin etmek için dayanmak istedikleri sebep ve bahaneler: Osmanlı Hükümetinin aczi ve azınlıkların korunması için teminat.

Toplanacak olan Meclisi Mebusan, millete dayanır, vakur ve azimli bir vaziyet alırsa, millet ve vekillerine cidden mesnet olabilecek tam birlik gösterirse, mahvolmaktan kurtulabileceğimize emniyetim vardır.

Milletimizi mevcut ters ve zararlı cereyanlar arasında kuvvetli bir bütün halinde tutabilmek her şeyden evvel zat-ı biraderleri gibi kıymetli hamiyetli kumandan arkadaşlarımızın himmet ve fedakarlıklarına bağlıdır.

Mülkiye memurlarının başında bulunanlarının ekseriya mütelevvin olduklarını tecrübe göstermiştir. İşlerinde en hamiyetli olanlar bile daima askeri kumandanlara uymaktan başka bir şey yapmamışlardır.

Teşekküre ve hamde şayandır ki bugün istisnasız tekmil kolordu kumandanları arkadaşlarımız büyük bir iyi niyetle kurtuluşu noktasında fikirlerini birleştirmiş ve milleti müşekkel bir hale getirmek için alicenabane ve azimkarane bir surette çalışmaktadırlar.

Benim ve elyevm beraber bulunan Rauf Bey, Bekir Sami Bey gibi arkadaşlarımızın pek dikkatli olarak çalıştığımız esaslı nokta, bütün mesaimizin, arkadaşlarımızın düşüncelerine mutabık ve milli umumi efrarın muhassalasına uygun olmasıdır.

Buna rağmen Hüseyin Beyin, yolda bazı kimselerden bizim hiçbir vakit hatır ve hayalimizden geçmemiş ve geçmeyecek olan zararlı fikirler propaganda edildiğini söylemesi cidden teessürümüzü mucip oldu.

Mesela, diktatörlük gibi... Bu fikrin ne kadar manasız olduğu izan erbabınca kolaylıkla takdir olunur. Bir de bu hususta zerre kadar şüphe ve tereddüte düşen namus ve hasiyet erbabı için Heyet-i Temsiliyeye fiilen dahil olarak işbirliği etmek ve davranışları kontrol etmek daima mümkündür.

İstanbul’da bulunan yüksek zevatın serbest olanları, Ahmet İzzet Paşa vesaireyi devam ettim. Fakat bu gibiler hayatını tehlikeye koymak istemez, huzur ve rahatını feda edemezse ne yapılır?

Memleket ve milletin içinde bulunduğu elim şartlar, sonumuz hakkındaki karanlık ihtimaller bir an vicdan huzuru ile dönüşülecek olursa milli vahdeti, çalışmamızdaki ahengi bozacak ve kıl-ü kale sebebiyet verenler hakkında ne hüküm verilmek lazım geleceği kendi kendine anlaşılır.

Heyeti temsiliye yakında Kayseri, Kırşehir üzerinden Ankara’ya ve oradan da Eskişehir yakınında Seydigazi’ye gidecektir. Bu intikali henüz mahrem tutmaktayız. Maksat, Eskişehir’den temin olunacak mebusların toplanmasına temas edebilmektir. Oraya intikal edecek Heyeti Temsiliye’ye, yeniden her liva mebuslarından Heyeti Temsiliye azası olarak davet olunacak birer mümessil ile takviye olunacaktır. Muvakkat bir toplantı ve kısa bir fikir danışmasından sonra Heyeti Temsiliye bir kısım azasıyla orada kalacak, geri kalanlar İstanbul’a gidecektir. Oralara geldiğimizde yakınlığı hasebiyle zat-ı ali-i biraderleriyle de müşerref olmayı temenni ederim.

Refet kendiliğinden İstanbul’a gidivermiş. Cephenin bir an evvel deruhtesi hakkındaki bildirileri üzerine kendisine yazdım, hatta habersiz İstanbul’a gidişini biraz da tenkit ettim.

Hürmetle gözlerinizden öper ve diğer arkadaşların selam ve muhabbetlerini takdim ederim kardeşim.”

M. Kemal



 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Afet İnan’a Yazdığı Mektup
Savarona yatı 14.6.1938

Afet,

H. R. Soyak ile, benden mektup beklediğini bildirmiştin. Arzun her gün hatırımdadır. Şifahen Celal’e (Üner) telefonla bildirmek üzere söylemekteyim. Ancak henüz kendim bir şey tespit edemedim.

Vazifem şudur: Bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalık durmamış, ilerlemiştir. Vakitsiz ayağa kalkmak, yürümek hususiyetiyle burunda yapılan atuşman üzerine gelen kusma neticesi, yapılan istirahatleri hiçe indirmiştir. İstanbul’a gelince, Hükümet reyimi almaya lüzum görmeksizin Fissenger’yi getirtti. Yeniden tetkik, muayene yapıldık. Karaciğeri eski halinden farksız ve karnı birkaç kiloluk birikmiş su ve gaz dolayısıyla şişkin ve defigüre bir halde buldular. Şimdilik Temmuz on beşe kadar yeni tiretman ve yeni rejim altında repo apsolüyü (Kesin istirahati) zaruri buldular. Bunun esası da yatak ve şezlong istirahatidir. Bu müddet sonunda Fissenger tekrar gelecektir. Umumi ahvalim iyidir. Tamamen iadeli afiyet ümit ve va’di kuvvetlidir. Senin için asla merakı ve endişeyi mucip olmamalıdır. Serinkanlılıkla imtihanlarını vererek muvaffakiyetle dönmeni bekler ve muhabbetle gözlerinden öperim.

İkamet için Savarona’yı tercih ettiler. Yat şimdilik saray karşısında demirlidir.

Malümun olan devlet işleri için Başbakan ve diğer bakanlar sık sık gelip yatta misafir olmaktadırlar.

Nutuk’unu Şükrü Kaya Türkçeye çevirmektedir. Matbuata verilecektir.

K. Atatürk



 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Sabiha Gökçen’e Yazdığı Mektup
Ankara 29.6.1929

Sabiha’ya


Sanatoryumdan mektubu da aldım. Oradaki hayat ve bakımdan hoşnut olduğundan ve doktorların tavsiyelerini çok itina ile takip ettiğinden pek memnun oldum. Aldığımız raporlardan anladığımıza göre esasen hastalığın o kadar mühim değildir. Sıhhat ve rahatına bildiğin gibi itinada devam edersen az zamanda tamamıyla iyileşeceğin şüphesizdir.

Vücudunda her gün topluluğa doğru olacağına şüphe olmayan değişikliği anlamak üzere ara sıra kilonu bildirmekle beraber fotoğraflarını da gönder.

Gözlerinden öperim.

Gazi M. Kemal

***

Dolmabahçe 15.8.1929

Kızım Sabiha’ya,


Sıhhatiniz hakkındaki mektubuna memnun oldum. “Zemering”ten istifade etmeni temenni ederim.

Gözlerinden öperim.

Gazi M. Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Kurtdereli Pehlivana Yazdığı Mektup
Atatürk’ün Kurtdereli Mehmet pehlivana yazdığı mektup:

12 Kasım 1931 Salı

Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a

Seni, cihanda büyük ün almış bir Türk pehlivanı tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sırrını, şu sözlerle izah ettiğini de öğrendim: “Ben her güreşte arkamda Türk Milleti’nin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürüm.”

Bu dediğini, en az, yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, Türk sporcularına bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın.

Çoluk çocuğun için sana ufak bir armağan gönderiyorum. O, bu mektubumla beraberdir.

Pehlivan, ömrünün tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.

Gazi M. Kemal

Gazi’nin, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’a gösterdiği bu iltifatı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 23 Kasım 1931 tarih ve 94/2821 sayılı genelge ile Milli Eğitim ve Okul Müdürlüklerine duyuruldu.

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Behiç Erkin’e Yazdığı Mektup
Aynı-ı Mansur Karargahından 30 Mart (1912)

“İzzetli Beyefendi, günlük ciddi çalışmalarınız arasında elinize geçmek bahtiyarlığına erişeceğine ümit ettiğim işbu varakpare, Cebel-i Ahzar’ın hayatına ait hisleri aksettireceği için meşgalelerinizden birkaç dakika terk et-meye değer zannederim.

Selanik’ten İstanbul ve oradan Akdeniz’i geçerek Mısır’a ve Mısır’dan da 700 küsur kilometrelik boş çölleri geçerek şimdiki mevkiimize gelişimiz öyle bir tarihtir ki ancak Selanik’in “paşa gıdası” ile anlatılabilir Buna muvaffakiyet şimdilik bir hayal ise de hakikat olması da uzak değildir.

19 Şubat Muharebesinde Nişancı Taburu Kumandanı iken Sedes civarında Pertev Beyin idare ettiği karşılıklı hareketimiz münasebetiyle zatı alinizi hatırladım. Muharebenin, manevramızın bazı safhalarıyla benzerliği vardır. Esasen 70 kişilik bir pusu kurulmuştu. İtalyanlar sabahleyin bu kuvvetle muharebeye tutuştu. Bizde taarruz fikri yoktu. Kuvvetlerimizin hepsi örtülü hazırlık mevziinde bulunuyordu. Saat 6 oldu, gündüz. İtalyanlar pusu kuvvetini taredemedi. Bütün kuvvetini muharebeye hazırladı ve taarruza geçti. Pusu yeri Derne’nin 4 kilometre batısındaydı. Biz, bu umum kuvvetle taarruza geçtik. Şark kolunu da getirttik. Seyitabdullah noktasında (pusu yeri) “….” muharebesinde olduğu gibi 8-9 defa düşmanın taarruzu kırıldıktan sonra saat 11’de bütün İtalyan safları avcı hattı, ihtiyat, istinat, hepsi birbirine müvazi olarak kaçmaya başladılar. Biz bu hattın sol tarafında, topçu mevziinde manzarayı tamamen görüyorduk. Gecenin gelmesi muharebeyi sona erdirdi. O gün Derne’ye gelmiş bulunan iki Alman, bir İngiliz subayı harbin cereyanını anlayamıyorlardı. Netice meseleyi halletti. Bizde onlara oldukça yüksek perdeden attık. Benzerlik cenah hücumlarımızdadır.

Arzı hürmet ederim efendim” Derne Kumandanı M.Kemal

***

Aynı Mansur Karargahından 16 Temmuz 1912

“Muhterem kardeşim Behiç Bey,


Pek ziyade teselli veren mektubunuzu aldım. Selanik’in Olimpos’unda iadesi vaad buyurulan geçmiş tatlı günlerin hülyalarına daldım. O ciddi kardeşlik hayatına örnek olan günlerin tekrar yaşanması ne kadar büyük saadet olur.

Buradaki hayat tarzımız ve çalışmamız artık cümlece anlaşılmış bir hale geldiğinden bahsini bile lüzumsuz buluyorum. Ancak şurasını arz edeyim ki bizde buradaki vaziyet ve mukavemetimizle milletin şanına uygun bir netice alınması ümidi pek kuvvetli iken, son zamanlarda memleket içinde çıkan elem verici levhalar bizi üzdü. Bizim ahlaksızlığımızın, menfaatperestliğimizin derecesi malum idi. Fakat bunun hıyanet ve katibeten tasavvur etmiyorduk.

İhtiraslar, cehalet ve mantıksızlık yüzünden koca Osmanlı Devletini mahvedeceğiz. Kuvvetli bir Osmanlı İmparatorluğu vücuda getirmeyi düşünürken vaktinden evvel esir, sefil ve rezil olacağız.

Askeri, siyasetle uğraşmaktan men için kanun maddeleri yapmışlar. Ben iki sene evvel tesadüfen bulunduğum bir kongrede “askeri bırakınız” dediğim için mürteci oldum, idama mahkum edildim. Zaman ve hadiseler her türlü hakikatleri ispat ve izhar eder, fakat bazen böyle helak eden bir darbe indirerek.”



 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün İkbal Gazetesine Yazdığı Mektup
Bu mektup, Mustafa Kemal’in Bingazi’de bulunduğu dönemde, Hanya’da çıkan İstikbal adındaki gazetede yayınlanmıştır.

29 Ekim 1909 Bingazi

Muazzez vatandaş;


Bir müddetten beri Bingazi ahvali Bingazi memurininden bazısı hakkında gazetenize derceylemekte olduğunuz malumatın, pek basit nazar ve fikirli müstenit olduğuna şüphe edilemez. Gazetenizin böyle araz-ı şahsiye (kişisel garaz) ye müsteniden vaki olan ihbaratın vasıta-i neşr ü tamimi olması, Bingazide birçok erbab-ı hamiyetin yekdiğerine şüpheli nazarlarla bakmasını, tesis ve takviyesi selamet-i millet ve saadet-i namına elzem olan uhuvvet-i umumiyeye iras-ı halel edebilir.

BÖLÜCÜLÜĞÜ DEĞİL BİRLİĞİ SAVUNUNUZ

Efrad-ı millet beyninde nifakı değil, ittihat ve ittifakı temine, yekdiğerden ahz-ı intikam hissiyatını tevlide değil, devr-i istibdat ve zulmetin tadiğar-ı levsiyatı olan fena hislerin kalplerden tebidine medar olacak makalat-ı hakimane ve akılane dercine sa`yedilse gazetenizin şerefli teali eder, hizmeti müfit olur. Hükümet-i sabıkanın perver-şeyyap eylediği zulüm malumdur. Yanlış malumata müsteniden bazı erbab-ı namus ve hamiyetin de o güruh-i müstebideye karıştırılması pek büyük hatadır.

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Madam Corinne’e Yazdığı Mektup
28 Şubat 1913,Sofya

“Aziz Corrine,

Kaymakamlığa (yarbaylığa) terfiim münasebetiyle yolladığınız çok sevimli tebrikler beni çok derinden derine mütehassis etti ve bu vesile ile bana yazdığınız güzel sözler dosdoğru kalbimde yer aldı. Kendi kendime izah edemediğim sükutumun birkaç amilleri vardı. Son zamanlarda Sofya, Belgrad ve Petinya ateşemiliterliklerine tayinim üzerine son derece meşguldüm. Bana o kadar iş yükledi ki o iki şehre de gidemedim. Beni bilhassa Sofya ile ilgilendiren bazı meseleleri tetkik etmek lüzumunu duyuyorum. Bundan başka büyük meşgalelerimden biride, bana bir çok sıkıntı ve rahatlık veren bu otellerdeki hayatımdan kurtulmak için bir ev aramaktır. Nihayet mevsim ortasında burada bulunduğumuz için modern hayata ait vazifeler zamanımın büyük bir kısmını alıyor.

İşte, maalesef beni sana uzun uzun yazmaktan men eden sebeplerden bazılarının hülasası bu. Birkaç kelimelik kartpostal yollamak, seni yalnız tatmin etmemekle kalmaz, aynı zamanda hayrete düşürürdü. Hem de bu vasıtayı ancak beni az ilgilendiren ve kendilerine birkaç nezaket kelimesi göndermek mecburiyetini hissettiğim kimselere karşı kullanırım.

Küçük ve sevimli Edith’in, benim uzun ve irademin dışında kalan sükutumun üzerine sana bazı şeyler söylemeyi vazife bilmesi beni hayrete düşürmekten hali kalmadı. Hakkımda beslediği iyi fikirden dolayı ona teşekkür ederim. Küçük nasihatleri evvela sana karşı büyük bir dost olduğu ve benim samimiyetime de pek az itimadı olduğunu ve nihayet hayat, hayat işleri hakkında pek az tecrübesi olduğunu ispat ediyor. Rica ederim ona söyle, en çok konuşan ve sayfalar dolusu yazan kimseler mi bu dünyada en halis ve samimi dostlardır? Çok hisseden, fakat uzun lakırdıların sevilen insanı nihayet yormasından korktuğu için hislerini gizlemeyi tercih eden bir insana kayıtsızlık ve tasasızlık isnadı lazım mıdır?

Her halde küçük Edith emin olabilir ki ben onun Avusturyalı dostu kadar halis ve fedakar olmaya muktedirim. Yine küçük Edith emin olsun ki bazı insanların tabiatları iktizası mecbur oldukları cemileleri yapmaya, eğer zahmeti göze alırsam, ben de muktedirim. Hem şunu da bilsin: Senin benim nazarımda çok büyük bir mevkiin var. Öyle bir mizaca sahipsin ki müdahaleci bir ağzın sözlerine kulak asmazsın ve benden kalbimin dikte etmediği kelimeler almayı elbette ki istemezsin.

Tatlı ve sevimli hemşirene bu satırları okuduktan başka, ona kendisinin kolay kolay silinmeyecek bir hatırası olduğunu söylemeni rica ederim. Aynı zamanda annene ve babana saygılarımı sunmama delalet etmek lutfunda bulun.

Samimi ve halis dost”
M. Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Lenin’e Yazdığı Mektup
1- Emperyalist Hükümetler aleyhine 26 Nisan 1920 harekatı ve bunların tahakküm ve esareti hakkında bulunan mazlum insanların kurtulması amacını güden Bolşevik Ruslarla işbirliği ve harekatı kabul ediyoruz.

2- Bolşevik kuvvetleri Gürcistan üzerine askeri harekat yapar veyahut takip edeceği siyaset ve göstereceği tesir ve nüfusla Gürcistan’ın da Bolşevik ittifakına dahil olmasını ve içlerindeki İngiliz kuvvetlerini çıkarmak üzere, bunlar aleyhine harekata başlamasını temin ederse Türkiye Hükümeti de emperyalist Ermeni Hükümeti üzerine askeri harekat icrasını ve Azerbaycan Hükümetini de Bolşevik devletler zümresine ithal etmeyi taahhüt eyler.

3- Evvela, milli topraklarımızı işgal altında bulunduran emperyalist kuvvetleri tart ve ileride emperyalizm aleyhine vuku bulacak müşterek mücadelemiz için dahili kuvvetlerimizi organize ettirmek üzere şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve kararlaştırılacak miktarda cephane vesaire harp vesaiti ve sıhhiye malzemesinin ve yalnız doğuda harekat icra edecek kuvvetler için erzakın Rus Sovyet Cumhuriyetince temini rica olunur.

Yüksek hürmetlerimin ve samimi duygularımın kabulünü rica eylerim.

T.B.M.M. Reisi
Mustafa Kemal

 

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Atatürk’ün Roosvelt’e Yazdığı Mektup
Aziz Bay Cumhurbaşkanı,

Son günlerde Bay Julien Briyan tarafından alınmış olan filmi seyretmekten duyduğunuz memnuniyeti bildiren 6 Nisan 1937 tarihli lütufkar mektubunuzu hakiki bir sevinç ile aldım. Mektubunuzda ahval ve şerait müsaade eder etmez birbirimize bir gün mülaki olacağımız ümidini de izhar buyuruyorsunuz. Samimi duygularınızdan ve Türkiye’de elde edilen terakki hakkında takdirkar telakkilerinizden dolayı size fevkalade müteşekkir olduğuma inanmanızı rica ederim.

Bay Cumhurbaşkanı.

Bu fırsattan istifade ederek Amerika Birleşik Devletleri hakkındaki hayranlığımı tekrar bildirmek isterim. Bilhassa ki bizim iki memleketimiz, umumi sulh ve insanlığın saadetini hedef tutan aynı ideali gütmektedirler.

Size bir an evvel mülaki olmak benim de samimi arzum olduğundan harikulade işler yapmış olan sevimli ve kuvvetli şahsiyetinizi Türkiye’de selamlayabileceğim günü sabırsızlıkla intizar ediyorum.

Samimi saygılar ve bilhassa temennilerimle.
Vafakarınız
K. Atatürk



 
Üst