Atatürk öldüğü gün bir şey daha oldu
Tarih: 22 Ocak 1938.
Atatürk bacaklarında hissettiği kaşıntıya çare bulamıyordu. Hafta sonu dinlenmesi için gittiği Yalova Termal Otelde Prof. Dr. Nihat Reşat Belger e muayene oldu. Teşhis, sirozdu.
Doktorun tavsiyesini dinlemedi; istirahati bırakarak; adını koyduğu ve üç yıl önce temelini attığı Sunipek Fabrikası nın açılışını yapmak için Gemlike gitti. Bu gezi sırasında zatürreeye yakalandı. Çok dinlenmedi. Çünkü Ankarada Balkan Antantı Konseyi toplantısı vardı. Yunanistan Başbakanı Metaxas ve Yugoslavya Başbakanı Stoyadinovitch ile görüştü.
Tarih: 15 Mart 1938.
Başbakan Celal Bayar yabancı bir doktor getirmek istediğini söyleyince Atatürk, Çocuk ne yapacaksan yap, ben hastayım dedi. Paris Büyükelçisi Suat Davaz a doktoru Prof. Goungerorun önerdiği dünürü Prof. Noel Fiessinger Ankaraya davet edildi. Türk doktorların teşhisini onayladı. Mutlak istirahat tavsiye etti.
Atatürk dinlenemiyordu; çünkü gündemde Hatay vardı. Mersin ve Adanaya yorucu bir seyahat yaptı.
Sağlığı kötüleşiyordu
2 yıl önce Stalin i de muayene eden Avusturyadan Prof. Hans Eppinger ile Almanyadan Prof. Gustav von Bergmann çağrıldı. Atatürke konsültasyon yaptılar.
Siroz yükselmişti
Özellikle dış basında Atatürkün hastalığıyla ilgili haberler çıkmaya başladı.
Tarih: 6 Eylül 1938.
İstanbul Altıncı Noteri İsmail Kunter e vasiyetnamesini teslim etti.
LONDRADAN BİR UMUT
Tarih: 16 Ekim 1938.
Atatürk, saat 14.30da fenalaşarak komaya girdi.
Üç gün geçti; Atatürk komadan çıkamadı.
İngiltere Büyükelçisi Sir Percy Loraine Londraya şu gizli telgrafı gönderdi:
Cumhurbaşkanının durumu ümitsiz ve kendisi her an ölebilir. Krala duyurulur.
Tarih: 21 Ekim 1938.
Atatürk komadan çıktı. Gittik geldik dedi.
Aynı gün Büyükelçi Loraine şu gizli telgrafı çektirdi:
Cumhurbaşkanının durumunda hafif bir iyileşme var. Bu iyileşme sadece sonun gecikmesidir. Onu ancak bir mucize kurtarabilir.
Tarih: 25 Ekim 1938.
Mucize aranıyordu. Dışişleri Bakanlığı; Londra Türk Büyükelçiliğine gönderdiği telgrafta Bağdat tan Lady Erskine imzasıyla bir mektup aldıklarını bildirerek şöyle diyordu:
Londrada Harley Street 88 adresinde oturan Dr. Vic. Ellwood isminde bir doktorun Kappi şırıngaları ile karaciğer hastalığını iyi ettiği bildirilmektedir
Bilginin doğruluğunun teyidi isteniyordu.
Yanıt bir gün sonra geldi:
Hastanın hüviyeti hakkında malumat vermeden Doktor Ellwood ile görüştük. Kendisi şırıngaları ile beş kişi tedavi etmiş. Bunlardan dördü iyi olmuş. Tarzı tedavi henüz tecrübe devresinde imiş. Bu sebeple henüz tıbbi cemiyetlere tebligatta bulunmamış. Dr. Ellwoodun İngiltere tıp aleminde bir mevkii yokmuş, tanınmış bir kimse değilmiş
Bu yazışmalar, son çare arayışları sürerken Cumhuriyet Bayramından bir gün önce Atatürk manevi kızı Sabiha Gökçen e dert yanacaktı:
Yarın bayram değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramında halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.
ALEYKÜMÜSSELAM
Tarih: 5 Kasım 1938.
Atatürk Ankaradan gelen Başbakan Celal Bayar ı kabul etti.
Bu devlet işlerini son görüşmesi oldu.
Bir gün sonra
Kız kardeşi Makbule Atadan ve evlatlık kızları Afet İnan ve Sabiha Gökçeni kabul etti.
Bu bir vedalaşma ve helalleşmeydi.
Atatürk karnında biriken suların alınmasını istiyordu. Doktorlar ise, daha önce iki kez aldıklarında Atatürkün komaya girdiğini bildiklerinden üçüncüsüne cesaret edemiyorlardı.
Atatürk kestirip attı:
Niçin tereddüt ediyorlar, olacak olur!
Tarih: 8 Kasım 1938.
Karın ponksiyonu yapılarak karnından sıvı alınmaya başlandı.
Yarım saat geçmişti ki, saat 18.30ta Atatürk komaya girdi.
Bilincini kaybetmeden önce doktoru Prof. Neşet Ömer İrdelp e bakıp son sözünü etti:
Aleykümüsselam.
Tarih: 10 Kasım.
Kara perşembe
Saat: 09.00..
Sağ tarafta başı ucunda Dr. Mim Kemal Öke duruyor; Dr. Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış hıçkırıyordu.
Prof. Akil Muhtar kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor; hem ağlıyor, hem de devamla Aman Yarabbi diyordu.
Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak yatağın sol tarafında ayakta duruyordu, yanında Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe vardı.
Atatürk ölüyordu ve hiçbir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorlardı.
Saat tam 9u 5 geçe
Birden bire Atatürk gözlerini açtı.
Başını sağa çevirdi
Ve son nefesini verdi.
Odada herkes hıçkırıklara boğuldu. Hepsi Atatürkün ellerini öpüyor, yüzlerine sürüyorlardı.
Dr. Mim Kemal Öke, Atatürkün açık gözlerini kapadı.
Dr. Kamil Berk, Atatürkün çenesini bağladı.
Ölüm haberi dışarıya verildiğinde kapı önünde nöbet tutan genç bir teğmen olduğu yere yığılıp kaldı, bayıldı.
Tarih: 22 Ocak 1938.
Atatürk bacaklarında hissettiği kaşıntıya çare bulamıyordu. Hafta sonu dinlenmesi için gittiği Yalova Termal Otelde Prof. Dr. Nihat Reşat Belger e muayene oldu. Teşhis, sirozdu.
Doktorun tavsiyesini dinlemedi; istirahati bırakarak; adını koyduğu ve üç yıl önce temelini attığı Sunipek Fabrikası nın açılışını yapmak için Gemlike gitti. Bu gezi sırasında zatürreeye yakalandı. Çok dinlenmedi. Çünkü Ankarada Balkan Antantı Konseyi toplantısı vardı. Yunanistan Başbakanı Metaxas ve Yugoslavya Başbakanı Stoyadinovitch ile görüştü.
Tarih: 15 Mart 1938.
Başbakan Celal Bayar yabancı bir doktor getirmek istediğini söyleyince Atatürk, Çocuk ne yapacaksan yap, ben hastayım dedi. Paris Büyükelçisi Suat Davaz a doktoru Prof. Goungerorun önerdiği dünürü Prof. Noel Fiessinger Ankaraya davet edildi. Türk doktorların teşhisini onayladı. Mutlak istirahat tavsiye etti.
Atatürk dinlenemiyordu; çünkü gündemde Hatay vardı. Mersin ve Adanaya yorucu bir seyahat yaptı.
Sağlığı kötüleşiyordu
2 yıl önce Stalin i de muayene eden Avusturyadan Prof. Hans Eppinger ile Almanyadan Prof. Gustav von Bergmann çağrıldı. Atatürke konsültasyon yaptılar.
Siroz yükselmişti
Özellikle dış basında Atatürkün hastalığıyla ilgili haberler çıkmaya başladı.
Tarih: 6 Eylül 1938.
İstanbul Altıncı Noteri İsmail Kunter e vasiyetnamesini teslim etti.
LONDRADAN BİR UMUT
Tarih: 16 Ekim 1938.
Atatürk, saat 14.30da fenalaşarak komaya girdi.
Üç gün geçti; Atatürk komadan çıkamadı.
İngiltere Büyükelçisi Sir Percy Loraine Londraya şu gizli telgrafı gönderdi:
Cumhurbaşkanının durumu ümitsiz ve kendisi her an ölebilir. Krala duyurulur.
Tarih: 21 Ekim 1938.
Atatürk komadan çıktı. Gittik geldik dedi.
Aynı gün Büyükelçi Loraine şu gizli telgrafı çektirdi:
Cumhurbaşkanının durumunda hafif bir iyileşme var. Bu iyileşme sadece sonun gecikmesidir. Onu ancak bir mucize kurtarabilir.
Tarih: 25 Ekim 1938.
Mucize aranıyordu. Dışişleri Bakanlığı; Londra Türk Büyükelçiliğine gönderdiği telgrafta Bağdat tan Lady Erskine imzasıyla bir mektup aldıklarını bildirerek şöyle diyordu:
Londrada Harley Street 88 adresinde oturan Dr. Vic. Ellwood isminde bir doktorun Kappi şırıngaları ile karaciğer hastalığını iyi ettiği bildirilmektedir
Bilginin doğruluğunun teyidi isteniyordu.
Yanıt bir gün sonra geldi:
Hastanın hüviyeti hakkında malumat vermeden Doktor Ellwood ile görüştük. Kendisi şırıngaları ile beş kişi tedavi etmiş. Bunlardan dördü iyi olmuş. Tarzı tedavi henüz tecrübe devresinde imiş. Bu sebeple henüz tıbbi cemiyetlere tebligatta bulunmamış. Dr. Ellwoodun İngiltere tıp aleminde bir mevkii yokmuş, tanınmış bir kimse değilmiş
Bu yazışmalar, son çare arayışları sürerken Cumhuriyet Bayramından bir gün önce Atatürk manevi kızı Sabiha Gökçen e dert yanacaktı:
Yarın bayram değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramında halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.
ALEYKÜMÜSSELAM
Tarih: 5 Kasım 1938.
Atatürk Ankaradan gelen Başbakan Celal Bayar ı kabul etti.
Bu devlet işlerini son görüşmesi oldu.
Bir gün sonra
Kız kardeşi Makbule Atadan ve evlatlık kızları Afet İnan ve Sabiha Gökçeni kabul etti.
Bu bir vedalaşma ve helalleşmeydi.
Atatürk karnında biriken suların alınmasını istiyordu. Doktorlar ise, daha önce iki kez aldıklarında Atatürkün komaya girdiğini bildiklerinden üçüncüsüne cesaret edemiyorlardı.
Atatürk kestirip attı:
Niçin tereddüt ediyorlar, olacak olur!
Tarih: 8 Kasım 1938.
Karın ponksiyonu yapılarak karnından sıvı alınmaya başlandı.
Yarım saat geçmişti ki, saat 18.30ta Atatürk komaya girdi.
Bilincini kaybetmeden önce doktoru Prof. Neşet Ömer İrdelp e bakıp son sözünü etti:
Aleykümüsselam.
Tarih: 10 Kasım.
Kara perşembe
Saat: 09.00..
Sağ tarafta başı ucunda Dr. Mim Kemal Öke duruyor; Dr. Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış hıçkırıyordu.
Prof. Akil Muhtar kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan dolaşıyor; hem ağlıyor, hem de devamla Aman Yarabbi diyordu.
Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak yatağın sol tarafında ayakta duruyordu, yanında Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe vardı.
Atatürk ölüyordu ve hiçbir şey yapamamanın ezikliğini yaşıyorlardı.
Saat tam 9u 5 geçe
Birden bire Atatürk gözlerini açtı.
Başını sağa çevirdi
Ve son nefesini verdi.
Odada herkes hıçkırıklara boğuldu. Hepsi Atatürkün ellerini öpüyor, yüzlerine sürüyorlardı.
Dr. Mim Kemal Öke, Atatürkün açık gözlerini kapadı.
Dr. Kamil Berk, Atatürkün çenesini bağladı.
Ölüm haberi dışarıya verildiğinde kapı önünde nöbet tutan genç bir teğmen olduğu yere yığılıp kaldı, bayıldı.