• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Cinci hocayı öldürüp gömdüler

İlda

Özel Üye
Üyelik Tarihi
17 Kas 2012
Konular
1,235
Mesajlar
5,399
MFC Puanı
1,490
Cinci hocayı öldürüp gömdüler

İzmir’de bir tarikattan hocalık yaptığı ve cemaat üyesi kadınlara tecavüz ettiği iddiasıyla öldürülüp müritleri tarafından tarlaya gömülen kişiyle ilgili davada 15 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık beraat etti.



İzmir’de bir tarikattan ayrılıp hocalık yaptığı ve cemaat üyesi kadınlara tecavüz ettiği iddiasıyla öldürülüp müritleri tarafından*Balıkesir'de tarlaya gömülen Tuncay Güngör’ün davasında 15 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun cezayı bozmasının ardından tekrar görülen davada beraat etti.

Ayakkabı imalathanesi sahibi iki çocuk babası 49 yaşındaki Tuncay Güngör, 2008 yılında kayboldu. Soruşturma sonunda Tuncay Güngör’ün iş ve arkadaşlık ilişkisi olan 13 kişi sorgulandı ve zanlılardan bazıları cinayeti itiraf etti. Tuncay Güngör’ün dövülerek öldürülüp Balıkesir’de bir süre önce aldığı tarlaya gömüldüğü ortaya çıktı. İddiaya göre bir tarikattan ayrılan Tuncay Güngör, kendi cemaatini kurdu. Güngör, 2008’de M.Ö. adlı kadın müridine tecavüze kalkıştı. M.Ö. olayı kocasına anlatınca Güngör’ün 7 kadına daha tecavüz ettiği anlaşıldı. 7 kadının eşi dahil 13 cemaat üyesi, Güngör’ü linç etti. Öldürülen Güngör, 2 kişi tarafından Balıkesir*Susurluk’ta gömüldü. Olayla ilgili 13 kişi tutuklandı.

Savcı, o dönemde 13 sanık hakkında ’adam öldürme’ suçundan müebbet, 'hürriyeti tahdit’ suçundan da 5’er yıl hapis cezası istemiyle dava açtı. Savcı, iddianamede cinayetin neden işlendiğini de ayrıntıları ile anlattı. İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Daha önce bir tarikatla bağlantısı olan Tuncay Güngör, 2005 yılında tarikattan ayrıldıktan sonra kendini ‘hoca’ olarak tanıtıp çevresindekilerle dini sohbetler yapmaya başladı. Zamanla çevresinde 30 erkek ve 20 kadından oluşan küçük bir topluluk oluşturan Güngör, çoğunluğu esnaf olan bu insanlarla Konak’ta kiraladığı iki evde dini sohbetlerini sürdürmeye başladı. Evli ve bir çocuk babası Güngör, iddiaya göre bir süre sonra bu evlere çağırdığı bazı cemaat üyelerinin eşlerine tecavüz etti. 2008 yılında Güngör’ün tecavüze yeltendiği cemaat üyesi M.Ö. adlı kadın, başına gelenleri kocası T.Ö.’ye anlattı. M.Ö. kendisine tacizde bulunan Tuncay Güngör’ün cemaatten 7 kadına tecavüz ettiğini de kocasına söyledi. Bunun üzerine T.Ö. tecavüze uğrayan kadınların kocalarıyla bir araya gelerek durumu anlattı. Eşleri tecavüze uğrayan 7 kişinin de bulunduğu toplam 13 cemaat üyesi, Basmane semtinde T.Ö.’ye ait iş yerinde buluşarak Tuncay Güngör’ü öldürme kararı aldı. Tuncay Güngör’ü sohbet etmek bahanesiyle iş yerine çağıran cemaat üyeleri, önce eşleriyle Güngör’ü yüzleştirdi. Daha sonra eşlerini gönderen 13 cemaat üyesi, Güngör’ü önce feci şekilde dövdü, ardından iple boğdu. Zanlılar T.Ö. ve F.F. tarafından ceset Balıkesir’in Susurluk ilçesine bağlı*Muradiye*köyünde pirinç tarlasına gömüldü”.

*CEZA YAĞMIŞTI

*İzmir 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan sanıklardan Aykut Köksaldı, F.F., T.Ö., U.I., D.K., H.T. ve R.K., cinayet suçundan önce müebbet hapis cezasına çarptırıldı, ardından da duruşmalardaki iyi halleri ve kışkırtma nedeniyle cezaları 15’er yıla çevrildi. Bu sanıklar ayrıca hürriyeti tahdit suçundan da 2 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. K.F., N.K.F., H.B., U.G., M.A. ve C.Ö. ayrıca hürriyeti tahdit suçundan 2 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. K.F., H.B., U.G., M.A. ve C.Ö., yattıkları süre gözönüne alınarak tahliye edildi. Üye hakim Mustafa Kılınç, cinayet suçundan ceza alan Aykut Köksaldı ve H.T. hakkında ceza verilmemesi konusunda karşı oy kullandı.

*AVUKATININ TAKİBİ BERAATİ GETİRDİ

Sanıklardan Aykut Köksaldı “kasten adam öldürme” suçundan önce müebbet hapis cezasına çarptırılırken, sanığın cezası duruşmalardaki iyi hali ve tahrik unsuru göz önüne alınarak 15 yıl hapis cezasına çevrildi. Ayrıca Aykut Köksaldı’ya “hürriyeti tahdit” suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sanık Köksaldı’nın avukatı Çiler Nazife Koşar bu kararı temyiz etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 20 Haziran 2012 tarihinde kararın oy çokluğuyla onanmasına karar verdi. Ancak aynı karar bu defa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2013/1-36 esas, 2013/294 karar ve 11.06.2013 tarihli kararı ile Aykut Köksaldı açısından “kasten adam öldürme suçuna katıldığı sabit olmadığından” kasten adam öldürme suçu yönünden beraat yönünde bozuldu. Bu kararla Aykut Köksaldı 3 yıl tutuklu kaldıktan sonra,11 Haziran 2013 tarihinde tahliye oldu. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bozma kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda*İzmir*9. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa Aykut Köksaldı hakkında*CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verdi ve bu karar da Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2015/956 esas, 2016/213 karar ve 25 Ocak 2016 tarihli kararı ile onandı.

*MADDİ TAZMİNAT KAZANDI

Müvekkilinin suçsuzluğunu ortaya çıkaran avukat Çiler Nazife Koşar, "Aykut Köksaldı haksız yere cezaevinde bulunduğu süre içinde kendisini ve ailesi çok büyük sıkıntılar yaşadı. Evli ve 2 çocuk babası olan Aykut Köksaldı’nın eşi ve çocukları da bu süre içinde çok zor durumda kaldılar ve ekonomik olarak sıkıntı çektiler. Aykut Köksaldı katil damgasıyla cezaevinde kaldığı müddetçe ailesine ve sosyal çevresine karşı itibarı zedelendi, hürriyetinden yoksun kalması nedeniyle ağır bir şekilde elem ve ıstırap çekti. Cezaevinde kaldığı süre içinde büyümekte olan çocuklarının yanında olamadı, eşi ve ailesinin karşısında utanç duydu" dedi.

Avukat Çiler Nazife Koşar, bu kadar uzun bir tutukluluk süresinin müvekkilinde oluşturduğu manevi olumsuz etki, ailesinde ve çevresinde oluşturduğu olumsuzluklar, bir insanın bir gün bile özgürlüğünden yoksun bırakılmasının insan haklarına, hukuka, dini inançlara ve demokrasiye aykırı olduğunu belirterek, haksız tutuklama nedeniyle tazminat davası açtıklarını söyledi. Avukat Çiler Nazife Koşar, insan özgürlüğünün engellenmesinin devlet eliyle bile olsa telafisi para ile ölçülemeyecek şekilde büyük zararlara neden olduğunu ifade ederek, "Müvekkilimin değil bir gün, üç yıl tutuklu kalmasının ülkemiz şartlarına göre yetişkinlikten sonra belli bir yere gelmiş insanın ömründe çok uzun ve telafisi mümkün olmayan manevi zararlar oluşturuyor. Ceza hukukunun en önemli görevlerinden biri de haksız bir eylemi engellemek olduğu için maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduk. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava sonucunda Aykut Köksaldı lehine maddi 15 bin ve manevi 20 bin olmak üzere toplam 35 bin lira tazminata hükmedildi" dedi.

Avukat Çiler Nazife Koşar, müvekkiline verilen tazminatın az olması nedeniyle 35 bin liralık tazminat kararını temyize götürdü.



Bunlar da ilginizi çekebilir

NEF Yalıkavak'ta Sahil Kasabası Sıcaklığını Yaşayın

Amerika'da yaşamayı kim istemez? Hemen kayıt ol!

NEF Yalıkavak ile Evinizde Tatil Konforu Yaşayacaksınız

Erdoğan: ''Katar'ın teröre destek verdiğine şahit olmadım''





CHP'li Balbay'dan olay olacak Ensar Vakfı açıklaması

CHP'li Mustafa Balbay, MEB ile Ensar Vakfı arasında imzalanan protokolü Meclis'e taşıdı.


CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi Mustafa Ali Balbay Milli Eğitim Bakanlığı ile Ensar Vakfı arasında imzalanan protokolü Meclis gündemine taşıdı. Balbay, "Aynı hatayı iki kez yapan hiç de iyi sözlerde anılmaz. Ensar Vakfı olağanüstü güç elde ettikten sonra güç zehirlenmesi yaşarsa, FETÖ'nün yerini ENTÖ alırsa bunun hesabı nasıl verilecek? O zaman da Rabbim bizi affetsin mi diyeceksiniz" diye sordu.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın Ensar Vakfı ile 5 yıl geçerli olmak üzere ülke genelinde ortaokul ve liselerde sanatsal, sportif, sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişimi desteklemeye yönelik eğitim, seminer, proje, gezi, kitap okuma, yarışma, kamp, yaz okulu gibi etkinlikler düzenleyecek olmasını" eleştirdi. Balbay, "Bu kurslarda vakfın kendi bünyesinde görev alacak öğretmenlerin ücretlerinin Bakanlık tarafından ödenecek olmasının ise kabul edilemez olduğunu" vurguladı.

"ENSAR VAKFI İLE BÖYLE BİR PROTOKOLÜN İMZALAMASI TAM ANLAMIYLA BİR AYMAZLIKTIR"
Balbay "Ensar Vakfı'nın Karaman'daki, Rize'deki, Çorum'daki şubelerinde görevli öğretmenlerin çocukların hayatını karartmasının daha hesabını bile verememişken başka çocukların geleceğini karartmayacağının garantisinin bu protokolle artık Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğunda olduğunu vurgulayarak" şöyle dedi: "Karaman'daki çocuklara yönelik cinsel istismar davasında adı geçen Ensar Vakfı ile böyle bir protokolün imzalaması tam anlamıyla bir aymazlıktır. Ensar Vakfı'nın Milli Eğitim sistemine ortak edilmesinin sonuçları çok ciddi sorunlara yol açacaktır. Milli Eğitim okullarında bu dayatmaya razı olmayacak milyonlarca aile var iken Bakanlığın böyle bir adım atmasını şiddetle reddediyorum."

"BAKANLIĞI BURADAN UYARIYORUM ÇOK GEÇ OLMADAN DERHAL BU PROTOKOLÜ İPTAL EDİN"*
Balbay "Ensar Vakfı'nın Bakanlar Kurulu kararı ile kamuya yararlı vakıf statüsü haline getirildiğini böylece vergi muafiyeti sağlandığını" hatırlatarak şöyle dedi: "Yapılan protokolle Ensar Vakfı öğretmenlerine hepimizden toplanan vergilerle oluşturulan Milli Eğitim bütçesinden ödeme yapılacak bu kamu gücünün kötüye kullanımıdır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. FETÖ'nün eğitim sistemi başta olmak üzere ülkemize vermiş olduğu zararlar ortadayken Ensar Vakfı'nın Milli Eğitim sistemine ortak edilmesi yeni bir yapılanmaya yol açarsa bunun sorumlusu Milli Eğitim Bakanlığıdır. Bakanlığı buradan uyarıyorum çok geç olmadan derhal bu protokolü iptal edin."*

ENSAR VAKFI'NIN MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİNE ORTAK EDİLMESİ YENİ BİR YAPILANMAYA YOL AÇARSA SORUMLUSU KİM OLACAK?

Balbay'ın Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına vermiş olduğu soru önergesi şöyle: "Bakanlığınızın Karaman'daki çocuklara yönelik cinsel istismar davasında adı geçen Ensar Vakfı ile böyle bir protokol imzalamasının gerekçesi ne olabilir?
Milli Eğitim okullarında bu dayatmaya razı olmayacak milyonlarca aile var iken Bakanlığın böyle bir adım atması ne ile açıklanabilir?
Ensar Vakfı Karaman'daki, Rize'deki, Çorum'daki şubelerinde görevli öğretmenlerin çocukların hayatını karartmasının daha hesabını bile verememişken başka çocukların geleceğini karartmayacağının garantisini Milli Eğitim Bakanlığı verebilir mi? Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı vakıf statüsü kazandırılıp vergi muafiyeti sağlanan Ensar öğretmenlerine hepimizden toplanan vergilerle oluşturulan Milli Eğitim bütçesinden ödeme yapılacak olması kamu gücünün kötüye kullanımı değil midir? FETÖ'nün eğitim sistemi başta olmak üzere ülkemize vermiş olduğu zararlar ortadayken Ensar Vakfı'nın Milli Eğitim sistemine ortak edilmesi yeni bir yapılanmaya yol açarsa bunun sorumlusu kim olacaktır?
Bakanlık olarak toplumda endişe ve kaygı yaratan bu protokolü iptal edecek misiniz?"

DHA
 
Üst