• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Çocuklara Düşünmeyi Öğretmek

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
21.yüzyılda eğitimin temel odak noktası; okuma yazma ve aritmetik değil, iletişim, yüksek derecede nitelikli problem çözme becerisi, bilimsel ve teknolojik okuryazarlık olacağına göre, bu özelliklerin eğitim politikalarına ve programlarına yansıması gerekmektedir. Bu gereklerin sınıf içine yansımasını değerlendiren Bursalıoğlu (1996) öğrencinin mükemmeliyetine öğrenmesi veya öğrendiklerini ne zaman ve nasıl kullanması gerektiğini bilmesi midir?'” yoksa ‘eleştirici ve değerlendirici bir düşünce sistemi geliştirmesi midi?” soruların] öğrencinin bir karar sorunu karşısında kaldığı vakit en uygun çözümü bulma ve uygulama yeterliği kazanmış olmasının öğrencinin mükemmelliği anlamına geldiğini belirtmektedir. (Hesapçıoğlu ve Bakıroğlu, 1997, s.49)

Birçok eğitimci öğrencilerin öğrenme yeteneğini geliştirmek konusunda oldukça üstün basan kaydettiğine inanmakta, çoğu okul yöneticisi ise öğrenme yeteneğinde düşünmenin yerini pek kavramış gözükmemekle, müfredata yeni bir etkinlik ilave edilmesine pek taraftar gözükmemekte ve zaten öğretim programlarının yeterince yüklü olduğunu ve dışına çıkılmasına gerek olmadığını vurgulamaktadır (Mc Tighe ve Schollenberger, 1985, s.3). Öğrencilerin çoğu ise düşünmeyi öğrenmenin, eğitimin bir amacı olduğunu kavrayamamakta ve düşünme gerektiren soruların zor olduğunu ve öğretmenin ana görevinin öğrenciye doğru cevabı vermek olduğunu ve ancak bu şekilde sınavlarda yüksek not alınabileceğine inanmaktadır. Ancak bütün alanlarda öğrencinin kapasitesini problem çözmek ve eleştirel düşünme için geliştirmek çağdaş ülkelerde eğitimin amacı olarak sunulmaktadır (Hesapçıoğlu ve Bakıroğlu, 1997, s.49-50).

21.yüzyılın toplumunu yaratmak için, problem çözme, muhakeme, kavramlaştırma, analiz konuları son derece yararlı olacaktır ancak bu alanlar ihmal edilegelmiştir ve geliştirilmeleri gerekmektedir. Yeni yüzyıl için gerekli temel beceriler şunlar olacaktır:

Değerlendirme ve analiz becerileri,

-Eleştirel düşence,
-Problem çözme becerileri,
-Problem çözme stratejileri,
-Sentez,
-Başvuru kaynaklarına girme,
-Yaratıcılık,
-Yarım bilgi ile karar vermemek,
-İletişim becerileri


Çağdaş medeniyet seviyesinin gerektirdiği insan niteliği olarak ta tanımlanabilecek bu becerilere aracı olan ve bu konuda fazlaca bir alternatifi bulunmayan okullarımızın bugününe bakalım (Patterson, 1973, s.77-82);

Okullarımızda öğretim öğrenci ihtiyaçları tarafından değil saat tarafından kontrol edilmektedir. Dersin bilimindeki zil sesi henüz bitirilmemiş bir etkinliğe nokta koyabilmekte, öğrenme bu ders içinde gerçekleşmeyebilmekte ve yarım kalan işi tamamlayabilecek başka bir fırsat olmayabilmektedir. Zaman çizelgesine sıkı sıkıya uyulmakta ve dersler arasında farklı bir aktiviteye zaman bulunamamaktadır. Disiplin ve kârlılık (ekonomik oluş) öğrenmekten önemli konumdadır. Öğretim için öğretmen dersi planlanmakta ve hazırlamakta fakat öğrencinin getireceği kendine özgü katkıyı önceden bilememektedir (Hesapçıoğlu ve Bakıroğlu, 1997%s.5O)

Önceden yapılanmış müfredat programlarına göre sınıfta sessizlik ve hareketsizlik beklenmektedir. Öğrencilerin hareketsiz ve sessiz olmalarını beklemek pek doğal ve insani görünmemektedir. Öğrenme; faaliyet istemekte, çoğu faaliyetler düşünme ve sözel iletişim gerektirmektedir. Derslerde konuşmanın çoğu öğretmenler tarafından yapılmakta ve derste öğretmenler dominant pozisyonda olmaktadır. Bu tip bir kontrol ve baskın oluş bir çeşit korku yaratmaktadır. Sistem, öğrenciye güvenilmeyeceğim, onlara derste konuşma hürriyeti verilirse karmaşa oluşabileceğini varsaymaktadır. Derste konuşma ve çalışma hürriyeti gürültüyü ve aktivite seviyesini arttırmaktadır. Bu da çoğu öğretmen ve yöneticiyi rahatsız etmektedir (Hesapçıoğlu ve Bakıroğlu, 1997, s.50).

Öğrencilerimizin okullarımızdan eleştirel düşünme yeteneği kazanarak mezun olmaları önemlidir. Bütün derslerde düşünme gereklidir. Düşünme gelişimi bir sonuç olabileceği gibi bir araç da olabilir. İyi vatandaş olarak sadece kanun sınırları içinde kalmak ve iyi bir komşu olmak anlamına gelmemektedir. Buna ilave olarak sosyal, politik, ekonomik düzenlemeleri ve eleştirel düşünce yeteneğimizi geliştirmeliyiz. Uluslararası, ulusal ve yerel problemler gelişerek karmaşık bir hal aldığı için de etkin düşünme özellikleri önem kazanmaktadır (Mc Tighe ve Schollenberger, 1985, s.5).

Amerika Birleşik Devletleri’nde Eğirim Sürecini Değerlendirme Ulusal Komisyonu (NAEP) ve Eğitimde İyileştirme Ulusal Komisyonu olarak kurulan örgütlerce yapılan araştırma sonuçlarına göre, okullar öğrencilerde düşünme yetkilerini (süreçlerini) oluşturmada yetersizdirler. Bu yetilerde, on üç yaşından on yedi yaşına kadar azalmalar görülmektedir. Bu veriler ışığında John I.Goodlad (1984), Richard W.Paul (1984) ve Barry K.Beyer gibi eğitim düşünürleri, okulların öğrencilere en etkili, verimli düşünmeyi öğretmede en büyük sorumluluğu üstlenmeleri gerektiğini ileri sürmüşlerdir. John E.Mc. Peck (1984) adındaki düşünür ise, bu öğretimin okulun en temel işlevi olduğunu savunmuştur (Kale, 1993, s.24). Öğrencilerimize, çok daha iyi düşünme ve problem çözme yetilerini kazındırma ya da onları çok daha etkili düşünler haline getirmek için şu sorulan sormamız gerekiyor; “Programa yeni bir ders mi konmalı?”, “Bu düşünme süreçlerinin içeriği ile ilgili yeni bilgiler mi vereceğiz ya da yeni düşünme süreçleri mi öğreteceğiz?”, “Yeni öğretim ve değerlendirme yöntemleri mi edinmemiz gerekiyor?”…. İşte, öğrencilerimizde mükemmel düşünsel yetiler oluşturmak istiyorsak, onları sürekli ve sistemli olarak en etkili düşünme yöntemleriyle eğitmemiz gerekiyor. Üstelik bu sorumluluğu, her öğretmenin de taşıması, eğitim sistemine ilişkin getirilen eleştirilerin kaynağı, problemin çözüm noktasını oluşturabilecektir (Kale, 1993, s.24).

Çocuklar eğitimi bir kere başkalarının onlara vereceği bir şey olarak gördüler mi … başkalarının yardımı olmadan karar verme yeteneklerini ya da kendi öğrenmeleri için gereken sorumluluk duygusunu kaybederler… Öğrencileri öğrenmede merkez olan bir model; öğretmenlerin kendilerini varolan bilgiyi sağlayan bir kişi olma durum undan çok öğrenci olarak kabul etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Bu ise öğretmenlerin düşüncelerinde ve çocuklara uyguladıkları öğretme modellerinde kökten bir değişme anlamına gelir (Kıtson ve Merry, 1997, s. 19). Düşünme genel olarak bilginin elde edildiği bilişsel bir süreç, zihinsel bir hareket olarak kabul edilmektedir. Biliş, algı, muhakeme, sezgi olarak çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. (Hesapçıoğlu ve Bakıroğlu, 1997, s.53)

Bernstein (1991, s.385) göre düşünme kısa ve uzun süreli hafızadaki bilginin manipülasyonunu içerir.’Düşünme’ (thinking) kavramı, ‘akıl yürütme’ (reasoning) veya bir ‘fikir oluşturma’ (forming an idea) gibi psikologların yaptığı farklı tanımlarla tam olarak netleşmese de düşünmenin bilgi, yetiler, süreçler ve tutumların bütünü olduğu ileri sürülebilir. Bilgi, tabii ki düşünmede gerekli bir objedir. Bir kişi, ancak bir şey ile ilgili düşünür ve bir alana özgü bilgisi çok olan kişi, o alana ilişkin çok daha verimli, etkili düşünebilir, tabii o bilgileri nasıl kullanacağını; düşünme yollarını bilmek şartıyla bunu yapabilir (Kale, 1993, s.25).

Düşünme; algılama ve kişinin çevresiyle özel bir şekilde ilişki kurma davranışlarını kapsar. Bir kişi, örneğin, çevresindeki şeyleri merak edebilir veya bu meraktan yoksun, kaygısız biri olabilir. Hangisini tercih ederse etsin, kişinin tutumu, ne düşündüğünün ve hangi düşünme yollarını kullandığının göstergesidir. Çünkü, davranışlar öğrenilmiş tepkilerdir ve öğrencilerde etkili düşünme süreçleri oluşturmada, öğretmen en önemli rehberdir (Kale, 1993, s.25). Gerçekte, eğitimcilerin düşünmenin hangi özel boyutlarının hangi özel programlarla geliştirilebileceğini belirleyebilmeleri için düşünmenin değişik yön ve boyutlarını açıklayan bir modele gereksinimleri vardı. (Doğanay ve Kara, 1995; s.26) Kuram ve araştırmaların gözden geçirilmesinden sonra, düşünmenin beş boyutu tanımlanmıştır.

Düşünmenin beş boyutu şunlardır: – Bilişsel farkındalık – Eleştirel ve yaratıcı düşünme – Düşünme süreçleri – Temel düşünme becerileri – Konu alanı bilgisi.

Öğrencilere Düşünmenin Öğretilmesinde Öğretmenin Rolü

Öğretmenin öğretimdeki rolü, yalnızca bilgiyi sunmak değil aynı zamanda o bilginin edinilmesini sağlayacak alt yapıyı kurmak, bilgiyi sunma amacıyla öğrencilerin öğrenme çabalarına karşılık vermektir. Öğrencinin rolü ise yalnızca bazı bilgileri kavrayarak ya da sunulan bilgileri aynen kopya ederek çalışmak değil, aynı zamanda etkin bir şekilde konudan anlam çıkarmak ve anlamı oluşturmaktır (Good ve Brophy, 1997, s.409). Bu durumda öğretmenlerin, öğrencilerine yüksek düşünme becerilerini kazandırabilmeleri için, öncelikle düşünme süreçleri konusunda bazı olguları kendilerinin bilmeleri ve bunların uygulamaya geçirilmesindeki önemi kavramaları gerekir. Çünkü öğrencilerin düşünme becerileri öğretmenler tarafından desteklenir ve geliştirilir (Bu bölüm Ocansey ve arkadaşlarının 1992 yılında Joperd dergisine yazdıkları bir makaleden alınmıştır, s.66-69). Pek çok uzman, kritik düşünmenin, özgüvenin sağlanması açısından ö-nemli olduğunu vurgular ve konferanslar yoluyla öğrencilerin bu özelliklerinin geliştirilmesini önerirler. Bu güzel fakat yetersiz bir öneridir. Çünkü öncelikle öğretmenleri yetiştirecek öğretim elemanlarının, eleştirel düşünme becerilerine ilişkin iletişim modelleri konusunda deneyimli olmaları gerekmektedir. (Reginaldve ark., 1992, s.66) Ocansey’in 1990 yılında yaptığı çalışma, öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek amacıyla kullanılan iletişim. modellerinin oluşmasını sağlamıştır. Bu konuda iki iletişim modelinden söz edilmektedir.

-Soru bağlantılı diyaloglar (lnquiry-related conversations) a- Açıklama gerektiren sorular (Asking for clarification) b- Uygulamanın değerlendirilmesini isteyen sorular (Asking for appraisal ofperformance) c- Konuyu özelleştiren sorular (Asking for task specifıcation)
-Bilgi verici diyaloglar (lnformation-giving conversations) a- Açıklamanın yapılması (Providing clarification) b- Uygulama değerlendirmesinin gerçekleştirilmesi (Providing appraisal of performance) c- Konunun özelleştirilmesi (Providing task statements)

Soru Bağlantılı Diyaloglar

Öğretim görevlileri, öğretmen adaylarından öğretime ve öğrenmeye ilişkin olayların açıklamasını, öğretme eyleminin değerlendirmesini ve iş yaşantıları için amaçlar oluşturma yollarım istemelidirler. Soru bağlantılı bu konuşmalar, öğrenciyi kendi başına hareket etmeye yönelttiği için gereklidir. a. Açıklama Gerektiren Sorular : Öğretmen, bir öğretim durumu veya eyleminin açıklanmasını istediğinde öğrenci, öğretim sırasındaki belli bir durumu eylemi anlatmaya, açıklamaya ve ispatlamaya yöneltilmiş olur. Mesela öğretim görevlisi, “öğrencilerinize kendinizi tanıtırken onlardan size adınızla mı yoksa unvanınızla mı hitap etmelerini isterdiniz?” diye sorduğunda bu yolla hitap konusunda nasıl bir tutum izlediğini öğrenmek ister. b. Uygulamanın Değerlendirilmesinin İstendiği Sorular : Öğretim elemanı, öğrenciden bir öğretim uygulamasının değerlendirilmesini ister. Örneğin, “bu yaş grubunda incelenen temel beceriler ve bilişsel süreçler hakkında ne düşünüyorsun!” diye sorulduğunda öğrenci, sınıfındaki öğrencilerin temel becerilerinin zorluk derecesi ile gelişim dönemleri arasındaki ilişkiyi saptamak durumunda kalacaktır. c. Konunun Özelleştirilmesini Gerektiren Sorular : Öğretmen, özel bir konu ile ilgili bir soru sorduğunda veya özel bir durumu araştırdığında, öğrenci belli bir zamandaki öğretme durumunda karşılaşılan güçlüklerle nasıl başa çıkabileceğine ilişkin bilgi edinmeye yönlendirecektir. Mesela öğretim elemanı öğrenciye “Temel becerilerin ölçülmesini öğrencinin gelişim dönemine nasıl uyarlarsın?” şeklinde bir soru sorulduğunda öğrencinin konulan ve stratejileri aktivite seçimi gerektiren özel bir davranış problemine göre nasıl özelleştireceğini bulması amaçlanır.

Bilgi Verici Diyaloglar

Üniversite yöneticileri ve öğretim elemanları, öğretmen adaylarını, öğretme ve öğrenme ile ilgili olayların açıklama ve değerlendirmesini yapmaya ve ileriki öğretme yaşantıları için hedefler belirlemeye yöneltmelidirler. Bu öğrencinin kendine güvenini sağlamaya, bağımsız düşünme ve karar verme becerisi kazanmasına öncülük etmeye neden olduğu için gereklidir. a- Açıklamanın Yapılması : Yönlendirici, öğrencinin bir öğretme eylemini açıklamasını öngördüğünde, amaç, öğrencinin belli bir zamandaki eylemi anlatması, açıklaması ve ispatlamasının sağlanmasıdır. Örnek olarak, bir öğrencinin “Alıştırmalar sırasında öğrenciler, birbirine öyle saygısızca davrandı ki çocukların çoğu derse katılamadan öylece bekledi” şeklindeki açıklaması onun ders arasındaki bir durumu aynen anlatmasına bir örnek oluşturmaktadır. b. Uygulama Değerlendirmesinin Yapılması : Öğrencinin bir öğretme durumunu yorumlaması istenir. “Sınıfa hakim olabilmem düne göre daha zor ve zaman alıcı idi” şeklindeki bir kişisel değerlendirme, öğrencinin iki uygulama arasında karşılaştırma yaptığına “belki de alıştırma zor olduğu ve sınıfıma yeni bir grup katıldığı içindir” öğrencinin bu durumun nedenine ilişkin bir yorum getirdiğini göstermektedir. c. Konunun Özelleştirilmesi : Öğretmen, öğrencinin öğretme sırasındaki belli bir özel durumu ele almasını öngörür ve öğrenciden öğretme uygulamasını değiştirme yönünde stratejiler geliştirmesini bekler. “Öğrencileri dön gruba bölüp her gruba bir konu kartı verir, böylece öğrencilerin derse katılımının azalmasını engellemiş olurum” şeklindeki bir ifade, öğrencinin sonraki öğretme eylemlerin diğer deneyimlerine dayanarak iyileştirmesini örneklemektedir. Bu, öğrencinin bir öğretmen adayı olarak kendi başına hareket edebilmesi açısından gerekli bir deneyimdir.

Eleştirel Düşünmenin Yönlendirilmesi Aşağıdaki iki örnek, öğretmen adaylarının özgüvenlerini ve kendi başlarına hareket edebilme deneyimlerini desteklemek amacıyla kullanılan eleştirel düşünme yöntemlerine yönelik bir yaklaşımı içermektedir. Örnek I- 4. Sınıfların okutmanı, Mary Goodwill, James Morgan adlı bir öğrencinin sınıf içindeki durumu etkileyecek öğrenme güçlükleri ile ilgili bir sorunu olup olmadığı sorusu ile öğrencilerini bir araştırmaya yönlendirir. Öğrencilerinden birine ‘Mames’in derse katılımını engelleyen öğrenme güçlükleri mi var acaba? Nedenini çıkartabiliyor musun?” gibi bir soru yöneltir. Bu ifade, Mary’nin öğrencisinden uygulamayla ilgili bir değerlendirme yapmasını istediğini vurgulamaktadır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu tür ifadeler, öğretme uygulamasının analizini gerektirmektedir ve böyle bir değerlendirme, kritik düşünme becerilerinin kullanılacağı, neden gösterici açıklamalar ve çıkanlar içermek durumundadır. Böylece Mary Goodvvill, öğrencinin, kendine güvenini geliştirecek yorumlan yapmasını sağlamış olacaktır. Örnek II- Jimmy Mustapta’nın öğrencilerine uyguladığı örnekte de benzer bir durum değerlendirmesi vardır. Fakat o, okulun soyunma odası ile ilgili özel bir problem üzerine yoğunlaştırmıştır öğrencilerini. “Öğrencilerin zamanında hazırlanıp derse gelmelerine engel nedir? Peki bu hafta soyunma odasında];: kargaşa ne idi? Ne yapsak?” şeklindeki bir soruşturma, gözlemlenen bir durum hakkında nedensel çıkarımlar yapılmasını sağlayabilecektir. Öğretim görevlilerinin öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirebilmeleri için, derslerinde özel iletişim modellerini kullanmaları gerekir. Yukarıda sunulan önerileri uygulamak kuşkusuz kısa bir süre içinde gerçekleşmez ama bir öğretim elemanının uzun yıllarını da almaz. Rubin’e göre öğretim görevlilerinin ne yap-tıklan değil, nasıl yaptıkları, yönlendirme işlemlerindeki etkililiği arttıracaktır. Okullarda öğretmenlerin neler yapabileceklerine bakıldığında, öğretmenlerin öncelikle çocukların zihinsel gelişim dönemlerini çok iyi tanımaları gerektiğinden söz edilmektedir. Öğretmenler, çocuklara eğitim-öğretim verirken asıl amaçlarının ne olduğuna karar vermelidirler. Eğitim-öğretim yalnızca alfabeyi tanımak ve sorulana ezber cevaplar vermekten mi oluşmalı? Yoksa böyle bir eğitim düşünme ve sonuç çıkarma, yeni fikirler üretme, büyüleyici bir dünya hakkında bilgi almanın tadım çıkarma, yeni entelektüel okumalara yaklaşırken kendini rahat ve coşkun hissetme yetisini mi beslemeli? (Hendrick, 1986, s.288-298). Öğretmenlerin çocuklarda kavramsal öğrenmeyi geliştirebilmeleri için bazı öneriler sunulmaktadır.
 
Üst