CÜMLE DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUKLARI
Anlatımı etkili kılmanın tek yolu, sağlam cümleler kurmaktır. Çünkü anlatımın temel birimi cümledir. Anlatımımızdaki başarımızla, cümlelerimizdeki sağlamlık arasında doğrudan bir bağlantı vardır.
Kısa tanımıyla cümle; bir yargı birimidir. Yargının tam olarak görülebilmesi cümlemizin, ortak dilin yerleşmiş kurallarına uygun olmasına bağlıdır. Bu da cümledeki öğelerin yerinde kullanılmasıyla, öğeler arasındaki bağlantının sağlanmasıyla gerçekleşir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için cümlenin öğeleri, cümlenin yapısı, fiilimsiler, fiil çatıları... gibi konuların iyi kavranmış olması gerekir.
Cümle düzeyinde en sık rastlanan anlatım bozuklukları şunlardır:
1. Yüklem Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
*Yüklemle ilgili yanlışlıklar, cümlede bir eylem ya da yardımcı eylem eksikliğinden kaynaklanır veya birbirine bağlı cümlelerin yüklemleri arasındaki uyumsuzluktan meydana gelir. Bu uyumsuzluk etken edilgen, tek kişi çok kişi, zaman... uyumsuzluğu biçiminde görülebilir.
Bu geziye, okulumuzun öğrencilerinden çalışkan ve disiplin cezası olmayanlar katılabilecek.
Bu cümlede çalışkan ve disiplin cezası olmayan sözünde çalışkan dan sonra bir yardımcı eylem eksiktir; anlatım bozukluğu bu eksiklikten kaynaklanmaktadır. Cümlenin doğru kuruluşu: Bu geziye, okulumuzun öğrencilerinden çalışkan olan ve disiplin cezası olmayanlar katılabilecek. biçiminde olmalıdır.
*Cümledeki anlatım bozukluğu, kimi durumlarda gerekli bir yüklem eksikliğinden de kaynaklanabilir.
Bu şehrimizde hava kirliliği hiç; ya da çok az görülmektedir.
Bu cümlede hiç sözcüğü olumsuz bir yüklem (görülmemekte) isterken cümlenin sonundakin görülmektedir yüklemine bağlanmıştır. Hiç sözcüğünden sonra görülmemekte yülemi getirilseydi anlatım bozukluğu görülmezdi. Cümlenin kusursuz bişimini söyle kurabiliriz: Bu şehrimizde hava kirliliği hiç görülmemekte ya da çok az görülmektedir.
*Virgülle ayrılmış sıralı isim cümlesinin birinci yüklemi olumlu,ikinci yüklemi olumsuz ise, iki yüklem de ayrı ayrı ek fiillerle tamamlanmalıdır.
Bu dağ kulubesindeki adamın bakışları sert, davranışları da pek içten değil.
Bu cümlede, dağ kulubesindeki adamın bakışlarının sert olduğu, davranışlarının da içten olmadığı anlatılmak isteniyor. Cümlenin ilk kısmındaki sert sözünün idi ek fiiliyle tamamlanmaması ve bu sözün sondaki değildi ye bağlanması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleden çıkan anlam Bu dağ kulubesindeki adamınbakışları sert değildi, davranışları da pek içten değildi. biçimindedir. Oysa kastedilen görüş bundan farklıdır. Cümlenin doğru şekli şöyle olmalıdır: Bu dağ kulubesindeki adamın bakışları sertti, davranışları da pek içten değildi.
*Birbirine bağlı iki cümleden birinin eylemi etken, ötekinin eylemi edilgen olamaz. Yüklem yanlışlarının bir bölümü de bununla ilgilidir.
Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunmuşsa da ihracat konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır.
Bu cümlede üç ayrı yüklem görülüyor: Bulunmuşsa , istenilen , ulaşılamamıştır . Bu yüklemlerdeki fiillerden birincisi etken çatılı, diğer ikisi ise edilgen çatılıdır. Bu durum bir anlatım bozuklğu oluşturmatadır. Bu bozukluğu gidermek için fiilerin hepsine ya etken ya da edilgenlik anlamı katılarak cümle baştan kurulmalıdır. Cümle iki biçimde kurulabilir: Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunmuşsa da ihracat konusunda istediği hedefe ulaşamamıştır. Cümle bu biçimiyle anlam ve anlatım bakımından doğrudur. Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunulmuşsa da ihracat konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Cümle bu biçimiyle de doğrudur.
2. Özne Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede özne ve yüklem arasında uyum olmaması, öznenin yanlış belirlenmesi gibi nedenler anlatım bozukluğuna yol açar. Bu tür yanlışlıklar özellikle sıralı cümlelerde görülür. Sıralı cümlelerde özne bazen ortak olur, bazen de olmaz. Öznesi ortak olmayan sıralı cümlelerde, öznenin ortak kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri sergide beğenildi ve hediyelerle ödüllendirildi.
Yukarıdaki sıralı cümlede iki ayrı cümle ve bunların iki ayrı yüklemi vardır. Birinci cümlede beğenildi yükleminin öznesi kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri dir. İkinci cümlenin yüklemi ödüllendirildi sözcüğüdür. Bu cümlenin öznesi verilmemiştir ve ödüllendirildi yüklemi yanlış olarak birinci cümlenin öznesine bağlanmıştır. Bu cümle doğru biçimde şöyle kurulabilir: Kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri sergide beğenildi ve kursa katılan öğrenciler, bazı hediyelerle ödüllendirildi.
3. Tümleç Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
Anlatım bozukluklarının bir bölümü de cümlede tümleç eksikliğinden kaynaklanır. Cümlede tümleç ile yüklem arasında uyum olmalıdır; aksi halde anlatım bozukluğu oluşur.
Öğrencilerini çok sever, tatil günleri bile yardımcı olmaya çalışır.
Bu cümle sıralı bir cümledir; iki ayrı ayrı cümle anlamca birbirine bağlanmıştır. Birinci cümlenin yüllemi sever , ikinci cümlenin yüklemi çalışırdı sözcükleridir. Birinci cümle (öğrencilerini çok sever) anlatım bakımından doğrudur ama öğrencilerini nesnesi her iki cümle için de ortak gibi kullanılmıştır. Öğrencilerini tatil günleri bile yardımcı olmaya çalışırdı. denmez. İkinci cümlede dolaylı tümleç eksikliği vardır. Buna göre cümlenin kuruluşu söyle olmalıdır: Öğrencilerini çok sever, tatil günleri bile onlara yardımcı olmaya çalışırdı.
4. Nesne Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Sıralı ya da bağlı cümlelerde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları görülmektedir. Bu tür anlatım bozuklukları, yüklemlerden birine uygun düşen tümlecin, ikinci yükleme uygun düşmemesinden ve ikinci yüklemin nesne istemesinden kaynaklanmaktadır.
Bu adam da bir alem; çocuklarına hem hediye alıyor hem de dövüyor.
Bu cümlede çocuklarına tümleci hediye alıyor yüklemine uygun düşüyor ama dövüyor yüklemine uygun düşmüyor. Yani hem de çocuklarına dövüyor denmez. Cümlenin doğru kuruluşu söyle olmalıdır: Bu adam da bir alem; çocuklarına hem hediye alıyor hem de onları dövüyor.
5. Tümleç ve Nesne Fazlalığından Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede dolaylı tümlecin veya nesnenin eksik kullanımı nasıl anlatım bozukluğuna neden oluyorsa, bunların gereksiz kullanımları da cümlede anlatım bozukluğuna neden olur. İyi ve doğru bir cümle herşeyden önce duru bir cümledir.
Bu tür yaklaşımların ülkemize fayda sağlamak şöyle dursun ona zarar verdiği kanısındayım.
Bu cümlede ülkemize dolaylı tümleci ortak kullanılmıştır; yani sıralı cümledeki her iki yükleme bu tümleç uygun düşmektedir. Böyle olduğu halde ona tümleci de kullanılarak cümlenin anlatımı bozulmuştur. Herhangi bir öğesi ortak olan sıralı cümlelerde aynı görevi üstlenen zamir türünden ikinci bir tümlecin kullanımı gereksizdir. Ona tümlecini cümleden çıkartırsak anlatım bozukluğunu gidermiş oluruz.
6. Özne-Yüklem Uygunsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede özne ile yüklemin kişi, tekillik ve çoğulluk yönünden tutarlı oluşuna uygunluk diyoruz. Sözgelimi Onlar, az önce çıktılar. cümlesinde özne üçüncü çoğul kişi (onlar)dır; buna bağlı olarak yüklem de (çıktılar) üçüncü çoğul kişidir. Bu uyum genel ve değişmez bir kuraldır. Ancak bunun dışında kimi durumlar vardır ki özne yüklem arasındaki tekillik, çoğulluk, kişi uygunluğu değişir. Bu durumların bilinmemesi anlatım bozukluğuna yol açar.
Deminden beri kulaklarım çınlıyorlar.
Bu cümle anlatım bakımından bozuktur. Çünkü özne. Bir organın veya organdan çıkan nesnenin adı olduğu zaman yüklemin tekil olması gerekir. Verilen cümlenin yüklemi çınlıyor biçiminde düzeltilirse anlatım bozukluğu giderilmiş olur.
Ailem bana bu tür etkinliklerimizde kesinlikle destek olurlar.
Bu cümle anlatım yönünden bozuktur. Çünkü topluluk adları özne olduklarında yüklem tekil olur. Cümledeki bozukluk yüklemin destek olur şeklinde düzeltilmesiyle giderilebilir.
7. Karşılaştırma Yanlışları
Cümlelerimizin anlatım gücünü zayıflatan, açıklığını engelleyen etkenlerden biri de karşılaştırmaların yerinde ve doğru yapılmayışıdır.
Futbolu Hüseyinden çok severim. cümlesinden bu biçimiyle şu anlam çıkıyor: Futbolu da severim, Hüseyini de. Ama futbolu, Hüseyini sevdiğimden daha çok severim. Oysa bu cümleyi söyleyenin amacı, böyle bir anlamaı belirlemek değildir. O, şunu demek istiyor: Ben de Hüseyin de futbolu sevmekteyiz. Ama ben, futbolu Hüseyinin sevdiğinden daha çok severim. Cümlenin doğru kuruluşu: Ben futbolu Hüseyinin sevdiğinden daha çok severim. ya da Benim futbol sevgim Hüseyininkinden fazladır. biçiminde olabilir.
8. Noktalama İşaretlerinin Yerinde Kullanılmayışından Doğan Anlatım Bozuklukları
Noktalama işaretleri, cümlenin anlatımını ve anlaşılmasını kolaylaştırırlar. Bu işaretlerin yerinde kullanılmaması yanlış anlaşılmalara neden olabilir.
Bu önemli toplantıya doktor kızıyla geldi. cümlesinden üç türlü anlam çıkmaktadır.
a)Doktor, bu önemli toplantıya kızıyla geldi.
b)O, bu önemli toplantıya doktorun kızıyla geldi.
c)O, bu önemli toplantıya doktor olan kızıyla geldi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun giderilebilmesi için doktor sözcüğünden sonra virgül konmalı ya da doktor sözcüğü cümlenin başına alınmalıdır.
9. Zamirlerin Yanlış Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Cümlede açıklığı engelleyen nedenlerden biri de zamirlerin gelişi güzel kullanılmasıdır.
Köye giderken ninesine bir çift ayakkabı aldı; bu onu mutlu etti. cümlesinde onu hem ninesinin hem de işi yapan kişinin yerine kullanılmıştır. Acaba hangisi kastediliyor? sorusu akla geldiği için cümle anlatım bakımından bozuktur. Onu zamiri yerine bir ad getirilirse bu yanlışlık giderilmiş olur.
Buraya taşındığını bilmiyordum. cmlesinde gerekli zamirin kullanılmayışı anlama belirsizliği doğurmuştur. Bu durum anlatım bozukluğu oluşturuyor. Cümle bu ahliyle iki biçimde düşünülebilir:
a)Senin buraya taşındığını bilmiyordum.
b)Onun buraya taşındığını bilmiyordum.
Bu cümledeki anlatım belirsizliğini gidermek için cümlenin başına, uygun bir şahış zamiri getirilmelidir.
10. Deyimler ve Atasözlerinin Yanlış Kullanımından Doğan Anlatım Bozuklukları
Deyimler ve atasözleri kalıplaşmış, özgün sözlerdir. Deyimi veya atasözünü oluşturan sözcüklerin hiçbiri başka bir sözcükle değiştirilemez, onların yerine eşanlamlısı da olsa getirilemez.
Deyimler ve atazöleriyle ilgili dil yanlışları şu nedenlarle oluşabilir:
a)Deyim veya atasözünün özgün şekli bozulmuş olabilir:
Doğru Yanlış
Bulanık suda balık avlamak Bulanık suda balık tutmak
Taşı gediğine koymak Taşı deliğine koymak
Süt dökmüş kedi gibi olmak Su dökmüş kedi gibi olmak
Ek tohumun hasını, çekçekme yiyecek hasını Ek buğdayın hasını, çekçekme yiyecek hasını
b)Deyim, cümledeki anlamıyla bağdaşmayacak şekilde kullanılabilir:
Gazetelere göz atarak onları dikkatlice inceledi. cümlesi anlatım yönünden bozuktur. Göz atmak deyimi bir şeyi üstünkörü, dikkatsizce okumak anlamındadır. Oysa cümlenin devamında onları dikkatlice inceledi ifadesi var. Bu iki kullanım bir tezattır, bunların birbirleriyle bağdaşmadığı görülüyor. Cümlenin doğru kuruluşu: Gazetelere göz atarak başlıkları okuda sadece denebilir veya Gazeteleri satır satır okuyarak dikkatlice inceledi denebilir.
11. Gereksiz Sözcüklerin Kullanımından Doğan Anlatım Bozuklukları
Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralam, anlatımında bozukluk meydana getirmeyen kelime veya kelime grupları cümlede fazlalıktır. İyi bir cümlede gereksiz sözcük bulunmaz.
Otobüslerde yaşlı, sakat ve ihtiyar insanlara yer vermeliyiz.
Yukarıdaki cümlede yaşlı veya ihtiyar kelimelerinde birtanesi fazlalıktır. Çünkü ikisi de aynı anlama gelmektedir ve bir daha kullanımı gereksizdir.
12. Çelişen Sözcüklerin Aynı Cümlede Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede birbirlerine anlamca çelişki teşkil eden, böylece mantıksızlığın doğmasına neden olan kelime veya kelime grubunun bir arada kullanılması cümlede anlatım yönünden bozukluğa neden olur.
Şüphesiznatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiş olmalı.
Yukarıdaki cümlede şüphesiz kesinlik bildirir, olmalı ihtimal bildirir. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Şüphesiz sanatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiştir ya da Sanatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiş olmalı şeklinde olmalıdır.
13. Kelimelerin Yanlış Anlamada Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Konuşmada veya yazıda seçilen kelimenin anlatmak istediğimiz şeyi karşılamaktan uzak olması durumudur.
Ağacın altına yayılıp güzel bir uyku çektim.
Yayılmak sere serpe oturmaktır. Yayılmak kelimesi yerine uzanmak kelimesi kullanılsaydı anlatım bozukluğu giderilmiş olurdu. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Ağacın altına uzanıp güzel bir uyku çektim.
14. Yanlış Yerde Kullanılan Sözcüklerden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir kelimenin, cümlenin akışına ve anlamına uygun bir yerde kullanılmaması durumudur.
Eski Ankara Valisi èAnkara eski valisi
Yüksek inşaat mühendisiè İnşaat yüksek mühendisi
İzinsiz inşaata girmek yasaktırè İnşaata izinsiz girmek yasaktır
15. Birbiriyle Karıştırılan Sözcüklerin Meydana Getirdiği Anlatım Bozuklukları
Anlamları farklı, aralarında sadece söyleyiş benzerliği bulunan iki kelimeden birini diğerinin yerine kullanma durumudur.
Örnek:
ayrıntı ayrım azımsamak küçümsemek
etki tepki fotoğraf resim
öğrenim öğretim etkin etken
özel özgü yankılanmak yansımak
ayrıcalık ayrılık yayın yayım
çekimserlik çekingenlik görülmek görünmek
Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.
Yukarıdaki cümlede yankılanan sözcüğü yerine yansıyan sözcüğü kullanılmalıydı. Çünkü ışık yankılanmaz, ses yankılanır. Işık ise ancak yansır. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmaıdır: Camdan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırdı.
16. Tamlamaların Yanlış Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
İsim ve sıfat tamlamalarında tamlayan ve tamlananların yersiz kullanılmaları; almaları gereken tamlayan eklerini almamaları; almamaları gereken tamlayan eklerini almaları ya da tamlama kurulmaya elverişli olmayan bir kelime ile isim yahut sıfat tamlaması kurulması durumudur.
Bize pasta ve meyva suyu ikram etti.
Yukarıdaki cümleden çıkarılan anlam: Bize pasta suyu ve meyva suyu ikram etti. dir. Bu anlam karışıklığını gidermek için cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Bize meyva suyu ve pasta ikram etti.
17. Mantık Yanlışları
Bir cümlenein anlatılmak istenen düşünceyi vermekten uzak olması, asıl söylenmesi gerekenden farklı şeyler anlatması durumudur.
Çift nüsha olan kitapları her zaman yabancı kütüphanelerle değiş tokuş imkanına sahiptir.
(Kim değiş tokuş imkanına sahiptir? Kitaplar mı, kütüphaneler mi?)
Yukarıdaki soruların aklımıza gelmsei bu cümlenin anlatım yönünden bozuk olduğunu gösterir. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Çift nüsha olan kitapları her zaman yabancı kütüphanelerle değiştirme imkanı vardır.
18. Düşüncenin Anlatımını Bozan Anlatımlardan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir parçada (düşüncenin akışı içerisinde) cümlelerden bir ya da bir kaçının parçada anlatılmak istenen düşüncenin dışında, düşünceye zıt, ya da düşünceden kopuk olması durumudur.
(I) Okuma en sevdiğim iştir. (II) Ne yapar eder mutlaka kendime okuyacak bir zaman bulurum. (III) Bazen yatağımda bzaen yemek masasında bazen de otobüste devamlı birşeyler okurum. (IV) Yazma sonradan öğrenilen bir kabilliyettir. (V) Bazen tanıdıklarımın bu kadar çok okumama kızdıklarına da tanık oluyorum.
Yukarıdaki metinde I. II. III. ve V. cümleler yazarın okuma tutkusu ve okuma biçimini veren ve aynı olayı dile getiren cümlelerdir. Metindeki IV. cümlenin bu parçadaki olay ya da düşünceyle hiçbir bağlantısı yoktur.
Anlatımı etkili kılmanın tek yolu, sağlam cümleler kurmaktır. Çünkü anlatımın temel birimi cümledir. Anlatımımızdaki başarımızla, cümlelerimizdeki sağlamlık arasında doğrudan bir bağlantı vardır.
Kısa tanımıyla cümle; bir yargı birimidir. Yargının tam olarak görülebilmesi cümlemizin, ortak dilin yerleşmiş kurallarına uygun olmasına bağlıdır. Bu da cümledeki öğelerin yerinde kullanılmasıyla, öğeler arasındaki bağlantının sağlanmasıyla gerçekleşir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için cümlenin öğeleri, cümlenin yapısı, fiilimsiler, fiil çatıları... gibi konuların iyi kavranmış olması gerekir.
Cümle düzeyinde en sık rastlanan anlatım bozuklukları şunlardır:
1. Yüklem Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
*Yüklemle ilgili yanlışlıklar, cümlede bir eylem ya da yardımcı eylem eksikliğinden kaynaklanır veya birbirine bağlı cümlelerin yüklemleri arasındaki uyumsuzluktan meydana gelir. Bu uyumsuzluk etken edilgen, tek kişi çok kişi, zaman... uyumsuzluğu biçiminde görülebilir.
Bu geziye, okulumuzun öğrencilerinden çalışkan ve disiplin cezası olmayanlar katılabilecek.
Bu cümlede çalışkan ve disiplin cezası olmayan sözünde çalışkan dan sonra bir yardımcı eylem eksiktir; anlatım bozukluğu bu eksiklikten kaynaklanmaktadır. Cümlenin doğru kuruluşu: Bu geziye, okulumuzun öğrencilerinden çalışkan olan ve disiplin cezası olmayanlar katılabilecek. biçiminde olmalıdır.
*Cümledeki anlatım bozukluğu, kimi durumlarda gerekli bir yüklem eksikliğinden de kaynaklanabilir.
Bu şehrimizde hava kirliliği hiç; ya da çok az görülmektedir.
Bu cümlede hiç sözcüğü olumsuz bir yüklem (görülmemekte) isterken cümlenin sonundakin görülmektedir yüklemine bağlanmıştır. Hiç sözcüğünden sonra görülmemekte yülemi getirilseydi anlatım bozukluğu görülmezdi. Cümlenin kusursuz bişimini söyle kurabiliriz: Bu şehrimizde hava kirliliği hiç görülmemekte ya da çok az görülmektedir.
*Virgülle ayrılmış sıralı isim cümlesinin birinci yüklemi olumlu,ikinci yüklemi olumsuz ise, iki yüklem de ayrı ayrı ek fiillerle tamamlanmalıdır.
Bu dağ kulubesindeki adamın bakışları sert, davranışları da pek içten değil.
Bu cümlede, dağ kulubesindeki adamın bakışlarının sert olduğu, davranışlarının da içten olmadığı anlatılmak isteniyor. Cümlenin ilk kısmındaki sert sözünün idi ek fiiliyle tamamlanmaması ve bu sözün sondaki değildi ye bağlanması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleden çıkan anlam Bu dağ kulubesindeki adamınbakışları sert değildi, davranışları da pek içten değildi. biçimindedir. Oysa kastedilen görüş bundan farklıdır. Cümlenin doğru şekli şöyle olmalıdır: Bu dağ kulubesindeki adamın bakışları sertti, davranışları da pek içten değildi.
*Birbirine bağlı iki cümleden birinin eylemi etken, ötekinin eylemi edilgen olamaz. Yüklem yanlışlarının bir bölümü de bununla ilgilidir.
Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunmuşsa da ihracat konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır.
Bu cümlede üç ayrı yüklem görülüyor: Bulunmuşsa , istenilen , ulaşılamamıştır . Bu yüklemlerdeki fiillerden birincisi etken çatılı, diğer ikisi ise edilgen çatılıdır. Bu durum bir anlatım bozuklğu oluşturmatadır. Bu bozukluğu gidermek için fiilerin hepsine ya etken ya da edilgenlik anlamı katılarak cümle baştan kurulmalıdır. Cümle iki biçimde kurulabilir: Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunmuşsa da ihracat konusunda istediği hedefe ulaşamamıştır. Cümle bu biçimiyle anlam ve anlatım bakımından doğrudur. Bu konuda yurt dışı temaslarda bulunulmuşsa da ihracat konusunda istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Cümle bu biçimiyle de doğrudur.
2. Özne Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede özne ve yüklem arasında uyum olmaması, öznenin yanlış belirlenmesi gibi nedenler anlatım bozukluğuna yol açar. Bu tür yanlışlıklar özellikle sıralı cümlelerde görülür. Sıralı cümlelerde özne bazen ortak olur, bazen de olmaz. Öznesi ortak olmayan sıralı cümlelerde, öznenin ortak kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri sergide beğenildi ve hediyelerle ödüllendirildi.
Yukarıdaki sıralı cümlede iki ayrı cümle ve bunların iki ayrı yüklemi vardır. Birinci cümlede beğenildi yükleminin öznesi kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri dir. İkinci cümlenin yüklemi ödüllendirildi sözcüğüdür. Bu cümlenin öznesi verilmemiştir ve ödüllendirildi yüklemi yanlış olarak birinci cümlenin öznesine bağlanmıştır. Bu cümle doğru biçimde şöyle kurulabilir: Kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri sergide beğenildi ve kursa katılan öğrenciler, bazı hediyelerle ödüllendirildi.
3. Tümleç Eksikliğinden Doğan Anlatım Bozuklukları
Anlatım bozukluklarının bir bölümü de cümlede tümleç eksikliğinden kaynaklanır. Cümlede tümleç ile yüklem arasında uyum olmalıdır; aksi halde anlatım bozukluğu oluşur.
Öğrencilerini çok sever, tatil günleri bile yardımcı olmaya çalışır.
Bu cümle sıralı bir cümledir; iki ayrı ayrı cümle anlamca birbirine bağlanmıştır. Birinci cümlenin yüllemi sever , ikinci cümlenin yüklemi çalışırdı sözcükleridir. Birinci cümle (öğrencilerini çok sever) anlatım bakımından doğrudur ama öğrencilerini nesnesi her iki cümle için de ortak gibi kullanılmıştır. Öğrencilerini tatil günleri bile yardımcı olmaya çalışırdı. denmez. İkinci cümlede dolaylı tümleç eksikliği vardır. Buna göre cümlenin kuruluşu söyle olmalıdır: Öğrencilerini çok sever, tatil günleri bile onlara yardımcı olmaya çalışırdı.
4. Nesne Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Sıralı ya da bağlı cümlelerde nesne eksikliğinden kaynaklanan anlatım bozuklukları görülmektedir. Bu tür anlatım bozuklukları, yüklemlerden birine uygun düşen tümlecin, ikinci yükleme uygun düşmemesinden ve ikinci yüklemin nesne istemesinden kaynaklanmaktadır.
Bu adam da bir alem; çocuklarına hem hediye alıyor hem de dövüyor.
Bu cümlede çocuklarına tümleci hediye alıyor yüklemine uygun düşüyor ama dövüyor yüklemine uygun düşmüyor. Yani hem de çocuklarına dövüyor denmez. Cümlenin doğru kuruluşu söyle olmalıdır: Bu adam da bir alem; çocuklarına hem hediye alıyor hem de onları dövüyor.
5. Tümleç ve Nesne Fazlalığından Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede dolaylı tümlecin veya nesnenin eksik kullanımı nasıl anlatım bozukluğuna neden oluyorsa, bunların gereksiz kullanımları da cümlede anlatım bozukluğuna neden olur. İyi ve doğru bir cümle herşeyden önce duru bir cümledir.
Bu tür yaklaşımların ülkemize fayda sağlamak şöyle dursun ona zarar verdiği kanısındayım.
Bu cümlede ülkemize dolaylı tümleci ortak kullanılmıştır; yani sıralı cümledeki her iki yükleme bu tümleç uygun düşmektedir. Böyle olduğu halde ona tümleci de kullanılarak cümlenin anlatımı bozulmuştur. Herhangi bir öğesi ortak olan sıralı cümlelerde aynı görevi üstlenen zamir türünden ikinci bir tümlecin kullanımı gereksizdir. Ona tümlecini cümleden çıkartırsak anlatım bozukluğunu gidermiş oluruz.
6. Özne-Yüklem Uygunsuzluğundan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede özne ile yüklemin kişi, tekillik ve çoğulluk yönünden tutarlı oluşuna uygunluk diyoruz. Sözgelimi Onlar, az önce çıktılar. cümlesinde özne üçüncü çoğul kişi (onlar)dır; buna bağlı olarak yüklem de (çıktılar) üçüncü çoğul kişidir. Bu uyum genel ve değişmez bir kuraldır. Ancak bunun dışında kimi durumlar vardır ki özne yüklem arasındaki tekillik, çoğulluk, kişi uygunluğu değişir. Bu durumların bilinmemesi anlatım bozukluğuna yol açar.
Deminden beri kulaklarım çınlıyorlar.
Bu cümle anlatım bakımından bozuktur. Çünkü özne. Bir organın veya organdan çıkan nesnenin adı olduğu zaman yüklemin tekil olması gerekir. Verilen cümlenin yüklemi çınlıyor biçiminde düzeltilirse anlatım bozukluğu giderilmiş olur.
Ailem bana bu tür etkinliklerimizde kesinlikle destek olurlar.
Bu cümle anlatım yönünden bozuktur. Çünkü topluluk adları özne olduklarında yüklem tekil olur. Cümledeki bozukluk yüklemin destek olur şeklinde düzeltilmesiyle giderilebilir.
7. Karşılaştırma Yanlışları
Cümlelerimizin anlatım gücünü zayıflatan, açıklığını engelleyen etkenlerden biri de karşılaştırmaların yerinde ve doğru yapılmayışıdır.
Futbolu Hüseyinden çok severim. cümlesinden bu biçimiyle şu anlam çıkıyor: Futbolu da severim, Hüseyini de. Ama futbolu, Hüseyini sevdiğimden daha çok severim. Oysa bu cümleyi söyleyenin amacı, böyle bir anlamaı belirlemek değildir. O, şunu demek istiyor: Ben de Hüseyin de futbolu sevmekteyiz. Ama ben, futbolu Hüseyinin sevdiğinden daha çok severim. Cümlenin doğru kuruluşu: Ben futbolu Hüseyinin sevdiğinden daha çok severim. ya da Benim futbol sevgim Hüseyininkinden fazladır. biçiminde olabilir.
8. Noktalama İşaretlerinin Yerinde Kullanılmayışından Doğan Anlatım Bozuklukları
Noktalama işaretleri, cümlenin anlatımını ve anlaşılmasını kolaylaştırırlar. Bu işaretlerin yerinde kullanılmaması yanlış anlaşılmalara neden olabilir.
Bu önemli toplantıya doktor kızıyla geldi. cümlesinden üç türlü anlam çıkmaktadır.
a)Doktor, bu önemli toplantıya kızıyla geldi.
b)O, bu önemli toplantıya doktorun kızıyla geldi.
c)O, bu önemli toplantıya doktor olan kızıyla geldi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun giderilebilmesi için doktor sözcüğünden sonra virgül konmalı ya da doktor sözcüğü cümlenin başına alınmalıdır.
9. Zamirlerin Yanlış Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Cümlede açıklığı engelleyen nedenlerden biri de zamirlerin gelişi güzel kullanılmasıdır.
Köye giderken ninesine bir çift ayakkabı aldı; bu onu mutlu etti. cümlesinde onu hem ninesinin hem de işi yapan kişinin yerine kullanılmıştır. Acaba hangisi kastediliyor? sorusu akla geldiği için cümle anlatım bakımından bozuktur. Onu zamiri yerine bir ad getirilirse bu yanlışlık giderilmiş olur.
Buraya taşındığını bilmiyordum. cmlesinde gerekli zamirin kullanılmayışı anlama belirsizliği doğurmuştur. Bu durum anlatım bozukluğu oluşturuyor. Cümle bu ahliyle iki biçimde düşünülebilir:
a)Senin buraya taşındığını bilmiyordum.
b)Onun buraya taşındığını bilmiyordum.
Bu cümledeki anlatım belirsizliğini gidermek için cümlenin başına, uygun bir şahış zamiri getirilmelidir.
10. Deyimler ve Atasözlerinin Yanlış Kullanımından Doğan Anlatım Bozuklukları
Deyimler ve atasözleri kalıplaşmış, özgün sözlerdir. Deyimi veya atasözünü oluşturan sözcüklerin hiçbiri başka bir sözcükle değiştirilemez, onların yerine eşanlamlısı da olsa getirilemez.
Deyimler ve atazöleriyle ilgili dil yanlışları şu nedenlarle oluşabilir:
a)Deyim veya atasözünün özgün şekli bozulmuş olabilir:
Doğru Yanlış
Bulanık suda balık avlamak Bulanık suda balık tutmak
Taşı gediğine koymak Taşı deliğine koymak
Süt dökmüş kedi gibi olmak Su dökmüş kedi gibi olmak
Ek tohumun hasını, çekçekme yiyecek hasını Ek buğdayın hasını, çekçekme yiyecek hasını
b)Deyim, cümledeki anlamıyla bağdaşmayacak şekilde kullanılabilir:
Gazetelere göz atarak onları dikkatlice inceledi. cümlesi anlatım yönünden bozuktur. Göz atmak deyimi bir şeyi üstünkörü, dikkatsizce okumak anlamındadır. Oysa cümlenin devamında onları dikkatlice inceledi ifadesi var. Bu iki kullanım bir tezattır, bunların birbirleriyle bağdaşmadığı görülüyor. Cümlenin doğru kuruluşu: Gazetelere göz atarak başlıkları okuda sadece denebilir veya Gazeteleri satır satır okuyarak dikkatlice inceledi denebilir.
11. Gereksiz Sözcüklerin Kullanımından Doğan Anlatım Bozuklukları
Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralam, anlatımında bozukluk meydana getirmeyen kelime veya kelime grupları cümlede fazlalıktır. İyi bir cümlede gereksiz sözcük bulunmaz.
Otobüslerde yaşlı, sakat ve ihtiyar insanlara yer vermeliyiz.
Yukarıdaki cümlede yaşlı veya ihtiyar kelimelerinde birtanesi fazlalıktır. Çünkü ikisi de aynı anlama gelmektedir ve bir daha kullanımı gereksizdir.
12. Çelişen Sözcüklerin Aynı Cümlede Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Bir cümlede birbirlerine anlamca çelişki teşkil eden, böylece mantıksızlığın doğmasına neden olan kelime veya kelime grubunun bir arada kullanılması cümlede anlatım yönünden bozukluğa neden olur.
Şüphesiznatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiş olmalı.
Yukarıdaki cümlede şüphesiz kesinlik bildirir, olmalı ihtimal bildirir. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Şüphesiz sanatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiştir ya da Sanatçı bu alanda da çok başarılı eserler vermiş olmalı şeklinde olmalıdır.
13. Kelimelerin Yanlış Anlamada Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
Konuşmada veya yazıda seçilen kelimenin anlatmak istediğimiz şeyi karşılamaktan uzak olması durumudur.
Ağacın altına yayılıp güzel bir uyku çektim.
Yayılmak sere serpe oturmaktır. Yayılmak kelimesi yerine uzanmak kelimesi kullanılsaydı anlatım bozukluğu giderilmiş olurdu. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Ağacın altına uzanıp güzel bir uyku çektim.
14. Yanlış Yerde Kullanılan Sözcüklerden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir kelimenin, cümlenin akışına ve anlamına uygun bir yerde kullanılmaması durumudur.
Eski Ankara Valisi èAnkara eski valisi
Yüksek inşaat mühendisiè İnşaat yüksek mühendisi
İzinsiz inşaata girmek yasaktırè İnşaata izinsiz girmek yasaktır
15. Birbiriyle Karıştırılan Sözcüklerin Meydana Getirdiği Anlatım Bozuklukları
Anlamları farklı, aralarında sadece söyleyiş benzerliği bulunan iki kelimeden birini diğerinin yerine kullanma durumudur.
Örnek:
ayrıntı ayrım azımsamak küçümsemek
etki tepki fotoğraf resim
öğrenim öğretim etkin etken
özel özgü yankılanmak yansımak
ayrıcalık ayrılık yayın yayım
çekimserlik çekingenlik görülmek görünmek
Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.
Yukarıdaki cümlede yankılanan sözcüğü yerine yansıyan sözcüğü kullanılmalıydı. Çünkü ışık yankılanmaz, ses yankılanır. Işık ise ancak yansır. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmaıdır: Camdan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırdı.
16. Tamlamaların Yanlış Kullanılmasından Doğan Anlatım Bozuklukları
İsim ve sıfat tamlamalarında tamlayan ve tamlananların yersiz kullanılmaları; almaları gereken tamlayan eklerini almamaları; almamaları gereken tamlayan eklerini almaları ya da tamlama kurulmaya elverişli olmayan bir kelime ile isim yahut sıfat tamlaması kurulması durumudur.
Bize pasta ve meyva suyu ikram etti.
Yukarıdaki cümleden çıkarılan anlam: Bize pasta suyu ve meyva suyu ikram etti. dir. Bu anlam karışıklığını gidermek için cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Bize meyva suyu ve pasta ikram etti.
17. Mantık Yanlışları
Bir cümlenein anlatılmak istenen düşünceyi vermekten uzak olması, asıl söylenmesi gerekenden farklı şeyler anlatması durumudur.
Çift nüsha olan kitapları her zaman yabancı kütüphanelerle değiş tokuş imkanına sahiptir.
(Kim değiş tokuş imkanına sahiptir? Kitaplar mı, kütüphaneler mi?)
Yukarıdaki soruların aklımıza gelmsei bu cümlenin anlatım yönünden bozuk olduğunu gösterir. Cümlenin doğru kuruluşu şu şekilde olmalıdır: Çift nüsha olan kitapları her zaman yabancı kütüphanelerle değiştirme imkanı vardır.
18. Düşüncenin Anlatımını Bozan Anlatımlardan Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları
Bir parçada (düşüncenin akışı içerisinde) cümlelerden bir ya da bir kaçının parçada anlatılmak istenen düşüncenin dışında, düşünceye zıt, ya da düşünceden kopuk olması durumudur.
(I) Okuma en sevdiğim iştir. (II) Ne yapar eder mutlaka kendime okuyacak bir zaman bulurum. (III) Bazen yatağımda bzaen yemek masasında bazen de otobüste devamlı birşeyler okurum. (IV) Yazma sonradan öğrenilen bir kabilliyettir. (V) Bazen tanıdıklarımın bu kadar çok okumama kızdıklarına da tanık oluyorum.
Yukarıdaki metinde I. II. III. ve V. cümleler yazarın okuma tutkusu ve okuma biçimini veren ve aynı olayı dile getiren cümlelerdir. Metindeki IV. cümlenin bu parçadaki olay ya da düşünceyle hiçbir bağlantısı yoktur.