Winter
Forum Yöneticisi
- Üyelik Tarihi
- 20 Haz 2022
- Konular
- 165
- Mesajlar
- 4,404
- MFC Puanı
- 41,510
Üzerine sayfalarca yazabileceğim, saatlerce konuşabileceğim bana göre serinin zirvesi olan Freak Show yine beni derinden sarsmayı başardı.
Her karakteri ile bağ kurabildiğiniz bir sezon olarak diğerlerinden farkını ortaya koyan bu sezonda Elsa ve onun ucubelerinin gösterisine davetliyiz..
Bu gösterilerde amaç konukları eğlendirmek olsa da toplum tarafından dışlanan bu insanların dramı sizi de bir iç hesaplaşmaya sokuyor..
Her biri adeta bir boyalı kuş misali benzemedikleri kusurlu çehrelerce alay konusu edilip her gece o sahneye diri diri gömülen bu insanlar güzellik ve normallik kalıplarının sınırlarını belirleyenin ne olduğunu sorgulatmayı başarıyorlar..
Nitekim çok yakışıklı olmasına rağmen içten içe çürüyen bir adam olan Dandy ile karşılaştığımızda gerçekler yüzümüze sert bir tokat gibi iniyor ve gerçekten de çok acıtıyor..
Elsa’nın bitmek bilmez şöhret hedefinin önünde ki tüm engelleri bir bir ortadan kaldırışını izlerken ona zaman zaman kızıyor zaman zaman ise acıyorsunuz.. İnsanın acizliğini ve zayıflığını o kadar devasa bir biçimde aktarıyor ki Jessica Lange.. alkışlamamak imkansız..
Her karakteri ile zihnimde özel bir yere sahip olan Freak Show eğer gerçek bir ucube görmek istiyorsak aynaya bakmamız gerektiğini fısıldıyor kulaklarımıza..Ve farkında olmadan bizi de bir parçası haline getiriyor..
Bir anda kendinizi sahnede buluyorsunuz.. ışık üzerinizde .. gözleriniz kamaşıyor.. içinizde sakladığınız her ne varsa dilinizden dökülürken ızdırabın pençesinde kıvranıyorsunuz..show devam ediyor.. Onlarca maskenin ardına gizlenen gerçek ucubeler sizi izlerken görünmez bir umacı adeta ruhunuzu kemiriyor..Perde kapandığında sizden arta kalanlar bir afiş oluyor.. sıradaki gösteriye kadar karanlığa gömülüyorsunuz..sanki bir kabusun içinde rengarenk rüyalar gören benliğiniz uyanana kadar misafirsiniz bir sihirbazın şapkasında.. ve rüya o kadar tatlı geliyor ki .. uyanmak istemiyorsunuz saten astarın yumuşaklığında….
Her karakteri ile bağ kurabildiğiniz bir sezon olarak diğerlerinden farkını ortaya koyan bu sezonda Elsa ve onun ucubelerinin gösterisine davetliyiz..
Bu gösterilerde amaç konukları eğlendirmek olsa da toplum tarafından dışlanan bu insanların dramı sizi de bir iç hesaplaşmaya sokuyor..
Her biri adeta bir boyalı kuş misali benzemedikleri kusurlu çehrelerce alay konusu edilip her gece o sahneye diri diri gömülen bu insanlar güzellik ve normallik kalıplarının sınırlarını belirleyenin ne olduğunu sorgulatmayı başarıyorlar..
Nitekim çok yakışıklı olmasına rağmen içten içe çürüyen bir adam olan Dandy ile karşılaştığımızda gerçekler yüzümüze sert bir tokat gibi iniyor ve gerçekten de çok acıtıyor..
Elsa’nın bitmek bilmez şöhret hedefinin önünde ki tüm engelleri bir bir ortadan kaldırışını izlerken ona zaman zaman kızıyor zaman zaman ise acıyorsunuz.. İnsanın acizliğini ve zayıflığını o kadar devasa bir biçimde aktarıyor ki Jessica Lange.. alkışlamamak imkansız..
Her karakteri ile zihnimde özel bir yere sahip olan Freak Show eğer gerçek bir ucube görmek istiyorsak aynaya bakmamız gerektiğini fısıldıyor kulaklarımıza..Ve farkında olmadan bizi de bir parçası haline getiriyor..
Bir anda kendinizi sahnede buluyorsunuz.. ışık üzerinizde .. gözleriniz kamaşıyor.. içinizde sakladığınız her ne varsa dilinizden dökülürken ızdırabın pençesinde kıvranıyorsunuz..show devam ediyor.. Onlarca maskenin ardına gizlenen gerçek ucubeler sizi izlerken görünmez bir umacı adeta ruhunuzu kemiriyor..Perde kapandığında sizden arta kalanlar bir afiş oluyor.. sıradaki gösteriye kadar karanlığa gömülüyorsunuz..sanki bir kabusun içinde rengarenk rüyalar gören benliğiniz uyanana kadar misafirsiniz bir sihirbazın şapkasında.. ve rüya o kadar tatlı geliyor ki .. uyanmak istemiyorsunuz saten astarın yumuşaklığında….