İnsanlar birbirinden farklı fıtratlarda yaratılmışlardır. Bu farklılıklar kimi zaman hayatı zenginleştirdiği gibi kimi zaman da anlaşmazlıklara sebep olur. Aile fertleri arasında da ara sıra bir takım sorunlar ve tartışmalar çıkabilir. Bunu olağan karşılayıp büyütmemek işi kavgaya götürmemek ve dargın durmamak dinimizin bizden istediği güzel bir davranış biçimidir. Rasulullah Efendimizin (s.a.v)Müslümanın mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helal olmaz (Tirmizi) anlamındaki hadisi bırakın aile fertlerini bir yana Müslümanların dahi birbirleriyle dargın durmamaları gerektiğini ifade etmektedir. Dargınlık durumunda üç günden önce gidip barışmak daha güzeldir. Güçlük olmaması için üç güne izin verilmiştir. Daha sonraki günler için ruhsat olmadığından üç günden fazla dargın durulması günahtır. Bu günahın artması barışıncaya kadar devam eder.
BARIŞMAK; İKİ ŞEYTANI MAĞLUP ETMEK
Nebi (s.a.v) gerçek erdemin kişinin nefsini yenerek küs durduğu kişiyle barışması olduğunu bizlere şöyle bildirmiştir: Mücahidin (rh.a) rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v) içlerinden kimin daha güçlü kuvvetli olduğunu ölçmek için taş kaldırma yarışması yapan bir grubun yanından geçiyordu. Onlara Bu nedir? diye sordu. Bu kimin daha kuvvetli olduğunu ölçmek için kullandığımız bir taş dediler. Rasulullah (s.a.v) Ben size bundan daha zor olan bir şey söyleyeyim mi? dedi. Oradakiler Evet ey Allahın Rasulü! dediler. Rasulullah (s.a.v) dedi ki: Asıl zorluk (din) kardeşi ile arasında dargınlık bululan kişinin hem kendi şeytanını hem de arkadaşının şeytanını mağlup ederek yanına gitmesi ve onunla konuşmasıdır. (İbn Ebi Şeybe)
AKRABAYLA KÜSLÜK RAHMETE MANİDİR
Ayrıca Rasulullah Efendimiz (s.a.v) gerek aile fertleri arasında gerekse akrabalarıyla dargın olan kişilerin bulunduğu meclise ilahi rahmetin inmeyeceğini dargın ve küs durmanın hem toplumsal hem de kişisel manevi zararına şu hadisleriyle işaret buyurmuşlardır: Abdullah b. Ebu Evfa (r.a) şöyle anlatmıştır: Bir arife akşamı Nebi (s.a.v) ile birlikte oturuyorduk. O sırada Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: Aramızda akrabalarından ilgi alakasını kesmiş olarak akşamlayan biri varsa bizimle birlikte oturmasın; kalksın gitsin buyurdu. Kimse kalkmadı sadece sohbet halkasının en sonunda bulunan bir adam kalkıp gitti. Aradan çok geçmeden o adam geldi. Rasulullah (s.a.v) adama sordu: Ne oldu? Sohbet halkasından kimse çıkmazken sen neden çıkıp gittin? dedi. Adam Rasulullaha (s.a.v) şöyle anlattı: Ey Allahın Peygamberi! Sizin ikazınızı işitince dargın olduğum teyzemin yanına gittim. Birbirimizle ilişkimizi kesmiştik. Beni görünce Ne oldu niye geldin? Sen böyle yapmazdın dedi. Ben de ona sizin söylediklerinizi aktardım. Bunun üzerine birbirimizden özür diledik. Rasulullah (s.a.v) Güzel yapmışsın şimdi otur dedi. Sonra dedi ki: Şunu iyi biliniz kiiçlerinde akrabalarıyla ilişkisini kesmiş birinin olduğu bir topluluğa ilahi rahmet inmez. (Münziri)
Ebu Hüreyrenin (r.a) rivayet ettiği bir hadiste Rasul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki: Cennetin kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır ve Müslüman bir kardeşiyle arasında kinküskünlük olanlar istisna Allaha şirk koşmamış olan her Müslüman bu günlerde bağışlanır! (Meleklere) Bu ikisi barışıncaya dek onları terk edin denilir. Bu iki Müslümanın küskünlükleri üç günden fazla sürdüğünde Allahın rahmetinden uzaklaştırılırlar. (Buhari)
EŞLERİN GÜZEL GEÇİNMESİ İÇİN
Aile bireyleri olan karı ile kocanın geçimsizlik yapmamaları ve birbirlerine sevgili ve saygılı olarak yaşamaları için şu hususlara riayet etmeleri gerekir:
Kadının erkeği aile ve ev reisi olarak bilmesi gerekir. Erkeğin ise bir reise yakışır biçimde şefkat ve merhametle ailesine yaklaşması onları koruyup kollaması gerekir.
Kadın ve erkeğin huy ve tabiatlarında birbirlerini anlaması lazımdır.
Fikir ve huy bakımından birbirlerine saygı ve anlayış göstermelidirler.
Her iki taraf da birbirlerinin haklarına riayet etmesi lazımdır.
Erkek ile kadın müşterek veya her birinin kendisine has vazifelerine riayet etmeli ve birbirinin vazifesini küçümsememeli vazifelerinde yardımlaşmalı veya takdir etmelidirler.
EŞLER ARASINDAKİ KÜSLÜK UZARSA
Aile içinde karı-kocanın şu ya da bu sebeple birbirine dargın olduğu konuşmadığı ayrı yerlerde geceledikleri zamanlar olabilir. Haklı ya da haksız gerekçelerle girilen bu süreç eğer çabuk çözülmezse veya sık sık tekrar ederse bu sürecin sonunda hiç hoş olmayan neticelerin ortaya çıktığı hepimizce gözlemlenmiştir. Bu nedenle dargınların arasını düzeltmeye çalışmak her mümin için dini ve ahlaki bir görevdir. Bu maksatla yalanın büyük günahlardan olmasına rağmen üç yerde söylenmesine izin verilmiştir:
1. Savaşta. Zira savaş bir hiledir.
2. İki dargın kişinin arasını barıştırmak isteyen kişi için.
3. Hanımıyla kendi arasını düzeltmek isteyen kişi için. (Tirmizi)
Hasılı müminler arasındaki sevgiye muhabbete ve Allahtan gelecek rahmete mani olan küslük aile içinde de büyük bir sıkıntıdır. Bu nedenle eşler olarak küsmemeye küssek bile şeytanlarımızı yenip barışmaya hatalarımızı görüp tekrarlamamaya çalışmalıyız.
Bir gün Rasulullah (s.a.v) sahabilerine Size Allahın hoşnut olacağı ufak bir sadaka çeşidinden bahsedeyim mi? buyurmuş sahabiler Evet ya Rasulallah! deyince Dargın iki kişinin arasını düzeltmek demiştir.
BARIŞMAK; İKİ ŞEYTANI MAĞLUP ETMEK
Nebi (s.a.v) gerçek erdemin kişinin nefsini yenerek küs durduğu kişiyle barışması olduğunu bizlere şöyle bildirmiştir: Mücahidin (rh.a) rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v) içlerinden kimin daha güçlü kuvvetli olduğunu ölçmek için taş kaldırma yarışması yapan bir grubun yanından geçiyordu. Onlara Bu nedir? diye sordu. Bu kimin daha kuvvetli olduğunu ölçmek için kullandığımız bir taş dediler. Rasulullah (s.a.v) Ben size bundan daha zor olan bir şey söyleyeyim mi? dedi. Oradakiler Evet ey Allahın Rasulü! dediler. Rasulullah (s.a.v) dedi ki: Asıl zorluk (din) kardeşi ile arasında dargınlık bululan kişinin hem kendi şeytanını hem de arkadaşının şeytanını mağlup ederek yanına gitmesi ve onunla konuşmasıdır. (İbn Ebi Şeybe)
AKRABAYLA KÜSLÜK RAHMETE MANİDİR
Ayrıca Rasulullah Efendimiz (s.a.v) gerek aile fertleri arasında gerekse akrabalarıyla dargın olan kişilerin bulunduğu meclise ilahi rahmetin inmeyeceğini dargın ve küs durmanın hem toplumsal hem de kişisel manevi zararına şu hadisleriyle işaret buyurmuşlardır: Abdullah b. Ebu Evfa (r.a) şöyle anlatmıştır: Bir arife akşamı Nebi (s.a.v) ile birlikte oturuyorduk. O sırada Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: Aramızda akrabalarından ilgi alakasını kesmiş olarak akşamlayan biri varsa bizimle birlikte oturmasın; kalksın gitsin buyurdu. Kimse kalkmadı sadece sohbet halkasının en sonunda bulunan bir adam kalkıp gitti. Aradan çok geçmeden o adam geldi. Rasulullah (s.a.v) adama sordu: Ne oldu? Sohbet halkasından kimse çıkmazken sen neden çıkıp gittin? dedi. Adam Rasulullaha (s.a.v) şöyle anlattı: Ey Allahın Peygamberi! Sizin ikazınızı işitince dargın olduğum teyzemin yanına gittim. Birbirimizle ilişkimizi kesmiştik. Beni görünce Ne oldu niye geldin? Sen böyle yapmazdın dedi. Ben de ona sizin söylediklerinizi aktardım. Bunun üzerine birbirimizden özür diledik. Rasulullah (s.a.v) Güzel yapmışsın şimdi otur dedi. Sonra dedi ki: Şunu iyi biliniz kiiçlerinde akrabalarıyla ilişkisini kesmiş birinin olduğu bir topluluğa ilahi rahmet inmez. (Münziri)
Ebu Hüreyrenin (r.a) rivayet ettiği bir hadiste Rasul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur ki: Cennetin kapıları pazartesi ve perşembe günleri açılır ve Müslüman bir kardeşiyle arasında kinküskünlük olanlar istisna Allaha şirk koşmamış olan her Müslüman bu günlerde bağışlanır! (Meleklere) Bu ikisi barışıncaya dek onları terk edin denilir. Bu iki Müslümanın küskünlükleri üç günden fazla sürdüğünde Allahın rahmetinden uzaklaştırılırlar. (Buhari)
EŞLERİN GÜZEL GEÇİNMESİ İÇİN
Aile bireyleri olan karı ile kocanın geçimsizlik yapmamaları ve birbirlerine sevgili ve saygılı olarak yaşamaları için şu hususlara riayet etmeleri gerekir:
Kadının erkeği aile ve ev reisi olarak bilmesi gerekir. Erkeğin ise bir reise yakışır biçimde şefkat ve merhametle ailesine yaklaşması onları koruyup kollaması gerekir.
Kadın ve erkeğin huy ve tabiatlarında birbirlerini anlaması lazımdır.
Fikir ve huy bakımından birbirlerine saygı ve anlayış göstermelidirler.
Her iki taraf da birbirlerinin haklarına riayet etmesi lazımdır.
Erkek ile kadın müşterek veya her birinin kendisine has vazifelerine riayet etmeli ve birbirinin vazifesini küçümsememeli vazifelerinde yardımlaşmalı veya takdir etmelidirler.
EŞLER ARASINDAKİ KÜSLÜK UZARSA
Aile içinde karı-kocanın şu ya da bu sebeple birbirine dargın olduğu konuşmadığı ayrı yerlerde geceledikleri zamanlar olabilir. Haklı ya da haksız gerekçelerle girilen bu süreç eğer çabuk çözülmezse veya sık sık tekrar ederse bu sürecin sonunda hiç hoş olmayan neticelerin ortaya çıktığı hepimizce gözlemlenmiştir. Bu nedenle dargınların arasını düzeltmeye çalışmak her mümin için dini ve ahlaki bir görevdir. Bu maksatla yalanın büyük günahlardan olmasına rağmen üç yerde söylenmesine izin verilmiştir:
1. Savaşta. Zira savaş bir hiledir.
2. İki dargın kişinin arasını barıştırmak isteyen kişi için.
3. Hanımıyla kendi arasını düzeltmek isteyen kişi için. (Tirmizi)
Hasılı müminler arasındaki sevgiye muhabbete ve Allahtan gelecek rahmete mani olan küslük aile içinde de büyük bir sıkıntıdır. Bu nedenle eşler olarak küsmemeye küssek bile şeytanlarımızı yenip barışmaya hatalarımızı görüp tekrarlamamaya çalışmalıyız.
Bir gün Rasulullah (s.a.v) sahabilerine Size Allahın hoşnut olacağı ufak bir sadaka çeşidinden bahsedeyim mi? buyurmuş sahabiler Evet ya Rasulallah! deyince Dargın iki kişinin arasını düzeltmek demiştir.