• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Günün hikayesi 28.07.2022

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Sindy

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
3 Ocak 2010
Konular
1,472
Mesajlar
12,072
MFC Puanı
116,620
GÜNÜN HİKAYESİ
ANNEM CANIM ANNEM
Genç adam uzun bir süreden sonra köyüne dönmüş, anasıyla hasret gideriyordu.

Yer sofrasında kahvaltı yapıp güzelce karnını doyurduktan sonra pencerenin önündeki sedire oturdu. Karşısındaki camiyi izlerken çocukluğuna ait bir hatıra gözlerinde canlandı. Annesıne dönüp:

- Ana, benim namaza nasıl alıştığımı biliyor musun, diye sordu.

Annesi sofrayı toplarken öylece bıraktı ve oğlunun yanına yanaşıp, gözlerine bakarak, soruya soruyla cevap verdi:

- Nasıl?!

Oğlu, uzaklardan haber alıyormuşcasına gözlerini kıstı ve derin derin camiye doğru tekrar baktı. Kendisini can kulağıyla dinlemeye hazır annesine yöneldi ve başladı anlatmaya:

"Bir cuma günüydü. Ben o zamanlar 8-9 yaşlarında filandım. Selâ verilmiş, erkekler camiye doğru gidiyordu. Sen geldin ve bana: "Ah oğlum, baban hayatta olsaydı o senin elinden tutar camiye götürürdü. Seni bana emanet bıraktı, rahmetli oldu gitti. Hem onu hem de beni sevindirmek ister misin" dedin.

Ben de senin o yalvaran gözlerini ve şefkat dolu hâlini görünce "isterim ana" dedim. "O zaman hadi hazırlan, evin erkeği olarak cuma namazına git" dedin.

Ben, daha önce evde seninle beraber ara sıra namaz kılmış olsam da camiye hiç gitmemiştim. Önce çekindim. Sonra sana dayanamadım "evin erkeği" sözü de hoşuma gitmişti hani ve abdestimi alıp camiye gittim.

En arka saftaydım. Tam bilemediğim için cemaat ne yaparsa onu yaptım.

Camiden çıkarken bakkal Hasan Dayı beni gördü ve başımı okşayarak "aferin sana küçük adam, cumaya mı geldin sen" dedi.

Onun da beni böyle "adam gibi" görmesine ayrıca sevindim ve gururla "evet, Hasan Dayı, evimizin erkeğiyim ben, cumaya geldim" dedim.

Hasan Dayı: "Gel sana şeker vereyim, hakettin sen" dedi.

Beraber bakkala girdik ve ordan bana bir şeker verirken "Bundan sonra her "cuma namazını" kıldığında gel, şekerini al" dedi.

Ben de çok sevindim ve ertesi haftaki cumayı iple çektim. Sen daha bir şey demeden hazırlanıp cumaya gittim. Çıkışta da bakkala. Hasan Dayı hiç bir şey demeden gülerek şekerimi verdi.

Böyle bir kaç hafta geçince Hasan Dayı dedi ki "Ne zaman camide namaz kılarsan şekerin hazır."

Ben önce öğle namazını camide kılmaya başladım. Sonra ikindi, akşam derken artık neredeyse her namaz vaktinde camideydim sonra bakkalın önünde.

Hatta bazen kazandığım şekerleri arkadaşlarımla da paylaşıyordum.

Öyle böyle derken bir de baktım, namaz benim için artık bir alışkanlık olmuş.

Biraz büyüyünce de şeker almaya hem utandım hem de artık almak istemedim. Caminin hocasını dinleye dinleye bir şeylerin de farkına varmış, ibadetin Allah için yapılması gerektiğini anlamıştım zaten" dedi ve kendisine şefkatle bakan anasına, bu anısını anlatmanın hazzını yaşadı.

Anası yavaşça yanından kalktı, yarım bıraktığı işi tamamlamak ister gibi sofradan tabak çanakları aldı odadan çıkacakken geri döndü, oğluna dedi ki:

-Ah benim güzel oğlum! O şekerlerin parasını bakkal Hasan Dayıya kim veriyordu?! Hiç dikkat etmedin mi, diğer çocuklar da camiye gidiyordu ama sadece "sen" bedava şeker alıyordun!

Genç adam, uykudan uyanır gibi oldu. Yüzü şekilden şekile girdi. Önce şaşkın ve müteredid sonra ağlamaklı oldu. Gözlerinin içi ışıldayınca, dudaklarına bir tebessüm dalgası yayıldı. Başını camiye çevirdi, sonra hemen önündeki bakkal dükkanına kaydı.

Kafasını iki yana salladı. Annesinin elini öpmek ve boynuna sarılmak için yerinden kalktı...

Kimbilir, hangimizin annesi veya hangimiz, çocuklarımıza güzel şeyler aşılamak için böyle işbirliği yapıyoruz da çocukların ruhu duymuyor.

Kimi bakkalla, kimi komşu kadınla veya amcayla, kimi bir arkadaşla, kimi abi-ablayla, kimi başka bir akrabayla, kimi öğretmen, kimi hocayla....

Kimi de Allah'la! Ve hangi evlat anne-baba duası hürmetine bulunduğu yerdeki imkân ve fırsatlara sahip de, kerameti kendinden veya başkasından zannediyor!

Allahü zül-Celal hazretleri, ana-baba duası almayı, onların gölgelerinden nasiplenmeyi, ana-babaya dua etmeyi ve onlara karşı "şefkat kanatlarını" indirmeyi nasip etsin.

"Ey Rabbimiz! Bize; dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru. Hesap günü;
beni, anne-babamı, ve mü'minleri bağışla!" Âmin!
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst