• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hayattaki Kararlarımızı Nasıl Veririz?

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Sinirbilimciler, insanların günlük hayatta karşılaşabileceği durumlarda karar verme mekanizmalarının nasıl çalıştığını ve nasıl daha iyi kararlar verilebileceğini açıkladılar. Elde edilen sonuçlar, kararlarımızın aslında bizim dışımızda etkenler tarafından yönetildiğini ortaya koyuyor.

Günlük hayatta her gün karşılaştığımız pek çok ikilem vardır. Bunlar; yemek yemek, yürüyüşe çıkmak, maaşınızı harcamak ya da tasarruf etmek gibi pek çok farklı türde hayatımızı etkileyen önemli seçimler olabilir. Hayat, sayısız kararlardan oluşur ve her zaman en doğru olan kararı vermeye çabalarız.

İç motivasyonlara güvenmek yerine insanları doğru yönde dürtme fikri, son on yıldır güç kazandı. Mükemmel dürtme ise kişi, herhangi bir dış etki fark etmeden istenen karar veya davranışla sonuçlanır. Çalışanların otomatik olarak emeklilik programına kaydedildiği bir sistem düşünelim. Böyle bir durumda işçiler, üyelikten vazgeçmek yerine emeklilik programına daha da bağlanırlar. Bunun gibi sayısız benzer durumda insanlar, kendilerini kontrol altında hissederler ancak bir seçeneği diğerine tercih etmek konusunda hafifçe dürtülmüş olurlar. Peki bahsettiğimiz bu dürtme işlemi zihnimizin içinde nasıl çalışır? Gelin, bu karmaşık yapıyı beraber inceleyelim.

Antonio Damasio gibi sinirbilimciler, beynin, karmaşık programların en uygun çözümleri sunduğu bir bilgisayar gibi işlemediğini ortaya koydular. Aslında zihin, bazıları kafanın içinde ve bazıları vücudun her tarafına dağılmış olan, nispeten basit birçok sistemi içeriyor denebilir. Bu sistemlerin her zaman aynı fikirde olmadığını da belirtmek gerekir.

Bahsettiğimiz bu sistemlerden bazıları, bencil ve dar görüşlüyken bazıları, diğerleriyle ilişkilere önem verir. Bazılarıysa din ve insanlığın geleceği gibi insan aklının üstünde şeylere öncelik verir. Bununla birlikte insanlar, her mekanizmanın eşit olarak farkında değildir. Bazı zamanlarda dikkatli ve düşünceli kararlar alırken diğer zamanlarda hızlı ve sezgisel kararlar almamızın altında yatan sebep de budur.

Sistemler tartışmalı olduğunda hangisinin bir sonraki kararınızı bildireceği ise o anda başka neler olduğuna bağlıdır. Örneğin bir diyabet hastasını ele alalım; bu kişi günün birinde bir lokantaya gittiğinde ekmek yerine salata yemeye karar verirken uzun vadede sağlığını, ailevi sorumluluklarını ve hatta yaratıcının isteğini düşünebilir ancak bir sonraki ziyaretindeyse tam tersi olarak taze pişmiş ekmek kokusuna yenik düşebilir ve tercihini bu yönde kullanabilir. Kısacası farklı durumlar, farklı mekanizmalar ve farklı kararlar doğurur.

Dürtüler, bazıları bilinçli ve bazıları bilinçsiz olmak üzere birçok benzersiz mekanizma ile çalışabilir ve genelde bu dürtmeyi hissetmezsiniz. Bu noktada bir dürtme yöntemi, başkalarına ait olan ancak etkili olabileceğini düşündüğünüz kararları vurgulamaya dayanır. Örneğin herhangi bir otelde “Bu otelde kalan konukların çoğu, diğerlerinin kullandığı havluları yeniden kullanıyor” tarzında bir yazı görürseniz uyum sağlamak ve çoğunluğa uymak zorunda hissedersiniz. Karar kendinize ait ancak dürtüldünüz.

Başka bir dürtme tekniği, kişinin belirli bir durumda nasıl davranması gerektiğine odaklanır. ‘Buyruksal normlar’ olarak da bilinen bu dürtme tekniği, kültüre göre değişiklik gösterebilir. Havlu örneğinde bu kez “Havluları yeniden kullanarak çevreyi önemseyen milyonlara katılabilirsiniz” yazısıyla karşılaştığınızı düşünün. Bu durumda kişinin bilinçaltı, 'milyonların' tepkisini çekmek kaygısıyla çalışır ve bu düşünce havluları kullanmayı tetikler.

Havlu mesajı bir başka şekilde “Havluların yeniden kullanılması, çevresel sorumluluk için yüksek bir standardı karşılar” olarak ifade edilirse bu sefer de bireysel standartlar veya normlar vurgulanır. Bu kişisel normlar, 'buyruksal' olarak adlandırılır çünkü yaratıcıya bağlılık ve itaat gibi aşkın ve soyut kavramları göz önünde bulunduran 'doğru' ve 'yanlış' hakkındaki inançları içerir. İlginç bir şekilde bu tür istemler, herkes üzerinde etki etmeyebilir. Bunların bazıları, bazı kültürlerde ve bazı yaş gruplarında diğerlerinden daha iyi çalışabilir.

İnsanları dürtmenin bir başka yolu da karar ortamını değiştirmektir. Seçim mimarisi olarak da bilinen bu yöntemde bir mağazanın, müşterilerini geri dönüştürülmüş kâğıt defterler gibi çevresel açıdan sorumlu ürünler satın almaya teşvik ettiğini düşünelim. Alışverişin sonunda tüm çevre dostu ürünler bir arada görüntülenirse insanlar bunu fark eder ve içsel normları etkinleştirilir.

Yine de dürtülen bu normlar, birden fazla satın alma işlemine dönüşmeyebilir çünkü sadece bir ürün satın almak, dürtülen normu karşılamak için yeterlidir. Bu noktada ürünler mağaza boyunca sergileniyorsa ve bu sergilemeler içsel normu yeniden tetikleyebiliyorsa o zaman aynı alışverişte çevresel açıdan daha sorumlu hissettirecek satın alımların yapılması muhtemeldir.

İnsanları dürtmek, bir aldatmaca değildir. Hatta pek çok durumda, belirli bir karar veya davranışın önemini artırarak çalışır. Zaten sağlıklı beslenme gibi bir şeye yatkınsanız yapılan bir dürtme, zihinsel mekanizmalarınızı bu yönde eğmeye yardımcı olur. Dürtüler, özellikle karar verme mekanizmalarınızın birbiriyle çekiştiği durumlarda (örneğin taze ekmek kokusunun havada dolaştığı durumlarda) karar vermenize bir takviye yapar.

Yayılan bu ekmek kokusu, aynı zamanda kendi başına da bir dürtmedir. Bu eylem, ruh hâlini iyileştiren ve daha fazla harcama yapmayı veya daha fazla bahşiş bırakmayı sağlayabilecek zevk tüketimini teşvik etmek için kasıtlı olarak geliştirilebilir. Dürtme, erdemli davranışları geliştirmek veya bastırmak için kullanılabilir. Bu noktada dürtmeyi makul ve sorumlu bir şekilde kullanmak, tamamen şirketlerin ve kuruluşların sorumluluğundadır.Dürtme, insanların arzulamadığı bir şeyi yapmasını sağlayamaz ancak istekler bazen arka planda gizlenir. Dürtme ise yalnızca gizlenmiş olan bu arzuları tetikler ve ortaya çıkarır. Yine de son kararı vermek tamamen insanın kendi iradesine kalır.
 
Üst