- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
- Konular
- 2,801
- Mesajlar
- 9,706
- MFC Puanı
- 60,560
Heidi adında İsviçreli küçük yetim kızla ilgili bir hikaye. Kendisi beş yaşında. Heidi ailesini henüz 3 yaşındayken kaybetmiş. Sonrada teyzesi Dete tarafından büyütülmüş ama Dete teyzesi Frankfurta bir işe gidince küçük kızı dağların yamacında yaşayan yaşlı büyükbabasının yanına bırakmaya karar vermiş. -Dete teyze, burada yaşamak istemiyorum. Lütfen beni bırakıp gitme demiş Heidi. Teyzesi: -Bunu senin iyiliğin için yapıyorum hayatım. Heidi çok üzülmüş. Ama aksi büyükbabasını neşeyle kabullenip dağlarda yaşamaya başlamış. Doğaya, kızıl günbatımına, egzotik bitki örtüsüne ve çiçeklere aşık olmuş. Bir keçiyi sahiplenmiş ve her gün onunla oynamaya başlamış. -Güzel bebeğim, buraya gel. Geceleri karanlıkta göz kırpan yıldızları izlerken samanların üzerinde uyumuş. Doğanın her parçasının tadını çıkarmaya başlamış. Birkaç gün sonra arkadaşı Peterla tanışmış. 7 yaşındaki bu çocuk yakındaki bir kulübede annesi ve görme özürlü büyükannesi ile yaşıyormuş. Peter: -Hadi Heidi, seninle beraber çayıra gidelim. -Peter bir dakika bekler misin? Heidi her gün Peter ve keçilerle birlikte çayıra gitmeyi çok seviyormuş. Geri döndükten sonra büyükanneye vakit geçiriyormuş. Ya da büyükbabasıyla beraber ev işlerini yapıyormuş. Zamanla yaşlı büyükbaba Heidiyi sahiplenmiş ve onu kimseyle paylaşmak istememiş. Onu okula göndermeyi reddetmiş çünkü aşağıdaki Dörfli köyünde onu Alp amca olarak bilen insanlarla eskiden bir tartışma yaşamış. Büyükbabası ona: -Heidi yanımdan ayrılmana asla izin vermeyeceğim demiş. Heidi: -Ah, seni seviyorum büyükbaba diye cevap vermiş. Bir gün Dete çıkıp gelene kadar hiçbir sıkıntı yaşamadan hayatlarına devam etmişler. Dete Heidiyi Frankfurta götürmüş. 10 yaşındaki sakat kız Claraya arkadaşlık etmesini istemiş. Clara sadece tekerlikli sandalyesiyle hareket edebiliyormuş. Claranın evine varınca gördüğü şey Heidiyi şaşırtmış. Herkes evin kahyası olan bayan Rottenmeiera itaat ediyor ve emirlerini yerine getiriyormuş. Claranın geniş bir oyuncak koleksiyonu görmüş. Gardırobu da güzel giysilerle doluymuş. Orada rahat etmeye ve Claranın arkadaşlığından keyif almaya başlamış. Yavaş yavaş herkes bu tatlı kızı sevmeye başlamış. Clara, babası ve büyükannesi bu küçük İsviçreli kıza hayranlık duymaya başlamış. Bununla beraber bayan Rottenmeier Sesemannların kahyası Heidiyi sevmiyormuş çünkü giysileri kirliymiş, okuyamıyormuş ve büyük evde nasıl davranacağını öğrenememiş. Bayan Rottenmeiere göre Heidi çok yaramaz bir kızmış.
-Disiplinli olmayı öğrenmelisin Heidi. -Özür dilerim bayan Rottenmeier. Zaman geçtikçe Heidi evini daha çok özlemiş. Claranın büyükannesi Heidinin mutsuz olduğunu görmüş. Dete ile Heidi hakkında konuşmuş ama Dete teyzesi çok bencilmiş. Büyükanne Dete teyzesini ikna etmek için çok çabalamış ama başarısız olmuş. -Büyükanne kendimi iyi hissetmiyorum, lütfen beni eve yolla. Büyükbabamı ve Peterı özledim demiş Heidi. -Heidi benim tatlı çocuğum. Yardım etmesi için tanrıya dua etmelisin demiş büyükannede. Heidinin hayatında her türlü konfor olsa da kafeste tutulduğunu hissediyormuş. Hala mutsuzmuş ve yalnızlık çekmeye başlamış. Artık hiçbir şeye ilgisi kalmamış. Yüreğinin derinliklerinde büyükbabasına, Petera ve karlara dönmeyi diliyormuş. Ama nasıl döneceğini bilmiyormuş. Bu sağlığını öyle çok etkilemiş ki geceleri uykusunda yürümeye başlamış. Bir gün Heidi evine gittiğini düşünerek ön kapıyı açmış. -Peter, büyükbaba ben geldim. Bunu gören büyükanne çok üzülmüş. Claranın doktoru doktor Classen Heidinin büyükbabasının yanına gönderilmesi için ısrar etmiş. Büyükanne: -Heidi sana çok güzel haberlerim var. -Ne oldu büyükanne? -Seni evine, büyükbabanla Petera yolluyoruz. -Ah, seni seviyorum büyükanne çok iyisin. Artık herkesle vedalaşmam gerekiyor. Clara gitme zamanım geldi. Yakında bizim orda görüşürüz. Lütfen dağlara gel, sana bir sürü yer gösteririm. -Gitme Heidi. Seni özleyeceğim. -Bende sizleri özleyeceğim. Özellikle de büyükanneyi ve Clarayı. Clarayı ve ailesini dağlara davet etmiş. Evine ulaştığında mutluluktan koşmaya başlamış. -Büyükbaba ben geldim. Seni çok özledim.
-Bende seni çok özledim yaramaz çocuğum. Ah, sevgili Heidi artık seni hiçbir yere bırakmayacağım. Bebeğim.. Dağlarda büyükbaba tekrar Heidiyle olmaktan mutluymuş ve birlikte olmanın tadını çıkarıyorlarmış. Ve o gün Peterla buluşmuş. -Peter bak geri döndüm. Peter: -Heidi hepimiz seni çok özledik. -Yeni bir arkadaşım var. Clara. Onun evinde yaşadım. Oyuncaklarıyla oynadım. Heidi Peter ve büyükannesine hikayeler anlatmış ve çayırlarını daha fazla sevmiş. Birkaç ay sonra Clara Heidiye sürpriz yapmaya karar vermiş. Bir ay Heidilerde kalacakmış. Clara tekerlekli sandalyesiyle beraber dağlara çıkarılmış. En iyi arkadaşıyla beraber olacağı için çok mutluymuş. Büyükbaba: -Bak Heidi seni ziyarete kimler gelmiş. -Kim gelmiş büyükbaba? Clara: -Heidi benim Clara. İsmini duyduğu anda Heidinin gözleri açılmış. -Bunca zaman sonra seni gördüğüme çok sevindim. Clarada Heidiyi gördüğü için mutluymuş. Clarayla oynamak için her sabah erkenden kalkmış. Ona yeşil otlakları, kızıl günbatımlarını, öten güzel kuşları göstermiş. Clara bunların hepsini çok sevmiş. Heidi: -Peki, dağları nasıl buldun bakalım? Clara: -Gördüğüm her şeyi çok sevdim Heidi, hepsi için teşekkür ederim. Diğer taraftan Peter Clarayı kıskanıyormuş. Claranın en iyi arkadaşını çaldığını düşünüyormuş. Bir gün Peter Clarayla Heidiyi çimenlerde oturmuş gülerlerken görmüş. Peter: -Clara şimdi görürsün. Tekerlekli sandalyeni saklayacağım, evine dönüp Heidiyi rahat bırakacaksın. Öfkeye kapılan Peter tekerlekli sandalyeyi alıp dağdan aşağı itmiş ve tekerlekli sandalye kırılmış. Peter: -Aman tanrım ben ne yaptım böyle? Clara ve Heidi oyunları bitince tekerlekli sandalyenin orda olmadığını fark etmişler. Clara kendini çaresiz hissetmiş: -Heidi tekerlekli sandalyem nerede? Endişelenmeye başlıyorum. Heidi hemen onu aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamış:
-Onu hiçbir yerde bulamıyorum Clara, büyükbabamı çağıracağım. Heidi yardım çağırmaya koşmuş. Yoldayken Peterı görmüş: -Peter Claranın yardıma ihtiyacı var. Hadi gel. Yürüyerek dönmesine yardım edelim. Peter: -Hadi Clara. Bu taraftan. Merak etme başaracaksın. Ve bir mucize meydana gelmiş. Peter ve Heidinin yardımıyla Clara birkaç adım atmaya başlamış. Etrafındaki doğanın güzelliği onu başka bir şekilde büyülemiş. Ve bu Peterı şok etmiş. Clara evlerine doğru yürürken Claranın ailesi Claranın ayağa kalktığını görmekten çok mutlu olmuş. Clara: -Anne, baba ayağa kalktım ve yürüyebiliyorum. Çok mutluyum. -Senin adına çok mutluyuz Clara, çocuğum. Suçluluk hisseden Peter ağlamaya başlamış. Büyükbaba: -Sana ne oldu Peter, neden ağlıyorsun? Peter: -Claranın tekerlekli sandalyesini dağdan aşağı yuvarladım. Çünkü Claranın Heidinin benimle ilgilenmesine engel olduğunu düşünüyordum. -Seni bağışlıyoruz Peter. Her şeye rağmen Claranın büyükannesi bunu niye yaptığını anlamış. Suçluluk hissettiğini bildiğinden onu cezalandıracağı yerde ödüllendirmeye karar vermiş. -Hadi küçük çocuk bunu al ve sakın hayır deme. Sesemann ailesi hayatlarını kolaylaştırmak için Heidiye ve Peterın kör büyükannesine hediyeler vermiş. Heidinin büyükbabasına da kendisinin ölümünden sonra torunuyla ilgilenileceklerine dair söz vermişler. Bu hikaye Heidi ve büyükanne aralarında konuşurlarken ve hayatlarına getirdiği iyi şeyler için tanrıya dua ederlerken sona ermiş.
-Disiplinli olmayı öğrenmelisin Heidi. -Özür dilerim bayan Rottenmeier. Zaman geçtikçe Heidi evini daha çok özlemiş. Claranın büyükannesi Heidinin mutsuz olduğunu görmüş. Dete ile Heidi hakkında konuşmuş ama Dete teyzesi çok bencilmiş. Büyükanne Dete teyzesini ikna etmek için çok çabalamış ama başarısız olmuş. -Büyükanne kendimi iyi hissetmiyorum, lütfen beni eve yolla. Büyükbabamı ve Peterı özledim demiş Heidi. -Heidi benim tatlı çocuğum. Yardım etmesi için tanrıya dua etmelisin demiş büyükannede. Heidinin hayatında her türlü konfor olsa da kafeste tutulduğunu hissediyormuş. Hala mutsuzmuş ve yalnızlık çekmeye başlamış. Artık hiçbir şeye ilgisi kalmamış. Yüreğinin derinliklerinde büyükbabasına, Petera ve karlara dönmeyi diliyormuş. Ama nasıl döneceğini bilmiyormuş. Bu sağlığını öyle çok etkilemiş ki geceleri uykusunda yürümeye başlamış. Bir gün Heidi evine gittiğini düşünerek ön kapıyı açmış. -Peter, büyükbaba ben geldim. Bunu gören büyükanne çok üzülmüş. Claranın doktoru doktor Classen Heidinin büyükbabasının yanına gönderilmesi için ısrar etmiş. Büyükanne: -Heidi sana çok güzel haberlerim var. -Ne oldu büyükanne? -Seni evine, büyükbabanla Petera yolluyoruz. -Ah, seni seviyorum büyükanne çok iyisin. Artık herkesle vedalaşmam gerekiyor. Clara gitme zamanım geldi. Yakında bizim orda görüşürüz. Lütfen dağlara gel, sana bir sürü yer gösteririm. -Gitme Heidi. Seni özleyeceğim. -Bende sizleri özleyeceğim. Özellikle de büyükanneyi ve Clarayı. Clarayı ve ailesini dağlara davet etmiş. Evine ulaştığında mutluluktan koşmaya başlamış. -Büyükbaba ben geldim. Seni çok özledim.
-Bende seni çok özledim yaramaz çocuğum. Ah, sevgili Heidi artık seni hiçbir yere bırakmayacağım. Bebeğim.. Dağlarda büyükbaba tekrar Heidiyle olmaktan mutluymuş ve birlikte olmanın tadını çıkarıyorlarmış. Ve o gün Peterla buluşmuş. -Peter bak geri döndüm. Peter: -Heidi hepimiz seni çok özledik. -Yeni bir arkadaşım var. Clara. Onun evinde yaşadım. Oyuncaklarıyla oynadım. Heidi Peter ve büyükannesine hikayeler anlatmış ve çayırlarını daha fazla sevmiş. Birkaç ay sonra Clara Heidiye sürpriz yapmaya karar vermiş. Bir ay Heidilerde kalacakmış. Clara tekerlekli sandalyesiyle beraber dağlara çıkarılmış. En iyi arkadaşıyla beraber olacağı için çok mutluymuş. Büyükbaba: -Bak Heidi seni ziyarete kimler gelmiş. -Kim gelmiş büyükbaba? Clara: -Heidi benim Clara. İsmini duyduğu anda Heidinin gözleri açılmış. -Bunca zaman sonra seni gördüğüme çok sevindim. Clarada Heidiyi gördüğü için mutluymuş. Clarayla oynamak için her sabah erkenden kalkmış. Ona yeşil otlakları, kızıl günbatımlarını, öten güzel kuşları göstermiş. Clara bunların hepsini çok sevmiş. Heidi: -Peki, dağları nasıl buldun bakalım? Clara: -Gördüğüm her şeyi çok sevdim Heidi, hepsi için teşekkür ederim. Diğer taraftan Peter Clarayı kıskanıyormuş. Claranın en iyi arkadaşını çaldığını düşünüyormuş. Bir gün Peter Clarayla Heidiyi çimenlerde oturmuş gülerlerken görmüş. Peter: -Clara şimdi görürsün. Tekerlekli sandalyeni saklayacağım, evine dönüp Heidiyi rahat bırakacaksın. Öfkeye kapılan Peter tekerlekli sandalyeyi alıp dağdan aşağı itmiş ve tekerlekli sandalye kırılmış. Peter: -Aman tanrım ben ne yaptım böyle? Clara ve Heidi oyunları bitince tekerlekli sandalyenin orda olmadığını fark etmişler. Clara kendini çaresiz hissetmiş: -Heidi tekerlekli sandalyem nerede? Endişelenmeye başlıyorum. Heidi hemen onu aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamış:
-Onu hiçbir yerde bulamıyorum Clara, büyükbabamı çağıracağım. Heidi yardım çağırmaya koşmuş. Yoldayken Peterı görmüş: -Peter Claranın yardıma ihtiyacı var. Hadi gel. Yürüyerek dönmesine yardım edelim. Peter: -Hadi Clara. Bu taraftan. Merak etme başaracaksın. Ve bir mucize meydana gelmiş. Peter ve Heidinin yardımıyla Clara birkaç adım atmaya başlamış. Etrafındaki doğanın güzelliği onu başka bir şekilde büyülemiş. Ve bu Peterı şok etmiş. Clara evlerine doğru yürürken Claranın ailesi Claranın ayağa kalktığını görmekten çok mutlu olmuş. Clara: -Anne, baba ayağa kalktım ve yürüyebiliyorum. Çok mutluyum. -Senin adına çok mutluyuz Clara, çocuğum. Suçluluk hisseden Peter ağlamaya başlamış. Büyükbaba: -Sana ne oldu Peter, neden ağlıyorsun? Peter: -Claranın tekerlekli sandalyesini dağdan aşağı yuvarladım. Çünkü Claranın Heidinin benimle ilgilenmesine engel olduğunu düşünüyordum. -Seni bağışlıyoruz Peter. Her şeye rağmen Claranın büyükannesi bunu niye yaptığını anlamış. Suçluluk hissettiğini bildiğinden onu cezalandıracağı yerde ödüllendirmeye karar vermiş. -Hadi küçük çocuk bunu al ve sakın hayır deme. Sesemann ailesi hayatlarını kolaylaştırmak için Heidiye ve Peterın kör büyükannesine hediyeler vermiş. Heidinin büyükbabasına da kendisinin ölümünden sonra torunuyla ilgilenileceklerine dair söz vermişler. Bu hikaye Heidi ve büyükanne aralarında konuşurlarken ve hayatlarına getirdiği iyi şeyler için tanrıya dua ederlerken sona ermiş.