• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Hitler ; "Bu savaşı kaybedersek, Tanrı yardımcımız olsun!"

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,091
Mesajlar
5,890
MFC Puanı
20,830
Savaş adım adım gelir,kasırga gibi eser, geride sadece kan,gözyaşı ve hüzün bırakır.....! (TRWE_2012)

…Baltık Denizi’nden Karpatlar’a birlikler ilerliyor. Hitler’in buyruklarına göre düzenlenip genişletilen harekat planı, Polonya’yı bir mengene içine almış. Sol kanatta Kuzey Orduları Grubu’na General von Bock komuta ediyor. Sağ kanatta, General von Rundstedt komutasında Güney Orsuları Grubu var.

İlk grup iki ordudan oluşuyor: Doğu Prusya’dan çıkan III. Ordu (Küchler) ile Pomeranya’dan çıkan IV. Ordu (Kluge)- 9’u cephede ve bunlardan ikisi zırhlı olmak üzere, tamamı 21 tümen. İkinci Grup üç ordudan oluşuyor: Karpatlar’da yığınak yapan XIV. Ordu (List), Yukarı Silezya’da toplanmış olan X. Ordu (Reichneau) ve Breslau bölgesinden ileri atılan VIII. Ordu (Blaskowitz)- 28’i cepheye sürülmüş ve bunlardan 4’ü zırhlı olmak üzere, hepsi 36 tümen. Kuzey Grubu Koridor’u haritadan silip Narev Hattı’nı zorlar ve Varşova’yı ele geçirirken, Güney Grubu Vistül’ün batısında Polonya kuvvetlerinin büyük kısmını yok edecek. Düşman öylesine küçümseniyor ki, bu iki grup arasında ve Polonya ordularının en seçkin kesimine karşı Berlin’i savunmak üzere ancak bir dizi gümrük kolcusu bırakılmış.

Polonya yenilgisini kabul etmek istemeyecek. Varşova’nın da yapacağı gibi, Sochaczow kenti ev ev, savunma savaşı veriyor.
Saat 4.45, zırhlı kruvazör Schleswig-Holstein eski Danzig’e varmış. Westerplatte2de, Polonya işgali altındaki bölgeye ateş açıyor. Uçak filoları havalanıyor ve sisler arasında, Guderian’ın, Hoeppner’in, von Kleist’in zırhlı birlikleri sınırı aşarak, henüz uykuda olan Polonyalılara baskın veriyor.Varşova’yı savunanların geri çekilmelerini engellemek için Alman topçusu geçiş yollarını dövüyor.
2 Eylül, Hitler için talihli bir gün. Cephe haberleri mükemmel. Polonya Yüksek Komutanlığı apansız yakalanmış. 1914’te olanların tekrarını bekledikleri anlaşılıyor. Belli ki, ilk 15 günün sınır çarpışmalarından öte bir harekat olmaksızın, yığınak hazırlıklarıyla geçeceğini düşünmüşler. Doludizgin başalayan bir savaşa hazırlıklı olmadıkları görülüyor. Askerler savaşıyor ama Alman zırhlı araçları cılız direnme noktalarını kolayca delip geçerek, geri hatları altüst ediyor, bağlantıları kesiyor, karşı uygulamaları felce uğratıyor. Luftwaffe düşman hava kuvvetlerini yerde yakalayıp yok ediyor, karargahları zararsız duruma getiriyor, pikeye geçerek direnme noktalarını bombalıyor, sivil halk kalabalıklarını yollara dökerek cephe gerisinin tıkanmasına yol açıyor.

Kuzey Cephesi’nde, Doğu Prusya’dan yola çıkan Alman birlikleri Varşova yolunu kesen Mlawa mevziine yaklaşıyor. III. ve IV. ordular Koridor’a kenetleniyor. Merkezde, Rundstedt ordularının vurucu gücü X. Ordu, otuz altı saattle 80 km ilerleyerek Warta’yı tutuyor. Güney uçta List’in dağcı tümenleri, geçen savaşta bitmez tükenmez çarpışmalara sahne olan Jablunka Boğazı’nı zorlamış, Krakovi önlerine varmış. Bir taarruzun bundan daha hızlı ve düzenli başlaması beklenemez.Ya İngiltere? Ya Fransa? Onlar Reich hükümetine, Alman harekatının uzaması halinde Polonya’ya karşı yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalacaklarını bildirmek için, saatin 21.30 olmasını beklediler. Wilhelmstrasse (Alman Dışişleri Bakanlığı) bu gecikmiş girişimi küçümsemeyle karşıladı: “Bir ültimatom mu, diye sordu Ribbentrop -Hayır diye cevap verdi büyükelçiler, bir uyarı.”Paris ile Londra arasında önemli görüş ayrılıkları var.

Paris’te Dışişleri Bakanı Georges Bonnet, pek de ümitlenmeden, İtalyanların dörtlü konferans teklifine sarılıyor. Londra, Fransa’nın yan çizmesinden korkuyor. Polonya’nın Londra Elçisi Kont Radzinski deliler gibi Foregn Office’e koşuyor ve Bonnet’nin Paris’teki Polonya elçisine, Fransız kadınlarıyla çocuklarını Polonya uğruna katlettiremem dediğini haykırıyor. Polonyalılar bu bencillik duygusunu, 1938’de Çeklere karşı tavrı kendileri takınırken pek yadırgamamışlardı. Ama sabırsızlık ve öfkeye kapılmada İngiliz milletvekilleri de onlardan geri kalmıyor. Avam kamarasında Chamberlain’in, “protesto ettik, şimdi Mr. Hitler’in cevabını bekliyoruz” diye özetlenebilecek kısa açıklamasını yuhalıyorlar. Westminster koridorlarında, kabinenin Fransa devreden çıktığı için yumuşadığı ama İngiltere’nin tek başına hareket edeceği ve Chamberlain devrilerek yerine Churchill’in getirileceği söylentileri dolaşıyor.

Polonya’daki bir hastane treninde yaralıları bekleyen sürpriz: Hitler başuçlarında!
Berlin’de Hitler akşamı, birkaç yakınıyla birlikte, yeni şansölyelik binasının müzik salonunda, Polonya Cephesi’nden gelen zafer bültenlerini yüksek sesle ve keyifle okuyarak geçiriyor. Fransa’da bir akşam önce seferberlik ilan edilmiştir; bu Alman 2. Bürosu’nun tahminlerine göre en az 80 tümenin Kuzey Denizi’nden İsviçre’ye kadar yığınak yapmaya başlamış olması anlamına gelir. Almanya’nın ise Batı Cephesi’nde 11 muharip tümeni var, üçüncü ve dördüncü bölgeden 35 takviye tümeninin orada toplanması en azından birkaç hafta ister. Fribourg-Brisgau gibi sınır kasabalarında Fransızların Ren’i geçtikleri söylentisi bir panik havası estiriyorsa da Führer istifini bozmuyor. Fransız parlamentosunun 85 milyarlık eski askeri ödenek teklifini onaylarken “savaş” kelimesini kullanmamış olmasına dikkati çekiyor. Ve önsezisi bir kere daha doğru çıkıyor: Fransa ile İngiltere harekete geçmiyorlar.

Hemen hepsi toplama kamplarında ölecek olan Yahudiler, Varşova varoşlarında siper kazıyor. Bu arada gamalı haçlı uçaklar talihsiz kente bombalar yağdırmaktadır.Oysa Hitler yanılmaktadır. Evet Fransa bocalıyor ama İngilizlerin kararı kesin. Telaş içinde Chigi Sarayı’ndan kendisini arayan Kont Ciano’ya Lord Halifax telefonda, Almanya birliklerini Polonya topraklarından geri çekmedikçe hiçbir konferansa yanaşmayacaklarını bildiriyor. Mussolini, bu şartı Hitler’e iletemeyeceği cevabını veriyor. Barışı ayakta tutmaya çalışan pamuk ipliği de kopmuştur artık.

3 Eylül sabahı saat 4’te, Berlin’deki İngiliz Elçisi Nevile Henderson’a, Londra’dan, Ribbentrop’tan saat 9 için randevu alması emri geliyor. Wilhemstrasse, bir barış günüymüşçesine uyku taklidi yapıyor. Henderson, şu cevabı almak için, bir alay küçük memuru uyandırmak zorunda kalıyor: Ekselans Ribbentrop’la o sabah temas kurma imkanı yoktur ama Hitler’in resmi tercümanlığını da yapan elçilik danışmanı Paul Shmitd, majesteri hükümetinin her türlü bildirisini kabule yetkili kılınmıştır. İngiltere çaresiz, ültimatomunu ikinci planda bir görevliye vermek durumunda kalıyor: eğer saat 11’de -yani iki saate kadar!- Alman birliklerinin derhal geri çekileceği konusunda kesin güvence verilmezse, İngiltere ile Alman Reich’ı arasında savaş başlamış sayılacaktır… Fransa da İngiltere’nin peşine takılıyor ama arada mesafe bırakarak. İngiltere ile aynı anda ültimatom vermeyi reddediyor, verilen sürenin 4 Eylül’de sona ermesinde ısrar ediyor ve “savaş” kelimesini kullanmaktan hala kaçınıyor. “Fransız hükümeti, diyor Georges Bonnet; Fransa’nın Polonya’ya karşı üstlendiği ve Alman hükümetince de bilinen yükümlülükleri yerine getirmek zorunda kalacaktır…” Elçi Henderson’dan üç saat sonra, Fransa Elçisi Coulondre da bu hafifletilmiş savaş ilanı metnini Wilhelmstrasse’ye tevdi ediyor. İngiltere’nin ültimatomu, Schmitd tarafından derhal Führer’in çalışma odasına götürülmüştür. Hitler masasında oturuyor. Ribbentrop bir pencerenin yanında ayakta. Schmitd ültümatomu ağır ağır Almancaya çeviriyor. Hitler sanki taş kesilmiştir. Bitmek tükenmek bilmez bir an hareketsiz kaldıktan sonra, aldatılmış bir adamın öfkesiyle dışişleri bakanına dönüyor: “Was nun -Peki şimdi?”. Sesinde anlatılmaz bir vurguyla soruyor bunu. Schmitd telaşla dışarı çıkıyor.Bitişik odada yaverlerden ve parti ileri gelenlerinden oluşan bir küçük kalabalık toplanmıştır. Shmitd İngiliz ültimatomunu anlatıyor onlara.Bu sefer sessizliği Göring bozuyor: “Bu savaşı kaybedersek, Tanrı yardımcımız olsun!”

Kaynak:

Meydan Gazetecilik ve Neşriyat Ltd. Şti. İstanbul, 1975
Librarie Larousse-Paris Match. Paris, 1975
 
Üst