- Üyelik Tarihi
- 11 Haz 2017
- Konular
- 22
- Mesajlar
- 1,745
- MFC Puanı
- 3,420
CÜBBELİ VE YALANLARI
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmezin kendisini aradığını söylüyor. Konuşma boyunca yapılan yalanları sıralayalım.
Sıralayalım ki normal günlük hayatta bu kadar yalan söyleyen Cübbelinin dini alanda söylediği yalanlara kıyas yapma imkanı olsun.
Yalancılığı bu kadar açık olan bir kimsenin anlattığı dini, gerçek din zannedenler okusun ve karar versin.
Video boyunca edilen yalanlar:
Kesinlikle Görmezin Cübbeliyi arama gibi bir durumu söz konusu değildir. Zaten yalan sözleri öylesine açık ki, Görmez beni aradı telefonu bir anda bir ortamda yapılan konuşma formatına dönüyor.
Kendini ağırdan satmak isteyen Cübbeli, Benim sözlerimi dosyalamışlar. Bayağı uğraşmışlar deyip piar çalışması yapmaktan da geri durmuyor. Oysa Diyanetin bu tür bir dosyalama çalışması bulunmuyor.
İlim meclisine yakışmayan argo tabirler kullanmışım. Özür diliyorum derken kendini alim postuna oturtan Cübbeliyi, TGRT'nin hurafecileri dışında alim gören tek bir ilim sahibi bulunmuyor. Aynı şekilde Mehmet Görmez de kendisi hakkında yalan ve iftiralarına rağmen meslek hayatı boyunca Cübbeliyi muhatap almış değildir.
Sakalı Şerif konusunda Mehmet Görmezin kıvırdığını söyleyen Cübbeli yalan söylemektedir. Sakalı Şerif konusunda Görmez asla geri adım atmamış. Sakalı Şerifin satılması falan değil doğrudan bu tür işlerin sakıncalı ve din dışı bir adet gelenek olduğunu söylemiş ve aynı şekilde bu görüşünden de vazgeçmiş değildir.
Mehdi, kıyamet alametleri, İsa (as)ın yeryüzüne inmesi, Deccalin zuhuru gibi mevzular Kuranı Kerimde zikredilmeyen bazı hadislerde zikredilen konular. Doğruluğu ve yanlışlığı konusunda Cübbelinin Ehli Sünnetin akidesinin metinlerinde olan konularda taviz veremeyiz demekle zaten cehlini ortaya koyuyor. Dinin unsurlarını Allah ve Onun gönderdiği elçileri Peygamberler tayin eder. Alimler değil. Zaten İslamda ümmetin kabul ettiği alimler Cübbelinin böyle tartışmalı konularına pek itibar etmiş, eserlerine de almış değillerdir.
Bu tür konuları kabul edip etmenin kişinin iman ve ibadet hayatına her hangi bir faydası da yoktur. Ama şu bir gerçektir ki Vatikanın aramıza sarık takıp sırtına cübbe geçirdiği Cübbelinin tasvip ettiği alimleri ilginç bir şekilde Hz. İsayı beklemektedir.
YAPILAN TELEFON GÖRÜŞMESİ DEĞİL CÜBBELİNİN ZİYARETİDİR
Biz Cübbelinin anlatmadığı daha doğrusu anlatamadığı yerleri söyleyelim ki millet Cübbeliyi daha iyi tanısın. Yapılan telefon görüşmesi değil. Cübbelinin Diyanet İşleri Başkanını makamında ziyaret etmesinden ibaret bir görüşmedir.
Cübbeli o görüşmede Görmeze haddini bildirmek bir tarafa önünde iki büklüm, ellerini ovuşturarak Mehmet Görmez'den defalarca özür diler. Öyle sıranda özürler değildir bu özürler. Cübbeli'nin söylediğinin aksine, Görmez'e, Aman efendim biz hata ettik. Siz haklısınız. Siz büyüksünüz. Sizinle ilgili olarak bir daha böyle cümleler konuşmayacağım. Siz dünyanın sayılı alimlerindensiniz..." diyen Cübbeli çok kısa süre sonra eski yalancı alışkanlıklarına dönüp kaldığı yerden yalan ve iftiralarına devam etti.
Kesinlikle Görmez'in Cübbeli'yi araması söz konusu değil.
Şimdi ayet söylesek Cübbeli bizi de Kur'ancı, Mealci yapabilir. Zaten amaçları milleti Kur'ansızlaştırmak. Sağlık olsun biz Cübbeli ile ilgili hadislerde zikretmesini biliriz.
Cübbeli ve yalancılığı ile ilgili hadisler:
Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür. [Buhari]
Safvan İbnu Süleym (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Ey Allah´ın Resulü! dedik, mü´min korkak olur mu?" "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır! buyurdular." [Muvatta, Kelam 19, (2, 990).]
İmam Malik´e ulaştığına göre, İbnu Mes´ud (Radıyallahu Anh) şöyle demiştir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir." [Muvatta, Kelam 18, (2, 990).]
Abdullah İbnu Amir (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Bir gün, Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), evimizde otururken, annem beni çağırdı ve: "Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm anneme: "Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu. "Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm: "Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular." [Ebu Davud, Edeb 88, (4991).]
KAYNAK: Dini Haberler
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmezin kendisini aradığını söylüyor. Konuşma boyunca yapılan yalanları sıralayalım.
Sıralayalım ki normal günlük hayatta bu kadar yalan söyleyen Cübbelinin dini alanda söylediği yalanlara kıyas yapma imkanı olsun.
Yalancılığı bu kadar açık olan bir kimsenin anlattığı dini, gerçek din zannedenler okusun ve karar versin.
Video boyunca edilen yalanlar:
Kesinlikle Görmezin Cübbeliyi arama gibi bir durumu söz konusu değildir. Zaten yalan sözleri öylesine açık ki, Görmez beni aradı telefonu bir anda bir ortamda yapılan konuşma formatına dönüyor.
Kendini ağırdan satmak isteyen Cübbeli, Benim sözlerimi dosyalamışlar. Bayağı uğraşmışlar deyip piar çalışması yapmaktan da geri durmuyor. Oysa Diyanetin bu tür bir dosyalama çalışması bulunmuyor.
İlim meclisine yakışmayan argo tabirler kullanmışım. Özür diliyorum derken kendini alim postuna oturtan Cübbeliyi, TGRT'nin hurafecileri dışında alim gören tek bir ilim sahibi bulunmuyor. Aynı şekilde Mehmet Görmez de kendisi hakkında yalan ve iftiralarına rağmen meslek hayatı boyunca Cübbeliyi muhatap almış değildir.
Sakalı Şerif konusunda Mehmet Görmezin kıvırdığını söyleyen Cübbeli yalan söylemektedir. Sakalı Şerif konusunda Görmez asla geri adım atmamış. Sakalı Şerifin satılması falan değil doğrudan bu tür işlerin sakıncalı ve din dışı bir adet gelenek olduğunu söylemiş ve aynı şekilde bu görüşünden de vazgeçmiş değildir.
Mehdi, kıyamet alametleri, İsa (as)ın yeryüzüne inmesi, Deccalin zuhuru gibi mevzular Kuranı Kerimde zikredilmeyen bazı hadislerde zikredilen konular. Doğruluğu ve yanlışlığı konusunda Cübbelinin Ehli Sünnetin akidesinin metinlerinde olan konularda taviz veremeyiz demekle zaten cehlini ortaya koyuyor. Dinin unsurlarını Allah ve Onun gönderdiği elçileri Peygamberler tayin eder. Alimler değil. Zaten İslamda ümmetin kabul ettiği alimler Cübbelinin böyle tartışmalı konularına pek itibar etmiş, eserlerine de almış değillerdir.
Bu tür konuları kabul edip etmenin kişinin iman ve ibadet hayatına her hangi bir faydası da yoktur. Ama şu bir gerçektir ki Vatikanın aramıza sarık takıp sırtına cübbe geçirdiği Cübbelinin tasvip ettiği alimleri ilginç bir şekilde Hz. İsayı beklemektedir.
YAPILAN TELEFON GÖRÜŞMESİ DEĞİL CÜBBELİNİN ZİYARETİDİR
Biz Cübbelinin anlatmadığı daha doğrusu anlatamadığı yerleri söyleyelim ki millet Cübbeliyi daha iyi tanısın. Yapılan telefon görüşmesi değil. Cübbelinin Diyanet İşleri Başkanını makamında ziyaret etmesinden ibaret bir görüşmedir.
Cübbeli o görüşmede Görmeze haddini bildirmek bir tarafa önünde iki büklüm, ellerini ovuşturarak Mehmet Görmez'den defalarca özür diler. Öyle sıranda özürler değildir bu özürler. Cübbeli'nin söylediğinin aksine, Görmez'e, Aman efendim biz hata ettik. Siz haklısınız. Siz büyüksünüz. Sizinle ilgili olarak bir daha böyle cümleler konuşmayacağım. Siz dünyanın sayılı alimlerindensiniz..." diyen Cübbeli çok kısa süre sonra eski yalancı alışkanlıklarına dönüp kaldığı yerden yalan ve iftiralarına devam etti.
Kesinlikle Görmez'in Cübbeli'yi araması söz konusu değil.
Şimdi ayet söylesek Cübbeli bizi de Kur'ancı, Mealci yapabilir. Zaten amaçları milleti Kur'ansızlaştırmak. Sağlık olsun biz Cübbeli ile ilgili hadislerde zikretmesini biliriz.
Cübbeli ve yalancılığı ile ilgili hadisler:
Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür. [Buhari]
Safvan İbnu Süleym (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Ey Allah´ın Resulü! dedik, mü´min korkak olur mu?" "Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine: "Evet!" buyurdular. Biz yine: "Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır! buyurdular." [Muvatta, Kelam 19, (2, 990).]
İmam Malik´e ulaştığına göre, İbnu Mes´ud (Radıyallahu Anh) şöyle demiştir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir." [Muvatta, Kelam 18, (2, 990).]
Abdullah İbnu Amir (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Bir gün, Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), evimizde otururken, annem beni çağırdı ve: "Hele bir gel sana ne vereceğim!" dedi. Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm anneme: "Çocuğa ne vermek istemiştin?" diye sordu. "Ona bir hurma vermek istemiştim" deyince, Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm: "Dikkat et! Eğer ona bir şey vermeyecek olursan üzerine bir yalan yazılacak!" buyurdular." [Ebu Davud, Edeb 88, (4991).]
KAYNAK: Dini Haberler