• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Istiklal marşı ve tarihçesi

Peony

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
9 Şub 2015
Konular
12,075
Mesajlar
34,903
MFC Puanı
57,450
Istiklal marşı ve tarihçesi​

NrAnka.jpg


Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak



Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.


O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!


O benimdir o benim milletimindir ancak!


Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!


Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet bu celâl?


Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.


Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal.


Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım;


Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!


Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.


Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.


Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.


Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.


Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar


'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?


Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın;


Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın.


Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın


Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.


Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme tanı!


Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.


Sen şehid oğlusun incitme yazıktır atanı.


Verme dünyâları alsan da bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?


Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ!


Cânı cânânı bütün varımı alsın da Hudâ


Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.


Rûhumun senden İlahî şudur ancak emeli:


Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!


Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-


Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.


O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.


Her cerîhamdan İlâhî boşanıp kanlı yaşım;


Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;


O zaman yükselerek arşa değer belki başım!


Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!


Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.


Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlâl;


Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet


Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!


Mehmet Akif Ersoy​


Tarihçe

Bizde bir Millî Marş'a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkân-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkân-ı Harbiye Dairesi Maarif Vekâletine müracaat ederek millî azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına teklif etti. Maarif Vekâleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Birinciliği kazanacak şaire 500 TL mükâfat verilecekti. Bu devrine göre büyük bir miktardır.



Yarışmaya katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekâletine gelmesi gerekiyordu. Gelen şiirler 23 Aralık'tan itibaren Vekâlette kurulmuş bir komisyon tarafından incelenecekti.



Yarışmaya katılım büyük oldu. Mecliste devrin pek büyük ünlü edibi ve şairi vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi olarak isim yapan Kâzım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı.



Yarışmaya 724 şiir geldi. Ancak bunlardan hiçbiri komisyon tarafından beğenilmedi. Bu arada Mehmet Âkif'in millî bir destan olabilecek bir şiir üzerinde çalıştığı etrafa yayılmıştı. Âkif meclisin oturum dışı saatlerinde loş köşelerde Tâcettin Dergâhı'nın uykusuz geçen saatlerinde avucunun içine aldığı küçük kâğıt parçalarına İstiklâl Marşı isimli şiirinin ilk şekillerini karalıyordu. Ancakşiirini yarışmaya katmayacağı da ağızdan ağıza söyleniyordu. Bunun sebebi yarışmaya konan mükâfattı.



Ancak Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok milletvekili Mehmet Âkif'in yarışmaya katılmasını hatta Millî Marş'ı onun yazmasını istiyordu. Çünkü Türk'ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği inancı yaygındı.



Nihayet Maarif Vekili Hamdullah Suphi 5 Şubat 1921 tarihinde Âkif'e yazdığı bir mektupta "asil endişenizin îcap ettiği ne varsa hepsini yaparız" diyerek ve para meselesini kaldırmayı vaat ederek Âkif'in yarışmaya katılmasını sağlamaya çalıştı. Âkif yakın dostlarının ve bilhassa Balıkesir mebusu Hasan Basri Bey'in ısrarı ile şiirini yarışmaya gönderdi.



TBMM'nin 26 Şubat 1921 tarihli toplantısında Millî Marş konusu ele alındı. Şiirleri incelemek üzere bir komisyon kuruldu. Komisyon 724 şiir arasından 7 şiiri Meclis kürsüsünden okumaya karar verdi.



1 Mart 1921 tarihli Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda Hasan Basri Bey'in bir takriri üzerine şiirlerin okunmasına Âkif'in şiiri ile başlandı. Daha ilk mısra büyük bir alkış tufanı ile karşılandı. Şiirin her mısraı yoğun alkış sağnağı ile karşılandı. Nafia Vekili İsmail Fâzıl Paşa'nın isteği kabul edilerek şiir dört defa ve her defası da büyük heyecan ve alkışlar arasında okundu. Kalan 6 şiirin okunmasından meclis kararı ile vazgeçildi. Türk'ün irade ve imanını dile getiren şiir bulunmuştu.



12 Mart 1921 tarihli oturumda bu şiirin Millî Marş olarak kabulü oylandı ve kabul edildi.



Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.



İstiklâl Marşı bir milletin millî ve dinî irade ve imanını ebediyyen ayakta tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin mâşerî vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yok gibidir.



İstiklâl Marşı yazıldığı sıralarda Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı. Tarih boyunca devletsiz yaşamamış milletimizin istiklâl ve istikbâli tehlikedeydi. Ülkenin ufukları kap karanlıktı.



İşte Mehmet Âkif'in İstiklâl Marşı ile yükselen sesi vatan semalarında böyle bir zamanda yankılandı.



Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!



Burada korkmak fiili hiçbir zaman ürkmek çekinmek hatta canından dolayı kaygı duymak manalarını taşımaz. Vatan ve istiklâl için milletçe duyulan asil endişeye bir cevap ve çıkış yolu teşkil eder.



İstiklâl Marşı milletimizin tarih boyunca bağlandığı ve yaşattığı değerleri baştan sona kadar derin bir şiir örgüsü içinde işler.



Bu değerlerden ilki İstiklâldir. İstiklâl'in sembolü ise Al sancaktır. Al sancak bacası tüten son ocak kalıncaya kadar dalgalanacaktır.



İkinci ve çok önemli duygu da Hakka tapmaktır. Âkif istiklâlle Allah'a tapma arasında bağ kurar.



Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl



mısraı bunu açık şekilde gösteriyor. Burada Hak kelimesi adalet doğruluk değil doğrudan Allah karşılığıdır.



İstiklâl Marşı'nda üzerinde önemle durulan bir başka sosyal değer de hürriyettir.



Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım.



Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!



Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım.



Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım.



kıt'ası bu fikri mükemmel şekilde dile getiriyor.



Bütün şiirin en heyecanlı bölümü olarak gösterebileceğimiz bu kıt'ada sadece şiirin tonalitesi yükselmez aynı zamanda güzel bir çağrışımla Oğuz Kağan Destanı ile Ergenekon Destanı birlikte hatırlanır. Şiir tam bir tarihî derinlik kazanır.




Âkif dördüncü kıt'ada sömürgeci batıya karşı çıkar. Batının maddî medeniyetinin saldırısını iman dolu göğsü ile durdurabileceğini söyler:



Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar



Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var



Ulusun korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar



"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?



Bu son iki mısraın manası "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar bırak ulusun dursun merak etme o canavar böyle bir imanı boğamaz" şeklindedir.



Bazılarının ulusun kelimesine verdikleri "yücesin" manası yanlıştır. Vurgu son hece üzerinde olacaktır.



Bu kıt'adan hareket ederek Âkif'i medeniyet düşmanı göstermek isteyenler olmuştur. Oysa Âkifburada sömürgeci batı medeniyetine karşı çıkmaktadır. Asıl metinde medeniyet kelimesi tırnak içine alınmış ve özel mana belirtilmiştir.



İstiklâl Marşı'nın altıncı ve yedinci kıt'aları özellikle yedinci kıt'anın



Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?



Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan Şühedâ!



mısraları son dokuz asrın Türk tarihinin ve Anadolu coğrafyasının vatan oluş şeklinin ifadesidir.



İstiklâl Marşı'nın dokuz kıt'ası ard arda çeşitli maddî ve manevî değerlerle zenginleşerek gittikçe artan bir frekansla istiklâle yürüyüşü dile getirir. Onuncu kıt'ası ise; daha önce işaret edilen bütün değer sistemlerini de tekrarlayarak tam bir final mükemmeliyetine ulaşır.



Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!



Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.



Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlâl:



Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;



Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl!​
 

Peony

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
9 Şub 2015
Konular
12,075
Mesajlar
34,903
MFC Puanı
57,450
Yarışmanın Sona Kalan Diğer 6 Şiir​


1
Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
Türk'ün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara
Ey kahramanlar ordusu ey yıldırım-Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılab
Ey mazi-i havariki bin destan olan;
Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
Zira hududu kapladı ateşle kan duman.
Ey kahramanlar ordusu ey yıldırım - Şitab
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab!
Arslan mücahid ordusu ey haris-i salah
Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silah
Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabah.
Atî bizim... bizim artık vatan zafer felah.
Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım - Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılab
MEHMET MUHSİN
2
Altı bin yıl efendilik yaptın
"Kahraman Türk" idi cihanda adın.
Bir ateşten siperdin İslam'a
Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.
Ey büyük ünlü milletim ileri!
Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
Düşmanın bir cihansa dostun
Hak Hakkın elbette müstakil yaşamak
Atıl ez vur senindir istiklâl
Ebedî parlasın şu al bayrak...
Ey benim şanlı milletim ileri;
Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!
M (Bursa Milletvekili Muhittin Baha Bey Yarışmaya "M" rumuzu ile katıldı. Müzakereler esnasında şiirini geri çekti.)
3
Ey Müslüman ey Türk oğlu
Açıldı istiklâl yolu
Benim bu son günlerimdir
Diyor bize Anadolu.
Çek sancağı Türk ordusu
Olmaz Türk'ün can korkusu
Esarete dayanır mı
Türk vatanı Türk namusu?
Bu son savaş bize farzdır
Fırsatımız gayet azdır
Muzaffer ol da ey millet
Altın ile tarih yazdır.
Birleşelim özümüzden
Dönmeyelim sözümüzden
Hem silelim bu lekeyi
Tarihdeki yüzümüzden.
İSKENDER HÂKİ
4
Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet
Türk'ün bükülmez kolu
Cenk ederiz genç koca
Bugün değil yarın da
Yadımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.
Hak yolunda kan olur
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur
Ya efendi yaşarız.
Her gün yeni bir hile
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık
Yeter ey Ka'be'mizi
Elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.
Hangi alçak el alır
El zinciri boynuna?
Kim Yunan'ı bırakır
Türk kızının koynuna?
KEMALEDDIN KAMI
5
Millet aşkı din aşkı vatan aşkı uyansın
Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın
Ya ben ya onlar diyen silâhına dayansın
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını
Bağrımızda saklarız vatanın her taşını
Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türk'ündür bu memleket
Can veririz her zaman hürriyet yoluna
‘Ya gazi ya şehid'lik ne devlettir kuluna
Ata emanet etmiş namusunu oğluna
Bize Türk oğlu derler
Hep bizimdir bu yerler
A.S.
6
Türk'ün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilâl-i sehari
Kanımızla boyadık bahr ü berri
Böyle aldık bu güzel ülkeleri
İleri arş ileri arş ileri
Geri kalsın vatanın *****leri
Seni ihya için ey nâmı büyük
Vatanın uğruna öldük öldük
Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük

Siper oldu sana dağlar gibi Türk
Yürü ey milletin efradı yürü
Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü
Vatan evlâdını kurban edeli
Milletin hür yaşamaktır emeli
Veremez kimseye bir Çamlıbeli
Bağlanır mı acaba Türk'ün eli
İleri arş ileri arş ileri
Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.
HÜSEYİN SUAD​
 
Üst