• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Türkiye Kupası kuraları çekildi!

Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810



Fransa Ligi'nin 34. haftasında Ajaccio ile Montpellier arasında oynanan ve Fenerbahçe'nin transfer listesindeki Younes Belhanda'nın penaltı kaçırdığı maç hakkında şike iddiası ile soruşturma açıldı..



Fransa Adalet Bakanlığı, hafta sonunda oynanan ve küme düşme hattındaki Ajaccio'nun Montpellier'i 2-1 yendiği maç hakkında şike iddiası ile soruşturma açtı.

Ajaccio'nun 47. dakikada 10 kişi kaldığı maçta, Fenerbahçe'nin de transfer listesinde yer alan Belhanda, kazanılan penaltıyı Panenka vuruşuyla ağlara yollamak istemiş ancak topu kaleciye teslim etmişti. Belhanda, daha sonra takımını öne geçiren golün asistini yapmıştı. 81. dakikaya 1-0 geride giren Ajaccio, Montpellier'in de 10 kişi kalması sonucu penaltı kazanmış, skoru eşitledikten sonra da maçın 90. dakikasında üstünlüğü ele geçirip kritik 3 puanı kazanmıştı.

Bu gelişmeler ışığında suçlamaların yönü Ajaccio'ya kayarken, maç öncesinde Ajaccio'nun karşılaşmayı kazanacağına dair yapılan büyük bahisler de maçta şike yapıldığı ihtimalini güçlendirdi.

İki ekip arasında 18 Mayıs 2007'de yapılan ve Montpellier'in 2-0 kazandığı Fransa İkinci Ligi maçı da şike yapıldığı gerekçesiyle soruşturma altına alınmış ancak kesin bir hükme varılamamıştı.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810
ABD'nin ünlü spor sitesi Bleacher Report, UEFA'da kayıtlı bilgiler ve takımların son dönemdeki performans ve başarılar ışığında "Avrupa'nın En Güçlü 20 Takımı" sıralamasını yaptı. Sıralama şöyle:


1-) Bayern Münih (Sıralamada yeri değişmedi)

2-) Borussia Dortmund

3-) Real Madrid (Bir sıra geriledi)

4-) Juventus (Bir sıra geriledi)

5-) Manchester United (Üç basamak yükseldi)

6-) Barcelona (İki basamak geriledi)

7-) Napoli (İki basamak yükseldi)

:cool: PSG (İki basamak yükseldi)

9-) Milan (Üç basamak yükseldi)

10-) Benfica (Dört basamak geriledi)

11-) Real Sociedad (Altı basamak birden yükseldi)

12-) Chelsea (Altı basamak yükseldi)

13-) Manchester City (Aynı yerini korudu)

14-) Shakhtar Donetsk (İki basamak geriledi)

15-) Arsenal (Bir basamak yükseldi)

16-) Atletico Madrid (Dört basamak geriledi)

17-) Porto (Bir sıra geriledi)

1:cool: Fiorentina (Listede daha yeni)

19-) Bayer Leverkusen (Bir sıra yükseldi)

20-FENERBAHÇE (Listeye yeni dahil oldu)

Daha önce ilk 20'de yer alan Galatasaray bu kez en güçlü 20 takım arasında yer almadı.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810
Borussia Dortmund, 4-1 kazandığı ilk maçın rövanşında Real Madrid'e konuk oldu. Alman ekibi son 10 dakikasında ecel terleri döktüğü maçı 2-0 kaybetmesine rağmen finalin yolunu tuttu.


Şampiyonlar Ligi yarı final rövanşında Real Madrid, Borussia Dortmund'u konuk etti. İspanyol devi, 4-1 kaybettiği ilk maçın ardından bir mucizenin peşindeydi. Santiago Bernabeu'yu tıklım tıklım dolduran Real taraftarları, maç öncesi kale arkasında müthiş bir koreografi düzenledi.

İngiliz hakem Howard Webb'in ilk düdüğü ile birlikte Real Madrid, Borussia Dortmund kalesini adeta esir aldı. İlk 6 dakika içinde 3 korner kullanan Real, bu süre içinde Higuain'le bir de çok net pozisyondan faydalanamadı.

Real Madrid, 14. dakikada bu kez Ronaldo ile net bir fırsatı harcadı. Portekizli yıldız, altı pas içinde yarım vole denedi ancak Weidenfeller, tıpkı Higuain'in pozisyonunda olduğu gibi topu çıkarmayı başardı.

Borussia Dortmund'da Mario Götze, 14. dakikada sakatlığı sebebiyle kenara gelmek zorunda kaldı. Bayern'e transfer olduğu açıklandıktan sonra Dortmund seyircisinin tepkisini çeken genç oyuncu, sağ adalesinden sakatlanarak yerini Grosskreutz'a bıraktı.

15. dakikada Mesut Özil zoru başardı. Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu yakın direğe göndermek isteyen Mesut, çerçeveyi bulamadı. Bu pozisyonda ceza sahası içinde bomboş durumda bulunan Ronaldo, pas atmadığı için Mesut Özil'e uzun süre serzenişte bulundu.

Bu net pozisyonların ardından Real Madrid'in baskısı sürdü ancak İspanyol ekibi, net fırsatlar üretemedi ve ilk yarı sona erdi: 0-0.

İkinci yarının ilk gol fırsatını Borussia Dortmund yakaladı. 49. dakikada, ilk maçta attığı 4 golle yıldızlaşan Lewandowski, Reus'un pasıyla savunma arkasına sarktı. Kaleciyle karşı karşıya kalan Polonyalı golcünün vuruşu üst direkte patladı.

57. dakikada Jose Mourinho, kulübedeki iki kozunu sahaya sürdü. Oyuna Kaka ve Benzema girerken Coentrao ile Higuain kenara geldi.

Real Madrid gol ararken net pozisyonlar üreten taraf Borussia Dortmund oldu. 61. dakikada sağ kanattan Reus'un "al da at" dediği topla altı pas içinde buluşan İlkay Gündoğan, topu Diego Lopez'e nişanladı.

76. dakikada golü kaçıran taraf yine Borussia Dortmund'du. Sol kanattan Reus'un getirdiği topla buluşan Lewandowski'nin vuruşunda Real savunmasındaki Essien son anda yatarak müdahale etti.

Real Madrid'in aradığı gol 83'te geldi. Kaka'nın pasıyla sağ kanattan savunma arkasına kaçan Mesut Özil içeri çevirdi. Yerden gelen topa yakın direkte dokunan Benzema, takımını öne geçirdi: 1-0.

88'de Bernabeu adeta yıkıldı! Dortmund ceza sahası içinde yaşanan karambolde Benzema, müsait pozisyondaki Sergio Ramos'u buldu. Ramos yakın mesafeden tavana vurdu: 2-0.

Golden sonra kalan kısıtlı sürede Real Madrid, taraftarının desteğiyle baskıyı artırdı ancak Dortmund savunması açık vermeyince maçta başka gol olmadı: 2-0.

Bu sonuç, Borussia Dortmund'u finale taşıdı.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810




Galatasaray'ın ligde, Fenerbahçe'nin ise Avrupa'da iddialı olması sonucu Boğaziçi Köprüsü'ne hangi takımın bayrağının asılacak olması sorusu kafaları karıştırdı.



Spor Toto Süper Lig'de kazanılan şampiyonluklar ve kazanılan kupalar sonrası bir gelenek haline gelen köprüye bayrak asma hadisesinde, önümüzdeki günlerde hangi takımın bayrağının köprüye asılacağı kafaları karıştırdı.
Fenerbahçe, Benfica ile oynayacağı Avrupa Ligi yarı final rövanş maçı sonunda finale kalırsa, sarı-lacivertli taraftarlar Boğaziçi Köprüsü'ne dev bir Fenerbahçe bayrağı asmaya hazırlanıyor. Galatasaraylılar ise Sivasspor maçından sonra yine Boğaziçi Köprüsü'ne dev bir Galatasaray bayrağı asmak için hazırlık yapıyorlar.
Geçen yıllarda köprüye asılan bayrak iki takım arasında sorun yaratırken, emniyetin bayrak asılması eylemine izin vermeyeceği gelen haberler arasında.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810
Türkiye Futbol Federasyonu önümüzdeki yıl sahadaki yabancı futbolcu sayısının 5’e, daha sonraki yıl ise 4’e düşürüleceğini açıkladı.
Bu kararı alırken de kanımca, kendimi bildim bileli dillerden düşmeyen “Yabancı futbolcular, Türk futboluna ve milli takıma zarar veriyor” görüşünü referans aldı.
Gelin –bana göre- Türk futbolunun önündeki büyük engellerden biri olan bu klişeyi biraz irdeleyelim.

Aslında bu fikri savunanlar daha çok Anadolu kulüpleri.
Nedeni de basit: Yabancı kontenjanı arttırılır ya da sınırlama tamamen kaldırılırsa, Mehmet Topuz’u ya da Alper Potuk’u 9-10 milyona satacak kulüp bulamayacaklar.
Örneğin Galatasaray, Alper’e 10 milyon vereceğine 6.5 milyon verip Melo’nun bonservisini alacak. Hem alış maliyetini düşürecek, hem de satmak istediğinde Avrupa’dan müşteri bulabilecek.
Bu da futbola doğru dürüst yatırım yapmayan, tesisleşmeye ve kurumsallaşmaya zerre itibar göstermeyen, mali yönden var oluşunu da yılda bir tane futbolcu parlatıp 3 büyüklerin kapıyı çalmasını beklemeye endeksleyen, basiretsiz yöneticilerin işine gelmez doğal olarak.

‘Yabancıların bolluğu yerli futbolcuların önünü kesiyor’ tezine bakalım.
Tamamen üfürme!
Bugün Galatasaray’da Selçuk’u Xavi hariç, kesebilecek yabancı oyuncu var mı?
Burak Yılmaz dururken forvette diyelim ki; Benzema ya da Higuain’i oynatır mısınız?
Fenerbahçe kalecisi Volkan’ı yedek soyundurabilecek bir teknik adam olabilir mi?
Karşılıklı kişisel egolar ya da anlaşmazlıklar dışında, futbolun realitesine ters düşecek adımları –taraftara ve camiaya rağmen- hangi teknik adam ya da yönetim atabilir ki?
Drogba kadar profesyonel ve çalışkan, Kuyt gibi inatçı ve hırslı bir yerliden hangi teknik ekip vazgeçebilir?

‘Yabancı sayısı artarsa, yerlilerin kalitesi düşer. Bu da milli takıma zarar verir’ diyen duayen futbol yorumcularımız var…
Neresinden tutacaksınız bu yorumu Allah aşkına!
Real Madrid, İspanyol futbolunun Barcelona ile birlikte dünya markası haline getirip, küresel olarak pazarladığı iki değeri değil mi?
Bakın Real Madrid, Galatasaray ile TT Arena’da oynadığı rövanş karşılaşmasına nasıl bir kadro yapısıyla çıktı… Varane Fransız; Essien Ganalı; Pepe, Coentrao ve Ronaldo Portekizli; Khedira ile Mesut Alman; Higuain ve Di Maria Arjantinli; Modric ise Hırvat… Sadece kalecileri Diego Lopez İspanyol!
Şimdi her şeyi çok iyi bilen yorumcu ağabeylerime soruyorum; İspanya milli takımı nerede, senin milli takımın nerede?

Yıllardır bir sol bek yetiştirememişsin, Avrupa’nın büyük kulüplerine satabileceğin sağlam bir stoperin yok, Volkan ve Onur dışında bir üçüncü yerli kaleci adı sayamıyorsun, 20 yıldır Hakan Şükür ve Burak Yılmaz dışında Avrupai golcü yaratamamışsın ve 'yerlilerin önünü yabancılar kesiyor' diyorsun.
Galatasaray’ın defansında Popescu olmasa, Hagi gibi bir futbol profesörü sahada takımı toparlayıp sürüklemese UEFA Kupası gelir miydi?
Emre gibi Okan gibi Suat gibi yerliler ‘ağabey’ diyerek Hagi’yi örnek almasa, ondan bir şeyler öğrenmese, senin A Milli Takım’ın, iskeletini Galatasaray’ın oluşturduğu kadrosuyla dünya üçüncüsü olabilir miydi?
Bugün yerli bir Lugano bulabiliyor musun?
Ujfalusi’nin sakatlanmasından bu yana Galatasaray’ın defansı ne halde görmüyor musun?
Quaresma’yı ‘feda’ya sığınarak küstürüp göndermeseydin ve sana çok değil 3 maç daha kazandırmış olsaydı, bugün şampiyonluk potasında Fenerbahçe’nin önündeydin.

‘Yabancı kontenjanı düşürülmesin, artırılsın’ derken ‘Kulüplerimiz yabancı çöplüğüne dönsün’ de demiyorum elbette.
Düzenlemeni yaparsın; yabancıların bir bölümünün milli olması şartını koyarsın, sahada 11 değil de en fazla 8’e izin verirsin, kadroda altyapıdan yetişmiş futbolcu bulundurma zorunluluğu getirirsin vs.

Ama şunu artık anlamalısın; yabancı düşmanlığıyla Türk futbolunu ilerletemezsin.
Yapman gereken, kulüpleri kurumsallaşmaya ve profesyonelleşmeye teşvik etmek.
Yapman gereken, Anadolu takımlarının gerçek anlamda ehil ellerle yönetilmelerini ve ellerindeki yetenekli futbolcuları tutabilmelerini sağlamak.
Yapman gereken, altyapı konusunda kulüplere destek olmak ve onları bu konuda yönlendirecek projeler hazırlamak.
Yapman gereken, aldığın kararlarda ve yaptığın düzenlemelerde hep ‘futbolun önünü nasıl açarım’ diye düşünmek.
Bunları yaptığın taktirde Galatasaray’ın, Fenerbahçe’n, Beşiktaş’ın; Real Madrid’lerle, Bayern’lerle, Barcelona’larla rekabet edecek seviyeye gelir.
Bunları uygulayacak kalibreye ulaşırsan milli takımın uluslararası turnuvaların gediklisi olur.
Ve Türk futbolu daha çok Tugay’lar, Arda’lar, Emre’ler, Salih’ler kazanır.

Ama eğer ısrarla ‘Ben bunları yapmam arkadaş. Boşver Avrupa’yı filan, bizim ligimiz bize yeter’ diyorsan da sen bilirsin…
Transfer borsasının yıldızları Mehmet Topuz’lar, Sercan Yıldırım’lar, Hasan Ali Kaldırım’lar, Alper Potuk’lar olur. Biz de Avrupa’da en fazla çeyrek final veya yarı finalle avunur; 10 yılda bir gelen milli zaferlere sevinir dururuz.



AKLIMIZ HEP AVRUPA’DA!

Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi’nde finale yürürken, Süper Lig maçlarına resmen havlu atmış görüntüyle çıkıyor. Eskişehirspor ve Kayserispor maçlarının ilk devrelerinde çok net bir şekilde gördük.
Bunun nedeni de kadro derinliğinin yetersizliği.
Çünkü; Sow gibi, Kuyt gibi, Yobo gibi yabancıları dinlendirmeye kalktığında, yerlerini doldurabilecek kalitede ve yeterlilikte oyuncu bulamıyorsun.
Haliyle; Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmaya yürüyen Bayern, Bundesliga’da ve Almanya Kupası'nda gelene gidene 6 atarken, bizim ‘yerli’ci koalisyona da “Aklı Avrupa’da” klişesini mırıldanmak kalıyor.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810


Kuzey ve Orta Amerika'nın en büyük kupası olan CONCACAF Şampiyonlar Ligi'nde Meksika temsilcisi Monterrey, peş peşe üçüncü zaferine imza attı.


CONCACAF Şampiyonlar Ligi finalinin 0-0'lık rövanşında Monterrey, bir başka Meksika temsilcisi olan Santos Laguna karşısında 2-0 geriye düşmesine rağmen son yarım saatte bulduğu 4 golle bu turnuvada peş peşe üçüncü kez şampiyon olup tarihe geçti.

Daha önce başka bir Meksika ekibi olan Cruz Azul, bu turnuvada (1969-71) arka arkaya üç şampiyonluk yaşamıştı.

Kuzey ve Orta Amerika'nın en büyük kupasına son yıllarda Meksika takımları adeta damgasını vurdu. Son 7 sezonda tüm kupaları Meksika temsilcileri kazanmayı başardı.

CONCACAF Şampiyonlar Ligi Kupası'nı Cruz Azul ile Club America 5; Pachuca 4; Saprissa (Kosta Rika), Pumas ve Monterrey 3'er kez müzesine götürmeyi başardı.

Monterrey, önümüzdeki aralık ayında düzenlenecek FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda Kuzey ve Orta Amerika şampiyonu sıfatıyla mücadele edecek.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810


Bayern Munich, 4-0 kazandığı ilk maçın rövanşında 'uzay takımı' lakabı takılan Barcelona'yı yine sahadan silerek yendi. Alman panzerleri Şampiyonlar Ligi finalinde vatandaşı Borussia Dortmund'un rakibi oldu.

Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş maçında Barcelona, sahasında Bayern Munich'i konuk etti. Almanya'da oynanan ilk maçı 4-0 kaybeden Katalan ekibi, bir mucize arıyordu. Mücadeleyi Slovak hakem Damir Skomina yönetti.

Barcelona'nın süper yıldızı Lionel Messi, son antrenmanda baldırında ağrı hissettiği için maça yedek kulübesinde başladı. Katalan ekibinin doktorları Messi'nin sadece 45 dakika oynamasına izin vermişti.

İlk düdükle birlikte maçı seyreden herkes Almanya'da oynanan 4-0'lık 90 dakikanın bir benzerine tanık olacağını anlamış gibiydi. Barcelona topa sahip olan taraftı ancak Bayern Munich rakibine hiç boş alan bırakmıyordu. İki takım arasındaki fizik kondisyon farkı da açık bir şekilde ortadaydı.

Katalanlar rakip yarı sahada daha fazla göründü ancak tehlikeli ataklar Bayern'den geldi. Bavyera ekibi, kontralarda Barcelona savunmasını eksik yakaladı ancak son paslarda etkili olamadı.

İlk 45 dakika çok net fırsatlar üretilemeden geçildi ve 0-0 tamamlandı.

İkinci yarının başında herkes Lionel Messi'nin oyuna girmesini beklerken iki takım da aynı 11'lerle oyuna devam etti. Perdeyi açan gol ise Bayern'den geldi.

Dakikalar 48'i gösterirken sahneye Arjen Robben çıktı ve kariyerinin imza gollerinden birini attı. Hollandalı yıldız, sağ kanattan ceza sahasına girdi ve sol ayağına aldığı topu köşeye gönderdi: 0-1.

Tur için artık 6 gole ihtiyacı olan Barcelona teslim bayrağını tamamen çekti. Vilanova, maçın dönmeyeceğini anlayınca Messi'yi riske etmeyerek oyuna sürmedi.

Final biletini cebine koyan Bayern Munich, moral olarak çöken rakibine saldırmaya devam etti. 72. dakikada farkı ikiye çıkaran gol geldi. Sol kanattan ceza alanına sert bir orta yapan Alaba'nın topunu uzaklaştırmaya çalışan Pique, ters bir vuruşla kendi ağlarını buldu: 0-2.

Nou Camp'ı susturan Panzerler, 76. dakikada bir gol daha buldu. Ribery, sağ kanattan elini kolunu sallaya sallaya gelip ortasını yaptı. Arka direkte iyi yükselen Müller, düzgün bir kafa vuruşuyla golü attı: 0-3.

Katalanlar, kalan dakikaları adeta bir an önce bitirmek istercesine bir görüntü çizdi. Bayern de oyunu rölantiye aldı ve maç 3-0 tamamlandı.

Bayern Munich bu skorla finale yükseldi ve Real Madrid'i eleyen Borussia Dortmund'un rakibi oldu.

Bundesliga'da şampiyonluğunu ilan eden Bayern, Almanya Kupası'nın ardından Devler Ligi'nde de finale yükselerek 3 kupa hayaline bir adım daha yaklaştı.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810



Bayern Münih karşısında iki maçta da sahadan silinen Barcelona, 25 yıl aradan sonra ilk defa iki ayaklı bir karşılaşmanın ikisini birden kaybetti.



Son 5 yıl yıldır rekor üstüne rekor kıran Barcelona, Bayern Münih karşısında evinde aldığı yenilgiyle 4 sene aradan sonra ilk defa Avrupa arenasında Camp Nou'da maç kaybetti.

Son olarak Şampiyonlar Ligi grup aşamasında Rubin Kazan'a 2009 yılında boyun eğen Katalan devi o günden bu yana evinde kimseye boyu eğmiyordu. Bugün yapılan Bayern Münih maçında ise Alman temsilcisi Barcelona'nın bu serisine son verdi.

İki ayaklı eşleşmelerde de en ağır yenilgilerinden birini alan Barcelona son olarak 1987 yılında Dundee United'a karşı oynadığı her iki maçta da rakibine karşı boyun eğmişti.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810


UEFA Avrupa Ligi yarı final rövanş maçında yarın Fenerbahçe ile karşılaşacak Benfica'nın teknik direktörü Jorge Jesus, taraftarlarının desteğiyle finale yükseleceklerine inandığını söyledi.

Benfica'nın tesislerinde düzenlenen basın toplantısında rövanş mücadelesini değerlendiren Jesus, çok önemli bir maça çıkacaklarını belirterek, Fenerbahçe'nin eksiklerinin kendilerini ilgilendirmediğini ifade etti.

Fenerbahçe karşısında her zamanki oyunlarını sahaya yansıtacaklarını dile getiren Jesus, "1-0'lık dezavantaj var, bunu kabul ediyorum ancak kendimize güveniyoruz. Taraftarımız stadı doldurursa turu geçeceğimize inanıyorum. 1-0'lık skor üstesinden gelinmeyecek bir sonuç değil" diye konuştu.

Rakiplerinin deplasmanda iyi oynadığını bildiklerini ifade eden Jesus şunları kaydetti:

"Biz de evimizde oynayacağız. Taraftarımızın desteğiyle turu geçeceğimize kesinlikle inanıyorum. Kariyerimin en önemli anı değil, çünkü Benfica'nın çok başarıları var. Biz sezon başında kupa hedefini koymuştuk ve finale tek bir maç kaldı. Avrupa'da çok maç oynadık. Gerekli tecrübeye sahibiz. Bu yüzden gergin değiliz ama sorumluluk sahibiyiz. Oyuncularımın çok heyecanlanmadan üstüne düşen görevi yapacaklarına inanıyorum. Fenerbahçe'deki eksiklerden dolayı herhangi bir değişiklik yapmayacağım. Aynı sistemle sahada olacağız. Lig şampiyonluğu da önemli ama UEFA Avrupa Ligi kupasından önemli değil."

Portekizli teknik adam, sakatlığı süren oyuncusu Gaitan'ın durumunun maç saatinde belli olacağını da sözlerine ekledi.


-Oscar Cardozo'nun açıklamaları-

Teknik direktör Jesus ile basın toplantısına katılan Benfica'nın Paraguaylı golcüsü Oscar Cardozo da maçta taraftarlardan büyük destek beklediklerini ifade etti.

Taraftarın destek verdiği tüm maçları kazandıklarını vurgulayan Cardozo, "Fenerbahçe karşısında da desteklerini bekliyoruz. Şanssız bir dönem yaşıyorum. Son maçlarda takım olarak iyi duruma geldik. İyi oyunla beraber gol atmayı umuyorum. Gelen fırsatları değerlendirmeye çalışacağım. Fiziksel olarak kendimizi iyi hissediyoruz. Tüm taraftarlarımızı maça davet ediyorum. Umarım yarın finale çıkan taraf biz olacağız" ifadelerini kullandı.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810


Real Madrid'de teknik direktör Jose Mourinho'nun veda sinyalinin ardından bir çarpıcı açıklamada Cristiano Ronaldo'dan geldi.


Şampiyonlar Ligi'nde Borussia Dortmund'u 2-0 yenmesine rağmen ilk maçı 4-1 kaybettiği için turnuvaya veda eden Real Madrid'de adeta sular durulmuyor.

Maçın ardından teknik direktör Jose Mourinho'nun sezon sonunda takımı bırakacağı yönündeki açıklamasının ardından İspanyol kulübünün Portekizli yıldızından da çarpıcı bir demeç geldi.

Marca'ya dün akşam maçtan sonra açıklamalarda bulunan Ronaldo, Real Madrid ile iki yıl daha sözleşmesi olduğunu ve kulübüyle devam etme konusunda sorunu olmadığını belirterek, "Real Madrid formasıyla kazanmaya devam etmek istiyorum. Jose Mourinho'nun devam edip etmeyeceği umrumda değil. Önce kendimi ve Real Madrid'i önemsiyorum" ifadelerini kullanarak İspanya medyasında günün manşetinde kendine yer buldu.

Ronaldo maçın kaderini değişterebilecek 3. golü atabileceklerini ancak istediklerinin olmadığını söylerken, kendi adına görevini fazlasıyla yerine getirdiğini ve görevini yaptığı için kendini iyi hissettiğini sözlerine ekledi.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810


Şampiyonlar Ligi'nde havlu atan İspanyol temsilcisi, Tottenham formasıyla harikalar yaratan Gareth Bale'i renklerine bağlamak için kesenin ağzını açmaya hazır.


Real Madrid Başkanı Florentino Perez'in danışmanı olarak İspanyol kulübünde görev yapan Zinedine Zidane, Bale'in transferi hakkında açıklamalarda bulundu.

İngiltere Premier Lig'de yılın futbolcusu seçilen Gareth Bale için Tottenham kulübü 70 milyon sterlin ücret belirlemişti.

Zidane, 23 yaşındaki oyuncunun çok yetenekli olduğunu ve Tottenham'dan ayrılması halinde dünyanın en pahalı oyuncularından biri olduğunu savunurken, İngilizci futbolcunun yüksek maliyetini Avrupa'da karşılayabilecek birkaç kulüp olduğunu söyledi.

Zidane'ın bu demeci üst kapalı olarak Real Madrid'in transferde ısrarcı olacağı şeklinde algılandı.

Bali'in çok genç bir futbolcu olduğunu dile getiren Zidane, "Onun gibi bir futbolcu takımına Şampiyonlar Ligi'ni kazandırabilir. Genç olduğu için 10 yıl daha bu performansla oynayabilir. Tottenham'ın isteyeceği ücret ne kadar yüksek olursa olsun, İngiliz kulübü bu oyuncuyu önümüzdeki yaz elinde tutamayabilir" ifadelerini kullandı.

Ancak Bale'in tek talipsi Real Madrid değil. Real'in ezeli rakibi Barcelona, arap sermayesinin elinde bulunan Paris S.G ve Bayern Munich kulüpleri de bu oyuncuyu renklerine bağlamak istiyor.

23 yaşındaki İngiliz yıldız ise transfer spekülasyonlarına şimdilik ilgi göstermiyor. Genç oyuncu yaptığı açıklamada Tottenham ile sözleşmesinin devam ettiğini ve sadece ligdeki oynayacağı maçları düşündüğünü söylemekle yetindi.
 
Üyelik Tarihi
20 Nis 2013
Konular
1,274
Mesajlar
1,400
MFC Puanı
20
Spor Toto Süper Lig'de 32. hafta programı

5 MAYIS PAZAR

16.00 Eskişehirspor-Beşiktaş (Eskişehir Atatürk)
20.00 İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Fenerbahçe (Atatürk Olimpiyat)
20.00 Mersin İdmanyurdu-Sanica Boru Elazığspor (Tevfik Sırrı Gür)
20.00 Kardemir Karabükspor-Gaziantepspor (Dr. Necmettin Şeyhoğlu)
20.00 Galatasaray-Sivasspor (Türk Telekom Arena)
20.00 Medical Park Antalyaspor-Akhisar Belediyespor (Akdeniz Üniversitesi)
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810



Doping yaptığı belirlenen Pınar Saka'nın daha önce de testlerden kaçtığı ortaya çıktı.

TÜRK SPORCULARIN DOPİNG ÇAKALLIĞI
Vatan'ın haberine göre; Habersiz baskınlarda yakalanacağını anlayan atletler ya hasta, sakat numarasına yatarak ya da ambulans çağırtıp hastaneye giderek paçayı kurtarmaya çalışıyor. Ani baskınlarda atletler kendilerini odalara kilitleyip ya da yangın merdivenlerden kaçarak kamp alanı terk etmeye çalıştılar.

LONDRA OLİMPİYATLARI'NDA YAŞANDI
Bu tarz haberlerin ardı arkası kesilmezken bu olayların ilkinin Londra Olimpiyatları öncesinde İzmir'de yaşandığı ortaya çıktı. Olayın kahramanı ise biyolojik pasaportundaki değişiklikler nedeniyle Uluslararası Atletizm Federasyonu tarafından dopingli sayılan milli atlet Pınar Saka.

'O KADAR İYİ NUMARA YAPTIMKİ ANNEM BİLE İNANDI'
Saka, Londra öncesi İzmir'deki yarışmalarda kendisinden numune alınacağını anlayınca ambulansla hastaneye kaldırıldı. Hatta durumunu kendi Facebook sayfasında, "İşi o kadar başarılı gerçekleştirdim ki annem bile sakatlandığıma inandı" diye ifade eden Saka'nın biyolojik pasaportundaki verilere göre dopinge rastlandı.

İŞTE DOPİNG TESTİNDEN KAÇAN DİĞER SPORCULARIMIZ
2. örnek Ali Ekber Kayaş. O da İzmir'de kontrol yapılacağını anladığı anda sakat numarası yaptı ancak kontrollerden kurtulamayarak dopingli çıktı ve ceza aldı.
Nevin Yanıt da Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası sonrası habersiz gelen doping kontrol uzmanlarına önce hasta olarak anlatıldı ve devreye giren Ferderasyon Başantrenörü Muharrem Or'un 'sert girişimleriyle' işlem yapılamadı. Önce Or, uluslararası federasyonun "listesine" girdi, ardından Yanıt da 'kaderden kaçamadı' ve dopingli yakalandı.
Son olay kısa bir süre önce yapılan baskın ortaya çıktı. 2 atlet Ümit Tan ve Emrah Çoban kargaşadan yararlanarak kamptan kaçtı. Antrenörleri daha sonra yaptıkları açıklamada sporcuların sakat oldukları için doktora gittiklerini beyan etti ama 2 sporcunun da kontolden kaçtıkları için ceza almaları bekleniyor.
 
Üyelik Tarihi
21 Nis 2013
Konular
1,453
Mesajlar
3,860
MFC Puanı
810



Bursasporlu Enes Ünal, bugün 16 yaşına girdi ve profesyonel sözleşme yapma hakkını kazandı.

İngiltere'den Chelsea, Manchester City, İtalya'dan Juventus, Almanya'dan Mönchengladbach üzerinde durduğu iddia edilen Bursasporlu Enes Ünal, bugün 16 yaşına girdi ve profesyonel sözleşme yapma hakkını kazandı.
Enes Ünal için Bursaspor yönetiminin Enes Ünal'ın milli takımla birlikte Rusya'da katılacağı turnuvadan sonra genç futbolcuyla masaya oturmasının beklendiği bildirildri.



Bursaspor Altyapı Sorumlusu Necmettin Kocaman, "Sanıyorum sorunu önümüzdeki hafta içersinde çözeriz" derken şöyle konuştu:

"BABASI 2 YILLIK TEKLİFİ KABUL ETMEDİ"


"Enes Ünal'ın 16 yaşına girmesi önemli değil. Aslında 15 yaşında iken biz 2 yıllık sözleşme yapabilirdik. Bunu teklif ettik. Ancak babası bu önerimize sıcak bakmadı. Enes, Fenerbahçe ile 16 yaş takımımızın oynayacağı Türkiye şampiyonluğu maçından sonra Rusya'daki turnuvaya katılacak. Türkiye'ye dönüşünde babası Mesut Ünal ile yeniden bir araya geleceğiz. Merhum başkanımız İbrahim Yazıcı'nın en büyük arzusu Enes'in takımda kalıp Bursaspor formasını giymesi yönündeydi. Bunu şimdi bir vasiyeti olarak görüyoruz. Bu sorunu çözeceğiz."
 
Üst