• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kur’an Eczânesinden Bir Havâs

Üyelik Tarihi
25 Ağu 2008
Konular
10,476
Mesajlar
20,209
MFC Puanı
290
Kur’an Eczânesinden Bir Havâs

“Rivayet olunmuştur ki: Bir gün Hasan Basrî’ye “Bir adam bir kadınla evlendi, fakat kadına ısınamadı, onunla hiç beraber olamadı. Bu adamın problemi nasıl çözülür?” diye soruldu. Bunun üzerine Hasan Basrî: “Bana (kor üstünde ızgara usulü) pişirilmiş halde 2 yumurta getirin.” dedi. Dediği gibi yapılıp getirildi, o da yumurtaların kabuklarını soydu. Birinin üzerine:

وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ

“Semayı Biz çok sağlam bir şekilde bina ettik, onu genişleten Biziz.” (Zâriyat, 51/47) âyet-i kerimesini (Arapçasını) yazdı ve bu yumurtayı adama verdi. Diğer yumurtanın üzerine de, müteâkip âyet-i kerimeyi,

وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ

“Yeryüzünü de Biz (bir döşek misali semanın altına) döşedik, bakınız Biz ne de güzel döşedik!” (Zâriyat, 51/48) âyetini (Arapçasını) yazdı ve onu da kadına verdi. İkisine de bu yumurtaları yemelerini emretti, onlar da yediler. Sonra onlara: “İnsanların arzu ettikleri şeylere ikiniz de birer tâlip olarak şimdi gidin!” dedi, onlar da gittiler. Giderken sanki bir ipten çözülmüş gibiydiler. Derken ümitleri gerçekleşti ve o yumurtalar sebebiyle maksatlarına vâsıl oldular (yani adam kadına ısındı, aralarındaki soğukluk kalktı ve birleşerek taraf-ı ilahîden çocuk sahibi olabildiler).”(1)

“Yaş-kuru her şey”in içinde bulunduğu Kur’an-ı Kerim, her türlü derdin devalarını da içeren bir eczane-i maneviyedir. Her kim hulûs-i kalple açar, hikmet nazarıyla bakabilir, akl-ı selîmle anlayabilir ve inanarak kalb-i selîmle gereğini yerine getirirse hastalığına şifasını bulur. Mesela eşlerin birbirlerine ısınamaması, aralarına soğukluk girmesi, yahut eşiyle birlikte olamama gibi bir rahatsızlık!

Bu genel hakikatin gölgesinde, umumî kaideye yaslanarak yukarıdaki manevî reçeteye hikmet nazarıyla bakacak olursak ilk anda iç içe beş hikmetle karşılaşırız:

· Mânidardır ki peşpeşe gelen bu iki âyeti tâkiben üçüncü âyet-i kerimenin bütün her şeyin çift çift, eşiyle yaratıldığına dair gelmesi de bir sırr-ı Kur’ânî olmalıdır:

وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Her şeyi de çift yarattık ki düşünüp ders alasınız.” (Zâriyat, 51/49).

Erkek ve kadın birbirini tamamlayan çift, zevc-zevce olduğu gibi, sema ve yeryüzü de birbirinin çifti gibidirler. Sema yeryüzünü çepeçevre kaplamıştır, örtmüştür, kuşatmıştır,kol-kanadı içine alıp sarmalamıştır. Semadan yağan sular ile yeryüzü toprağındaki tohumlar ruşeyme durur, filiz çıkarır, ürün verir; bitkiler, meyveler yetiştirir. Öyle de erkek de bir sema gibidir, yeryüzünü kolları arasında alan sema misali hanımını kolları ve koruması altına alacaktır. Kadın da yeryüzü misali semadan gelen âb-ı hayatla ruşeyme duracak, nesil ürünleri verecektir. Birbirine ideal anlamda zevc (koca), zevce (karı) olabilmiş olan eşler, ideal yuvaya ve hakiki mutluluğa nail olabilirler.

· Hasan Basrî’nin üstteki sema ile alakalı ayeti adama, alttaki yeryüzü ile alakalı ayeti de kadına vermesi, çocuk sahibi olabilmede erkek ve kadının ideal pozisyonuna açık bir işaret taşıması ve daha başka nedenlerden dolayı hikmet-âmiz bir tevafuk olsa gerek.

· Beri taraftan kadına verilen ayette geçen “feraşnâ” ifadesi “yeryüzünü bir döşek gibi hazırladık” demektir ve kadının yaratılış gayelerinden nesil tarlası olmasına dair bir başka nükteli tevafuk olmuştur. Nasıl ki Allah Teala sema için yeryüzünü çok güzel bir şekilde tefriş etmiş, döşeyip donatmıştır, öyle de kadın da kocası için en güzel şekilde temizlenmeli, en özel biçimde hazırlanmalı, en şık elbiselerini giyinmeli ve öylece hazır-nazır onu beklemelidir, beklemeyi bilmelidir.

· Nasıl ki sema sağlam bir şekilde bina edilmiş ve genişleme kabiliyetindedir. Erkek de hanımı tarafından yeterince tahrik edilip uyarılabilirse, nisbeten daha ziyade büyüme yetisine sahip bir varlık olarak yaratılmıştır. Kocasının yanında ideal hanımefendi olan kadının kocası da kendisini hanımının yanında daha güçlü, daha sağlam hisseder, daha dik, daha onurlu durur; aile reisliğinin hakkını vermede daha basiretli, daha firasetli, daha cesaretli ve daha dengeli olur.

· Adeta zevc-zevce misali semayı da, yeryüzünü de Allah Teala yaratmıştır. Öyle de çocukları da karı-kocadan yaratan yine Allah Teala’dır. Anne-babalar, çocuk yaratamazlar, çocuk “yapamaz”lar. Çocuk yapma ifadesi, mecâzîdir, hakiki değildir; hakiki olsa şirk ifadesi olur.

Dolayısıyla çocuk sahibi olmak için başta da sonda da yine hep Allah’a dua etmek lazımdır, araya da vesileyi sıkıştırmak.



Elhâsıl:(Haşiye(2)) Kur’an-ı Kerim, bizim için bütün hastalıklara devaları, rahatsızlıklara karşı ilaçları ihtiva eden muhteşem bir eczahâne’dir. Kim inanarak, hulûs-i kalple Kur’an’dan tefe’ül etse veya tefekkür nazarıyla Kur’an’a teveccüh etse, yahut Allah’tan istihâre etse, mutlaka ama mutlaka şifa verici bir devaya ulaştırılır. Âmennâ ve saddektâ… Ulaşılır da, kim ulaşır? Kur’an mü’minlere hidayet ve şifa kaynağıdır. Mü’minlere, yani inananlara… Ne kadar inananlara? Hakkıyla inananlara! Modern çağın mü’minleri hakkıyla inanmıyorlar ki Kur’an eczânesinden istifade edebilsinler ve şifa bulabilsinler. Kur’ânî ilacın deva vermesi, ona inanılmasına bağlı kılınmışsa, kuru bilgi ve uygulama fayda vermez ki! Kitâbî bilgiler, kendisine inanan kalpleri ve öyle kalplere sahip kalıplara şifa vesilesi oluyorlar, hastalıklı kalplere ve zayıf imanlılara değil!

Bilvesile işbu noktada hatıra gelen mühim bir ihtiyacı da tespit etmek lüzumu doğuyor: İnsanlık tarihi boyunca birikmiş hastalıkların toplamından daha ziyade hastalık çeşitleriyle ma’lul ve muzdarip ahirzaman insanı ve müslümanı için yeniden imana ve Kur’an’a dönüş zarureti vardır, iki cihan saadetini tekeffül eden iman ve Kur’an’a! Bazı bedenî hastalıkları da dahil pek çok psikolojik hastalıkları için psikologlara, parapsikologlara, psikiyatristlere.. hatta gizli ilimlerle, hurûfîlikle, ebced, cifir, remil veya kıyafet ilmiyle meşgul olanlara başvuran nâçâr insanoğlu, yeniden Allah’a, onun kelâmına dönmek zorundadır.

Madem ki Kur’an-ı Kerim, yaş-kuru her şeyin içinde bulunduğu bir ilim-hikmet deryasıdır, öyle de maddî-manevî şifa esrâr ve havâssı onda fazlasıyla vardır. Madem ki Kur’an’ın muhtelif ilimler zâviyesinden bir kısım tefsirleri yapılmaktadır; rivayet ve dirayet tefsirleri, ictimâî tefsirler, fıkhî tefsirler, kelâmî tefsirler, sûfî-işârî tefsirler, bunlardan bazılarıdır. Öyle de Kur’an-ı Kerim, “havâs ve esrâr ilmi” açısından şer’î ve itikâdî kaideleri incitmeyecek biçimde baştan sona tefsir edilebilir. Hasan Basrî rahimehullah’ın mezkur âyet-i kerimenin havâs ve esrârından yapmış olduğu şifa sırrı çıkarımı (açılımı), bu ihtiyaca gayet güzel bir misal teşkil edebilir.

Yüzlerce yıllık ilim tarihi içinde İslam ulema ve evliyası tarafından “gizli ilimler” denilerek yazılmış binlerce kitap taranarak, içlerinden Kur’an ve Sünnet’in ruhuna münasip, muhkem nasslarına muvafık dualar, virdler, zikirler, hâsiyetler, vefikler.. bu ilimleri ve aynı zamanda sâir dinî ilimleri –yeteri kadar- bilen erbab-ı hakikatçe te’lif, tertip ve tasnif edilerek eskiyi ve yeniyi buluşturan, birleştiren bir yeni tefsir nev’i vücuda getirilebilir, fizikî veya psikolojik hastalıklara dair yepyeni ama epeski bir “Kur’an Şifâhânesi” inşa edilebilir.

Böylece de kimi çaresiz insanlar, deva diye, şifa diye bir takım cincilerin veya ******ların kapısını aşındırmaktan vazgeçip doğrudan Hz. Şâfii’den gelen Kur’an’a müracaat edeceklerdir. Dahası, ehl-i iman bazı cinci veya ******lar, bulanık kaynakları terk edip ehl-i keşif ve keramet evliyanın ve hatta ehl-i tahkik ulemanın onay verdiği işarî esrara ve havâssın bir ansiklopedisi olan böyle bir tefsiri el kitabı kabul edeceklerdir; verilen kıstaslardan hareketle bazı âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden şifa sırları çıkarma yolunu seçeceklerdir diye ümit ediyoruz. Dua hastadan, şifâ Hz. Şâfii’den…

Yararlandığım kaynak:İmam Gazzâlî, Kitâbü’z-Zehebi’l-Ebrâz fî Esrâri Havâssi Kitâbillâhi’l-Azîz, s.12


ALINTIDIR..
 
Üyelik Tarihi
20 Ara 2012
Konular
2,401
Mesajlar
10,146
MFC Puanı
2,700
Allah Razı Olsun , Paylasım ıcın tesekkurler.
 
Üst