• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kur'an Sözlüğü.

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Müteşâbih


Sözlükte benzeyen anlamına gelen müteşâbih, terim olarak; manası kolaylıkla anlaşılmayan, bir çok manaya ihtimali olup
bunlardan birini tayin edebilmek için haricî bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta
anlaşılmayan, manası açık ve net olmayan, niteliği (seçikliği) belli olsa da içeriği (açıklığı) belli olmayan, şaban ayında değil de
ramazan ayında oruç tutulması ve namazların sayısı gibi manası akılla kavranamayan lafızlara ve ayetlere denir.



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Sebeb-i Nüzûl


Sebeb-i nüzûl, iniş sebebi demektir. Kur'ân-ı Kerim'in bazı sure ve ayetlerinin, bir kısım olaylar sebebiyle inmesine bu isim
verilmiştir. Her âyet için bir nüzul sebebi yoktur. Nüzul sebeplerini bilmenin yolu sahih hadislerdir. Bir olay bir çok âyetin
inmesine sebep olabilir. Nüzul sebeplerinin bilinmesi, âyetlerin anlamının ve emredilen şeyin hikmetinin anlaşılmasını
kolaylaştırmaktadır.



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Secâvend



Tilâvet sırasında mâna açısından vakfetmenin gerekli veya isabetsiz olduğu yerleri belirtmek üzere konan işaretlere verilen
isim.


 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010





Sûre



Sözlükte "yüksek rütbe, mevki, şeref, binanın kısım ve katları" anlamına gelen sûre (çoğulu süver) tefsir ilim dalında başı ve
sonu belli, farklı sayıda âyetler içeren Kur'ân'ın bölümlerine denir.
Kur'ân'da 114 sûre vardır. En uzun sûresi 286 âyeti bulunan Bakara, en kısa sûresi de 3 âyeti olan Kevser sûresidir.
Sûrelerin bu günkü tertibinin Hz. Peygamber tarafından yapıldığı (tevkîfî) veya sahabenin içtihadı ile veya kısmen Hz.
Peygamber tarafından, kısmen de sahabenin içtihadı ile meydana getirildiği şeklinde üç farklı görüş vardır. Her sûrenin bir ismi
vardır. Bu gün dünyada mevcut bütün mushaflarda sûrelerin tertibi ve isimleri aynıdır.



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Tecvid



“Tecvîd”, sözlükte bir şeyi iyi, güzel ve sağlam yapmak demektir. Kıraat ilminde tecvîd, her harfi mahrecinden hakkını vererek
okumaktır.
Kur’ân’ı tecvîd kurallarına uygun olarak okumak Müzzemmil suresinin 4’üncü ayeti ile “Kim Kur’ân’ı sesini güzelleştirerek
okumazsa bizden değildir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 355) anlamındaki hadis-i şerifin gereğidir.
Kur’ân’ın lafızlarını güzel okumak, Kur’ân’ın her lafzın ve her harfin hakkını vermek, kelime ve terkiplerin eda ve şivesini
gözeterek okumaktır.
Kur’ân-ı Kerim Arap lisanı ile nazil olması sebebiyle okunan ayetlerden murat edilen maksadın hâsıl olabilmesi için, Arapça
lafız ve harfleri doğru bir şekilde telaffuz etmek gerekir. Çünkü bir harf yanlış okunduğu zaman kastedilen mana ifade edilmiş
olmaz.
Tecvidin gayesi; Kuran-ı Kerim’i tilavet ederken dilin hatadan korunması, okuyanların dünya ve ahiret sorumluluğundan
kurtarılmasıdır. Çünkü tecvid; Kur’ân tilavetini, harflerin mahreç ve sıfatlarının hakkını düşürmeden, ilave ve eksiklik
yapmadan ve zorluk çekmeden meleke kesbederek güzel yapmayı öğretmektir.
Tecvid ilmini teorik olarak öğrenmek farz-ı kifaye; Kur’ân harflerini lazımî sıfatlarına uygun kendi mahreçlerinden düzgün ve
doğru okumak farz-ı ayn; harfleri birbirleri arasındaki kurallara uyarak yani “idğam, izhar, iklab, ihfa vb…” arızî sıfatlara riayet
ederek okumak ise vaciptir.
“Biz ona (peygambere) Kur’ân’ı tertil ile okuduk” (Furkan 25/32) ve “(Ey Peygamberim!) Kur’ân’ı tertil ile oku” (Müzzemmil 73/4)
anlamındaki ayet-i kerimelerinden Kur’ân ayetlerinin Hz. Peygambere tertil üzere indirildiğini ashaba da aynı ölçülere uyularak
öğretildiğini anlıyoruz ve Kur’ân’ın tertil üzere yani tecvid kurallarına riayet ederek okunması gerektiğini öğreniyoruz.
Tecvit ilmi; Kuran’ın lafız ve harflerini hatasız olarak, ahenk ve şivesine riayet ederek ve bütün özellikleri ile Kuran-ı Kerim’in
harf ve kelimelerinin düzgün okunmasını temin etmektir.




 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010




Tercüme




Arapça "terceme" fiilinin mastarı olan "tercemetün" kelimesinin Türkçe'de kullanılan şeklidir.
Sözlükte; bir sözü söylendiği dilde açıklamak, bir sözü başka bir dilde açıklamak, bir sözü bir kimseye ulaştırmak, bir sözü
başka bir dile nakletmek, bir sözün anlamını diğer bir dilde dengi bir sözle aynen ifade etmek demektir. Tercüme aslın
anlamına tamamen uygun olması için açıklıkta, delâlet etmede, mücmel ve mufassal, genel ve özel, mutlak ve kayıtlı olmada,
kuvvette, güzel edada, üslupta, ilim ve sanatta asıldaki ifadeye denk olması gerekir. Aksi takdirde eksik bir tercüme olur. Bu
itibarla böyle bir tercüme yapmak oldukça zordur. Tercümeye, günümüz Türkçe'sinde "çeviri" denmektedir. Tercüme, harfî
veya lafzî, manevî veya tefsîrî olmak üzere iki kısımdır. Harfî-lafzî tercüme, bir cümleyi kelimesi kelimesine tercüme etmektir.
Yani bir dildeki ifadeyi inceleyip, aktarılacak dildeki tam karşılığını bulmak ve anlamı aynen aktarmaktır. Manevî-tefsîrî
tercüme ise; aktarılan sözün aslına benzemesi gözetilmeyen, sadece asıldaki anlam ve gayeleri güzel bir şekilde aktarmaktır.
Günümüzde, daha çok bu tür tercüme yapılmaktadır. Kur'ân'ın lafzî tercümesini yapmak mümkün değildir. Tercüme yapanlar
tefsîrî tercüme yapmaktadırlar. Yaptıklarına "tercüme" kelimesi yerine "meâl" kavramını kullanmaktadırlar.



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010





Tertil



Bir şeyi güzel, düzgün ve tertip ile kusursuz bir şekilde açık açık, hakkını vererek açıklamaktır. Kur’ân’ı tertil üzere okumak;
Kur’ân’ı her harf, kelime, tertip ve manasının hakkını vererek, eda ve seda ile tecvit kurallarına uyarak, güzel, düzgün ve
kusursuz bir şekilde ağır ağır ve tane tane okumaktır. Peygamberimiz (s.a.s) Kur’ân’ı tertil ile okumanın önemini şöyle dile
getirmiştir: “(Kıyamet günü) Kur’ân okuyan kimseye şöyle denir: Oku, yüksel ve dünyada Kur’ân’ı tertil ile okuduğun gibi (şimdi
de) tertil ile oku. Senin cennetteki derecen, mevkiin okuduğun ayetlerin sonuncusuna göredir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 355) Bu hadis-i
şerif, hem Kur’ân’ı tertil okumanın gerekliliğini hem de çok Kur’ân okumanın önemini ifade etmektedir. “Kur’ân’ı güzel ve
kolay bir şekilde okuyan kimse şerefli ve sadık yazıcı meleklerle beraberdir.” (Buharî, Tevhîd, 52)Bu kelime Kur'ân'da iki âyette
geçmiştir. Yüce Allah, Furkân sûresinin 32. âyetinde, Kur'ân-ı ağır ağır okuduğunu (parça parça indirdiğini) bildirmiş ve
Müzzemmil sûresinin 4. âyetinde ise Peygamberimize, dolayısıyla her mümine, "...Kur'ân'ı tertil ile oku" buyurmuştur



 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Tilâvet




Tilavet; tabi olmak, peş peşe yapmak, geciktirmek, okumak ve manasını düşünmek anlamlarına gelir.
ıstılahta, Kur'ân'ı usulüne uygun olarak okumak demektir. Kur'ân'da "telâ" fiili 61 defa geçmiş ve takip etmek (Şems, 91/2),
okumak (Enfâl, 8/2), ilim ve amel ile tâbi olmak (Bakara, 2/121), indirmek (Âl-i İmrân, 3/58) ve uydurmak (Bakara, 2/102), anlamlarında
kullanılmıştır. Bu kelime daha çok âyetleri, Kur'ân'ı okuma anlamındadır.
“Tilâvet”, kıraat'ten daha özeldir, her tilavet kıraattir, ancak her kıraat tilavet değildir. Çünkü tilavette, tekrar tekrar ve güzel
güzel okuma, okunanı anlama ve hükümlerine uyma, insanlara bildirme ve duyurma anlamı vardır.
“Kitaptan sana vahyolunanı oku.” (Ankebût, 29/45) Bu ayette geçen kitaptan maksat Kur'ân-ı Kerim’dir. "Vahyolunan" ise
ayetler, Allah'ın emir ve yasakları, hüküm ve tavsiyeleridir. "Kitaptan sana vahyolunanı oku" emri, dört görevi içerir:
(a) Kur'ân okumayı öğrenmek ve okumak
"Oku" emrini yerine getirebilmek için, her şeyden önce Kur'ân okumayı öğrenmek gerekir. Dolayısıyla her Müslüman’ın
Allah'ın kitabı Kur'ân'ı aslından yani Arapça olarak düzgün, doğru, güzel ve anlamını bozmayacak bir şekilde okumayı
öğrenmesi gerekir.
(b) Kur'ân'ın içeriğini öğrenmek ve anlamak
Kur'ân'ı okumanın asıl amacı, Allah'ın kelamını anlamak, içeriğini; emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, hüküm ve
tavsiyelerini öğrenmektir. Aşağıdaki ayetler bunun delilidir: "Biz, düşünüp anlayabilsinler diye (gerçekleri) bu Kur’ân’da değişik
biçimlerde açıkladık." (İsra, 17/41) "Biz Kur'ân'ı, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’ân olarak indirdik." (Yusuf, 12/2)
Kur'ân'ı derinlemesine anlayıp içeriğini öğrenebilmek için Arap dilini, tefsir, hadis, fıkıh, kelam, tarih, sosyoloji ve psikoloji
bilim dallarını bilmek gerekir ise de Kur’ân meali ve tefsiri okuyarak da belirli bir düzeyde Kur'ân'ı anlamak ve öğrenmek
mümkündür. Bütün kitaplar, bir tek kitabı yani Kur'ân'ı anlamak ve öğrenmek için okunur.
(c) Kur’ân'ın hükümlerine, emir ve yasaklarına uymak.
"Ütlü" fiilinin "uy, tabi ol" anlamı bu manaya işaret etmektedir. Kur'ân'ı okumak, öğrenmek ve anlamaktan maksat;
hükümlerini uygulamak, emir ve yasaklarına uymak, öğüt almaktır.
"Andolsun biz, Kur’ân'ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?" (Kamer, 54/17) anlamındaki ayetler
bunun delilidir.
(ç) Kur’ân ve hükümlerini diğer insanlara öğretmek.
"Ütlü" fiilinde "bildir, haber ver" anlamı da vardır. Şu ayetlerde “ütlü” fiili bu anlamdadır: "(Ey Peygamberim!) De ki, “Gelin,
Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyup bildireyim." (En'âm, 6/151) "(Ey Peygamberim!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini
gerçek olarak oku, haber ver." (Mâide, 5/27)




 

LiyA

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
5 Kas 2012
Konular
7,633
Mesajlar
14,587
MFC Puanı
62,010






Tilâvet Secdesi



Kur'ân'da on dört yerde geçen secde âyetlerinin okunması veya işitilmesi halinde yapılan secdeye denir. Bu secdenin
yapılması vaciptir. Tilavet secdesiyle ilgili olarak Kur’ân-ı kerimde geçen bir ayette şöyle buyrulmaktadır: “Onlara Kur’ân
okunduğu zaman secde etmiyorlar!” (İnşikâk 84 / 21) Tilavet secdesinin vacip oluşuna delil olarak Abdullah bin Ömer (r.a) şöyle
bir rivayette bulunmuştur: “Peygamber (s.a.v) Kur’ân okurken içinde secde ayeti bulunan bir sureye geldiğinde secde ederdi.
Biz de kendisiyle birlikte secde ederdik. Öyle ki, bir kısmımız alnını koyacak yer bulamazdı. Resûlüllah (s.a.v) buyurdular ki:
“Ademoğlu secde ayetini okuduğunda secde ederse, şeytan ağlayarak oradan uzaklaşır ve şöyle der: Eyvah! Ademoğlu secde
etmekle emr olundu, secde etti; ona cennet var. Ben de secde etmekle emr olundum ama isyan ettim; bana da ateş var!”
(Müslim, İman,133; İbn Mâce, İkame, 70)Kur’ân-ı kerimdeki secde ayetlerinden birinin okunması halinde secde etmenin gerekliliği
hususunda Müslümanlar görüş birliği etmişlerdir.Tilavet secdesinin şartları: Namazın İftitah tekbiri ile vaktinin belirtilmesi
niyeti dışındaki bütün şartları Tilavet secdesi için de şarttır. Bu secde için İftitah tekbiri alınmaz. Müslüman, akıllı ve ergen
olmak; âdet ve loğusalık hallerinden temiz olmak gibi namaz için gerekli olan vücup şartları, Tilavet secdesi için de vücup
şartıdır. Şu halde secde ayetinin okunduğunu işiten gayr-ı Müslim, deli, âdetli veya loğusa bir kimsenin Tilavet secdesi yapması
gerekmez. Ama bunlardan birinin okuduğu secde ayetini işiten kimse, secde etme ehliyetine sahipse secde etmekle yükümlü
olur. Secde ayetinin okunduğunu işitenler, sarhoş veya cünüp olsalar bile secde etmekle yükümlü olurlar. Ancak işittikleri
esnada durumları müsait olmadığından, secdeyi daha sonra kaza olarak yerine getirirler. Secde ayetini deli bir kimse veya
mümeyyiz olmayan bir çocuk okumuş ise, bunu duyanların secde etmeleri gerekmez. Çünkü Kur’ân-ı Kerim okumanın sahih
olması için okuyan kişinin iyi ile kötüyü birbirinden ayırabilen / mümeyyiz biri olması şarttır. Elektronik cihazlarda okunan
secde ayetini işitenler de secde etmekle yükümlü olmazlar.Tilavet secdesinin sebepleri: Tilavet secdesinin sebepleri üç
tanedir:(a) Secde ayetinin okunması. Sağır olmak gibi bir sebepten dolayı kendisi duymasa bile secde ayetini okuyan kimsenin
secde etmesi vaciptir. Bu ayeti ister namaz dışında, ister namazda, gerek imamın ve gerekse yalnız başına namaz kılmakta
olanın okuması halinde secde etmesi vaciptir. İmama uyarak namaz kılmakta olan kişiye, secde ayetini okusa bile secde etmek
vacip olmaz. Çünkü bu kişinin, imamın arkasında namaz kılmaktayken Kur’ân okuması yasaktır. Dolayısıyla okuması da secde
etmesini gerektirmez. Hatip, Cuma hutbesini okurken secde ayetini okursa hem kendisinin hem de kendisini dinleyenlerin
secde etmeleri vacip olur. Bu secdeyi minberden inerek yapar ve cemaat de kendisiyle birlikte secde eder. Ancak
minberdeyken secde ayeti okuması mekruhtur. Namazdayken secde ayeti okuması halinde bu secdeyi rüku zımnında veya
namazın asli secdesiyle birlikte yapması mekruh olmaz. Ama bu durumda yalnız kendisinin secde etmesi bunun aksinedir. Bu
durumda namaz kılanları şaşırtacağı için mekruh bir fiil işlemiş olur.(b) Secde ayetini başkasından işitmek. İşiten kişi ya
namazda olur ya da namaz dışında olur. Okuyan kişi de bu iki durumdan birinde olur. İşiten kişi namazda ise, ister imam ister
yalnız başına namaz kılmakta olan biri olsun, bu secdeyi namaz dışında yapması gerekir. Ancak bu ayeti imama uyan biriden
işitecek olursa, kuvvetli görüşe göre secde etmesi gerekmez. Secde ayetini işiten kişi, imama uyarak namaz kılmakta olup bu
ayeti kendi imamından başka birinden duyarsa yine secde etmesi gerekmez. Eğer kendi imamından duyar ve kendisi de
müdrik; namazın başından beri imamla birlikteyse, secdede de imama uyması gerekir. Eğer bir rekat kılındıktan sonra imama
tabi olmuş: mesbuk biri ise ve secde ayetinin okunmasından önce imama tabi olmuşsa, tilavet secdesini imamla birlikte
yapması gerekir. Secde ayetinin okunduğu rekattan sonraki bir rekatta imama tabi olmuşsa, namazdan sonra tilavet secdesini
yapması gerekir.(c) İmama uyma. İmam secde ayetini okuduğunda, kendisine uyanlar bunu işitmeseler bile secde etmekle
yükümlü olurlar.Tilavet secdesinin yapılışı: Tilavet secdesi şöyle yapılır:Abdestli olarak kıbleye yönelerek tilavet secdesi
niyetiyle eller kaldırılmaksızın Allahü ekber diyerek secdeye varılır. Secdede üç defa (Sübhane Rabbiyel a’lâ) dedikten sonra
Allahü ekber diyerek kalkılır. Secdeden sonra selam verilmez. Namaz kılmakta olan bir kimsenin bu secdeyi rüku ederek ve
namazın asli secdesine vararak yerine getirmesi, hastanın veya binek üzerindeki yolcunun da ima ederek ifa etmeleri
mümkündür. Oturmaktayken secde ayetini okuyan kimsenin, ayağa kalkıp ondan sonra eğilip secdeye varması müstehap olur.
Secde ayetleri: Kur’ân-ı Kerimde geçen secde ayetleri, 14 tanedir: (1) A’râf suresinin 206;(2) Ra’d suresinin 15,(3)Nahl
suresinin 49,(4)İsra suresinin 109,(5) Meryem suresinin 58,(6) Hac suresinin 18,(7) Sâd suresinin 24, (8)Furkan suresinin 60
(9)Neml suresinin 25, (10) Secde suresinin 15, (11)Fussılet suresinin 37,(12)Necm suresinin 62, (13), İnşikâk suresinin 21,(14)
Alak suresinin 19'uncu .ayetidir.



 
Üst