Son Mesaj Kimde? (6)

Bu veriler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tam aksini düşünüyorum !
Karadenizliyim lakin bir tarafım da Yalova lı her karesini bilirim sokakları olsun ev halleri olsun şiddet duymadım kendi halinde uysal bir toplum ..Gözlemlediğim şehir Yalova .
Doğu illerinde bilhassa çocuk evlilikleri herkesçe bilinmekte bir kere daha çocuk yaştakiler şiddete maruz kalırken yetişkinleri düşünemiyorum ..

eFuL!m adlı üyeden alıntı:

Tam aksini düşünüyorum !
Karadenizliyim lakin bir tarafım da Yalova lı her karesini bilirim sokakları olsun ev halleri olsun şiddet duymadım kendi halinde uysal bir toplum ..Gözlemlediğim şehir Yalova .
Doğu illerinde bilhassa çocuk evlilikleri herkesçe bilinmekte bir kere daha çocuk yaştakiler şiddete maruz kalırken yetişkinleri düşünemiyorum ..

Genişletmek için tıkla ...

Ben yıllardır batıda yaşıyorum. Elazığdan ilk çıktığımda ilkokul 5. Sınıftaydım. Ozamandan şimdiye Batıdayım. Neredeyse her ilde kaldım. Son yıllarda da Doğuya gezmeye, toplumu tanımaya gidiyorum. İnan batı toplumunda şiddet çok çok fazla. Mesela geçenlerde bingöldeydim. Kadına şiddet gösteren birini toplum, aile dışlıyor. Bşrde kadının ailesi o kocayı dünyaya geldiğine pişman eder... Toplumsal ve sosyolojik koşullar maalesef çok değişti. Bende eskiden öyle sanıyordum. Ama gördüğüm tam tersi. Kadın daha saygın, daha özgür...
Dikkat ettin mi kadın milletvekili ve belediye başkan adayı doğuda daha fazla. Ayrıca çocuk istismarı ve cinnsel istismarda batıda dahafazla.
Dur tuikin 2014 verisi vardı onuda atayım buraya...

Yani herşey duyduğumuzdan çok çok farklı

Cinsel istismar en çok:

1-İstanbul

2-İzmir

3-Adana

4-Antalya

5-Mersin

6-Ankara

7-Kayseri

8-Diyarbakır

9-Bursa

10-Aydın

11-Sakarya

Cinsel istismar en az:

1-Tunceli

2-Kırıkkale

3-Gümüşhane

4-Kırşehir

5-Çankırı

6-Kastamonu

7-Bingöl

8-Bayburt

9-Artvin

10-Kilis

11-Hakkari

TÜİK, 2014

Veriler bana çok ilginç geldi, düşünülenin tam aksine...

Dikkat ettim büyük illerde istismar daha fazla .. Evet görünmeyen bir yüzü var oraların ..Bazen dizilerdeki hanımağaları koyuyorum real hayata evet Doğu kadını bizim buralardaki kokoş hatunları alt eder .. Hiçbirşey göründüğü gibi olmuyor qasem biz milletçe çabuk gaza geliyoruz illaki yaşayacaz gözümüzle de şahit olacaz başka türlü idrak edilemiyor ...

Avatar olarak , düzeltir misiniz ?
Herkül

Herkül bende bunu istiyorum avatrımı degiştirirmisin

Sindy tamamdır.

Sakil adlı üyeden alıntı:

Avatar olarak lütfen?

Genişletmek için tıkla ...

Tamamdır kardeşim.

Tşk ederim Yalnızkurt

“Ve onlar ki, Allah’a ve elçilerine inandılar, onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmadılar; işte (Allah), pek yakında onların da mükâfatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”

(Nisa Suresi 152).

“Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, inananlar da. Tümü, Allah’a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. ‘O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana’dır’ dediler.”

(Bakara Suresi 285).

Peygamberler de dâhil mahşer günü herkes yalnızca Allah’tan medet isterler. 



D6603 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Buhari'de geçen İlgili hadisin özeti şöyledir:

Hz. Enes anlatıyor: Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:

“Kıyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem’e (as) gidip: 'Evlatlarına şefaat et!' diye talepte bulunacaklar. O ise: 'Benim şefaat yetkim yok. Siz ilk gönderilen Resul olan Nuh’a (as) gidin.' diyecek. (Bazı rivayetlerde Hz. Nuh zikredilmemiştir).

Bunun üzerine Hz. Nuh’a (as) gidecekler. O da : 'Ben yetkili değilim! Ancak, siz İbrahim’e (as) gidin! Çünkü o Halilullah’tır.' diyecek.

İnsanlar Hz. İbrahim’e (as) gidecekler. Ancak o da: 'Ben yetkili değilim! Ancak Hz. Musa’ya (as) gidin. Çünkü o kelimullah’tır.' diyecek.

Bunun üzerine insanlar Hz. Musa’ya (as) gidecekler. O da 'Ben yetkili değilim! Ancak Hz. İsa’ya (as) gidin. Çünkü O Ruhullah’tır ve onun kelimesidir!' diyecek.

Bunun üzerine ona gidecekler. O da: 'Ben buna yetkili değilim. Lakin Muhammed’e (asm) gidin!' diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara: 'Ben şefaate yetkiliyim!' diyeceğim. Rabbimin huzuruna çıkmak için izin talep edeceğim. Bana izin verilecek. Önünde durup Allah’ın ilham edeceği ve şu anda muktedir olamayacağım hamdlerle Allah’a hamdü senada bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacağım.

Rab Teala: 'Ey Muhammed, başını kaldır! Dilediğini söyle, söylediğine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Şefaatte bulun, şefaatin kabul edilecektir!' buyuracak.

Ben de: 'Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!' diyeceğim. Rab Teala: '(Çabuk onların yanına) git! Kimlerin kalbinde buğday veya arpa tanesi kadar iman varsa onları ateşten çıkar!' diyecek. Ben de gidip bunu yapacağım!..” (Buhari, Tevhid 36, 19, 37; Müslim, İman 322)

- Bu hadiste açıkça görüldüğü gibi, sırasıyla ilgili peygamberlere şefaat etmeleri için müracaat edenler, Hz. Âdem’den beri var olan bütün insanlardır. Hadisin başında Âdem’e gidenlerin “Evlatlarına şefaat et!” demeleri de bunun açık ifadesidir.

- Bununla beraber, Hz. Peygamber (asm)'in hadiste “Ümmetim, ümmetim!” demesi, bu hadisin ifadesinin anlaşılmasını gerçekten zorlaştırmıştır. Alimler, “müşkil” dedikleri bu problemin farkına varmışlar ve konuyu şöyle açıklamışlar:

Bu hadisi, zikreden ravilerden bazıları, hadisin bir bölümünü, diğer bazıları diğer bir bölümünü aktarmışlar. Bu sebeple hadis rivayetinde bir kapalılık olmuştur. Bunun açıklaması şöyledir:

1) İlk başta bütün insanlar mahşer meydanında çok şiddetli bir sıcaklık altında çok uzun bir zaman beklemekten bunalan insanlar, Hz. Âdem’e ve nihayet Hz. Muhammed (asm)’e şefaat etmesi için müracaatta bulunurlar.

Hz. Peygamber burada şefaat-i uzma makamında bütün insanlara şefaat edecek ve böylece mahkeme-i kübra safahatı başlayacak ve insanlar bununla oradaki bekleme sıkıntısından kurtulacaklardır.

2) Mahşer meydanında kurulan mahkemeden sonra insanlar mizan gibi hesaplardan geçtikten sonra, sırattan/köprüden geçecekleri sırada kâfirler ve bir kısım günahkar müminler cehenneme yuvarlanacaklar.

İşte bu makamda Hz. Muhammed (asm) yeninden şefaat edecek ve özellikle “ümmet”i için şefaat hakkını isteyecek ve arpa miktarı kadar imanı olanın cehennemden kurtulmalarına şefaat edecek ve onların kurtulmalarına vesile olacaktır. (krş. İbn Hacer, Fathu’l-Bari, 11/435-440)

Yukardaki yorumlarıda okuduğumda iki şeyin karıştığını görüyorum.
Vahyin bahsettiği Cahiliye kavramı ile Bilgisizlik anlamına gelen cehalet, cahil kavramlarını birbirinden ayırt etmeden farklı argümanlar üzerinden konuyu değerlendiriyorsunuz.

Cahiliye insanını merkeze alırsanız mevzu bilgili olup olmamasına bakılmaksızın, hakikat karşısındaki takındığı tavır, davranış ve hareket merkeze alınarak değerlendirilir.
Cahil insanı ele aldığınızda ise, merkeze bilgi, alanda yetkinlik merkeze alınarak ele alınmalıdır.

Konuyu doğru eksende ele almak gerek.
Konu ilk mesajda doğru ele alınmadığından pas geçiyorum.
İnşallah daha sonra ayrı ayrı iki tetimi ele almak istiyorum...

D6603 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi