• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Marksizm'in İncelemesi

Ragnar

Emektar Üye
Üyelik Tarihi
30 Haz 2015
Konular
1,446
Mesajlar
4,354
MFC Puanı
37,550
14 Mart 1883 günü Dünya büyük bir düşünürü,teorisyeni Bilimsel sosyalizm'in kuramcısı Komünizm'in kuramsal kurucusu Karl Marx'ı sonsuzluğa uğurladı.

'Bütün ülkelerin işçileri birleşin' diyerek işçi sınıfını proleteryanın önderliğinde örgütlenmeye ekonomik,toplumsal,kültürel yaşamlarını devrimle değiştirmeye çağırdı.Karl Marx, Hegel, Feuerbach, Bauer gibi filozof ve felsefecilerden etkilenmiştir.Bunun yanı sıra Adam Smith ve David Ricardo gibi İngiliz iktisatçılarından politik ekonomi alanında, Rousseau başta olmak üzere Fransız eşitlikçi ve sosyalist düşüncesinden Fransız politikasından da etkilenmiştir. Marx genellikle Hegel üzerine yazar, Yahudi sorunu üzerine isimli makalesi için çalışır. Daha sonraları bir Feuerbach takipçisi olan Marx, Feuerbach'i eleştirmeye başlar ve Alman ideolojisinde temellerini attığı tarih çalışmasına ve 'Tarihsel Materyalizm' görüşünü savunmaya kendisini adar. Bu görüşün temel savı 'İnsanların varlığını belirleyen onların bilinci değil, tersine onların bilincini belirleyen onların toplumsal varlığıdır.' olarak özetlenebilir. Marx artık tarihi üretim ilişkilerine bağlı olarak ele almaya başlar ve mevcut endüstriyel kapitalizmin kaçınılmaz çöküşü üstünde çalışır. 1847 yılında yazdığı Felsefenin Sefaleti, Pierre-Joseph Proudhon ve Fransız sosyalist düşüncesine karşı eleştiri ve cevap niteliği taşır. Daha sonra 21 şubat 1848'de Marx ve Engels'in en ünlü çalışması Komünist Manifesto yayınlanır. Marx'ın felsefesinin dayanak noktası insanın doğası ve toplumun içindeki yeridir. Hegelci diyalektiğin yardımıyla insan doğasının değişmezliği kavramını reddeder. Burada kastedilen insan doğası, fizyolojik ihtiyaçlar değil insanın toplum içinde yarattığı hareket ve davranış biçimidir. Bunuda 'Tarihsel Süreç' ve 'Doğa' kavramlarını ele alarak yapar. Sosyal koşulların davranışı belirlemesi, doğanın insanın davranışlarını belirlemesinden önce gelir. Ama bu insan doğasının varlığını reddetmez, yabancılışma teorisi bunun üstüne kurulur. İnsan emeği kaçınılmaz olarak doğal bir kapasite gerektirir ama bu da insan bilincinin aktif rolüne sıkıca bağlanır. Marx, Avrupada üretici güçlerin, üretim ilişkilerinden daha önce geldiğini ve daha hızlı değiştiğini söyler. Marx toplumdaki sınıfların bu üretim biçimlerine bağlı olarak oluştuğunu söyler. Bir sınıfı oluşturan insanlar kendi istekleri yahut bilinçleriyle bir araya gelmiş değildir. Her sınıfında kendi çıkarına farklı bir isteği vardır, bu da toplumda çatışmaya yol açar. İnsanlık tarihinin en kalıtımsal özelliği sosyal sınıfların çatışmasıdır bunu Marx'ın ünlü sözüyle özetleyebiliriz.
'Şimdiye kadar ki bütün toplumların tarihi,sınıf savaşımları tarihidir.'

Leninizm'in Marksist Anlayışa Katkısı

Lenin, proletaryanın başarılı bir devrimi ancak devrimci bir bilince sahip olunca yapabileceğini, bunun da öncü partinin rolünü üstlendiği zaman gerçekleşebileceğini belirtir. Lenin kapitalizmin ancak devrimci yollarla yıkılabileceğini düşünüyordu. Lenin'in emperyalizm teorisi marksizme en önemli katkılardan birisidir. Lenin emperyalizm teorisini büyük ölçüde John Atikson Hobson gibi İngiliz ve Rudolf Hilferding gibi Avusturyalı burjuva iktisatçılardan geliştirdi. Lenin, emperyalizmi kapitalizmin en yüksek basamağı olarak görüyordu. Lenin'e göre gelişmiş kapitalist ülkelerde proleter devrim gerçekleşmez çünkü bu ülkeler işçilerine nispeten yüksek standat ve çeşitli fırsatlar sağlar ve işçilerin devrimci bir bilince ulaşması mümkün olmaz. Bu yüzden ancak daha az gelişmiş ülkelerde işçi devrimi mümkün olabilir.

Stalinizm'in Marksizm'e Zararları

Bu bölümdeki Staline olan eleştirilerim 1924 yılından sonrasını kapsamaktadır.Yani Vlademir Lenin'in ölümden sonraki Stalin'in politikalarını içerir.1924 yılına kadar marksist bir devrimci olan Stalin Leninden sonra Troçki ile iktidar mücadelesine başlamış ve ele geçirmiştir. Bundan sonra gelişen olaylar ve politikalar Stalinist olarak adlandırılır.

1924 yılında Lenin'in ölümünden sonra Stalin Sovyetlerin yeni lideri olmuştur. Ancak Lenin'in Marksizm'e yaptığı katkıların yanı sıra Stalin mutlak güç olarak bir baskı diktatörlüğü kurmuş ve muhalefeti yok etme politikasına girişmiştir. Lenin ölmeden 3 yıl önce 1920-1921 yıllarında Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı sorununu çözemediği ve Gürcistan'a asimilasyon uyguladığı için Stalin'i şiddetle eleştirmiştir. Lenin bu konudaki görüşünü 'Ulusal sorunlar bastırılmamalı,çözülmeli.' şeklinde açıklamış ve Stalin'i eleştirmiştir. Uzun yıllar süren savaşlar, Bolşeviklerin savaş ekonomi politikası 1921 yılındaki kıtlık ve düşman hükümetlerin kuşatması sonucunda Rusya harap olmuştur. Lenin bunun üzerine savaş komünizmi politikasını sanayi ve özellikle tarımı yeniden yapılandırmak için NEP(Yeni Ekonomi Politikası)ile değiştirdi. Lenin'in ölümünden sonra NEP Stalin tarafından kaldırışmıştır. Stalin, Marx ve Lenin'in düşüncelerini çarpıtarak sosyal emperyalizmin ve revizyonizmin temellerini atmıştır. Kişisel egosu ve iktidar hırsı yüzünden birçok muhalifi ajan şeklinde nitelendirerek infaz ettirmiştir. Bunun yanı sıra birçok bolşeviki de kendi politikasına uymuyor diye hapse attırıp bir bölümünüde sürgüne göndermiştir. Lenin'in birçok heykelini Sovyetlerin dört bir yanına yaptırarak tapınmaya varıcak şekilde kültleştirmiştir. 1953 yılında öldüğünde Marksizm ve Leninizm'in temelleri artık eskisi gibi sağlam değildi ve Kruşçev ve Gorbaçov ile birlikte Sovyetler Birliği glasnost ve perestroyka adlı politikaları uygulamaya başladı ve emperyalizme geri dönüş yaptı.

Gramsci'nin Marksizm'e Bakışı

Antonio Gramsci batı marksizmi'nin temel düşünürlerinden birisidir. 20.yüzyılda Marksizm'e farklı bir yorum getirmiştir. Gramsci İtalyan faşizmi tarafından hapsedildiği yıllarda 30'dan fazla defter ve toplam 3000 sayfa tarih ve analiz yazısı yazdı. Bu yazılar hapishane defterleri olarak adlandırıldı. Hapishane Defterleri, Gramsci'nin İtalya tarihini ve milliyetçiliğinin izlerini sürerken aynı zamanda Marksist kuram ve kendi adıyla anılan eğitim kuramıyla ilgili bazı düşüncelerini de içerir. Gramsci, toplumsal yaşamda son tahlilde belirleyici olan şeyin ekonomi olduğunu kabul ettiği için marksist bir düşünürdür. Bu anlamda o da, diğer marksist düşünürler gibi, siyaseti sınıf temelinde ele alır. Fakat Gramsci'nin bir tarihsel blokun oturduğu belirli bir tarihsel momentte, siyasetin de toplumsal yaşam üzerinde etkiye sahip olabileceğini kabul etmesi, onu klasik bir marksist kuramcı olmaktan çıkarır. Gramsci'ye göre tarihsel blok,tarihin belli bir evresine denk düşen alt yapı üst yapıya göre biçimlenmiş olması, ekonominin belirleyici olduğunu gösterir. Buna karşın Gramsci, tarihsel blok birkez oluştuktan sonra üst yapınında alt yapınında üzerinde, dolayısıyla siyasetinde ekonomi üzerinde etkiye sahip olabileceğini kabul eder. Benito Mussolini zamanında faşist rejim tarafından tutuklanan Gramsci, savcısının karşısına çıktığında savcı 'Bu beynin çalışmasını yirmi yıl durdurmalıyız.' demişti. Marx'ı yeri geldiğinde eleştirmiş farklı bir yorum getirmiş yeri geldiğindede ortaya atılan düşünceleri yeterli bulmuştur. Dikkate değer düşünceleri olan bu marksist teorisyenin daha çok incelenmesi gerekmektedir.

Marksizm'in Günümüze Etkileri

19. yüzyılın en etkili ideolojisi dersek Marksizm'e yanlış tanımlamış olmayız. O zamandan bu yana Marksizm hala geçerliliğini korumaktadır. Gücünü teori ve pratiğinden alan bu akım dünyanın dört bir yanını etkilemiştir. 1917'deki Ekim Devrimi ile popülerliğini arttırmış ve Sovyetler Marksizm'in kalesi olmuştur. Lenin'in katkıları ile marksizme Leninizm eklenmiş ve yönünü Lenin'in tezleri ile Asya'ya çevirmiştir. Bunuda neticelerini 1949 Çin Devrimi ile görüyoruz. Mao Zedong'un İşçi-Köylü ittifakı ile yaptığı Devrim marksizmi Asyalılaştırmıştır. Batista diktatörlüğüne karşı verilen gerilla mücadelesi ile Küba Devrimi gerçekleşmiş ve Marksizm Latin Amerika'ya ulaşmıştır. Birçok Avrupa, Afrika, Latin Amerika ülkelerinde Komünist rejimler kurulmuştur. İnsanların sınıf bilincini ve örgütlü mücadelesinin sonuçlarını anlatan Marksizm sınıf mücadelesinin bir sonucu olarak devrimci savaşın bir ürünüdür. Eşitliğin emperyalizme karşı direncin kalesi olan Marksizm dünya devrimlerinin rehberi olmaya devam edicektir.
 
Üst