• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

"Pera Palas'ta Gece Yarısı" Dizisi İncelemesi

Ragnar

Emektar Üye
Üyelik Tarihi
30 Haz 2015
Konular
1,446
Mesajlar
4,354
MFC Puanı
37,550
Başrollerinde Hazal Kaya, Selahattin Paşalı ve Tansu Biçer'in yer aldığı “Pera Palas'ta Gece Yarısı” dizisi Netflix'te seyirciyle buluştu. Diziyi, konusundan oyuncularına ve hikayenin nasıl işlendiğine kadar derinlemesine inceliyoruz.



1647240050885.png

1647240072201.png
"Pera Palas'ta Gece Yarısı" Dizisi İnceleme:
Dizinin en büyük başarılarından biri prodüksiyon, set ve kostüm tasarımına gösterilen özen. Dizinin, bütçesini doğru bir şekilde değerlendirerek figürasyon konusunda eksik kalmadığını söylemek gerek. Figürasyondan kaçınılan yapımlarda sahneler ne kadar başarılı dizayn edilmiş olursa olsun, izlerken gözümüze yapay gelebiliyor ve bu da çoğunlukla figürasyondan kaynaklı oluyor. Arka planda doğru oranda insan görmememiz veya figüranların inandırıcılıktan uzak hareketleri, biz farkında bile olmadan dikkatimizi çekebiliyor. "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisinde ise gerçekten İstanbul kalabalığını hissediyoruz. Figüranların, aksiyon ve yerleştirmeleriyle "Konuşuyormuş gibi yap"tan daha detaylı bir şekilde yönetildiğini görebiliyoruz. Tabii ki günümüzde geçen bir yapım ile bir dönem işinde figürasyon kullanımının, çok büyük işçilik farklılığı yarattığının da altını çizmek gerek. Arka planda da olsalar oyunculara herhangi bir yerden aldığınız kıyafeti giydirip geçemezsiniz. Arkada otuz kişi varsa, otuzuna da döneme uygun kostüm ve aksesuar tasarlanması ve giydirilmesi gerekiyor. Bu açılardan yapımın başarısı yadsınamaz.

1647240105688.png
Senaryoya gelecek olursak; zorlu bir işe kalkışılmış ve yerli yapımlarda sık görmediğimiz "zaman yolculuğu" konusunu, yer yer aksamalar olsa da derli toplu bir şekilde hikayesinin omurgasına yerleştirmeyi başarmış. Ancak bunu yaparken senaryoda oluşan boşluklardan ve hikayenin ilerlemesi için zaman zaman kolaya kaçıldığından da bahsetmek gerek. Örneğin; karakterlerin, geldikleri tarihi sürekli etrafta buldukları gazetelerle öğrenmeleri bir süre sonra göze batmaya başlıyor. Esra'nın doğrudan İngiliz askerlerinin oturduğu masaya gidip, Mustafa Kemal'in planını anlattığı sahne, aslında tüm bu suikast girişimi hikayesinin fitilini ateşleyen durum. Ana karaktere, özellikle de zeki olarak yansıtılmaya çalışılan bir karaktere bu kadar büyük bir hata yaptırmak yerine, suikast girişimi ve Esra'nın olayların merkezine düşmesi için farklı bir çözüm bulunabilirmiş. Neyse ki senaryo kendisini "Bu sahnede Esra geçmişe gidip gitmediğinden emin değil, rüya gördüğünü sanıyor" şeklinde savunuyor. Rüyalarımızda yaptığımız saçma şeyleri düşünecek olursak izleyici olarak bu sahneye gülüp geçmekten başka şansımız kalmıyor. Bunun dışında Peride'nin dayısının yolculuğa çıkmış olması ve hikaye boyunca dönmemesi ve Peride gibi davranan Esra'nın "Dayım bu vazifeyi bana verdi" sözünü kimsenin sorgulamaması sayesinde dizide birçok olay kolaylıkla hallediliyor. Bu gibi üstün körü geçilen senaryo boşlukları olsa da muhtemelen en zekice strateji, zamanda yolculuk mekaniğinin çok da açıklanmaya çalışılmaması olmuş. Ne kadar açıklama yapılırsa tutarsızlıklar seyircinin o kadar dikkatini çekecekti. Onun yerine dizi, kendisini bilim kurgudan ziyade, fantastik türüne dayandırarak bilimsel konulara girmemeyi ve mantık hatalarına fazla dikkat çekmemeyi başarmış. Senaryoda gülümseten detaylar da var. Örneğin; Esra'nın araba kullanması, o dönemde kadınların araba kullanmaması nedeniyle birkaç adamın buna tepki vermesi ve Esra'nın bu tepkilere verdiği karşılık, göndermeli ve eğlenceli detaylardan. Esra'nın Mustafa Kemal'e Türkçe uyarı mektubu yazması ve harf devrimi henüz gerçekleşmediği için askerin yazılanı okuyamaması ama kendisinin, muhtemelen yıllardır kafasında tasarladığı fikirlerden biri olduğu için Mustafa Kemal'in mektubu okuyabilmesi de oldukça güzel bir detaydı.

1647240134547.png

1647240145160.png
Birinci bölümde çok önemli gibi gösterilip, altı oldukça çizilen Agatha Christie'nin bölümün ortasında ortadan kaybolup, bir daha hiçbir şekilde karşımıza çıkmaması ve hikayesel olarak hiçbir katkısının olmaması, biraz "olsun diye" konmuş hissi veriyor. Aslında Agatha Christie'yi bu şekilde gösterdikten ve Esra'nın hayranlığına dikkat çekildikten sonra, dizi adeta yerli bir Agatha Christie hikayesi gibi ilerleseydi çok daha güçlü bir bağ ve anlam kurulabilirdi. Belki de bu denenmeye çalışılmış ancak büyük bir hikaye anlatıldığı için klasik bir Agatha Christie tarzı cinayet-gizem öyküsünde ilerlenmesine fırsat kalmamış. Büyük olaylar, "Peride'yi kim öldürdürdü?" gizeminin önüne geçerek bir süre sonra hikayenin bu kolunu önemsizleştiriyor. Bu da Agatha Christie bağlantısının havada kalmasına ve alakasız durmasına neden oluyor.

1647240168774.png
Dizinin işlediği konular çok katmanlı ama bu çok katmanlılık durumu hikayeye derinlik katmak yerine konunun, fazla dallanıp budaklanmasına ve yer yer dağılmasına neden oluyor. Karakterler bir yandan sürekli zamanda yolculuk yapıp, bir yandan Mustafa Kemal'e karşı planlanan suikast girişimini engellemeye çalışıp, bir yandan Peride karakterini kimin öldürdüğünü bulup, bir yandan zaman akışını bozmamaya ve bazen de düzeltmeye çalışıp, bir yandan kendi geçmişlerini keşfetmeye çalışıp, bir yandan kişisel ailevi hikayelerini çözümlemeye çalışıp, bir yandan da aşk yaşıyorlar. Okurken bile yoran bu konular dizisi, izlerken seyirci olarak odak noktamızın sürekli kaymasına ve zaman zaman hikayeden kopmamıza neden oluyor. Bir sürü konunun aynı anda anlatılma çabası nedeniyle hiçbir konunun derinliğine yeterince inilemiyor. Yine de senaryo, öyle ya da böyle sonunda bütün bu konuları toparlamayı başararak büyük bir işin altından kalkıyor. Dizi bittiğinde kafamızda, ikinci sezonu merak ettirmek için bilinçli olarak bırakılmak istenen soru işaretleri dışında bir soru işareti kalmamış oluyor.

1647240203507.png


Senaryodaki belki de en takdir edilebilecek özelliklerden biri dizinin, toplumsal olarak fazla duyarlı olduğumuz bazı konulardaki aşırılıklara kaçmamayı başarmış olması. Özellikle yakın döneme kadarki çoğu Hollywood savaş filminde ve birçok yabancı yapımda olduğu gibi yerli yapımlarda da karşımıza çıkabilen "yabancı düşmanlığı"na veya ırkçılığa kaçmadan, Türkiye tarihinin önemli dönemlerinden birine hikayesinde yer vermek konusunda başarılı bir dizi. Tabii ki dizinin, tarihi yüzde yüz gerçekliğiyle aktarma gibi bir iddiası olmaması nedeniyle gerçekte yaşanmış olaylarla örtüşmediği detaylar görebiliyoruz. Ancak, işgal altında olan İstanbul'daki İngiliz askerlerinin Mustafa Kemal'e suikast düzenleme girişimini çok daha agresif ve ötekileştirici şekilde aktarabilecekken, belki Netflix'in global bir platform oluşu belki de senarist ve yapımın inisiyatifiyle; bu hikayenin asıl kötüsü, tüm İngiltere veya İngilizler olmak yerine dizide de altı çizildiği şekilde emir komuta zincirinden çıkmış bir İngiliz üst düzey asker. Zeitgeist'e yani zamanın ruhuna uygun bir tercih. Çünkü kendi kültürünü ve ulusal değerlerini korumak ve övmek için bugünün gözüyle geçmişe bakıp, o zamanın insanları üzerinden günümüzdeki toplum ve milletlere yargı dağıtmak artık sıcak bakılan bir durum değil. Bunun örneği yapımları negatif eleştirirken yerli bir yapımımızın da bunun gafletine düşmemiş olması sevindirici.


1647240263099.png
1647240271727.png

Genel olarak hikayenin ilerleyişi biraz fazla tahmin edilebilir olsa da klasik senaryo tekniklerine başvurularak konuya kaptırıp gitmemiz sağlanmış. Bölüm sonlarındaki çengellerle, sonraki bölümü merak ederek açıyoruz. Aynı teknik kullanımı, sezon finalinde de görüyoruz. Dizinin son sahnesinde Esra ve Ahmet, kendilerini 1995 yılında buluyor. Odada buldukları bebeğin yanındaki fotoğrafta gamalı haçlı bir asker dikkatimizi çekiyor. Yani muhtemelen dizinin ikinci sezonu ağırlıklı olarak İkinci Dünya Savaşı dönemi İstanbul'da geçecek. Esra, ana karakterimiz olarak bu yolculukta son sezona kadar bize eşlik edecek gibi görünüyor. Halit'i en son havada bıraktığımız için onun ikinci sezonda karşımıza çıkıp çıkmayacağından emin olamıyoruz. Belki Sonya'yı terk ettikten sonra bir şekilde Pera Palas'ın sırrını çözüp, zamanda yolculuk yaparak yeniden Esra'yı bulur belki de bir daha karşımıza çıkmaz. Ahmet karakterini ise büyük ihtimalle Esra'nın zamanda yolculuk ve gizem çözme partneri olarak izlemeye devam edeceğiz gibi görünüyor. Bu durum sevindirici çünkü dizinin, bu iki karakter arasında kurduğu baba-kız / abi-kardeş ilişkisini biraz daha derinleştirerek göstermesi güzel olur.

1647240303808.png
Dizide olayların ilerleyişinin hızı ve aksiyonlara ağırlık verilmesi, karakterlerin derinliğine inilmesine fazla alan bırakmadığı için onlarla özdeşleşmemiz pek kolay olmuyor. Karakterin duygu ve düşünceleri ve olaylara karşı verdiği tepkiler, oyuncunun jest ve mimikleriyle değil de diyalog ve aksiyonla anlatılmaya çalışıldığında ne yazık ki oyuncuların kendilerini göstermesine çok alan tanınamayabiliyor. Dizinin diyaloglarının da en güçlü yanlarından biri olmadığını göz önünde bulundurursak, oyunculukların yer yer sekteye uğraması kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle dizide ne yazık ki çok dikkat çeken ve parlayan bir oyunculuk göremiyoruz. Ancak ana karakterlerden yan karakterlere herkes, yeterli performansı sergilemiş gibi görünüyor. Oyunculuğuyla çok fazla eleştirilen Hazal Kaya ise Esra ve Peride karakterleri arasındaki geçişi net olarak göstermiş; başta samimi, biraz şapşal ve heyecanlı tavrıyla dikkat çeken Esra'nın dizi ilerledikçe, yaşadığı deneyimlerle özünü kaybetmeden ama daha oturaklı bir karaktere dönüşmesini ve karakter gelişimini yerinde yansıtmış.


"Pera Palas'ta Gece Yarısı" Dizisinin Konusu:

Sekiz bölümden oluşan "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisi, 3 Mart'ta Netflix ekranlarında izleyiciyle buluştu. Charles King'in aynı adlı ödüllü kitabından esinlenen "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisinin senaryosu Elif Usman'a ait.

Dizi, genç bir gazeteci olan Esra'nın İstanbul'daki efsanevi Pera Palas Oteli ile karşılaşmasıyla başlayan olayları konu alıyor. Otel hakkında yazı yazmak üzere Pera Palas'a gelen Esra, yapının tarihi odalarından birinde kalırken gizemli bir şekilde kendini 1919 yılında bulur. Esra, geçmişe yaptığı bu yolculuğu çözmeye çalışırken, modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e karşı düzenlenen siyasi bir komplonun ortasına düşer. Artık Esra, otel müdürü Ahmet ile birlikte Türkiye tarihinin akışını ve geleceğini korumak zorundadır. Ancak Esra, İstanbul'un en çılgın kulübünün sahibi, yakışıklı ve gizemli Halit ile tanışır tanışmaz, 1919 İstanbul'unda hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve kimsenin aslında söylediği kişi olmadığını anlar.

"Pera Palas'ta Gece Yarısı" Dizisinin Oyuncuları:

Esra karakterini canlandıran Hazal Kaya, Halit karakterine hayat veren Selahattin Paşalı ve otel müdürü Ahmet karakterini canlandıran Tansu Biçer'in başrollerini paylaştığı "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisinin oyuncu kadrosunda Engin Hepileri, James Chalmers, Yasemin Szawlowski ve Ahmet Varlı gibi isimler yer alıyor. Ayrıca dizide Hakan Dinçkol'un canlandırdığı Mustafa Kemal ve Clare Louise Frost'un canlandırdığı ünlü yazar Agatha Christie gibi tarihi kişileri de görüyoruz.

Yönetmenliğini Nisan Dağ ve Emre Şahin'in yaptığı "Pera Palas'ta Gece Yarısı" dizisinin prodüksiyon tasarımını Zeki Sarayoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Eray Bintaş, kostüm tasarımı da Çevren Sarayoğlu yapıyor.

Alıntıdır
 
Üst