• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

RUHANİ VARLIKLAR

Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310
1-Cinler

İSLAMDA CİNLER

Şahab

Şahab, bir İslam dini terimi.

Şahab, İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da, yeryüzünü dinlemek için göğe yaklaşan cinlere Allah tarafından gönderilen yakıcı bir ışık olarak tanımlanır. Cinler önceleri, yeryüzünden haber almak için göğün bazı mevkilerine yerleşir ve dinlerdi. Ancak bu sonradan men edilir. Cinler, yeryüzüne yaklaştıklarında kendilerini yakıcı bir ışık karşılamaktadır

Bu konuyla ilgili ayetler Cin suresi 8-9'dur. Ayetler şöyledir:

"8. 'Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.'

9. 'Halbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.' "


İslam inanışında cin

İslam dinindeki cin anlayışı hakkında detaylı bilgi için lütfen: İslam'da cin maddesine bakınız.

İslam dinine göre, cinler ateşten yaratılmış ve melekler gibi gözle görülmeyen ruhani varlıklardır. İnsanlar gibi yerler, içerler, evlenirler ve çoğalırlar. Erkeklik ve dişilikleri vardır. Fani, yani ölümlüdürler. Fakat insanlardan daha uzun süre yaşadıklarına inanılır. Geleceği ve gaybı bilmezler. Ancak Allah'ın kendilerine bildirdiği kadar bilgiye sahiptirler. Fakat cinler, ruhani varlıklardan olduklarından, insanların görmediği ve bilmediği birçok olayları görür ve bilirler. Cinler de insanlar gibi belli işleri yapmakla sorumludurlar. İslam inancına göre İslam'ın son peygamberi Muhammed islamı cinlere de anlatmıştır. Bir kısmı kabul ederek müslüman olmuş, bir kısmı ise kabul etmemiştir. Cinlerin, kendileri istemedikleri takdirde, insanların duyu organlarıyla algılanamayacağına inanılır. Ayrıca çeşitli şekillere girebildiklerine, kuvvetli ve hızlı olduklarına inanılır

İslam'da cinler de Allah'a karşı sorumludur, İslam'a inanmak ve ibadet etmek zorundadırlar. Bu nedenle yaşamları sırasında yaptıklarının hesabını insanlar gibi vermek zorundadırlar. Böylece, İslam inancına göre, öldüklerinde, iyi işler yapan ve inanan cinler cennete, kötü işler yapan ve inanmayancinler ise cehenneme gider.

Kuranı Kerim'de Cin Suresi dışında cinlerin bahsi geçen sureler: Zariyat. Hicr, İsra, Rahman, Kehf, Ahkaf, Enam, Neml, Sad, Saffat, Sebe, Fussılet, Secde, Araf, Nas. Bütün bu surelerde bildirilenler şunlardır: -İnsan topraktan, cin dumansız ateşten yaratıldı.

-İçlerinde Allah'a iftira eden azgın bir grup vardır.

-İnsanlardan cinlerle temas edip onları azdıranlar vardır.

-Cinler gökyüzünü yarıp geçmeyi denemiş ama üzerlerine gelen koruyucular ve ışınlar sebebiyle bunu başaramamışlardır.

-Gökyüzünde oturup etrafı dinlemek isterken üzerlerine ışın geldiğini söylediler.

-İblis cinlerdendi.

-Allah'ı aciz bırakamayacaklarını anladılar.

-Süleyman Peygamber'in cin ordusu vardı ve Kudusteki Mescid-i Aksa'nın inşaasında cinleri çalıştırmıştır.

-İçlerinde fırka fırka ayrıldılar. Zalimleri de var, mazlumları da.

-Kafirler cinlere tapıyordu.

-Cinler kalplere vesvese verir.

-Geçmişte azaba uğratıldılar.

-Cehennemin yarısı cinlerle dolacak.


HRİSTİYANLIK'TA CİNLER


Arapça cin, Eski Yunanca daimon. Eski Yunancadaki kullanılan şekliyle daimon sözcüğü, putperestlerin taptıkları tanrılar için kullanılırdı. Buna göre “demonİİ? (daimon) sözcüğü “tanrıİİ? anlamına gelir. Kitabı Mukaddes cinleri “günah işlemiş meleklerİİ? olarak, Şeytan'ın “melekleriİİ? olarak adlandırır. Bununla, onların Şeytan'ın yönetimi altına girdiklerini anlatır. Hristiyanlık'a göre Şeytan'ın isyanından sonra bazı melekler, Nuh tufanı öncesinde, gökteki görevlerini bırakarak yeryüzüne geldiler. Onlar bunu, Şeytan'ı desteklemek amacıyla yapmadılarsa da sonunda onun tarafına geçmiş oldular. Bunlar erkek şeklinde maddeleşerek kadınlarla yaşamaya başladılar. Tufan esnasında, boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve alçaltılmış bir durumda bırakıldılar. Artık maddeleşemeseler de hâlâ insanlara cinsel yönden yaklaşmaya devam ederler. Ayrıca bunu sadece erkek olarak değil aynı zamanda kadın şeklinde de yapmaya çalışırlar.

Hristiyanlık dinine göre bir cin, hatta birçok cin bir kişinin içine girebilir. Bu cinler içine girdikleri kişinin içinden çıkarılabilirler; Hristiyanlık'ta cin çıkarma olgusu mevcuttur.

Cinlerin faaliyetleri Hristiyanlığa göre üç ana grupta özetlenebilir; insanlara cinsel yaklaşımları (seks), sahte tapınmayı desteklemeleri (dinsel) ve insanlara eziyet etmeleri (sadizm-şiddet). Kutsal Metin insanları falcılık, büyücülük, ruh çağırma, sihirbazlık, ölülerden medet umarak onlara yaklaşmak gibi cinlerle ilgili faaliyetlere karışmak konusunda uyarır. Cinlerin üstün yetenekleriyle insanların beyinlerini etkileme güçleri olduğuna inanılır. Cinlerin rüyaları kendi mesajlarını vermek amacıyla kullanabileceğine inanılır.

Hristiyanlık inancında cinler kudretli varlıklardır, insanları aldatırlar ve bazı insanları medyum-aracı olarak kullanırlar. Buna göre bu medyumun söyledikleri doğru olabilir, eğer bu cinler medyuma doğruyu söylüyorlarsa. Zira, Kitabı Mukaddes cinlerin iblis (iblis = yalancı) gibi yalan söylediklerini belirtir. Ayrıca insanlara zarar verebilirler, bu nedenle Kutsal Metin onlarla ilgili şeylerden, ruhçuluğun her türünden uzak durulması gerektiğini söyler.



FOLKLOR

Latince genius'tan Arapçaya geçmiştir. Çeşitli yörelerde pir, sahip, ecinni, mekir, iyi saatte olsunlar denilmektedir. Bunların da çeşitli dinden olanları kadını erkeği bulunup bütün işlerini geceleri yaparlar, sabah ezanıyla dağılırlar, toplandıkları yerler han, hamam, değirmen, izbelik, mezarlık, ağaçlık, tekin olmayan yerler diye inanılır. Çöplüklere, incir ağacı dibine işenmez. Metruk yerlerde destur çekilir. Muzip oldukları, işleri yapıp bozdukları söylenir. Kızdıranları çarparlar. İnsanların arasını bozdukları, karı kocayı ayırdıkları, inme indirdikleri, kadın veya erkeğe tutulup evlenmelerine mani olduklarına dair inanışlar vardır. Bunların meydana getirdiği hastalıklar için Cinci Hocalar, Hıristiyanlıktaki cin çıkarmaya benzer törenler yaparlar.

Dünyanın çeşitli yerlerinde karakedi ve karaköpeğin cinlerin kötü şeklindeki birer biçimi olduğuna inanılır. Halk inanışlarında din, efsane, masal ve folklor öğeleri birbirine karışmıştır. Osmanlı zamanında cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü olduğuna inanılır, falcılık büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulurdu. Anadolu folklorunda cinlere dair çok geniş bir inanış çeşitlemesi bulunmaktadır



Kitabı Mukaddes'te Cin

Cin (Arapça); Daimon: (eski Yunanca)
Eski yunancadaki kullanılan şekliyle (daimon) sözcüğü, putperestlerin taptıkları tanrılar için kullanılırdı. Buna göre “demonİİ? (daimon) sözcüğü “tanrıİİ? anlamına gelir.

Cinlerin Meydana Gelişi

Kutsal Metin cinleri “günah işlemiş meleklerİİ? olarak, Şeytan'ın “melekleriİİ? olarak adlandırır. Bununla, onların Şeytan'ın yönetimi altına girdiklerini anlatır. Şeytan'ın isyanından sonra bazı melekler, Nuh tufanı öncesinde gökteki görevlerini bırakarak yeryüzüne geldiler. Onlar bunu, Şeytan'ı desteklemek amacıyla yapmadılarsa da sonunda onun tarafına geçmiş oldular. Kutsal Metin'in Tekvin (Yaratılış) bölümünde bazı “Allah oğullarıİİ?ndan söz edilir. Bunlarla ilgili kayıt şöyledir: Tekvin 6: 1 – 4:

Ve vaki oldu ki, toprağın yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı, ve onların kızları doğduğu zaman, Allah oğulları adam kızlarının güzel olduklarını gördüler, ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar. Ve RAB dedi: Ruhum adam ile ebediyen çekişmiyecektir, çünkü o da ettir; bunun için onun günleri yüz yirmi yıl olacaktır. Allah oğulları insan kızlarına vardıkları, ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman, o günlerde, hem de ondan sonra, yeryüzünde Nefilim vardı; bunlar eski zamandan zorbalar, şöhretli adamlardı. (İbranicede, Nefilim: düşürenler - birini vurup yere devirenler anlamında - )
Burada sözü geçen “Allah oğullarıİİ? Nuh tufanı öncesi, güzel insan kızlarıyla cinsel ilişki kurmak amacıyla gökteki konumlarını bırakmış olan meleklerdir. Bunlar erkek şeklinde maddeleşerek kadınlarla yaşamaya başladılar. Bunlar tufanda suyla boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve alçaltılmış bir durumda bırakıldılar. Artık maddeleşemeseler de hala insanlara cinsel yönden yaklaşmaya devam etmektedirler. Ve sadece erkek olarak değil aynı zamanda kadın şeklinde bunu yapmaya çalışmaktadırlar.

Kutsal Metin bu “Allah oğullarıİİ? olan meleklerin yaptıklarıyla, Lut'un zamanındaki Sodom ve Gomorra (Lut Gölü'nün doğusu) şehirlerinde yaşayan ve cinsel sapıklıklar yapan insanlar arasında bir benzerlik kurar.

Yah. 6 (Kutsal Metinler):

...Ayrıca, asıl konumlarını korumayıp ait oldukları mekanı terk eden melekleri, büyük günde infaz edilecek hükme kadar sonsuz bağlarla koyu karanlığa kapatmıştı.
Petrus (2.) 2: 4 - 10 (Kutsal Metinler):

Çünkü şu kesindir ki, Tanrı günah işlemiş melekleri cezadan esirgemeyip Tartaros'a (hapis benzeri alçaltılmış duruma) atarak, hüküm gününü beklemek üzere zifiri karanlık çukurlarda bırakmıştır. Tanrı'dan korkmayan bir insanlık dünyasının başına tufan getirdiğinde, o eski dünyayı cezadan esirgemeyip, doğruluk habercisi Nuh'u diğer yedi kişiyle birlikte korumuştur. Ayrıca, Sodom ve Gomorra şehirlerini küle çevirerek onları mahkum etmiş ve böylece Tanrı'dan korkmayan kimselere, başlarına gelecek şeyler konusunda bir örnek bırakmıştır. Tanrı kanun tanımayan insanların edepsiz davranışları yüzünden büyük keder duyan, doğru insan Lut'uda kurtarmıştır. Çünkü doğruluktan ayrılmayan bu adam, her gün onların arasındayken gördükleri ve duyduklarından, onların kanunsuz işlerinden ötürü, kendine eziyet ederdi. Yehova Kendisine bağlı insanları geçirdikleri sınavlardan nasıl kurtaracağını, fakat doğruluktan uzak insanları yok etmek için hüküm gününe dek nasıl alıkoyacağını bilir. Özellikle de başkalarının bedenlerini kirletme arzusuyla peşlerinden koşanları ve otoriteyi hor görenleri.

PAPUZU

Pazuzu, Sümer ve Akad miyolojilerinde, rüzgar cinlerinin kralı ve tanrı Hanbi'nin oğludur. Ayrıca, Sümerliler için güneybatı rüzgarını, fırtınaları taşımayı, temsil ederdi.

MİTELOJİ

Pazuzu genellikle bir erkeğin vücudu ve bir köpek veya aslanın kafasıyla tasvir edilmiştir. Ayak yerine pençeleri, bir çift kanadı ve bir akrebin kuyruğuna sahiptir. Ayrıca, sağ eli yukarı, sol eli ise aşağı doğru sarkar; ellerinin bu durumunun hayat ve ölüm veya yaratmak, yok etmek anlamlarına geldiği düşünülmüştür.

Pazuzu, kuru dönemlerde kıtlık ve kuraklık, yağmurlu dönemlerde ise çekirge getiren Güney-batı rüzgarının ciniydi. Doğum sırasında anne ve bebeğe zarar verdiğine inanılan kötü niyetli tanrıça Lamaştu'dan korunmak için Pazuzu muskaları takılırdı. Her ne kadar kötü bir ruh olsa da, Pazuzu'nun insanları salgınlara ve diğer şeytani ruhlara karşı koruduğuna inanılır.




Popüler Kültürde


The Exorcist (1973) filmi ve kitabında Pazuzu rahip Merrin'in daha önceden savaştığı ve Regan'ı ele geçiren cin olarak tasvir edilir.
Hikayenin başlangıç kısmını anlatan bir devam filmi olan The Exorcist: The Beginning'de (2004) rahip Merrin'in 1949'da Doğu Afrika'da Pazuzu ile savaşması anlatılır.
Pazuzu ismi ve figürü birçok farklı kurgusal çalışmada geçmiştir.

--------------------
2-MELEKLER

Cebrâîl

Cebrâîl (Arapça جبريل) İslam dininde dört büyük melekten biri. Görevi peygamberlere vahiy1 getirmektir.


Etimolojisi ve İsimleri

Cebrâîl Allah'ın kulu ve kuvveti anlamına gelir ki bu İslam dinindeki Cebrail'in çok kuvvetli bir melek olduğu inancına dayanmaktadır. Kur'an'da ve hadislerde Cebrail farklı isimlerle de anılmıştır:

Cibrîl (2/97-98; 66/4), Rûhu'l-kuds (2/87; 5/110; 16/102), Rûhu'l-emîn (26/193), Rûh (19/17; 70/49; 97/4), Rasûl-i kerîm (81/19) ve Nâmûs-ı Ekber2. Ayrıca Cebrail, en büyük melek olduğuna inanıldığı için, Seyyidü'l melâike yani "Meleklerin efendisi" olarak da anılmıştır.


Görevi ve Özellikleri

İsminin etimolojisinden de anlaşıldığı gibi İslam dininde Cebrail'in çok kuvvetli bir melek olduğuna inanılır. Cebrail'in görevi vahiy getirmektir, yani Allah'tan peygamberlere haber ve bilgi taşır. İslam dinine göre inanılan bütün peygamberlere vahyi getiren Cebrail’dir. Kur'an'da Cebrail'in Allah katında önemli bir yeri olduğu belirtilir (bkz. 81/19-20).


--------------------------------------------------------------------------------

1: Vahiy - bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesine verilen isim.
2: Bkz. Buhari, Bed'ül-Vahy, 3; Enbiya, 21; Müslim, iman, 252.

Tasavvuf düşüncesinde Cebrail kişinin akl-ı külle ulaşmasına vesile olan tefekkürü simgeleyen bir rumuz olarak da görülmüştür.


Azrail

Azrail, İslam dinindeki dört büyük melekten biri. İnsanların canını almakla görevlidir.

Azrail, Kur’an ve sahih hadislerde, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde de anılmıştır. (bknz. 32/11)

Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleğinin olduğuna, Azrail'in ise bu meleklerin başı olduğuna inanılır.


Musevilik'te Azrail

İbranice Malah HaMavet (מלİ?ך המות) adındaki melek, insanların canını almakla memur edilmiş bir melekdir.


Harut ve Marut

Harut ve Marut Kur'anda ismi geçen iki melektir.

Genel olarak kabul gören açıklama Harut ve Marut'un Allah'ın emri ile sadece insanlara çeşitli bilgileri ve sihri öğreten iki melek olduğudur. Bazı tefsirlerde Harut ve Marut'un melek değil insan olabileceği belirtilmiştir.

Eski bazı kaynaklarda, Hristiyan ve yahudi kaynakları da referans gösterilerek Babil'in düşmüş melekleri olarak da adlandırılırlar. Efsaneye göre melekler, insanların işledikleri günahları görünce kınarlar, Allah "Siz onların yerinde olsanız aynısını yapardınız" der ve meleklerden en iyilerinden ikisi, Harut ve Marut seçilerek Babil şehrine yargıç olarak gönderilir.

Konu ile ilgili Bakara Suresinin 102. ayetinin Türkçe meali:

"Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi."

Kirâmen Kâtibîn

Kirâmen Kâtibîn İslam dinininde, insanların sağ ve solunda bulunup yapılan iyi ve kötü davranışları tespit edip, yazan meleklere verilen isimdir. Bu meleklere Hafaza melekleri de denir.

Kirâmen Kâtibîn melekleri, İslam'a göre, iki tanedir. Bu meleklerden biri kişinin solundadır ve kötü davranışlarını yazar, diğeri ise kişinin sağındadır ve iyi davranışları yazar. Bu meleklerin varlığı Kur'an'da geçmektedir ve bu nedenle bu meleklere inanmak Müslümanlara farzdır (şarttır). Kur'an'da bu iki melek hakkında şöyle denmiştir:

"Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın." (Kâf suresi, 16-18)[1]
Ayrıca Kâf suresi, 20-21; Zuhruf Suresi 79-80 ve İnfitâr suresi, 11-12. ayetlerde de bu meleklerden bahsedilir. Kur'an'da bu meleklerin ahirette hesap gördükleri sırada insanlara şahitlik edecekleri de yer alır (bkz: Kâf suresi, 20-21).


Mîkâîl

Mîkâîl, İslam ve diğer semavi dinlerdeki dört büyük melekten biri. Evrendeki tabii olaylardan, yani tabiat olaylarından görevlidir. İsim Mi-Ka-el kelimelerinin birleşiminden oluşmuş ve "kim Allah gibi olabilir" anlamına gelmektedir (Mi:kim Ka:gibi El:Allah) . Kur'an'da ismi anılmaktadır, bkz. 2/98.


israfil

İsrâfil, İslam dinindeki dört büyük melekten biri. Allah’ın emri ile kıyamet kopacağı zaman sûra üflemekle görevlendirilmiştir.

Bir hadiste İsrâfiİl, sahib-i karn (sûr’un sahibi, borunun sahibi) olarak isimlendirilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 8). İsrafil sûr’u iki defa üfleyecektir. Birinci defa üfürdüğünde göklerde ve yerde bulunan her şey yok olacağına, ikinci defa üfürdüğünde ise, bütün insanların tekrar dirileceğine ve mahşer yerinde toplanmak üzere sevk edileceklerine inanılır.

Berat gecesinde ameller nüshası dünya semasında görevli olan İsrafil'e verilir.


(alıntıdır.)
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
Hep merak etmişimdir cinler sınırları aşıp buraya geliyorsa bizde oraya gidebilir miyiz :p
 
Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310
Hep merak etmişimdir cinler sınırları aşıp buraya geliyorsa bizde oraya gidebilir miyiz :p

eğer gitmek istediğin yer onların bulunduğu alem ise, bizim bulunduğumuz alem noktasındalar zaten... tek fark bulundukları boyut.. o evreye biz ulaşamıyoruz çünkü yetkimiz yok..
 
Üyelik Tarihi
25 May 2016
Konular
124
Mesajlar
3,076
MFC Puanı
8,290
eğer gitmek istediğin yer onların bulunduğu alem ise, bizim bulunduğumuz alem noktasındalar zaten... tek fark bulundukları boyut.. o evreye biz ulaşamıyoruz çünkü yetkimiz yok..

Anladım bi nevi paralel dünya bu. Peki on sekiz bin alem diye bahsedilen şey ne, toprak mı, canlı mı?
 

Master

You
Yönetici
Üyelik Tarihi
8 Ara 2012
Konular
4,182
Mesajlar
11,468
MFC Puanı
34,670
:dua tövbe bismillah :)
 
Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310


Anladım bi nevi paralel dünya bu. Peki on sekiz bin alem diye bahsedilen şey ne, toprak mı, canlı mı?

Bu Alemler i Kuran ve sünnette anlatıldığı kadarıyla biliyoruz.. 18 bin alemin varlığı sünnetler ile kesin fakat alemler bizden gizlidir...
Bize bildirilen alemler gayb alemi ( cinler alemi) ....
Diger alemleri Allah bizden gizlemistir. Sebebinide yalnızca o bilir...

Onun haricinde bu konuda bir cok rivayetler var. Deniz altımda yasayanlar, yer altında yasayanlar, uzayda yasayanlar gibi...

Ama dedigim üzeri hakikatı bıleyiz...
 
Üyelik Tarihi
20 Nis 2016
Konular
5
Mesajlar
2,401
MFC Puanı
30,820
antik yunandan ya da mısırdan bir farkı yok
 
Üyelik Tarihi
7 Tem 2016
Konular
464
Mesajlar
1,582
MFC Puanı
12,110
ben bunun bazı taraflarının diğer dinlerden ve mitolojilerden alıntı yapıldığını düşünüyorum..

cinle ilgili ayetlerin hepsinde cin kastedilmez..
örnek vermek gerekirse salat namaz ı ifade ettiği gibi desteği de ifade eder öğrenme anlamına da gelir..burada önemli olan ayetlerin bütünlüğüdür önceki ve sonraki ayetleri okuyup ne mana verildiğini anlayabilmektir..
ALLAh ayetinde bazı konuların insanların anlıyamayacağından bahseder..
mesela kıyamet gibi..kıyametin kopacağından bahseder..ama ne şekilde nasıl kopacağını hangi zaman dilimnde kopacağını anlatmaz..ve bunun üzerinde durulmamasını öğretir ayetlerinde..ve bununla ilgili peygambere bile bilgi verilmediğinden bahseder..ancak günümüzde kıyametle ilgili bir cok senaryo bir cok konu ele alınır ve konuşulur..ALLAh onlara ayetinde uyarı ve ikaz eder.. cin konusunda da bu şekildedir..şu kadar cin varmış şöyle olmuş böyle olmuş diye anlatılanla kur'an da anlatılan arasında dağlar kadar fark vardır..
günümüzdeki hocalar kur'anı gizemli kılmak icin icinde sır varmış gibi algılatmak için bu tarz yöntemlere başvurur..Ama ALLAH'ın ayetleri sabittir..
kur'an aklını kullanabilen öğüt almak isteyen ders cıkartmak isteyen dünya da nasil davrancağını bilmek isteyen aile-eş-akraba-öksüz-yetim ve dünya malına tamah etmeden YALNIZ ALLAH'a kulluk edecek şekilde ve YALNIZ ALLAH'a secde etmesi gerekir..bunun harici anlam mana yükleyenler..gerek hristiyanlığı gerek yahudiliği gerekse yunan mitolojisini hint inanclarını inceleyebilir..Kur'an da yer almayan bir cok ifadelerin başka kaynaklardan alıntı yapıldığını görebiliyoruz..maalesef günümüzde islam dininde bir cok dinden alıntı yapılmış bunlar sosyal hayatta kullanılmaya başlanmıştır..putperestlik dönemini bilmeyen o zamanki şartlarda oluşan şeyleri anlamayan insanlarda bunun islami gereklilik olarak görmesi son derece normaldir..
o yüzden kur'an da anlatıldığı kadarını biliriz fazlasını bilemeyiz..gerisini bilen ALLAH'tır..kur'an harici kaynaklar da bahsedilenler mitolojik boyutudur..diğer dinlerden etkilenip bir takım insanların bunlarda kur'an ın bir parcasıdır diye insanlara dayatmaya calıştığı bir olaydır
 
Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310
ben bunun bazı taraflarının diğer dinlerden ve mitolojilerden alıntı yapıldığını düşünüyorum..

cinle ilgili ayetlerin hepsinde cin kastedilmez..
örnek vermek gerekirse salat namaz ı ifade ettiği gibi desteği de ifade eder öğrenme anlamına da gelir..burada önemli olan ayetlerin bütünlüğüdür önceki ve sonraki ayetleri okuyup ne mana verildiğini anlayabilmektir..
ALLAh ayetinde bazı konuların insanların anlıyamayacağından bahseder..
mesela kıyamet gibi..kıyametin kopacağından bahseder..ama ne şekilde nasıl kopacağını hangi zaman dilimnde kopacağını anlatmaz..ve bunun üzerinde durulmamasını öğretir ayetlerinde..ve bununla ilgili peygambere bile bilgi verilmediğinden bahseder..ancak günümüzde kıyametle ilgili bir cok senaryo bir cok konu ele alınır ve konuşulur..ALLAh onlara ayetinde uyarı ve ikaz eder.. cin konusunda da bu şekildedir..şu kadar cin varmış şöyle olmuş böyle olmuş diye anlatılanla kur'an da anlatılan arasında dağlar kadar fark vardır..
günümüzdeki hocalar kur'anı gizemli kılmak icin icinde sır varmış gibi algılatmak için bu tarz yöntemlere başvurur..Ama ALLAH'ın ayetleri sabittir..
kur'an aklını kullanabilen öğüt almak isteyen ders cıkartmak isteyen dünya da nasil davrancağını bilmek isteyen aile-eş-akraba-öksüz-yetim ve dünya malına tamah etmeden YALNIZ ALLAH'a kulluk edecek şekilde ve YALNIZ ALLAH'a secde etmesi gerekir..bunun harici anlam mana yükleyenler..gerek hristiyanlığı gerek yahudiliği gerekse yunan mitolojisini hint inanclarını inceleyebilir..Kur'an da yer almayan bir cok ifadelerin başka kaynaklardan alıntı yapıldığını görebiliyoruz..maalesef günümüzde islam dininde bir cok dinden alıntı yapılmış bunlar sosyal hayatta kullanılmaya başlanmıştır..putperestlik dönemini bilmeyen o zamanki şartlarda oluşan şeyleri anlamayan insanlarda bunun islami gereklilik olarak görmesi son derece normaldir..
o yüzden kur'an da anlatıldığı kadarını biliriz fazlasını bilemeyiz..gerisini bilen ALLAH'tır..kur'an harici kaynaklar da bahsedilenler mitolojik boyutudur..diğer dinlerden etkilenip bir takım insanların bunlarda kur'an ın bir parcasıdır diye insanlara dayatmaya calıştığı bir olaydır

konunun mitolojik konusu nerede?
 
Üyelik Tarihi
7 Tem 2016
Konular
464
Mesajlar
1,582
MFC Puanı
12,110
bu tarz yaklaşımlar tarih boyunca olmuştur.. yok şu kadar cin tayfası var şöyle yapıyor böyle yapıyor..
bugün her inanışta her din de bu algı var.. türklerin eski tarihinde bile bu var..
kur'anda cinler geçer doğru..ama anlattığı kadarını biliriz..ötesini bilemeyiz..
bir sürü hurafe mevcut.. bugün islam adı altında yaşatılan bir cok şeyde mitolojik olgu var başka dinlerden esinti var

birşey kur'an da var yazılıyor..ama ne hikmetse bunu mitolojik karakter haline getirmek mistik algılar yaratmak

tarih boyunca insanoğlunun görevi şu olmuştur..
ALLAHım senin dediğin yetmez biraz da biz ekleme yapalım..
 
Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310
bu tarz yaklaşımlar tarih boyunca olmuştur.. yok şu kadar cin tayfası var şöyle yapıyor böyle yapıyor..
bugün her inanışta her din de bu algı var.. türklerin eski tarihinde bile bu var..
kur'anda cinler geçer doğru..ama anlattığı kadarını biliriz..ötesini bilemeyiz..
bir sürü hurafe mevcut.. bugün islam adı altında yaşatılan bir cok şeyde mitolojik olgu var başka dinlerden esinti var

birşey kur'an da var yazılıyor..ama ne hikmetse bunu mitolojik karakter haline getirmek mistik algılar yaratmak

tarih boyunca insanoğlunun görevi şu olmuştur..
ALLAHım senin dediğin yetmez biraz da biz ekleme yapalım..

sanırım hadis diye bir olgudan haberin yok...
 
Üyelik Tarihi
7 Tem 2016
Konular
464
Mesajlar
1,582
MFC Puanı
12,110
peygamber döneminde yazılmamış..peygamber zamanında yazdırılmamış..
ebubekir döneminde önce yazılıp sonra yakılmış..ömer döneminde yazılmaktan vazgecilmiş.. osman ve ali döneminde olmamış..
emevi döneminde yazılmaya başlanmış daha sonra 200 yıl sonra birileri tarafından kaleme alınmaya başlanmış sözler diyorsan evet..
buhari 2 milyon hadis toplayıp bunların sadece 10 binini kabul etmiş gerisini red etmiştir.. bu 10 bin icindekilerde bile kur'an a aykırı cok söz mevcuttur..
bugün hanefi mezhebinin kurucusu sayılan ki kendisi kurmamıştır ona inananlar bunu mezhep haline getirmiştir..o sadece 50 tanesini almış ögrencilerine eger bunlar icinde yanlış varsa almayın demiştir..yani hadisleri red etmek peygamberi red etmek değildir demiştir.. ve buhari ebu hanefi yi kafirlikle suclayıp reddiye vermiştir..

2 milyon hadisi red edenlere sesini cıkartmayanlar 10 bine reddiye verince neden ses cıkartırlar? hadislerle ilgili kur'an a aykırı cok söz mevcut bunları buraya dökmeye kalkarsam işimiz uzar.. hatta peygamberin özeline girecek kadar ahlaksız sözler mevcuttur..

ben hadislere inanan biri değilim ben kur'andan mesulum.. hadislere bakarsak
burak atından bahseder mitolojik bir şey..türklerin ve yunanlıların tarihinde bu mitolojik at var.. bunun gibi cok sayıda olay mevcut.. kur'an ı bozamayanlar.. kur'an ın sözlerini degiştiremeyenler..

israliyat kültürünü empoze etmeye calışmışlardır.. bugün hadis konusunda önemli yere sahip olan ebu hureyrayı esas alırlar.. ebu hureyra yemenlidir.. bugün hadis kültüründe büyük emeği vardır..yemende ise önemli yahudi toplulukları vardır..n ekadar islama gectik deseler de ne kadarı gecmiştir gecenler yahudi hadislerini islam a aktarmışlardır..

bugün hadis kültürü diyoruz.. şia hadisi de mevcut? hanefi hadisi de mevcut..ikisi de kendimizinki doğru diyor..

hadis kültürüne girersek o zaman kur'an ı okumanın bir manası yok..ona göre hareket etmeye de gerek yok.. kur'an da bu kitap eksiksiz inmiştir ayetini görmezden geliriz.. bu kitaptan mesulsunuz bundan hesaba cekilceksiniz ayetini görmezden gelelim..başka yardımcı kitapların peşinden gidelim..

eğer hadis gercekten de bu kadar önemli olsaydı
ebubekir demezdi müslümanlara kur'an ı okuyun..
tek korkum hadislerin kur'anın önüne gecmesi
 
Üyelik Tarihi
4 May 2016
Konular
52
Mesajlar
588
MFC Puanı
2,310
peygamber döneminde yazılmamış..peygamber zamanında yazdırılmamış..
ebubekir döneminde önce yazılıp sonra yakılmış..ömer döneminde yazılmaktan vazgecilmiş.. osman ve ali döneminde olmamış..
emevi döneminde yazılmaya başlanmış daha sonra 200 yıl sonra birileri tarafından kaleme alınmaya başlanmış sözler diyorsan evet..
buhari 2 milyon hadis toplayıp bunların sadece 10 binini kabul etmiş gerisini red etmiştir.. bu 10 bin icindekilerde bile kur'an a aykırı cok söz mevcuttur..
bugün hanefi mezhebinin kurucusu sayılan ki kendisi kurmamıştır ona inananlar bunu mezhep haline getirmiştir..o sadece 50 tanesini almış ögrencilerine eger bunlar icinde yanlış varsa almayın demiştir..yani hadisleri red etmek peygamberi red etmek değildir demiştir.. ve buhari ebu hanefi yi kafirlikle suclayıp reddiye vermiştir..

2 milyon hadisi red edenlere sesini cıkartmayanlar 10 bine reddiye verince neden ses cıkartırlar? hadislerle ilgili kur'an a aykırı cok söz mevcut bunları buraya dökmeye kalkarsam işimiz uzar.. hatta peygamberin özeline girecek kadar ahlaksız sözler mevcuttur..

ben hadislere inanan biri değilim ben kur'andan mesulum.. hadislere bakarsak
burak atından bahseder mitolojik bir şey..türklerin ve yunanlıların tarihinde bu mitolojik at var.. bunun gibi cok sayıda olay mevcut.. kur'an ı bozamayanlar.. kur'an ın sözlerini degiştiremeyenler..

israliyat kültürünü empoze etmeye calışmışlardır.. bugün hadis konusunda önemli yere sahip olan ebu hureyrayı esas alırlar.. ebu hureyra yemenlidir.. bugün hadis kültüründe büyük emeği vardır..yemende ise önemli yahudi toplulukları vardır..n ekadar islama gectik deseler de ne kadarı gecmiştir gecenler yahudi hadislerini islam a aktarmışlardır..

bugün hadis kültürü diyoruz.. şia hadisi de mevcut? hanefi hadisi de mevcut..ikisi de kendimizinki doğru diyor..

hadis kültürüne girersek o zaman kur'an ı okumanın bir manası yok..ona göre hareket etmeye de gerek yok.. kur'an da bu kitap eksiksiz inmiştir ayetini görmezden geliriz.. bu kitaptan mesulsunuz bundan hesaba cekilceksiniz ayetini görmezden gelelim..başka yardımcı kitapların peşinden gidelim..

eğer hadis gercekten de bu kadar önemli olsaydı
ebubekir demezdi müslümanlara kur'an ı okuyun..
tek korkum hadislerin kur'anın önüne gecmesi

eğer söylediğin şeyler mantıklı olsaydı ve hadislere olan yorumlarından yola çıkacak olursak kur'an da o halde yakıldı,kalktı, başkaları tarafından kaleme alındı elimize ulaştı. saçmalık...
kur'an bizim kutsal kitabımız. kurtarıcımız, nurumuz, Allah ile muhabbetimiz. bir müslüman olarak onu okumamız da görevimiz. bu nedenle demiş olabilir mi?

ikincisi kuran ın önüne hiç bir şey geçemeyeceği gibi hadislerde geçemez. eğer birazcık peygamber inancın varsa efendimizin bıraktığı iki mirası bilir ona göre burada yorum yapardın. bir çok dini araştırmış ve islamı seçmişsin. ama araştırmanın sadece okumak olmadığını bilmemişsin...
 
Üyelik Tarihi
7 Tem 2016
Konular
464
Mesajlar
1,582
MFC Puanı
12,110
birincisi kur'an değiştirilemez.. orjinalliği bellidir..
bugün kur'An değiştirilemiyor.. meal olarak değiştiriliyor..
bugün kur'an ı değiştiremeyenler başka kitaplarla yola cıkmışlardır..
ekstra kaynaklarla yola cıkmışlardır.. direk ALLAh a bağlanma yolunu tercih etmek yerine.. araya başkalarını katmalar yapılmıştır..ALLAh şah damarından daha yakınım derken biz araya peygamberleri şeyhleri şıhları sokuyoruz..
hadis kaynaklarını okuyan biriyim ben.. ne kadar yanlış şeylerin olduğunu da gördüm..

ikincisi peygamberin veda hutbesiyle ilgili 3 cesit rivayet vardır..
1- sadece kur'an bıraktım demesi
2- kur'an ve hadisler
3- kur'an hadisler ve ehli beyt..

kaldı ki hadislerden bahsedilirken rivayet denir.. yani kesin bişey değil rivayet.. peygamber döneminden sonra hadisciler türemiştir bir cok şeyi sağda solda anlatmaya başlamışlardır.. hatta ömer in ebu hureyra başta olmak üzere bazı hadiscileri dövdüğü de rivayet edilir..

kur'an da coğunluğun bildiğinin doğru olmadığını anlatır.. bugün türbe inanışları şeyhlere şıhlara tarikatlara cemaatlere tapma alışkanlığı birilerini araya sokma alışkanlığı..bölünmeyi parcalanmayı kendine vazife edinmişlik..

kur'an bir senettir müslüman için.. bir yaşayış biçimidir.. bir yol göstericidir..
aksi olsaydı neden peygamberleri de ümmetlerini de kur'andan hesaba cekicez derdi ki? kaldı ki kur'an da peygamberin kul olduğundan da bahsedilir..
bana emredilenlerin dışında birşey bilmem der..

bunlarla ilgili bir sürü ayetler mevcuttur.. ancak şuan ki islam inanışında
zerdüşlük şamanizm hint inanışları hristiyanlık yahudilik gibi kültürler..
vahdet-i vucud gibi inanışlar tasavvuf inanışları önemli yer edinmiştir..

kur'anı okumak yerine orada verilen mesajı almak yerine.. coğu ayetinde düşünmez misiniz akletmez misiniz.. gibi yüzlerce ayet girişi varken..
başka şeyler peşinde koşmuş insanlar..

dediğim gibi kur'an bir rehberdir..ona yaşıyan ona göre hesap verir yaşamayan farklı hesap verir.. başka kaynaklar peşinde koşanlar başka ilmuhaller peşinde dolananlar onlarında kendince hesap verme şekilleri olur..

bununla ilgili makaleler yazdım paylaştım..
tevhit inanışında olan insanlarla temaslarım oldu..ve hala görüştüğüm insanlar vardı..
ben kücükken böyle inanırdım..benim babam da tevhitciydi ona da aynı senin bakışın gibi bakardım..ancak zamanla ne demek istediğini anladım..

sonuçta hepimiz kendimizden mesuluz.. verdiğimiz kararlardan..
ama sonuç olarak herkes KUR'AN dan hesap vericektir..
kimse ye de torpil felan olmucaktır..
cünkü ALLAh Adil Ve Adaletlidir..
 
Üst