Kaddafi inanmaz inanmaz bakıyordu suratına inen
yumruklara ve kan revan içinde bırakan taşlara
yüzünü...Neye uğradığını şaşırmıştı;haklıydı ve
kimdi Libyasını avuçlarının içinden alıveren bu haydut
takımı? Anlayamıyordu;çaresizdi...'Evlatları',elin
gavuruyla birlik olmuş,Libya petrollerini Fransa'ya,
İngiltere'ye neredeyde ebediyen-babalarının malıymış
gibi-'ipotek ediyorlardı'! Demokrasi gelmişti memlekete...
Avrupa 'semirecekti'...
İşte tam da o Avrupa'nın göbeğinde,Berlin'de bir garip
Tarık aşık olmuştu bir AlAman dilberine...Birlikte
yaşıyorlardı ve fakat Tarık çok kıskanıyordu yarini
hiç sebepsiz...Adam durduk yerde 'fıttırıyor',sonra
af diliyor ve sonra ortalık bir süre süt liman oluyordu...
Tekrar ve tekrar...Kadın eski bir 'hocasına' rastlıyor,
onunla kahve içiyor,eve davet ediyor ve tabiidir ki
Tarık'ın cinleri tepesine 'fırlıyordu'! Ve birgün Tarık
kadını yastıkla boğup ölüsüyle yaşamaya başlıyordu...
Sonra da 'soğuk bir Berlin gecesi' gelip çatıveriyordu...
Da yazıcı ve aynı zamanda yöneticibaşı Barış Eren...
1.'Neyi seversiniz siz? Arabalarınızı seversiniz,
köpeklerinizi seversiniz, ha bir de biralarınızı
aaaaaaamayı seversiniz.' dedirtiyorsun Tarık'a da
neden bilumum AlAmanlara şarap içirtiyorsun?
2.Oyun içinde 'geri dönüşler' sürpriz olarak karşımıza
çıkıveren olayları 'gerekçelendirmek' içindir...
Sen bu geri dönüşlerde 'enteresan' ve bilinmedik
birşey söylemiyorsun...
3.Kızın hocasını eve çağırtırıyorsun,adamı çileden
çıkartacak şekilde 'eski ilişkilerini' itiraf ettiriyorsun,
ölümle tehdit ettiriyorsun;velakin Tarık'ı beşinci
kattan aşağı itiveriyorsun;bu ne menem iştir?
4.Kafes 'symbolism'ine bittim...De,Tarık 'Gavuristan'da
'pek bi' rahattı.;arasıra 'Ah memeketim' nostaljisi
depreşse de...Kafesteki 'biz miydik' yoksa?
Yöneticiliğin de,fazla lafa gerek yok,pek 'bişeye'
benzemiyor! Oyuncular kafalarına göre 'takılıyorlar'...
Kötü oynayanların çoğunlukta olduğu bir oyun...
Hakkını yemeyeyim Fulya Koçak iyi oyuncu....
Dekor berbat! Ne Tarık'ı,yani 'sıkışıp kalıvermişleri',
ne de AlAmanları yansıtıyor...Ordan burdan
toplanmış izlenimi veren uyumsuz 'malzemelerden'
oluşuyor...Giysiler eh işte...
Barış Eren,'oyuncuğunda',gözümüze gözümüze
vuruyordu!
Kısacası,kötüydü;sinsiceydi...
yumruklara ve kan revan içinde bırakan taşlara
yüzünü...Neye uğradığını şaşırmıştı;haklıydı ve
kimdi Libyasını avuçlarının içinden alıveren bu haydut
takımı? Anlayamıyordu;çaresizdi...'Evlatları',elin
gavuruyla birlik olmuş,Libya petrollerini Fransa'ya,
İngiltere'ye neredeyde ebediyen-babalarının malıymış
gibi-'ipotek ediyorlardı'! Demokrasi gelmişti memlekete...
Avrupa 'semirecekti'...
İşte tam da o Avrupa'nın göbeğinde,Berlin'de bir garip
Tarık aşık olmuştu bir AlAman dilberine...Birlikte
yaşıyorlardı ve fakat Tarık çok kıskanıyordu yarini
hiç sebepsiz...Adam durduk yerde 'fıttırıyor',sonra
af diliyor ve sonra ortalık bir süre süt liman oluyordu...
Tekrar ve tekrar...Kadın eski bir 'hocasına' rastlıyor,
onunla kahve içiyor,eve davet ediyor ve tabiidir ki
Tarık'ın cinleri tepesine 'fırlıyordu'! Ve birgün Tarık
kadını yastıkla boğup ölüsüyle yaşamaya başlıyordu...
Sonra da 'soğuk bir Berlin gecesi' gelip çatıveriyordu...
Da yazıcı ve aynı zamanda yöneticibaşı Barış Eren...
1.'Neyi seversiniz siz? Arabalarınızı seversiniz,
köpeklerinizi seversiniz, ha bir de biralarınızı
aaaaaaamayı seversiniz.' dedirtiyorsun Tarık'a da
neden bilumum AlAmanlara şarap içirtiyorsun?
2.Oyun içinde 'geri dönüşler' sürpriz olarak karşımıza
çıkıveren olayları 'gerekçelendirmek' içindir...
Sen bu geri dönüşlerde 'enteresan' ve bilinmedik
birşey söylemiyorsun...
3.Kızın hocasını eve çağırtırıyorsun,adamı çileden
çıkartacak şekilde 'eski ilişkilerini' itiraf ettiriyorsun,
ölümle tehdit ettiriyorsun;velakin Tarık'ı beşinci
kattan aşağı itiveriyorsun;bu ne menem iştir?
4.Kafes 'symbolism'ine bittim...De,Tarık 'Gavuristan'da
'pek bi' rahattı.;arasıra 'Ah memeketim' nostaljisi
depreşse de...Kafesteki 'biz miydik' yoksa?
Yöneticiliğin de,fazla lafa gerek yok,pek 'bişeye'
benzemiyor! Oyuncular kafalarına göre 'takılıyorlar'...
Kötü oynayanların çoğunlukta olduğu bir oyun...
Hakkını yemeyeyim Fulya Koçak iyi oyuncu....
Dekor berbat! Ne Tarık'ı,yani 'sıkışıp kalıvermişleri',
ne de AlAmanları yansıtıyor...Ordan burdan
toplanmış izlenimi veren uyumsuz 'malzemelerden'
oluşuyor...Giysiler eh işte...
Barış Eren,'oyuncuğunda',gözümüze gözümüze
vuruyordu!
Kısacası,kötüydü;sinsiceydi...