Osmanlı tarihinde I. Murâd, Murâd Hüdâvendigâr ve Gâzi Murâd Hüdâvendigâr adlarıyla anılan Sultân Murâd, 1326 (726 H) yılında dünyaya geldi ve 1362 Mart ayında 35-36 yaşlarında iken Osmanlı Padişahı olarak tahta geçti. Hüdâvendigâr, hükümdâr demektir ve sonradan o zaman Osmanlı Devletinin başşehri olan ve kendisinin de valilik yaptığı Bursaya da Hüdâvendigâr Sancağı adı verildi.
Seferlerine Ankaranın yeniden fethiyle başlayan Sultân Murâd, 1362 Temmuzunda Edirneyi zabtetti ve kendisine yeni başşehir yaptı. Bunu Balkanların önemli bir merkezi olan Filibenin fethi takip etti (1363). Osmanlı Devletinin Avrupa topraklarında bu ilerleyişi Hıristiyanları korkuttu ve Papa V. Urbanusun tahrikiyle Osmanlı Devleti ilk haçlı seferine maruz kaldı. Ancak 60.000 kişilik haçlı ordusu 10.000 kişilik Hacı İlbeğ komutasındaki Osmanlı ordusunun yaptığı bir baskın sonucunda sındı ve tarihe Sırpsındığı zaferi olarak geçti (1363). Bunu Sırbistanın bir kısmı ile Bulgaristanın Osmanlıya ilhakı takip etti ve 1365 yılında da Dubrovnik (Raguza) ile ilk milletlerarası andlaşma imzalandı.
1375de Hamidoğulları sembolik bir bedelle topraklarının yarısını Osmanlıya terk etti ve böylece Germiyanoğlu ile Karamanoğlu arasına Osmanlı girmiş oldu. 1383de Candaroğulları Hamidoğullarının arkasından Osmanlıyı metbû tanıyınca, Karaman oğulları rahatsız olmaya başladı ve 1386da Osmanlı Karamanoğulları ihtilafı başladı. Her ne kadar, Sultân Muradın oğlu Şehzâde Bâyezid kahramanca savaşarak Karaman oğullarını dağıtıp Yıldırım ünvanını aldıysa da, bunu fırsat bilen Sırp Kralı Balkanlarda Osmanlının üzerine yürüdü ve hatta Timurtaş Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı (Ploşnik Olayı, 1387). Bundan cesaret alan haçlı orduları, Sırpı ile Bulgarı ile Ulahı ile, hep birlikte Osmanlı Devletinin aleyhinde ittifak ettiler ve Kosovada 20 Haziran 1389 günü Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiler. Osmanlı ordusu, I. Kosova Zaferi diye tarihe geçen zaferle haçlı ordularını yendi ve 500 yıl kadar sürecek olan Balkan Hakimiyetini başlatmış oldu. Ancak bu güzellikler arasında, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askeri tarafından Murâd Hüdâvendigâr hançerle vurularak şehid edildi (20.6.1389) ve Bursaya nakledilerek kendi adına yaptırılan Cami haziresine gömüldü. Osmanlı Devleti Balkanlara hâkim olmuş, Bulgaristan tamamen Osmanlının eline geçerken Sırbistanın da önemli bir kısmı feth edilmişti. 37 muharebede bizzat bulunan Sultân Murâd, 27 yıl içinde babasından aldığı mirası 5 kat artırarak 500.000 km2lik bir büyük devleti Osmanlı milletine miras bırakıyordu.
Batılı tarihçilerin de itirafıyla, fethettiği topraklarda Ortodokslara, Katoliklere ve diğer din mensuplarına kendi dindaşlarından daha iyi davrandı. Verdiği sözde durması hasebiyle dost düşman herkes tarafından sevilir hale geldi. Devlet teşkilâtçılığında da zirvedeydi. Her ne kadar yeniçeri teşkilâtı babası zamanında kurulmaya başlansa da, asıl yeniçeri ve acemi oğlanları teşkilâtlarını kuran ve geliştiren kendisi oldu. İstanbul'u ilk kuşatan Osmanlı Padişahı da kendisiydi.
Murâd Hüdâvendigârı muvaffak eden sebeplerin başında onunla birlikte çalışan ehliyetli devlet adamlarını zikretmek gerekiyor. Bunların başında, bir görüşe göre Sultân Murâd zamanında ihdas edilen kazaskerliğe ilk defa getirilen Çandarlı Halil Efendiyi zikretmek gerekiyor. Bu vazifeye gelir gelmez, Karamanlı Kara Rüstemin de yardımıyla Maliye teşkilâtı tanzim edildi ve Sultân Orhan zamanında başlatılan Yeniçeri ve Acemioğlanları Teşkilatını bütün ayrıntılarıyla kurmaya muvaffak oldu. 1372 yılında da Vezir oldu ve artık Halil Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı. Diğer devlet adamları arasında ise, Halil Hayreddin Paşanın oğlu Ali Paşayı, yeniçeri ve acemi oğlan teşkilâtında büyük payı bulunan Timurtaş Paşa ve Lala Şahin Paşayı, kahramanlıkları ile meşhur Saruca Paşa, Evrenos Beğ, İne Beğ, Paşa Yiğit, Müstecap Subaşı ve Hacı İlbeği zikretmek gerekmektedir.
Asrındaki âlimlerden ise Aksaraylı Cemâlüddin Muhammed bin Muhammed, Bursa kadılarından ve Kâdîzade-i Rumînin babası Mahmûd Bedreddin ve de Azerbaycan Kadısı ünvanıyla meşhur Mevlânâ Burhânüddini zikretmek gerekmektedir.
ZEVCELERİ: 1- Gülçiçek Hâtûn; Yıldırım Bâyezidin ve Yahşi Beyin Annesi. 2- Marya Thamara Hâtun; Bulgar Kralının kızı. 3- Paşa Melek Hâtun; Kızıl Murad beyin kızı. 4- Candar Oğullarından bir beyin kızı. 5- Bulgar Beyinin kızı. ÇOCUKLARI: 1-Yıldırım Bâyezid. 2-Yakub Çelebi. 3- Savcı Bey. 4- İbrahim Bey. 5- Yahşi Bey. 6- Halil Bey; 7- Özer Hâtun; 8- Sultân Hâtun. 9- Nefise Melek Sultân Hâtûn . [1]
[1] "Lütfi Paşa" , Tevârîh-i Âl-i Osman, sh. 31 vd.; Alî, Künhül-Ahbâr, V, sh. 65-77; Alî, Ahmed Uğur neşri, sh. 108-131; Kantemir, c. I, sh.87-93, Aksun, Osmanlı Tarihi, c. I, 51-70; "Uzunçarşılı" , Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 162-186; Uzunçarşılı, Osmanlı tarihinin İlk Devirlerine Ait Bazı Yanlışlıkların Tashihi, Belleten, c. XXI, sayı 81-84 (1957), sh. 173-188; "Uluçay" , Çağatay, "Padişahların" Kadınları Ve Kızları, 3. Baskı, "Ankara" 1992, sh. 6-7; Öztuna, Devletler ve Hânedânlar, c. II, 107-108; Büyük Türkiye Tarihi, c. I, 284-305.
Seferlerine Ankaranın yeniden fethiyle başlayan Sultân Murâd, 1362 Temmuzunda Edirneyi zabtetti ve kendisine yeni başşehir yaptı. Bunu Balkanların önemli bir merkezi olan Filibenin fethi takip etti (1363). Osmanlı Devletinin Avrupa topraklarında bu ilerleyişi Hıristiyanları korkuttu ve Papa V. Urbanusun tahrikiyle Osmanlı Devleti ilk haçlı seferine maruz kaldı. Ancak 60.000 kişilik haçlı ordusu 10.000 kişilik Hacı İlbeğ komutasındaki Osmanlı ordusunun yaptığı bir baskın sonucunda sındı ve tarihe Sırpsındığı zaferi olarak geçti (1363). Bunu Sırbistanın bir kısmı ile Bulgaristanın Osmanlıya ilhakı takip etti ve 1365 yılında da Dubrovnik (Raguza) ile ilk milletlerarası andlaşma imzalandı.
1375de Hamidoğulları sembolik bir bedelle topraklarının yarısını Osmanlıya terk etti ve böylece Germiyanoğlu ile Karamanoğlu arasına Osmanlı girmiş oldu. 1383de Candaroğulları Hamidoğullarının arkasından Osmanlıyı metbû tanıyınca, Karaman oğulları rahatsız olmaya başladı ve 1386da Osmanlı Karamanoğulları ihtilafı başladı. Her ne kadar, Sultân Muradın oğlu Şehzâde Bâyezid kahramanca savaşarak Karaman oğullarını dağıtıp Yıldırım ünvanını aldıysa da, bunu fırsat bilen Sırp Kralı Balkanlarda Osmanlının üzerine yürüdü ve hatta Timurtaş Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu bozguna uğrattı (Ploşnik Olayı, 1387). Bundan cesaret alan haçlı orduları, Sırpı ile Bulgarı ile Ulahı ile, hep birlikte Osmanlı Devletinin aleyhinde ittifak ettiler ve Kosovada 20 Haziran 1389 günü Osmanlı ordusu ile karşı karşıya geldiler. Osmanlı ordusu, I. Kosova Zaferi diye tarihe geçen zaferle haçlı ordularını yendi ve 500 yıl kadar sürecek olan Balkan Hakimiyetini başlatmış oldu. Ancak bu güzellikler arasında, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askeri tarafından Murâd Hüdâvendigâr hançerle vurularak şehid edildi (20.6.1389) ve Bursaya nakledilerek kendi adına yaptırılan Cami haziresine gömüldü. Osmanlı Devleti Balkanlara hâkim olmuş, Bulgaristan tamamen Osmanlının eline geçerken Sırbistanın da önemli bir kısmı feth edilmişti. 37 muharebede bizzat bulunan Sultân Murâd, 27 yıl içinde babasından aldığı mirası 5 kat artırarak 500.000 km2lik bir büyük devleti Osmanlı milletine miras bırakıyordu.
Batılı tarihçilerin de itirafıyla, fethettiği topraklarda Ortodokslara, Katoliklere ve diğer din mensuplarına kendi dindaşlarından daha iyi davrandı. Verdiği sözde durması hasebiyle dost düşman herkes tarafından sevilir hale geldi. Devlet teşkilâtçılığında da zirvedeydi. Her ne kadar yeniçeri teşkilâtı babası zamanında kurulmaya başlansa da, asıl yeniçeri ve acemi oğlanları teşkilâtlarını kuran ve geliştiren kendisi oldu. İstanbul'u ilk kuşatan Osmanlı Padişahı da kendisiydi.
Murâd Hüdâvendigârı muvaffak eden sebeplerin başında onunla birlikte çalışan ehliyetli devlet adamlarını zikretmek gerekiyor. Bunların başında, bir görüşe göre Sultân Murâd zamanında ihdas edilen kazaskerliğe ilk defa getirilen Çandarlı Halil Efendiyi zikretmek gerekiyor. Bu vazifeye gelir gelmez, Karamanlı Kara Rüstemin de yardımıyla Maliye teşkilâtı tanzim edildi ve Sultân Orhan zamanında başlatılan Yeniçeri ve Acemioğlanları Teşkilatını bütün ayrıntılarıyla kurmaya muvaffak oldu. 1372 yılında da Vezir oldu ve artık Halil Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı. Diğer devlet adamları arasında ise, Halil Hayreddin Paşanın oğlu Ali Paşayı, yeniçeri ve acemi oğlan teşkilâtında büyük payı bulunan Timurtaş Paşa ve Lala Şahin Paşayı, kahramanlıkları ile meşhur Saruca Paşa, Evrenos Beğ, İne Beğ, Paşa Yiğit, Müstecap Subaşı ve Hacı İlbeği zikretmek gerekmektedir.
Asrındaki âlimlerden ise Aksaraylı Cemâlüddin Muhammed bin Muhammed, Bursa kadılarından ve Kâdîzade-i Rumînin babası Mahmûd Bedreddin ve de Azerbaycan Kadısı ünvanıyla meşhur Mevlânâ Burhânüddini zikretmek gerekmektedir.
ZEVCELERİ: 1- Gülçiçek Hâtûn; Yıldırım Bâyezidin ve Yahşi Beyin Annesi. 2- Marya Thamara Hâtun; Bulgar Kralının kızı. 3- Paşa Melek Hâtun; Kızıl Murad beyin kızı. 4- Candar Oğullarından bir beyin kızı. 5- Bulgar Beyinin kızı. ÇOCUKLARI: 1-Yıldırım Bâyezid. 2-Yakub Çelebi. 3- Savcı Bey. 4- İbrahim Bey. 5- Yahşi Bey. 6- Halil Bey; 7- Özer Hâtun; 8- Sultân Hâtun. 9- Nefise Melek Sultân Hâtûn . [1]
[1] "Lütfi Paşa" , Tevârîh-i Âl-i Osman, sh. 31 vd.; Alî, Künhül-Ahbâr, V, sh. 65-77; Alî, Ahmed Uğur neşri, sh. 108-131; Kantemir, c. I, sh.87-93, Aksun, Osmanlı Tarihi, c. I, 51-70; "Uzunçarşılı" , Osmanlı Tarihi, c. I, sh. 162-186; Uzunçarşılı, Osmanlı tarihinin İlk Devirlerine Ait Bazı Yanlışlıkların Tashihi, Belleten, c. XXI, sayı 81-84 (1957), sh. 173-188; "Uluçay" , Çağatay, "Padişahların" Kadınları Ve Kızları, 3. Baskı, "Ankara" 1992, sh. 6-7; Öztuna, Devletler ve Hânedânlar, c. II, 107-108; Büyük Türkiye Tarihi, c. I, 284-305.