- Üyelik Tarihi
- 2 Şub 2013
- Konular
- 2,660
- Mesajlar
- 3,662
- MFC Puanı
- 930
Sultanbeyli, İstanbul ilinin bir ilçesidir. Sultanbeyli adı "Sultanbeyli'nin yeri" olarak bilinirken daha sonra "Sultan Beyliği Çiftliği", "Sultan Beyliği" daha sonrada "Sultanbeyli" olarak kullanılagelmiştir.
Sultanbeylinin tarihi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır. Roma ve Bizans imparatorluğu döneminde, Üsküdardan Gebzeye kadar olan bölgenin Tekfurluk yani mülki idare merkezi olmuştur. Bugün Sultanbeyli ilçesinin sınırları içerisinde bulunan, tarihi Aydos kenti ve kalesiyle, Sultanbeyliği ovası civarındaki yerleşim yerlerinin de dâhil olduğu coğrafi bölge, antik çağ ve sonrasında, kavimler yolu üzerinde önemli bir ara istasyon durumundaydı. Stratejik konumu nedeniyle, ortaçağda ve sonrasında uzun bir süre bu merkez olma niteliğini koruyacaktı. Asya-Anadolu tarafıyla, İstanbul-Avrupa arasındaki ana ulaşım yolu (bugünkü Fatih Bulvarı yani tarihi Bağdat caddesi) bu bölgeden geçtiğinden, bütün askeri ve sivil ulaşım açısından büyük önem taşımaktaydı.
İstanbul ile Anadolunun bağlantı yolu üzerinde olması sebebiyle fetihten önce İstanbula sefer düzenleyen Türk orduları tarafından öncelikle fethedilmesi gereken bir anahtar konumundaydı. Diğer taraftan Anadolu yönünden savaşa hazırlanan Bizans ordusu bölgede toplanıp konaklıyordu. Bu özelliği fetihten sonra Osmanlı ordusu tarafından kullanılmaya devam etmiştir.
Sultanbeyli 1328 (H.728) yılında Orhan Gazinin emriyle, Akça Koca, Konur Alp ve Abdurrahman Gazi komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir.
Bu fetih, tekfur kızının kaleyi teslim etmesi nedeniyle kolaylıkla gerçekleşmiş ve bu hadise erken dönem Osmanlı fütuhatı içerisinde müstesna bir yer teşkil etmiştir. Kale tekfurunun kızı, kale kuşatıldığı günlerde, rüyasında önce İslam peygamberini görme lütfüne erişir. Sonra rüyasında kendisini düştüğü kuyudan kurtaran insanın, Osmanlı akıncılarının başındaki kişi olduğunu fark edince gerçeği kavrar ve onlara bir mektup yazarak kalenin çatışmasız teslimine yardımcı olur. Fetihten sonra da rüyada görmüş olduğu Osmanlı akıncı beyi Gazi Rahman (Abdurrahman Gazi) ile evlenerek Osmanlıların genişleme alanındaki diğer etnik unsurlarla sıhriyet hısımlığı kurmakta gösterdikleri hoşgörülü yaklaşımın bir numunesini göstermiş olacaktır. Bu evlilik gerek Türklerin gerekse Rumların hafızalarında uzun zaman silinmeyen izler bırakmıştır. Bu hadisenin hatıra ve izlerini taşıyan Aydos Kalesinin kalıntıları hala mevcuttur.Aydos kalesi, İzmit (Nikomedia) şehrinden (ve kalesinden) batıya doğru gidildiğinde, bu aradaki bölge içerisinde en mühim kaleydi. Kervanların yol güvenliği de dâhil olmak üzere, sonraki dönemlerde iç kale haline gelen Aydos kalesinin, İstanbulun fethiyle birlikte, bu stratejik önemi azalacaktı
Abdurrahman Gazinin kabri bugün komşumuz Sancaktepe ilçesi sınırları içerisindedir. Ayrıca Söğütte Ertuğrul Gazi türbesinin yanında temsili kabri bulunmaktadır.
Ayrıca 1945 yılında Bulgaristandan gelen göçmenlerin bir kısmı hükümetçe 7500 dönümlük arazi istimlâk edilerek Sultanbeyliye yerleştirilmiştir.
1957 yılında Sultanbeyli köyünün kurulmasına karar verilmiştir. Köyün kurulmasından sonra köy merkezinde rıza-i taksimle düzenli yerleşim merkezi oluşturuldu. Eski Ankara-İstanbul Yolu köyün içinden geçmekte idi. Köyün kurulmasından sonra bazı hissedarlar hisselerini satmaya başladılar. Orman idaresinin Sultanbeyliye tahdit koyması ve idare ile hissedarlar arasındaki davanın devam etmesi sebebiyle bu satışların tapu devri yapılamamıştır. Satışlar önceleri gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daha sonra Köy İhtiyar Heyetinin tasdik ettiği senetlerle ve en son dönemde de el senetleri ile devam etti.
TEM Otoyolunun Köyün içinden geçmesi köyü cazip hale getirdi. 1985-1987 yılları arasında hızlı yapılaşma faaliyetinin neticesinde Sultanbeyli bugünkü haline ulaşmış oldu. 31 Aralık 1987 tarihinde Sultanbeyli köyünde belediye kurulması kararı alındı. Ancak ilk belediye seçimleri 26 Aralık 1989 yılında yapıldı. 1992 yılında da Sultanbeyli ilçe oldu.
Sultanbeylinin tarihi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır. Roma ve Bizans imparatorluğu döneminde, Üsküdardan Gebzeye kadar olan bölgenin Tekfurluk yani mülki idare merkezi olmuştur. Bugün Sultanbeyli ilçesinin sınırları içerisinde bulunan, tarihi Aydos kenti ve kalesiyle, Sultanbeyliği ovası civarındaki yerleşim yerlerinin de dâhil olduğu coğrafi bölge, antik çağ ve sonrasında, kavimler yolu üzerinde önemli bir ara istasyon durumundaydı. Stratejik konumu nedeniyle, ortaçağda ve sonrasında uzun bir süre bu merkez olma niteliğini koruyacaktı. Asya-Anadolu tarafıyla, İstanbul-Avrupa arasındaki ana ulaşım yolu (bugünkü Fatih Bulvarı yani tarihi Bağdat caddesi) bu bölgeden geçtiğinden, bütün askeri ve sivil ulaşım açısından büyük önem taşımaktaydı.
İstanbul ile Anadolunun bağlantı yolu üzerinde olması sebebiyle fetihten önce İstanbula sefer düzenleyen Türk orduları tarafından öncelikle fethedilmesi gereken bir anahtar konumundaydı. Diğer taraftan Anadolu yönünden savaşa hazırlanan Bizans ordusu bölgede toplanıp konaklıyordu. Bu özelliği fetihten sonra Osmanlı ordusu tarafından kullanılmaya devam etmiştir.
Sultanbeyli 1328 (H.728) yılında Orhan Gazinin emriyle, Akça Koca, Konur Alp ve Abdurrahman Gazi komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından fethedilmiştir.
Bu fetih, tekfur kızının kaleyi teslim etmesi nedeniyle kolaylıkla gerçekleşmiş ve bu hadise erken dönem Osmanlı fütuhatı içerisinde müstesna bir yer teşkil etmiştir. Kale tekfurunun kızı, kale kuşatıldığı günlerde, rüyasında önce İslam peygamberini görme lütfüne erişir. Sonra rüyasında kendisini düştüğü kuyudan kurtaran insanın, Osmanlı akıncılarının başındaki kişi olduğunu fark edince gerçeği kavrar ve onlara bir mektup yazarak kalenin çatışmasız teslimine yardımcı olur. Fetihten sonra da rüyada görmüş olduğu Osmanlı akıncı beyi Gazi Rahman (Abdurrahman Gazi) ile evlenerek Osmanlıların genişleme alanındaki diğer etnik unsurlarla sıhriyet hısımlığı kurmakta gösterdikleri hoşgörülü yaklaşımın bir numunesini göstermiş olacaktır. Bu evlilik gerek Türklerin gerekse Rumların hafızalarında uzun zaman silinmeyen izler bırakmıştır. Bu hadisenin hatıra ve izlerini taşıyan Aydos Kalesinin kalıntıları hala mevcuttur.Aydos kalesi, İzmit (Nikomedia) şehrinden (ve kalesinden) batıya doğru gidildiğinde, bu aradaki bölge içerisinde en mühim kaleydi. Kervanların yol güvenliği de dâhil olmak üzere, sonraki dönemlerde iç kale haline gelen Aydos kalesinin, İstanbulun fethiyle birlikte, bu stratejik önemi azalacaktı
Abdurrahman Gazinin kabri bugün komşumuz Sancaktepe ilçesi sınırları içerisindedir. Ayrıca Söğütte Ertuğrul Gazi türbesinin yanında temsili kabri bulunmaktadır.
Ayrıca 1945 yılında Bulgaristandan gelen göçmenlerin bir kısmı hükümetçe 7500 dönümlük arazi istimlâk edilerek Sultanbeyliye yerleştirilmiştir.
1957 yılında Sultanbeyli köyünün kurulmasına karar verilmiştir. Köyün kurulmasından sonra köy merkezinde rıza-i taksimle düzenli yerleşim merkezi oluşturuldu. Eski Ankara-İstanbul Yolu köyün içinden geçmekte idi. Köyün kurulmasından sonra bazı hissedarlar hisselerini satmaya başladılar. Orman idaresinin Sultanbeyliye tahdit koyması ve idare ile hissedarlar arasındaki davanın devam etmesi sebebiyle bu satışların tapu devri yapılamamıştır. Satışlar önceleri gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile daha sonra Köy İhtiyar Heyetinin tasdik ettiği senetlerle ve en son dönemde de el senetleri ile devam etti.
TEM Otoyolunun Köyün içinden geçmesi köyü cazip hale getirdi. 1985-1987 yılları arasında hızlı yapılaşma faaliyetinin neticesinde Sultanbeyli bugünkü haline ulaşmış oldu. 31 Aralık 1987 tarihinde Sultanbeyli köyünde belediye kurulması kararı alındı. Ancak ilk belediye seçimleri 26 Aralık 1989 yılında yapıldı. 1992 yılında da Sultanbeyli ilçe oldu.