• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Toplumsal Değişme İle İlgili Temel Kavramlar Nelerdir?

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Sosyolojinin temel çalışma alanlarından biri günümüz toplumlarını ve geçirdikleri değişimleri anlayabilmek, karşılaştırabilmek, benzerlik ve farklılıklarını ortaya koymaktır.

Anthony Giddens ekonomik, siyasal ve toplumsal alanlara bakarak toplumların sınıflandırmasını yapmıştır. Giddens’a göre modern dünyadaki toplumlar dört grup altında toplanmaktadır.

• Birinci Dünya Toplumları (Gelişmiş Ülkeler): 18. yüzyıldan günümüze gelen politik topluluklar ve ulus- devletlerdir. Sanayi üretimi ve serbest girişim bu toplumların en belirgin özellikleridir.

Nüfusun büyük yoğunluğu kentlerde yaşamaktadır, geri kalanı kırsal alanda tarımsal faaliyetleri yürütürler.
Geleneksel toplumlarla karşılaştırıldığında daha az olsa da sınıfsal eşitsizlikler mevcuttur.
Batı toplumları, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda örnek olarak verilebilir.

• Ikinci Dünya Toplumları: 1917 Rus Devrimi’nin ardından 1990’ların başına kadar varlıklarını sürdüren toplumlardı.
Merkezi planlamanın hakim olduğu ekonomik sistem içinde sanayi üretimi yapmaktaydılar. Birinci Dünya toplumlarına benzer biçimde nüfusun büyük yoğunluğu kentlerde yaşamaktaydı. Önemli sınıfsal eşitsizlikler bu toplumlarda da mevcuttu.
Doğu Bloğu ülkeleri olarak adlandırılan bu toplumlar Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’dan oluşmaktaydı.
Toplumsal ve politik değişimler sonucunda serbest girişime dayalı ekonomik sistemlere dönüşmüşlerdir.

Üçüncü Dünya Toplumları (Gelişmekte Olan Toplumlar): 18. yüzyıldan günümüze gelen ve genellikle de sömürgeleştirilmiş bölgelerde bulunan toplumlardır. Birinci Dünya toplumlarının tersine nüfus yoğunluğu kırsal alanlardadaha fazladır ve geleneksel yöntemlerin kullanıldığı tarımsal faaliyetlerde istihdam edilir.

Ekonomik sistem tarımsal üretime dayalıdır ve ürünlerin bir kısmı dünya piyasalarında pazarlanır. Bir kısmında serbest girişim, bir kısmında da merkezi planlama görülür. Çin, Hindistan, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri örnek olarak verilebilir.

• Yeni Sanayileşen Ülkeler: 1970’ler öncesine kadar Üçüncü Dünya Toplumları iken sanayi üretimi ve serbest girişimle birlikte dönüşüm gerçekleştiren toplumlardır.

Birinci Dünya toplumlarına benzer biçimde nüfusun büyük bir kısmı kentlerde yaşamaktadır. Fakat Birinci Dünya toplumlarından daha keskin kır-kent, bölgeler arası ve sınıfsal eşitsizlikler vardır. Türkiye, Güney Kore, Hong Kong, Tayvan, Singapur, Brezilya ve Meksika örnek olarak gösterilebilir

Giddens’ın yaptığı sınışandırma da görüldüğü gibi günümüz toplumlarının ortaya çıkışında 18. yüzyıl ve sonrasında Batı Avrupa’da yaşanan değişimler önemli rol oynamaktadır. Aydınlanma düşüncesi, Endüstri Devrimi, Fransız Devrimi ve o
dönemde yaşanan bilimsel gelişmeler, dünyada daha önce görülmemiş önemli değişimlerle sonuçlanmıştır.

Aydınlanma düşüncesi “Toplumsal Değişme Nedir?” bölümünde de açıklandığı üzere özellikle aklın ve bilimin temel yol gösterici kavramlar olarak öne çıkması ile etkili olmuştur. Siyasal alanda bir devrim olan 1789 Fransız Devrimi sonucunda Avrupa’da aristokrat ve ruhban sınıfın hâkimiyetine dayalı geleneksel toplum yerine özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet gibi evrensel değerlere dayanan yeni bir toplum modeli ortaya çıkmıştır.

18. yüzyılda ‹ngiltere’de başlayan Endüstri Devrimi üretim alanında yeni buluşlar sayesinde ortaya çıkan değişimler ve buhar gücüyle çalışan makinelerin kullanılmaya başlaması ile fabrika tipi üretime geçilmiştir.

Tüm bu gelişmeler toplumsal yapıda önemli değişimlere neden olmuştur. Tarımda makineleşmenin başlaması ve kent merkezli fabrika tipi üretime geçilmesi, kırsal alandan kentsel alanlara göçü başlatmış ve bugünkü anlamıyla kentler oluşmaya başlamıştır. Bu yaşanan değişim ve dönüşümler, sosyoloji disiplini içinde farklı yaklaşımlar tarafından ele alınmış ve açıklanmıştır.
 
Üst