• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Uzay_Güneş_Dünya_Ay

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,087
Mesajlar
5,879
MFC Puanı
20,700
1637641508343.png

UZAY

O zamanlar hiçbirşey,zaman bile yoktu.Herşey sıfırdan başladı.İnsanlar herzaman Dünya’nın oluşumunu çözmeye çalıştılar.Big Bang’de bunların en mantıklısıdır.

Big Bang’dan önce insan beyninin hayal bile edemeyeceği bir kavram,mutlak bir boşluk vardı.Ve birden enerji akıl almaz biçimde bir merkezde toplandı.Bu 20 milyar yıl önce gerçekleşti.Saniyeden kısa sürede enerji maddeye dönüşmüştü.Olağan üstü bir yoğunluktu Evrenin tümü bir yüksük içinde yoğunlaşmştı.Patlamanın etkisiyle madde dağılmaya başlamış,başlangıç noktasında uzaklaşmaya başlıyordu.Evrenin hacmi büyüyordu.Bu büyüme henüz tamamlanmadı.

Geriye iki seçenek var:

1)Büyüme tamamlanmayacak
2)Genleşme gücü zayıflayıp,ufalıp,kendi kendini yok edecek.(Big Crunch)

TAM OLUŞUM
Big Bang’den sonra genleşme başlıyor.Saniyenin milyarda biri kadar kısa sürede ısı birkaç milyar derece birden düşüyor.Sonra yerçekimi yayılmayı,genleşmeyi yavaşlatmaya başlıyor.Big Bang den saniyenin milyonda biri kadar sonra maddenin ilk temel taşları oluşuyor.Kısa bir süre sonra iki proton ile iki nötron birleşiyor.İlk atom meydana geliyor

Bu helyumdur.Isı artık sadece 3 milyon derececik kadardır. Big Bang den bir dk sonra yoğunluğun baş döndürücü bir hızla düşüşü,azalışı elektronların serbestçe atom çekirdekleri etrafında dönmesine izin vermişti. Bu ilk 5dk dan sonra evren yavaş yavaş yayılmaya ve soğumaya başladı. Bu madde çağıydı.Bir milyon yıl içinde ısı 3000 dereceye
düştü.Bu koşullar yıldızları doğurdu. Big Bang’den 500.000 yıl sonra evrenin hidrojen ve helyumları dev pıhtılar gibi gruplaştılar. 500.000 yıl sonrada yıldızlar yoğunlaştı.

3 milyar yıl sonrada yıldız kütleleri proto galaksi için ergirler.Bunlarda yerçekimi etkisiyle GALAKSİ oldular.Uzayda hiçbirşey kaybolmaz!1965’te Arno Penzias ve Robert Wilson,evrende 3 kelvinlik artık bir ısıl enerjiye karşılık gelen bir fon ışıması keşfettiler.1992’de de Bu artık ışının Big Bang’den kaldığı kanıtlandı.(COBE uydusu tarafından)
Bu buluş için İngiliz fizikçi Hawkins ”Tüm insanlık tarihinin değilsede,Yüzyılın buluşu olduğu kesindir.”demiştir.

YERÇEKİMİ (Uzay'da ve Zaman'da Yolculuğun Kesin Anahtarı)

Newton Evrensel yerçekimi yasasını 1687 yılında yayınladığı ’Principia’adlı kitabında açıkladı.Bu teoriye göre iki kütle arasındaki Çekim gücü,kütlelerin büyüklüğü ile doğru orantılı; aralarındaki uzaklığın karesi ilede ters orantılıdır.Yani kütleler büyüdükçe çekim gücü artacak,aralarındaki uzaklık arttıkça azalacaktır.

300yıldan daha uzun bir süre önce açıklanan bu basit denklem bütün fizik ve gökbilimin temel taşıdır.Einstein 1915 yılında yayınladığı genel görelilik kuramını yayınladığı zaman Newton’un kuramını güncellediBaşlangıçta bilim adamlarının bile anlamakta zorluk çektiği teoriye göre yerçekimi iki cismin arasındaki uzaklıktaki çekim gücü değil;uzay-zaman eğiminin bir sonucudur.

Güneşte ağırlığı ile uzayı eğmiştir.Gezegen güneş etrafında dönerken eğilerek yörüngeye girmiştir.Peki Einstein’in teorisi doğruysa neden hala Newton’unkileri kullanıyoruz?


Bunun iki sebebi var:

1)Einstein’in denklemi daha çok uzayda ve dev kütleler için önemli;ama yeryüzünde ve gündelik yaşamda Newton’un kuramı yeterli.

2)Einstein’in denklemi çok karışık.Bilim adamları bile zor anladı.Bir düşünsenize bunları çocuklarımıza öğretmeye çalıştığımızı…

GALAKSİ

Her gökcismi belirli bir yere aittir,komşuları ile fiziksel veya manyetik ilişki içindedirler.Bunların oluşturduğu topluluklara galaksi denir. Galaksiler evrenin sonsuzluğundaki adacıklar gibidir.

Bir galakside milyarlarca yıldız vardır.Evrende 50 milyar galaksi olduğu sanılıyor.Güneşimizin yıldız olduğunu düünürsek,bizimki gibi Milyarlarca yıldız ve doğal olarak o yıldızın yörüngesinde bulunan gezegen,uydu ve göktaşları ile birlikte bulunur.

Samanyolu;evrende bizim güneş sistemimizin içinde bulunduğu galaksinin adıdır.Dünyadan yalnızca bir kısmı gözükür.Galaksimizde Bizimki gibi milyarlarca sistem vardır.

Galaksimiz sistemimizden 500 kat büyüktür.Diğer galaksiker gibi galaksimizde kendi etrafında döner.Güneşimiz galaksi merkezinden 30000 ışık yılı uzaklıktadır. O,galaksimizdeki bir kaç yüz milyar yıldızdan biridir yalnızca.Yıldız ile gezegen arasındaki fark şudur:Yıldızlar ışık yayar fakat gezegenler yaymazlar.

BİR YILDIZ'IN DOĞUMU,GELİŞİM SÜRECİ VE ÖLÜM (SUPERNOVA VEYA KARADELİK)

Yıldız önce bir toz bulutudur.Yerçekimi ile toz bulutu merkeze doğru sıkışır.Bu süreç içinde ortaya çıkan yerçekimi enerjisi ile yıldız ısınmaya başlar.Bu ısı belli bir ısıya ulaşırsa nükleer erime başlar.(Güneş için 15 milyon derece)Bu süreç,iki hidrojen atomunun birleşerek bir helyum çekirdeği oluşturma sürecidir.

Tipik bir yıldız genellikle %75hidrojen, %25 helyumla ısınma sürecine başlar.Sonra süreç bütün hidrojen atomlarının yanarak helyuma dönüşünceye kadar sürer.Güneş’te 10 milyar yıllık sürecini yarıladı.Yıldız yakıtını bitirince ani bir patlamayla 10 katına genişler.Yıldızın bu durumuna ‘Kızıl dev’denir.

Güneş yakıtını bitirince atmosferi Merkür’ü içine alacak.Eğer yıldız yeteri kadar büyükse sonuç farklıdır.Yıldız hidrojeni bitirince bu kez karbon atomunu yakar ve neon atomları oluşturur.Sonrada neon ve oksijen birlikte yanarak sülfür oluşturur.Böylece yıldızın içinde katman katman farklı atomlar yanarak daha ağır atomlara dönüşürler.Yıldızın çekirdeğinde yavaş yavaş demir birikir.Bundan sonrası da büyüklüe bağlıdır.Yıldız küçükse yanma biter ve ‘Beyaz Cüce’adında içine çökmüş yıldız olur.Beyaz cüce birkaç km çapında ancak metre küpüne milyonlarca ton basınç düşen sönmüş bir yıldızdır.Bu zaman içinde soğuyarak’Kara Cüce’ye dönüşür.

Yıldızımız çok küçük ama çok yoğun nötron yıldızına dönüşebilir.Böylesi ne ani bir çöküş dalgası yaratarak yıldız,bir ışık kümesi halinde galaksinin ötelerine doğru fırlar.Buna’Süpernova’denir.Nötron yıldızlar görünmezler;ancak dönerken,bu deniz feneri gibi çevrelerine radyasyon yayarlar.Bu güne kadar 400 nötron yıldızı bulunmuştur.Yıldız yeteri kadar büyükse ani çöküş dramatik olur.Yani yıldız bir anda tek bir noktaya sıfıra indirgenebilir.Böylesine büyük yıldızın böyle küçük bir alana sıkışmasının doğal sonucu olarak,çekim gücü o kadar büyük olur ki,bu yıldızdan ışık bile çıkamaz.Herşey girebilir ama hiçbirşey çıkamaz.
Girenlerin akıbetinin ne olduğu bilinmiyor.Bunlara karadelik denir.

KARADELİK

Hepimiz biliyoruz;karadeliklerin bir türü,büyük kütleli yıldızların merkezdeki hidrojen yakıtlarını kısa sürede tüketip çökmeleriyle ortaya çıkıyor.Kabullenmekte zorlandığımız şey,Güneş’mizden kat kat büyük bir yıldızın nasıl olup da inanılmaz boyutlara küçülebilmesi ve inanılmaz bir güç kazanması.

Örneğin;Güneş’imizden 10 kat büyük bir yıldızın karadelik haline geldikten sonra aldığı boyut,60km çaplı bir küre.Üstelik bu küre, deliğin kendiside değil.İçine düşen hiçbirşeyin,hatta ışığın bile kaçamayacağı bir ‘olay ufku...
Örnek için;Dünyanın karadelik olduğunu düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin karadelik olamayacağını biliyoruz, ama oldu varsayalım.Bu durumda Dünya’nın olay ufkunun çapı 9 mm’den az olacaktır.

Asıl karadelik,yani fizkteki adıyla ‘tekillik’,olay ufkunun tam merkezinde.Ama artık çap falan yok.İçine düşen madde ve enerjiyi yutan bu cismin boyutları,matematiksel bir nokta kadar!Dünya asla bir karadelik olamaz dedik ama aslında olabilir!…Yeterki;Onu yeteri kadar sıkıştırabilelim!

Dolayısıyla kuramsal bir karadelik oluşturmak için bir sınır yok.Ama oluştuğu maddenin böyle büyük bir ölçüde sıkışabilmesi için gerekli koşullar büyük yıldızlarda kendiliğinden var.Dolayısıyla en çok görülen karadelikler,10üssü31 kg kadar!Karadeliklerin öbür türleri hakkında kuramcılar;13-15milyar yıl önce BigBang’in hemen ardından mikroskobik karadelikler oluştuğunu sanıyorlar.Ama karadelik dinamiğine göre bunların çoktan yok olması gerekiyor.

Bir karadeliğin kütlesi ne kadar büyükse,kapladığı alanda o ölçüde büyük oluyor. Yani‘SCHWARZSCHİLD yarıçapı’ denen olay ufkunun yarı çapıyla,karadeliğin kütlesi birbiriyle doğru orantılı.Peki,şöyle irisinden bir karadelik tüm evreni yok etmez mi?Bilim adamlarına göre korkulacak bir şey yok.Tek koşul var:eek:lay ufkundan uzak duracaksınız…Eğer kazara ufku geçerseniz;kurtuluş yok!

Bir Güneş kütlesindeki bir karadeliğin çekim gücü,aynı kütledeki Güneş’ten fazla ve az olamaz.Peki Güneş bir karadelik olursa?Olamaz!Çünkü;kütlesi bir karadelik için yeterli düzeyin çok çok altında…Benzerleri gibi Güneş.5milyar yıl sonra yakıtını tüketince kırmızı dev haline gelerek şişecek.Sonrada atmosferi Merkür ve Venüs’ü içine alacak.Sonra dış katmanlarını yavaş yavaş uzaya bırakacak.Sıkışıp ısınan merkezi,Dünya’mız boyutlarında bir ‘beyaz cüce’ olacak!
Zaman içinde soğuyarak kaybolacak.Diyelimki;karadelik oldu,gezegenler yörüngelerini kaybetmeyecekler ve aynı uzaklıkta dönmeye devam edecek.Çünkü;Karadeliğin olay ufkunun çapı yalnızca 3km olacak.Ama genede yaşama veda edebiliriz.Nedeni artık buraların eskisindende çok soğuk ve karanlık olacağı!…

OLAY UFKUNUN BASİT İZAHI:

Şimdi hayal ediniz.Eviniz bir karadelik ise bu evin kapısı ve de bu evin kapısının eşiği olay ufkudur.Eğer siz bu kapıdan içeri adım atarsanız bir geri çıkamazsınız.İşte olay ufkunun basit izahı budur.

KARADELİĞİN İÇİNDE VUKU BULAN OLAYLAR

Bir uzay gemisinde olduğumuzu varsayalım,bilmeden Güneş kütleli karadeliğin olay ufkuna düşmüşüz.Malesef;geri çıkamayacağımızda biliyoruz.
İçindeyken bazı şeyleri değişik göreceğiz.Çünkü;bir milyon Güneş kütleli karadelik gelen ışık demetlerini bükecek.Peki,ama neden güçlü bir cismin içinde olduğumuz halde kütleçekimini hissetmememiz.

Nedeni;hala serbest düşüşteyiz ve deliğin güçlü çekim alanı,bedenimizin ve gemimizin her noktasına aynı şiddetle etki yapıyor.Ancak merkeze 600 000 km. sokulduğumuzda,bir gariplik olacak. Ayaklarımız, başımızdan büyük bir kuvvetle çekiliyormuş gibi olacak.Merkeze yaklaştıkça bu etki artacak ve uzamışız gibi hissettikten sonra son anımsadığımız bedenimizin parçalanmak üzere olduğu…Fakat bütün bunlar çok kısa sürecek.

Merkezdeki tekilliğe olan uzaklığımızın,olay ufkunun yarıçapının 10 katı olduğunu varsayalım.Yani;merkeze 30milyon,olay ufkunaysa 27milyon uzaklıktayız.Buradan,olay ufkunun içine çekilmemiz 8dk. sürüyor.Bundan sonra tekilliğin içinde kaybolmamız için sadece 7sn. var.Bütün bu süre yani;ufuktan tekilliğe düşme düresi,karadeliğin kütlesine orantılı olarak artıyor.

KARADELİĞİN DIŞINDA VUKU BULAN OLAYLAR

Dünya’dan bizi seyredenler ise işlerin kötüye gittiğini çok geç anlayacaklardır.Çünkü onlar,bizi karadeliğin olay ufkuna yaklaştıkça giderek yavaşlıyor anlayacaklardır.Fizik kurallarına göre biz öldükten sonra bile arkadaşlarımız,olay ufkuna vardığımızı bile göremeyeceklerdir. Sonsuza kadar bekleseler bile…Bizde yeni oluşmakta olan bir karadeliğe yaklaşıyor olsaydık,ölmekte olan yıldızın giderek küçüldüğünü görecek, ama karadelik oluştuktan sonra dahi çöken maddenin olay ufkunu aşıp gözden kaybolmasını göremeyecektir.

Bu Einstein’in kuramında saklı.Genel göreliliğin temel öngörüsü,kütlesi olan her cismin uzay-zaman dediğimiz 4 boyutlu dokuyu,tıpkı üzerine ağır bir top konmuş esnek bir kumaş gibi çukurlaştırılması.

Bu çukurun üzerinden geçen herhangi bir cisim,hatta ışık,çukurun büktüğü düzlemden geçtiği için biraz eğrileşecek, ya da bükülecektir.Karadelikler çok büyük kütleli olduğundan çukurları dipsiz bir kuyuyu andırıyor.Bu nedenle bizim için zaman daha yavaş geçerken,uzaktaki arkadaşlarımız için daha hızlı akıyor. Eğer zamanında uyanabilseydik ve karadeliğe düşmeden olay ufkunun kenarında bir süre araştırma yaptıktan sonra dönebilseydik,kavuştuğumuz arkadaşlarımızı bizden daha fazla yaşlanmış bulacaktık.Gerçekte arkadaşlarımız kayboluşumuzu görebilecekti. Nedeni; ışığın kırmızıya kayma olgusu. Karadeliğin yakınlarında uzaya saçılan ışık giderek daha uzun dalga boylarına doğru ‘kırmızıya’ kayar.Bu görünür ışık,onlarca daha uzun dalagboyu olarak anlanılacak. Onlarda bizi özel aygıtlarla izleyebilecekti. Fakat; sonraları dalgaboyları öylesine uzayacaktı ki ,arkadaşlarımız için biz artık tümüyle görünmez ve algılanamaz olacaktık.

Peki;şöyle büyükçe bir karadelik tüm evreni yok etmezmi? Tek şartla kurtulabiliriz:Olay ufkundan uzak durmak kaydıyla. Karadeliği saran kütle çekim alanının,aynı kütledeki bir başka cismin çevresindeki kütle çekim alanından farkı yoktur.

Bilim adamlarına göre,olası en küçük karadeliğin çapı 10 üzeri eksi 35 civarında olabilir.Ama bunun kütlesi 10 mikrogram kadar(bir toz zerreciği)ağırlığında olur.Böyle cisimler oluşturabilmek için 10üzeri19 giga-elektronvolt düzeyinde enerjiler gerekir.

Demek ki;bir karadelik oluşturabilmek için Dünya’nın en güçlü parçacık hızlandırıcısından (CERN DENEYİ) 10 katrilyon kat daha güçlü bir makine gerekiyor.

Ve bu makinenin boyutları bir samanyolu kadar olacak!… Üstelik bu çaba ve masraf boşa gidecek.

Çünkü ‘Hawkins Işımı’denen bir süreç sonucu laboratuvar ürünü kara delik 10üzeri eksi 42saniyeiçinde buharlaşıp yok olacak.Bir toz zerreciği yerine Everet tepesi kütlesinde bir karadelik oluşturulsa bile,(bunun yarı çapı 10üzeri eksi 15 metre olur.) bir atom çekirdeği büyüklüğündeki böyle bir cisim bir proton veya nötron bile yutamayacaktır.

Karadelikler kütlelerine,renklerine,dönmesine ,elektrik yüklü olan diye sınıflandırılıyorlar.Bir de akdelikler vardır, bunlarda gelen herşeyi dışarı atarlar.Nasıl ki;karadelikler yutuyorsa…
 

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,087
Mesajlar
5,879
MFC Puanı
20,700
UZAY KİRLİLİĞİ

Dünya’da pek çok sorun ile karşıkarşıyayız.En önemlisi ise kirliliktir. Kirlilik deyince hemen aklımıza kirli su ve denizler,çöpler ve atıklar gelebilir.Şimdi olmasa bile önümüzdeki 20 yıl içinde ciddi bir tehlike haline gelebilecek bir tehditle karşı karşıyayız.

Dünya’nın çevresinde dolanan çok küçük göktaşları var.Bunlar, atmosferde yok oldukları için bize bir zararları yok.Ama bu durum uydular için söylenemez.Saniyedeki hızları 70-80km’yi bulan bu göktaşları birkaç cm çapında da olsa ciddi bir tehlike yaratıyor.

Örnek olarak 1993’te ESA'nın Olympus adlı uydusu,çarpan minik bir göktaşı yüzünden yön denetim birimi parçalanınca kullanılamaz hale gelmiştir.Günümüzde ise Dünya’nın çevresinde 500’ün üzerinde çalışır durumda uydu bulunuyor. Ancak bu tehdit yalnız burdada kalmıyor.

Yörüngedeki Hurdalar

Dünya’nın çevresinde,değişik yörüngelerde dolanan ve artık hiçbir işlevi olmayan,insan yapımı cisimlerin tümü uzay kirliliğini oluşturur.

Uzay kirliliğinin iki nedeni var:

1)Ömrü tükenen uydular

2)Fırlatılan roketlerin yörüngede terk ettikleri üst aşamaları.

Sputnik1’den günümüze değin geçen 40 yıl içinde uzay araştırmaları alanında çok önemli gelişmeler yaşandı:
Ay’a,Mars’a ve Venüs’e sondalar, uzay araçları gönderildi.Ay’a inildi,Mars’ın çevresine uydular yerleştirildi.Jüpiter’e,Satürn’e,astreoidlere,kuyrukluyıldızlara ve hatta Güneş Sistemi’nin dışına uzay araçları yollandı.Değişik amaçlı binleerce uydu Dünya’nın çevresine yerleştirildi.Uzay istasyonları kuruldu,farklı dalgaboylarında uzayı inceleyen uzay teleskopları yörüngeye yerleştirildi.Tüm bunları gerçekleştirmak için 4000’den fazla çok aşamalı roket uzaya gönderildi.Bunların üst aşamaları hep uzaya bırakıldı.Bu yolculuklar esnasında kimi zaman roketlerde,kimi zaman da taşıdıkları yüklerde patlamalar oldu;patlamaların enkazı uzaya yayıldı .Yörüngedeki uydularınbüyük bir bölümünün ömrü tükendi;şu anda başıboş dolanıyorlar.Tüm bu işe yaramayan cisimler,roket parçaları,ölü uydular,yakıt tankları ve uzay aracı artıkları günümüzde Dünya çevresinde dolanan bir çeşit hurda yığını oluşturdular.Bugün uzay çalışmalrı tüm hızıyla büyüyor ve ne yazıkki,bu hurda yığınıda giderek büyüyor.

Bilim adamları bu tehlikeyi 30 yıl kadar önce gördüler.Bundan yola çıkarak bu parçaları izlemek için sistemler kudular.Örneğin ABD’de yirmiden fazla radar ve optik algılayıcıdan oluşamn bir Uzay İzleme Ağı var.Rusya’dakindeyse on radar ve oniki optik bulunuyor. Dünya çevresinde dönen 10cm’den büyük bütün cisimler sürekli izleniyor.Gönderilen radar sinyalleri çarpıp yansıyor ve algılandığında hakkında bilgiler edinilip,kataloglara ayrılıyor.
On dört yıl yörüngede kalan Mir’e 1 cm’den küçük çaplı onbinlerce uzay döküntüsü çarpmıştır.

Ama hiçbirisi çalışmaları aksatacak derecede olmadı.Aynı şey 4-5 yıl da bitirilen olan Uluslararası Uzay İstasyonu içinde geçerli olduğundan,özek güvenlik önlemleri alınmıştır.Yüksek hızla başıboş dolaşan enkaz parçaları aynı zamanda uzay yürüyüşü yapan astronotlar içinde tehlikeli.Araçlara kendilerini koruyacak zırhlar yapılabilir ama astronot giysilerine yapılmaları olanaksızdır.Yinede o giysiler,birkaç mm’lik parçalara dayanabilirler.

Ama 1 cm çapında ve sn’de 10 km hızla çarpan parça,astronotu öldürebilir.Bu döküntülerin bir bölümü zamanla yerçekimi yada güneş ışıması basıncıyla Dünya’ya düşer.600km’nin altındaki yörüngelerde dolanan enkaz parçalarının yerçekimi etkisiyle Dünya’ya düşmesi(ve kirlilik olmaktan çıkması)bir kaç yıl alıyor.800km dolayındakiler ise 10-15yıl kalabiliyor.1000km’nin üzerindekilerse yüzyılı aşkınbir süre dönmeyi gerçekleştirecekler.Bir başka deyişle, kirliliği oluşturan parçalar eninde sonunda Dünya’ya düşüyor.Büyük parçalar,atmosferde yok olmaktan kurtularak küçülmüş olarak yeryüzüne ulaşabilirler.Ama yörüngedeki döküntülerin gökbilimcilerce yarattığı asıl kaygı gelecekteki uzay çalışmalarına yönelik Döküntü sayısındaki artış zamanla eşik değerini aşacak ve bir dizi zincirleme çarpışma başlayacak.Bilimadamları buna bina çığ etkisi diyorlar ve onları korkutanda bu!Çünkü bu çarpışmalar sonucunda büyük parçalar binlerce küçük parçalara dönüşecek ve döküntü sayısıda çok artacak.Bu artış,bir gün uzay çalışmalarına onlarca yıllık bir ara verilmesine yol açabilir!...

Çözüm

Bu günkü çalışmalar şimdilik sorunu anlamaya yönelik.Hergeçen gün büyüyen bu sorunun çözümüne yönelik yapılan birşey yok.Bu konuda uluslararası bir anlaşma bile yapılmadı.Kirlilik konusunda ortaya atılan değişik öneriler var,ama üzerinde anlaşılan ve uygulamaya konulan ciddi bir plan yok.Tüm uzay ajanslarının anlaştıkları nokta ilk aşamada,uzay kirliliğinin artış hızının önünü kesmek.

Uzay ajansları,bundan böyle uzaya çıkacak araçların,fırlatılışları ve yörüngeye yerleştirilmeleri sırasında uzayı en düşük düzeyde kirletmelerini sağlayacak.Ve bundan böyle ömrü tükenen uyduların Dünya’ya düşmeleri sağlanacak.

İkincil olarak yapılması gereken,bugünkü kirliliğinin temizlenmesi.Ancak bu “temizlik” daha çok teknolojik ve ekonomik konu.Değişik öneriler var.Birine göre;temizlik iki koldan yapılmalı.Birinci kolda,uzay mekikleriyle yada geliştirilecek bir araçla,büyük parçalar toplanıp Dünya’ya getirilecek.Geriye kalan milyonlarca küçük cisimde geliştirilecek bir “uzay süpürgesi”ile toplanacak.Bir başka öneride tüm hurdaları Dünya yörüngesinde belirli bir bölgede ,bir “uzay aracı mezarlığı”nda toplamak.Ama tüm bunlar şimdilik sadece birer düşünceden ibaret!…

UZAY HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR (Hikaye Modunda Anlatım)

Rus uzay aracı Soyuz TMA-3, Kazakistan'daki Baykonur üssünden fırlatılışından iki gün sonra Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) kenetlendi. Moskova'daki Kontrol Merkezi'nin sözcüsü, kenetlenmenin başarıyla gerçekleştiğini söyledi. Soyuz'un 3 kişilik mürettebatından Amerikalı astronot Michael Foale ve Rus kozmonot Aleksander Kaleri, ISS'de bulunan Amerikalı Ed Lu ve Rus Yuri Malençenko ile nöbet değişimi yapmıştır.

Mürettebattaki üçüncü kişi olan Avrupa Uzay Ajansı'ndan İspanyol astronot Pedro Duque ise ISS'de 8 gün kaldıktan sonra görevi devredecek ekiple birlikle 27 Ekim'de Dünya'ya dönmüştür.Lu ve Malençenko, 6 aydır ISS'de görev yapıyordu. Foale ve Kaleri, istasyonda görev yapacak 8'inci astronot ve kozmonot ekibi olacaktı.

Astronomlar günümüzden 66 yıl önce tespit edilen, ancak sonra kaybolan bir asteroidin yerini belirlediler. Hermes adlı göktaşı keşfedildiği 1937 yılında, Ay ile Dünya arasına girmiş ve Dünya’ya çarpma tehlikesi yaratacak derecede yaklaşmıştı. Bu tespitten 5 gün sonra Güneş ışınlarının parlaklığı nedeniyle gözlem dışı kalmıştı. Hermes daha sonra bir daha görülmedi. Astronomlar Hermes’i uzay fotoğrafında küçük karanlık bir nokta şeklinde yeniden tespit etmeyi başardılar; yörünge hesapları yapıldı ve karanlık noktanın Hermes olduğuna karar verildi.

ALTMIŞ ALTI YILDIR HİÇ GÖRÜLMEYEN GİZLİ TEHLİKE......!

Hermes ilk olarak Heidelbergli Karl Reinmuth tarafından 28 Ekim 1937’de keşfedilmişti.Beş gün boyunca gözlemledikten sonra, Hermes’in izini kaybettirmişti. Reinmuth asteroidin Dünya’nın 800.000 kilometre yakınından geçtiğini hesaplamıştı.

Arizona’daki Lowell Laboratuvarı’ndan Brian Skiff 15 Ekim’de Hermes olduğunudan şüphe ettiği bir göktaşını not düştü. Dünya etrafında bir çok göktaşının bulunduğunu bilen Skiff, göktaşının aşırı derece parlak olmasında şüphelenerek, Cambridge’teki Minor Planet Center’dan Timothy Spahr’ı arayarak sözkonusu noktanın koordinatlarını verdi. Kendi teleskoplarıyla gözlem yapan merkez, noktanın Hermes olduğuna kara verdi ve böylece Skiff’in gözlemi teyit edildi.

Astronomlar Hermes’in çapının 1 ila 2 kilometre arasında olduğunu tahmin ediyorlar.

Çin'in ilk uzay seferinde Dünya yörüngesini 14 kez dolaşan "taikonot", Çin Seddi'nin uzaydan görülebildiğine ilişkin efsaneyi sona erdirdi. Yarbay Yang Liwei, yıllardır "uzaydan görülebilen tek insan yapısı" olarak bilinen 2400 kilometrelik Çin Seddi'ni uzaydan göremediğini söyledi. Dünyaya dönüşünün ardından uzay kapsülünden çıktıktan hemen sonra gazetecilerin karşına geçen taikonot Wliwei, bir televizyon muhabirinin "Uzaydan Çin Seddi'ni görebildiğiniz doğru mu?" sorusuyla karşılaştı. Taikonot'un cevabı "Hmm, hayır" oldu.Bu iki kelimeyle, dünyanın en uzun duvarının uzaydan görülebildiği efsanesi yalanlanmış oldu.

NASA yetkilileri bu cevabın sürpriz olmadığı değerlendirmesini yaparak, yıllardır astronotların uzaydan gördükleri şeylerin bulutların beyazlığı, okyanusların maviliği, çöllerin sarı rengi ve biraz yeşil alan olduğunu belirtiyor.
Hindistan, uzaya bilimsel amaçlı kullanmak üzere bir uydu yollamıştır.1360 kilo ağırlığındaki gözlem uydusunu taşıyan füze, Hindistan'ın güneydoğusundaki Sriharikota'da bulunan uzay üssünden fırlatıldı. Yetkililer, Resourcesat-1 adını verdikleri uydunun, Dünya yörüngesinden daha çok tarım alanlarını ve yerleşim hareketlerinin çevre üzerindeki etkisini izleyeceğini belirtmiştir.

Avustralyalı ve Amerikalı iki işadamının satışa sunduğu Dünya'nın uydusu Ay'daki arsaları alanların sayısı 2 milyona çıktı. "Lunar Reality" şirketi aracılığıyla Avustralya'da da satışa sunulacak Ay'daki parsellerin ücretlerinin yarım hektar için 34 ve 4 hektar için 174 euro olduğu belirtilmiştir. Avustralyalı işadamı Paul Jackson, Ay'daki arsaları ülkesinde satma hakkını, bu uydu üzerindeki mülkiyet hakkını 23 yıl önce alan Amerikalı meslektaşı Dennis Hope'dan aldığını kaydetti.

Hope, Ay arsalarını 1980 yılından bu yana 180 ülkeden 2 milyon kişiye sattı.Ay ve gezegenler üzerindeki mülkiyet hakkını, ABD hükümetine başvurarak üzerine kaydettirdiğini iddia eden Hope, 1967 yılında BM tarafından imzalanan uzay sözleşmesindeki bir boşluk sayesinde bu tür bir hak iddiasında bulunabildiğini öne sürüyor.

BM'nin imzaladığı sözleşmede, devletlerin Ay'da toprak sahibi olamayacağı belirtilirken, özel kişiler konusunda herhangi bir ifade bulunmuyor.Rusya ve Fransa Rus Soyuz roketlerinin, Fransız Guaynası’ndaki Kourou Uzay Üssü’nden fırlatılmasını öngören anlaşmayı imzalanmıştır.
Rusya Baykonur Üssü yerine, Güney Amerika’nın kuzeydoğu kıyısındaki eski Fransız sömürgesinde bulunan Kourou Üssü’nü seçmesinin nedeni olarak Kourou’nun ekvatora yakınlığı ve bu yakınlık sonucu yakıt masraflarını kısılması olarak açıkladı.

Uzaya gönderilen, uzay araçları yörüngelerine ekvator etrafında diziliyorlar. Bu durumda, araçların ekvatora yakın bölgelerden fırlatılmaları, mesafeyi kısaltarak masrafları da düşürüyor.Anlaşmaya göre, Rusya ve Fransa aynı rampayı ve teknik ekipmanı kullanamışlardır. Zamanın Fransız Başbakanı Jean-Pierre Raffarin, Rus Başbakanı Mikhail Kasyanov ile yaptığı görüşmeden sonra Fransa’nın 600 milyon dolarlık projenin yarısı karşılayacağını açıklamıştır.

Rusya, komünist rejimin devrildiği 1991 yılından bu yana uzay araştırmaları bütçesinde kısıtlamaya gitmiştir.Yörüngeleri gereği Güneş’in aynı tarafında ‘dizilen’ Dünya'ya en yakın beş gezegen, on gün boyunca gökyüzünde çıplak gözle görülmüştür.Yaklaşık 30 yılda bir meydana gelen gök olayı sayesinde, Güneş Sistemi'nde Dünya'ya en yakın beş gezegen Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ü her gece Ay ile birlikte nisan ayı başına dek gözlemlemek mümkün olmuştur.

ABD'nin California eyaletindeki Pasadena Uzay Merkezi'nden gökbilimci Myles Standish, çok nadir rastlanan bir gök olayının yaşanacağını belirterek, yörüngeleri "kesiştiği" için beş gezegenin Güneş’in aynı tarafında sıralanacaklarını ve böylece gökyüzünde geceleyin harika bir görüntü oluşturacaklarını kaydetmiştir.Standish, 2036'dan önce bir daha bu tür bir manzaraya rastlamanın mümkün olmayacağını da söyledi.

Bilim adamları, bu gezegenleri çıplak gözle görebilmek için günbatımı sonrası gözlem yapılması ve havanın açık olması gerektiğini kaydediyorlar. Özellikle Merkür'ü görmenin zor olduğunu ifade eden bilim adamları, her ne kadar gezegenlerin gökyüzünde dizildikleri söylense de dağınık halde olacakları uyarısında bulunuyorlar.

SSCB ve ABD'den sonra kendi olanaklarıyla uzaya insan göndermeyi başaran üçüncü ülke olan Çin, Ay'a ''yakın plan'' uydu gönderme işlemini hızlandırdı. Çin’in bir yıl erkene aldığı proje adını bir ölümsüzlük efsanesinden alıyor. Resmi Yeni Çin haber ajansının haberine göre, Pekin hükümeti, Ay'a ulaşmanın 2007'de değil, bir yıl daha erken, 2006'da gerçekleştirilmesini kararlaştırmıştır. Çin geçen 2006 yılın 15 Ekim'de, kendi olanaklarıyla imal ettiği Şıncou 5 isimli ilk insanlı uzay aracını yörüngeye göndermişti. Tek taykonotlu araç, Dünya çevresinde 21 saat boyunca 14 tur döndükten sonra 16 Ekim'de paraşütle karaya inmişti.

Çin'in geçen yıla kadar genelde gizli tuttuğu ''uzay aşkı'', artık düzenli olarak kamuoyuna duyuruluyor. Ay'ın yakın plan üç boyutlu fotoğraflarını çekecek olan uydu, Çin mitolojisinde yaşayan ve Ay'a giden tanrıça ''Çange''nin adını taşımı. Masala göre Çange, kocasından çaldığı ölümsüzlük iksiriyle Ay'a gitmiştir

2 ton 350 kg ağırlığındaki Çange uydusu, Ay için ek 130 kg'lık cihazlar da taşıyacak. Proje, Dongfanghong 3 uydu teknolojisi temelinde gelişiyor. Çange, insanlı Şıncou ve Amerikalılara ait olanlar dahil, çok sayıda telekomünikasyon uydusunu yörüngeye taşıyan Uzun Yürüyüş III A roketiyle göreve gönderilmiştir.

UZAY İSTASYONU DA GÜNDEM OLMUŞTU.

Çin, 2010'a dek Ay'a insansız araç indirmeyi, 2020'ye kadar da Ay'da insanlı araştırma ve örnek toplama planlanıyor. Şinhua, Ay programının ilk bölümünün 1 milyar 400 milyon yüen (230trilyon TL) maliyetinde olduğunu açıklamıştır.


Çin, insanlı ikinci uzay aracını da Dünya yörüngesine muhtemelen iki veya üç taykonotla 2018 yılında gönderecek.
Pekin hükümeti, Rus Uzay Kurumu, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, Avrupa Uzay Kurumu, Japonya ve Brezilya'nın katkıda bulunduğu, Dünya yörüngesinde 380 km irtifada yapımı süren Uluslararası Uzay İstasyonu gibi hizmet verecek daimi yörünge istasyonu da kurmak istiyor.

Bilim adamlarının radyo sinyalleri aracılığıyla, dünya dışındaki zeki yaşam formlarını bulmaya yönelik en kapsamlı araştırması, herhangi bir canlı izine rastlanamadan sonuçlanmıştır. Phoenix olarak adlandırılan proje kapsamında, Puerto Rico’daki Arecibo radyo teleskobu on yıl boyunca dünya etrafındaki 800 yıldızı dinlemeye aldı. Ancak gökbilimciler milyarlarca farklı frekansta, yüksek duyarlılıkla yaptıkları gözlemlerde zeki yaşam formlarının varlığını kanıtlayacak bir radyo sinyaline rastlayamadı.

Radyo sinyalleri çok uzak mesafeler kat edebildiği için uzaylıları bulabilmenin en iyi yolu olarak nitelendiriliyor. Bu yöntemin kullanıldığı en kapsamlı araştırma olan Phoenix Projesi çerçevesinde son olarak, Dünya’dan 88 ışık yılı uzaklıkta bulunan “HD 169882” adlı yıldız incelemeye alındı. Ancak bu yıldızdan da uzaylıların varlığını destekleyecek bir sinyal gelmedi.

Uzmanlara göre, eğer uzayda zeki yaşam formları varsa, bu durumun iki neden var: Ya uzaylılar sinyal göndermeye sıcak bakmıyor ya da bunu insanların tespit edemediği bir şekilde yapıyorlar.

DÜNYANIN ÇEVRESİ SAKİN

Phoenix Projesi yöneticisi Peter Backus, on yıl boyunca yaptıkları çalışmalarda aradıkları kanıtı bulamamış olsalar da çok şey öğrendiklerini ve seneye çok daha kapsamlı bir projeyi hayata geçirecekleri söylemiştir.

Backus, on yıllık çalışmalarının sonucunu da şu sözlerle değerlendirdi: “Dünyanın etrafı sakin.”

Çin’nin yarı resmi gazetelerinden Pekin Gençlik, Ay’a gidecek Çin uzay aracının 2012’de uzaya gönderileceğini duyurmuştur. Çin uzay çalışmalarını yürüten üst düzey yetkililerden biri olan Ouyang Ziyuan, uzay aracının Ay’da kurulacak uzay üssü ile ilgili olarak veri toplayacağını açıklamıştır.

Uzay aracı kamera, teleskoplar ve sismolojik cihazlar yardımıyla Ay yüzeyinde üs kurmaya uygun bölgeleri araştıracak. Çin halk kültüründe Ay’a uçan masal kahramanı Chang’e yaratığından esinlenilerek Chang’e adı verilen uzay programı üç bölümden oluşuyor.

ÇİNLİ TAYKONOT AY’A İNECEK

Birinci aşamada, tamamı Çin teknolojisiyle üretilen 2 tonluk uzay aracı 2007’de Ay’a fırlatılatılmış ve uydunun etrafında 12 ay boyunca keşif uçuşları yapmıştır. Ay yüzeyinin üç boyutlu görüntülerini çekmiş olan araç, yüzey hakkında bilgi toplamıştır. Resmi haber ajansı bu projenin maliyetini 170 milyon dolar olarak bildirmiştir.

İkinci aşamada 2010 ile 2020 yılları arasında Ay’a insansız uzay araçları inecekler. Bu araçlar yüzeyden toprak numuneleri toplayacaklar. Çin, yine bu zaman zarfında Ay’a taykonotlu bir uzay aracı gönderecek. Üçüncü aşamada ise uzayda daimi bir uzay istasyonunun kurulması bulunuyor.

Ekim 2003’te uzay ilk Çinli taykonotu gönderen Çin, bir zamanla son derece gizlilikle yürüttüğü uzay araştırmaları ile bilgileri artık resmi haber ajansları vasıtasıyla dünyaya duyurmaktan çekinmiyor.

NASA Mars'ta bir zamanlar tuzlu deniz bulunduğunu saptadı. Bilim adamlarına göre bu durum bir zamanlar gezegende yaşama olanak vermiş olabilir. Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi yetkilisi Steve Squyres, Mars'ta bulunan Opportunity (Fırsat) adlı robotun, bir zamanlar gezegen üzerinde tuzlu sudan oluşan deniz bulunduğunu kanıtladığını söyledi. Squyres, robottan gelen verilerin, denizde kayaçlar oluştuğunu, bunun da hayatın gelişmesine fırsat vermiş olması gerektiğini gösterdiğini kaydetti. NASA uzmanı, "Tahminimize göre, Opportunity'nin bulunduğu bölge, bir vakitler tuzlu denizdi. O zamanki ortamın yaşamın gelişmesine elverişli olduğunu görüyoruz" dedi.

Ne zaman yok olduğu bilinmiyor

Robotun incelediği bazı kayaçların tuzlu su çökeltilerinden kaynaklandığını belirten uzman, boyutlarını bilemedikleri denizin ne zaman oluşup yok olduğunu da bilemediklerini anlattı. NASA yetkilisi Ed Weiler de "Bu sonuçlar, Merih'teki iddialı keşif programını daha da geliştirmek için bizi kışkırtıyor. Bir zamanlar Merih'te mikropların yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istiyoruz.Şunu da öğrenmeye can atıyoruz: orada yaşayabilir miyiz?" dedi. NASA'nın elde ettiği sonuçların, bağımsız uzmanlarca doğrulandığı kaydedilmiştir.

Güneş Hakkında Özet Bilgi Derlemesi

1.Bir yıldız olarak, Güneş, kütle, büyüklük, ısı, vb. açısından, gökadamızda ortalama ve sıradan bir yıldızdır. Bu grup yıldızlar "sarı cüceler" sınıfında yer alır.

2.Yaşının 4.6 milyar yıl olduğu, bir aksilikle süpernova haline dönüşmezse bir beş milyar yıl kadar daha parlamağa devam edeceği hesaplanmaktadır!...

3.Çekirdek ısısının 15 milyon derece santigrad olduğu düşünülmektedir!! Burada hidrojen füzyonu ile helyum oluşurken, sürecin oluşturduğu enerji, atomaltı parçacıklarla çarpışa çarpışa çetin bir yolculuktan sonra yüzeye ulaşır ve bu cehennem fırınını sonunda terkeder; çevreye ısı ve ışık şeklinde yayılır.

4.Güneşimiz, Güneş sistemi toplam kütlesinin %99.86'ını oluşturur. Başka bir deyişle, dev gezegen Jüpiter dahil, gezegenler, astroidler, vb. hep birlikte sistemdeki toplam kütlenin yalnızca %0.14'ünü oluşturuyor.

5.Güneş'ten bize ulaşan enerji, aslında binlerce yıl öncesinden bu yıldızın çekirdek bölgesinden yola çıkmış olan enerjidir. Bu sürenin tamamına yakınını, Güneşi oluşturan yoğun atomların arasından geçerken harcamış, Güneş'i terkettikten sonra yalnızca sekiz dakika içinde bize ulaşmıştır...

6.Güneş lekelerinin koyu renkli görülmesinin nedeni, çevrelerindeki alanlara göre ısının daha düşük olmasıdır. Güneş ortalaması olan 5800 santigrad ısıya karşılık, güneş lekelerindeki ısı 3800 santigrad derecededir... Güneş lekeleri 11 yıl döngülük bir enerji salınım örüntüsü izlerler.

7.Güneşin, Pluto gezegeninden, Dünyadakine kıyasla 1600 kez daha sönük görüneceği hesaplanmaktadır.

8.Çoğu eski uygarlıklarda insanlar Güneşe Tanrı olarak tapmış; güneş tutulmasını Tanrının öfkesi olarak yorumlamışlardır. Bu öfkeden sakınmak amacıyla da dua ve kurban verme ritüellerine yönelmişlerdir.Bugün bile, bizim ülkemizde halk arasında, ay tutulmasının öteki milletlere, güneş tutulmasının ise Türklere uğursuzluk getireceği inancı yaygındır...
 

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,087
Mesajlar
5,879
MFC Puanı
20,700
Dünya Gezegeni (TerraStar) Hakkında Geniş Bilgi Derlemesi

Dünya, Güneş Sistemi'nin 9 gezegeninden biridir ve Güneş'e olan uzaklığı bakımından 3. Sırada bulunur.Dünya'yı incelemek için bazı kavramların bilinmesi gerekir:

1.Eksen
2.Kutup Noktası
3.Ekvator
4.Paralel
5.Meridyen

1. Dünya'nın Şekli :

1.1. Dünyanın Şekli ve Boyutları :

Dünya, Kutup Noktaları'nda basık, Ekvator'da şişkindir. Dünya'nın kendisine özgü bu şekline geoid denir. Geoide en yakın geometrik şekil elipsoiddir. Verilen boyutlar "Hayford Elipsoidi" ne aittir.

Dünya'nın Boyutları

Ekvator yarıçapı = 6.378,4 km
Kutuplar yarıçapı = 6.356,9 km
Ekvator çevresi = 40.076,6 km
Kutuplar çevresi = 40.009,1 km

Pratikte bu uzunluklar yaklaşık olarak alınmaktadır.

1.2. Paralellerin Özellikleri :

1) Ekvator'a paralel uzanırlar
2) Çapları ve uzunlukları Ekvator'dan kutuplara doğru kısalır.
3) Ekvator'dan kutuplara doğru sayısız paralel çizilebilir. Ancak değerlendirme kolaylığı bakımından birer derece aralıklarla çizildikleri varsayılır.
4) Paralellerin 90 tanesi Kuzey Yarım Küre'de, 90 tanesi Güney Yarım Küre'de bulunur.
5) 60. paraleller Dünya'nın küreselliğinden dolayı Ekvator'un yarısı uzunluğundadır.
6) Birbirini izleyen 2 paralel arasındaki uzaklık her yerde yaklaşık 111 km'dir.

UYARI :
Dünya'nın geoid şekli nedeniyle 2 paralel arasındaki uzaklık Ekvator'dan kutuplara doğru artar. Örneğin, Ekvator ile 10 (kuzey-güney) enlemleri arasındaki uzaklık 110.596 m iken, 890-900 (kuzey-güney) enlemleri arasındaki uzaklık 110.700 m'dir. Ancak birbirini izleyen 2 paralel arasındaki uzaklık pratikte 111 km olarak kabul edilmiştir.

Özel Paraleller

Bazı paralellerin yerleri, güneş ışınlarının yere değme açısına bağlı olarak doğa tarafından belirlenmiştir.

Bunlar :

Ekvator
Dönenceler
Kutup Daireleri
Kutup Noktaları

Ekvatorun Özellikleri

1) En uzun paraleldir.
2) Güneşin önünden en hızlı geçen noktaların oluşturduğu paraleldir.
3) Dünya'nın eksen çevresindeki dönüş hızı Ekvator'da yaklaşık 1670 km/saat'tir.
4) Güneş ışınlarını 21 Mart ve 23 Eylül'de dik açıyla alır.
5) Yıl boyunca sıcak olduğundan termik alçak basınç kuşağıdır.
6) Yükseltici hava hareketleri görüldüğü için bol yağış alır.
7) Gece ve gündüz süreleri yıl boyunca birbirine eşit ve 12'şer saattir.

Dönencelerin Özellikleri

1. Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Dönenceler, 23 decece27 dakika Kuzey ve Güney paralelleridir.
2. Kuzey Yarım Küre'dekine Yengeç Dönencesi,Güney Yarım Küre'dekine Oğlak dönencesi denir.
3. Orta kuşak ile Tropikal kuşağı birbirinden ayırırlar.
4. Güneş ışınlarının düz zeminlere dik geldiği en son noktalardır.
5. Yengeç Dönencesi 21 Haziran'da, Oğlak Dönencesi 21 Aralık'ta Güneş ışınlarını dik açı ile alır.

Kutup Noktalarının Özellikleri

1) 90. Kuzey ve Güney paralelleridir.
2) Güneş ışınlarının düz zeminlere en dar açıyla geldiği yerlerdir.
3) Sürekli soğuk olduğundan kutuplar ve çevresinde yıl boyunca termik yüksek basınç kuşakları oluşur.
4) Aydınlanma çemberinin 21 mart ve 23 Eylül'de teğet geçtiği yerlerdir.
5) Bir yıl içinde 6 ay sürekli gündüz, 6 ay sürekli gece yaşanır.
6) Çizgisel hızın sıfır, yerçekiminin en fazla olduğu yerlerdir.

Kutup Dairelerinin Özellikleri

1) Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Kutup Daireleri, 66 derece 33 dakika Kuzey ve Güney paralelleridir.
2) Kutup kuşağı ile Orta kuşağı birbirinden ayırırlar.
3) Aydınlanma çemberinin yıl içinde yer değiştirdiği ve 21 Haziran ile 21 Aralık'ta teğet geçtiği paralellerdir.
4) 21 Haziran'da Kuzey Kutup Dairesi'nde, 21 Aralık'ta Güney Kutup Dairesi'nde 24 saat gündüz yaşanır.

Meridyenlerin Özellikleri

1) Bir kutuptan diğerine uzanan meridyenler de paraleller gibi sayısızdır. Ancak pratikte her 1 dereceden bir yay geçtiği varsayılarak, 360 tane oldukları kabul edilmiştir.
2) Birbirini izleyen 2 meridyen arasındaki uzaklık Ekvator üzerinde 111 km olarak kabul edilmiştir.
3) Başlangıç meridyeni olarak Londra yakınlarındaki Greenwich kabul edilmiştir.
4) Bir meridyenin, karşıt (anti) meridyeniyle arasında 180 meridyen fark vardır.

UYARI 0:

Meridyen yayları eşit uzunluktadır. Aralarındaki uzaklık Ekvator'dan kutuplara doğru azalır ve tüm meridyenle kutuplarda birleşir.

Birbirini izleyen 2 meridyen arasındaki uzaklık; Ekvator üzerinde 111.322 m. (pratikte 111 km olarak kabul edilmiştir, 45. (Kuzey - Güney) paralellerinde 78.850 m, 90. (Kuzey - Güney) paralellerinde ise 0 m'dir.

Dünyanın Şekline Bağlı Sonuçlar

1) Dünya'nın geoid şekli nedeniyle, yerçekimi Ekvator'dan kutuplara doğru artar. Dünya, geoid değil de küre şeklinde olsaydı, yerçekimi Dünya'nın her yerinde aynı olurdu.
2) Dünya'nın geoid şekli nedeniyle Ekvator diğer paralellerden ve meridyenlerden daha uzundur. Dünya küre şeklinde olsaydı, Ekvator çevresi (kutupları çevreleyen iki meridyenin uzunluğu) birbirine eşit olurdu.

Ekvator çevresi =40.077 km
Kutuplar çevresi=40.009 km

3) Dünya'nın küreselliği nedeniyle, ekseni çevresindeki dönüş hızı Ekvator'dan kutuplara doğru azalır. Ekvator üzerindeki noktalar saatte 1666,6 km yol katederken, Kutup Noktaları'nda alınan yol sıfır km olduğu için, eksen çevresindeki dönüş hızı 0 km/saat'tir.

4) Dünya'nın küreselliği nedeniyle Kutup Noktaları'nda birleşen meridyen yaylarının uzunluğu birbirine eşittir. Bir kutuptan diğerine uzanan bir meridyen yayının uzunluğu yaklaşık 20.005 km'dir.

5) Dünya'nın küreselliği nedeniyle meridyenler arası uzaklık, Ekvator'dan kutuplara doğru azalır ve meridyenler Kutup Noktaları'nda birleşirler.Birbirini izleyen iki meridyen arası uzaklık Ekvator üzerinde 111.322 m iken (pratikte bu uzunluk 111 km kabul edilmiştir), 45. paraleller üzerinde 78.850 m, 90. paralellerde (Kutup Noktaları) 0 m'dir.

6) Dünya'nın küreselliği nedeniyle, paralellerin uzunluğu Ekvator'dan kutuplara doğru küçülür. Ekvator en uzun paraleldir. Kutuplarda ise paraleller nokta halini alır.

7) Dünya'nın küreselliği nedeniyle aydınlık ve karanlık yarıküreler oluşur. Böylece yeryüzünün bir yarısı gündüzken, diğer yarısında gece yaşanır.

8- Dünya'nın küreselliği nedeniyle 21 Mart ve 23 Eylül'de Ekvator'dan kutuplara doğru Güneş ışınlarının yere değme açısı daralır. Bu tarihlerde Ekvator Güneş ışınlarını dik açı ile alır. Bu nedenle yatay düzleme dik duran cisimlerin gölgesi oluşmaz. Kutuplara doğru güneş ışınlarının yere değme açısı daraldığı için cisimlerin gölge boyu uzar.

9) Dünya'nın küreselliği nedeniyle güneş ışınlarını yıl boyunca dik ve dike yakın açı ile alan Ekvator'un güneşten aldığı ısı enerjisi daha fazladır. Kutuplara doğru ışınların gelme açısının daralması nedeniyle alınan ısı enerjisi azalır.

10) Dünya'nın küreselliği nedeniyle yerden yükseldikçe görülebilen alan genişler.

11) Dünya'nın küreselliği nedeniyle termik basınç kuşakları oluşur.

Termik Basınç Kuşakları?

Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve soğumaya bağlı oluşan basınçlara termik basınç denir. Güneş ışınlarını, yıl boyunca dik ve dike yakın açılarla alan Ekvator fazla ısınır. Isınan hava genleşerek yükselir ve basınç düşer. Kutuplar, ışınları dar açı ile aldığından her zaman soğuktur.Soğuk hava ağır olduğu için yere çöker ve basınç yükselir.

12) Dünya'nın küreselliği nedeniyle, Kutup Yıldızı'nın görünüm açısı Kuzey Kutbu'ndan Ekvator'a doğru daralır.Bu nedenle 60. Kuzey paralelinde 60 derece açı ile görülen Kutup Yıldızı Güney Kutbu'nda görülmez.

13) Dünya'nın küreselliği nedeniyle hep aynı yönde hareketle başlangıç noktasına ulaşılır.1519 yılında Macellan tarafından, hep batıya gidilerek çıkış noktasına varılabileceği düşüncesi ile İspanya'nın Cadiz Körfezi'ndeki Sancular Limanı'nda başlatılan ve aynı limanda 1522 yılında son bulan Dünya seyahati ile bu sonuca ulaşılmıştır.

Dünyanın Günlük Hareketi (Eksen Çevresindeki Hareketi)

Dünya, batıdan doğuya doğru ekseni çevresindeki dönüşünü 24 saatte tamamlar. Buna 1 Güneş günü denir. Dünya'nın ekseni çevresindeki hareketinin hızı, 2 farklı şekilde ifade edilir.

Çizgisel Hız

Dairesel hareket yapan Yerküre üzerindeki bir noktanın birim zamanda eksen üzerindeki yer değiştirme hızıdır. Çizgisel hız, dünyanın küreselliği nedeniyle Ekvator'da en fazladır, kutuplara doğru azalır.

Açısal Hız

Dairesel hareket yapan Dünya üzerindeki bir noktanın birim zamanda oluşturduğu dönüş açısıdır.
Dünya, ekseni çevresindeki hareketi sırasında 4 dakikada 1 derecelik, 1 saatte 15 derecelik, 24 saatte 360 derecelik dönüş yapar.Açısal hız, dünya üzerindeki her noktada aynıdır.

UYARI 1:

Dünya kendi ekseni çevresinde,4 dakikada 10' lik,1 saatte 150' lik,24 saatte 360 derecelik'lik dönüş yapar.

Günlük Hareketin Sonuçları

Dünya'nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle,

1) Bir noktaya Güneş ışınlarının gelme açısı ve yatay düzleme dik duran cisimlerin gölge boyları günün saatlerine göre değişir.
2) Güneş ışınları öğle saatinde en büyük açıyla gelir ve en kısa gölgeler oluşur.
3) Gece ve gündüzler birbirini izler.
4) Günlük sıcaklık farkları oluşur.
5) Dünya'nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, rüzgarlar esme yönlerinden saparlar. Bu sapma, Kuzey Yarım Küre'de esme yönünün sağına, Güney Yarım Küre'de esme yönünün soluna doğrudur.
6) Dünya'nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, okyanus akıntıları yönlerinden sapar ve halkalar oluştururlar.
Okyanus akıntılarını başlatan sürekli rüzgarlardır. Bu nedenle rüzgarların esme yönlerinden sapmasına bağlı olarak akıntılar da yönlerinden sapar.

Dünyanın Yıllık Hareketi

Dünya ekseni çevresinde hareket ederken aynı zamanda saat ibresinin tersi yönde, Güneş'in çevresinde de döner. Bu hareketini elipslitik bir yörüngede 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 Güneş yılı denir. Dünya'nın yıllık hareketi sırasında,Güneş'in çevresinde çizdiği yörünge düzlemine ekliptik denir. Yörünge şeklinin elips olması nedeniyle Dünya yıllık hareket sırasında Günöte - Günberi konumuna gelir.

Günöte (Aphel)

Dünya'nın, Güneş'ten en çok uzaklaştığı, yörüngede en yavaş döndüğü gündür. Dünya Günöte konumuna 4 Temmuz'da gelir.

Günberi (Perihel)

Dünya'nın, Güneş'e en çok yaklaşıp, yörüngede en hızlı döndüğü gündür. Dünya Günberi konumuna 3 Ocak'ta gelir.

Yörünge Şeklinin Sonuçları

Dünya Güneş'in etrafında elips bir yörüngede döner. Yörünge şeklinin elips olması nedeniyle;

1) Dünya'nın yörüngedeki dönüş hızı, Güneş'e yaklaştıkça artar, Güneş'ten uzaklaştıkça azalır. Dolayısıyla sonbahar ekinosuna 2 gün gecikme ile 23 Eylül'de ulaşılır.

2) Her iki yarımkürede mevsim süreleri değişir.

Mevsim Süreleri : Yörünge şekli tam daire biçiminde olsaydı, Dünya'nın yörüngedeki dönüş hızı değişmez, her iki yarım kürede mevsim süreleri eşit olurdu.

Dünya'nın eksen eğikliği nedeniyle Kuzey Yarım Küre'de ve Güney Yarım Küre'de aynı anda birbirine göre zıt mevsim yaşanır. Birinin yaz süresi diğerinin kış süresi olur. Dünya'nın yörüngedeki dönüş hızının Güneş'e yaklaştıkça artması, uzaklaştıkça azalması nedeniyle Kuzey Yarım Küre'de İlkbahar ve yaz süresi Güney yarım Küre'de sonbahar ve kış süresi daha uzundur.

Eksen Eğikliği

Dünya'nın yıllık hareketi sırasında oluşan yörünge düzlemi (ekliptik) ile Dünya'nın Ekvator düzlemi üst üste çakışmaz.
Aralarında 23 derece27 dakika'lık bir açı bulunur.Yörünge düzlemi ile eksen arasında ise 66 derece 33 dakika'lık bir açı oluşur. Buna Dünya'nın Eksen Eğikliği denir.

Ekliptik:Dünya'nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme Ekliptik veya Yörünge Düzlemi denir.

UYARI 2:

Dünya ekseniyle, yörünge düzlemi arasında 66 derece 33 dakika'lık,Ekvator ile yörünge düzlemi arasında 23 derece 27' lık açı bulunmaktadır.Bu açı daha küçük ya da daha büyük olsaydı, dönence ve kutup dairelerinin enlem dereceleri değişirdi.

Eksen Eğikliğinin Sonuçları

1) Dünya'nın Güneşe karşı konumu yıl içinde değişir.

Dünya'nın Güneşe Karşı Konumları

21 Mart - 23 Eylül Durumları (Ekinokslar)

a) 21 Mart ve 23 Eylül'de Ekvator üzerindeki noktaların yerel saat 12.00'de Güneş ışınlarını dik açı ile alır.
b) Ekvator'da yatay düzleme dik duran cisimlerin yerel saat 12.00' de gölgesi oluşmaz.
c) Aydınlanma çemberi, Kutup Noktalarından geçer.
d) Dünya'nın her yerinde gündüz ve gece süresi birbirine eşittir.
e) Aynı meridyen üzerinde yer alan tüm noktalarda Güneş, yerel saatle aynı anda doğar ve aynı anda batar.
f) 21 Mart'tan sonra Kuzey Y.'de, 23 Eylül'den sonra da Güney Y.' de gündüzler gecelere göre daha uzun olmaya başlar.

21 Haziran Durumu (Solstisi)

a) Güneş ışınları dik açı ile yerel saat 12.00'de Yengeç Dönencesi'ne gelir.
b) Yengeç Dönencesi'nde yatay düzleme dik duran cisimlerin yerel saat 12.00'de gölgesi oluşmaz.
c) Aydınlanma çemberi Kutup Dairelerine teğet geçer.
d) Bir noktadan kuzeye doğru gidildiğinde gece süresi uzamaya başlar.
e) Kuzey Yarım Küre'de yılın en uzun gündüzü, Güney Yarım Küre'de ise yılın en uzun gecesi yaşanır. Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de gündüzler, Güney Yarım Küre'de ise geceler kısalmaya başlar.

21 Aralık Durumu (Solstisi)

a) Güneş ışınları dik açı ile yerel saat 12.00'de Oğlak dönencesi'ne gelir.
b) Oğlak dönencesi'nde yatay düzleme dik duran cisimlerin yerel saat 12.00'de gölgesi oluşmaz.
c) Aydınlanma çemberi Kutup Daireleri'ne teğet geçer.
d) Bir noktadan kuzeye doğru gidildikçe gündüz süresi uzamaya başlar.
e) Kuzey Yarım Küre'de yılın en uzun gecesi, Güney Yarım Küre'de ise yılın en uzun gündüzü yaşanır. Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, Güney Yarım Küre'de gündüzler kısalmaya başlar.

UYARI 3:

21 Haziran'da Yengeç Dönencesi, 21 Aralık'ta Oğlak dönencesi, 21 Mart ve 23 Eylül'de Ekvator üzerindeki noktalarda, cisimlerin saat 12.00'da oluşan gölgesi tam dibe düşer. Ekinokslarda, 450 enlemlerinde oluşan gölge boyu cismin boyuna eşittir.

UYARI 4:

21 Haziran'da,
- Güney Kutup Dairesi ile Güney Kutbu arasındaki enlemlerde gece süresi 24 saatten fazladır.
- Türkiye'de saat 12.00'de cisimlerin yıl içindeki en kısa gölgeleri oluşur.

UYARI 5:

21 Aralık'ta;
- Kuzey Kutup Dairesi ile Kuzey Kutbu arasındaki enlemlerde gece süresi 24 saatten fazladır.
- Türkiye'de yerel saat 12.00'de cisimlerin yıl içindeki en uzun gölgeleri oluşur.

2-Dünya'nın eksen eğikliğine bağlı olarak Dönenceler ve Kutup Daireleri'nin yerleri belirlenir.

Dönenceler 23027' Kuzeye paralelleridir. Güneş ışınlarının düz zeminlere dik açı ile geldiği en son yerlerdir.
Kutup Daireleri 66033' Kuzey ve Güney paralelleridir. Aydınlanma çemberinin yıl içinde yer değiştirdiği, 21 Haziran ve 21 Aralık tarihlerinde teğet geçtiği paralellerdir.

3) Dünya'nın eksen eğikliğine bağlı olarak matematik iklim kuşakları oluşur.

Matematik İklim Kuşakları

Dünya'nın 23027' lık eksen eğikliği dikkate alınarak belirlenmiştir. Dönenceler arasında kalan alan, güneş ışınlarının yıl içinde iki kez dik açı ile geldiği Tropikal Kuşak'tır. Dönenceler ile Kutup Daireleri arasında kalan alanlar, güneş ışınlarının yıl içinde gelme açısının en çok değiştiği, bu nedenle 4 mevsimin belirgin olarak yaşandığı Orta Kuşak, Kutup Daireleri ile Kutup Noktaları arasında kalan alanlar ise Kutup Kuşağıdır.

4) Dünya'nın eğikliğine bağlı olarak mevsimler oluşur.

Dünya'nın ekseni 23027' eğik olduğu için Güneş ışınlarının yıl içinde gelme açısı ve buna bağlı olarak ısıtma miktarı değişir.

21 Haziran'da Kuzey Yarım Küre'de yaz mevsimi,Güney Yarım Küre'de tam tersine kış mevsimi başlar.
23 Eylül, Kuzey Yarım Küre'de sonbahar,Güney Yarım Küre'de ilkbahar mevsiminin başlangıcıdır.
21 Aralık'ta Güney Yarım Küre'de yaz mevsimi, Kuzey Yarım Küre'de kış mevsimi başlar.
21 Mart'ta Kuzey Yarım Küre'de ilkbahar, Güney Yarım Küre'de sonbahar mevsimi başlar.

5) Dünya'nın eksen eğikliği nedeniyle bir noktaya Güneş ışınlarının gelme açısı ve atmosferde tutulma miktarı yıl içinde değişir.

Örnek : Güneş ışınları 21 Aralık'ta Oğlak Dönencesi'ne dik gelir. Bu tarihte ışınlar Ankara'ya yıl içindeki en dar açı (260) ile ulaşır. Işınların gelme açısının daralmasının yanısıra, atmosferde en uzun yolu geçerek yeryüzüne ulaşmaları nedeniyle atmosfer tarafından tutulma oranı da en fazladır.

21 Haziran'da ise ışınların Ankara'ya 730 ile ulaşmasına bağlı olarak atmosferde katettikleri yol ve atmosfer tarafından tutulma oranı en azdır.

6) Eksen eğikliği nedeniyle Güneş'in ufuk düzleminde öğle vakti ulaştığı tepe noktasının yeri yıl içinde değişir.

7) Dünya üzerinde aynı anda gece ve gündüz yaşayan alanları birbirinden ayıran sınıra aydınlanma çemberi denir.Dünya'nın eksen eğikliğine bağlı olarak aydınlanma çemberi Kutup noktaları ile Kutup Daireleri arasında yer değiştirir. Bu yer değiştirme soncunda gece ve gündüz süreleri değişir, aralarındaki fark Ekvator'dan kutuplara doğru artar. Bu fark 21 Haziran ve 21 Aralık'ta en fazla olur.

8)
Bir noktada Güneş'în doğuş ve batış saatleri yıl boyunca değişir. Güneş, yaz aylarında erken doğup geç batarken kış aylarında geç doğup erken batar.

Örnek : 21 Haziran'da Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne dik gelir. Aydınlanma çemberi Kutup Daireleri'ne teğet geçer. Bunun doğal sonucu olarak Kuzey Yarım Küre'de gündüzler gecelere göre uzundur.

Ya Eksen Eğikliği Olmasaydı..?

Dünya'nın ekseni 23027' eğik olmasaydı eksen ile yörünge düzlemi (ekliptik) arasındaki açı 900 olurdu.

1) Yerleri eksen eğikliğine bağlı olarak belirlenen Dönenceler, Kutup Daireleri ve Matematik İklim Kuşakları oluşmazdı.
2) Işınlar yıl boyunca Ekvator'a dik gelirdi.
3) Aydınlanma çemberi yıl boyunca Kutup Noktaları'ndan geçeceği için yeryüzünde gece ve gündüz süreleri sürekli 12 şer saat olurdu.
4) Dünya üzerindeki bir nokta Güneş ışınlarını yıl boyunca aynı açı ile alacağı için mevsimler oluşmazdı.

Ya Eksen Eğikliği Daha Fazla Olsaydı..!?

Dünya'nın ekseni 23027' dan daha fazla eğik olsaydı, Dönenceler ve Kutup Daireleri'nin yerleri değişirdi.

Buna bağlı olarak;

1) Tropikal kuşak ve Kutup kuşağı genişler, Orta kuşak daralırdı.
2) Orta kuşakta yazlar daha sıcak, kışlar daha soğuk geçerdi.
3) Aydınlanma çemberinin yer değiştirme alanı genişleyeceği için gece ve gündüz süreleri arasındaki fark daha da artardı.

Ya Eksen Eğikliği Daha Az Olsaydı.....?!

Dünya'nın ekseni 23027' dan daha aza eğik olsaydı, dönencelerin ve kutup dairelerinin yerleri değişirdi. Buna bağlı olarak;

1. Tropikal kuşak ve Kutup Kuşağı daralır, Orta Kuşak genişlerdi.
2. Orta Kuşak'ta yazlar daha serin, kışlar daha ılık geçerdi.
3. Aydınlanma çemberinin yer değiştirme alanı daralacağı için gece ve gündüz süreleri arasındaki fark daha da azalırdı.

Coğrafi Konum Ve Önemi

Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir. Coğrafi konum, matematik konum ve özel konum olarak iki şekilde ifade edilir.

Matematik Konum

Dünya üzerinde bir nokta veya alanın yerinin belirlenmesi için, o noktanın Ekvator'a ve başlangıç meridyenine olan uzaklığının bilinmesi gerekir. Bunun için enlem ve boylam kavramlarından yararlanılır.

Örnek : Türkiye 36 derece - 42 derece Kuzey enlemleri,26 derece - 45 derece Doğu boylamları arasında yer alır.

Özel Konum

Dünya üzerindeki bir yerin çevresine, denizlere, yer şekillerine, anayollara, geçitlere ve komşularına göre konumudur.

Özel Konum;
İklim koşullarını,
Doğal bitki örtüsünü,
Tarımsal etkinlikleri,
Nüfus ve yerleşme biçimini,
Ekonomik etkinlikleri,
Ulaşım olanaklarını,
Siyasal ve kültürel yapıyı etkiler.

Enlem

Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç paraleli olan Ekvator'a uzaklığının açısal değeridir.
Q açısı, D noktasının Ekvator'a olan uzaklığının açı cinsinden değeridir ve D noktasının enlem derecesini verir.

Örnek :
Q açısının değeri 45 ise, D noktasının enlem derecesi 45 dir.

Enlemin Etkileri

Bir yerin enlemi,

Güneş'in ufukta ulaşabileceği yükseklik
Güneş ışınlarının yere değme açısı,
Gölge boylarının yıl içindeki değişimi,
Gece - gündüz sürelerindeki değişim,
İklim koşulları, hakkında bilgi verir.
İklim koşullarına bağlı olarak,
Bitki örtüsü,
Tarım ürünleri ve hayvan ürünleri,
Akarsu rejimleri,
Deniz sularının özelliği,
Nüfus ve yerleşme özelliği
Tarımın ve ormanların üst yükseklik sınırı,
Kalıcı karların başlama yüksekliği hakkında bilgi edinilebilir.

Boylam

Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan
uzaklığının açısal değeridir.
Q açısı, D noktasının başlangıç meridyenine olan uzaklığının
açı cinsinden değeridir ve D noktasının boylam derecesini verir.
Örnek : D noktasına ait Q açısının değeri 30 derece ise,
D noktasının boylam derecesi 300 dir.

Boylamın Etkileri

Bir yerin boylamı ;
Yerel saatler,
Saat dilimleri,
Aynı enlem üzerindeki noktalarda Güneşin doğuş ve batış saatleri hakkında bilgi verir.

Yerel Saat

Bir noktada Güneş'in gökyüzündeki konumuna göre belirlenen saate yerel saat denir. Aynı boylam üzerindeki noktalarda yerel saat aynıdır. Herhangi bir meridyenin Güneşin tam karşısına geldiği an, meridyen üzerindeki tüm noktalarda yerel saat 12.00'dir.

Güneş, doğudaki bir noktada batıdaki yerlere göre daha önce doğar ve daha önce batar; bu nedenle yerel saat doğudaki yerlerde daha ileridir.

Yerel Saat Hesaplamalarında İzlenecek Yol

1) Meridyen farkı hesaplanır.
2) Meridyenler başlangıç boylamına göre aynı yönde ise çıkarma, farklı yönde ise toplama işlemi yapılarak meridyen farkı bulunur.
3) Zaman farkı hesaplanır.
4) Birbirini izleyen iki meridyen arasındaki zaman farkı 4 dakikadır. Meridyen farkı ile 4 dakika çarpılarak zaman farkı bulunur.
5) Zaman farkı soruda verilen yerel saate eklenir veya çıkartılır.
6) Doğuda olan bir yerin yerel saati ileridir. Bu nedenle soruda verilen yerin yerel saati ileri ise zaman farkı çıkarılır, yerel saati geri ise zaman farkı eklenir.

Örnek : 20. Doğu meridyeni üzerindeki A noktasında yerel saat 21.00 iken,B noktasının yerel saati kaçtır? Çözüm :

Çözüm:

Meridyenler başlangıç boylamına göre aynı yönde oldukları için çıkarma işlemi yapılır.
Meridyen farkı = 40 - 20 = 20 meridyen
Zaman farkı = 4 * 20 = 80 dakika ise 80 / 60 = 1 saat 20 dakika

B noktası A noktasına göre daha doğuda olduğu için yerel saati ileridir.
B'nin yerel saati = 21.00 + 01.20 = 22.20 dir. (Buraya Kadar 20000 Karakter)

Güneş'in Doğuş veya Batış Saatinin Bulunması

Bir noktada Güneş'in doğuş veya batış saati verildiğinde, aynı paralel üzerinde bulunan başka bir noktada Güneş'in doğuş veya batış saatini bulmak için,

1) Aradaki zaman farkı bulunur.
2) Güneş doğudaki yerlerde daha erken doğup battığı için, Güneş'in doğuş ve batış saatinin sorulduğu nokta doğuda ise zaman farkı verilen saatten çıkarılır. Sorulan nokta batıda ise zaman farkı verilen saate eklenir.

UYARI
Meridyenler, Greenwich'e (00) göre farklı yönde ise, meridyen farkını bulmak için toplama işlemi yapılır.

UYARI

21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde (ekinokslarda) bir yerdeki Güneş'in doğuş veya batış saati verilirse, bir başka yerdeki Güneş'in doğuş veya batış saati bulunabilir. Çünkü bu tarihlerde gece - gündüz süreleri eşit olduğu için Güneş doğduktan 12 saat sonra batar ve battıktan 12 saat sonra doğar.

Saat Dilimleri

Dünya 15 derecelik aralıklarla 24 saat dilimine ayrılmıştır. Her saat diliminin ortasından geçen meridyen o saat dilimini kullanan ülkelerin ortak saat ayar meridyenidir. Türkiye 2. Ve 3. Saat dilimlerinde yer alır.

UYARI
Bir ülkede birden çok saat dilimi kullanılması için, ülkenin doğu - batı doğrultusunda en az 2 saat dilimini kapsayacak kadar geniş olması gerekir.

Dünya Hakkında Diğer Kısa Bilgiler Derlemesi

1.Dünya gezegeni (Terra), Güneş sisteminin içten dışa doğru üçüncü gezegenidir. 4.5 milyar yıl (4.5x10^9) kadar önce oluştuğu hesaplanıyor. Güneş sisteminde varlığını saptadığımız tek biyolojik yaşam yuvasıdır.

2.Dünya Gezegeni Uzayda, saatte 108 000 km (67 000 mil) hızla yol almaktadır.

3.Dünyanın Güneşin çekiminden kurtulup bağımsız bir rota izlemesi için , 11.18 km/sn'lik (ekvatorda) bir kaçış hızı üretebilmesi gerekiyor.

4.Dünya, Kuzey ve Güney kutuplarını birleştiren eksen çevresinde 23 saat 56 dakika 4.09 saniyede döner... Güneşin çevresinde, saniyede ortalama yaklaşık 30 kilometre (tam olarak, 29.79 km/sn) hızla, turunu 365.2564 günde tamamlar...

5.Dünya gezegeninin doğal tek uydusu Ay'dır. Ay, Dünyanın çevresindeki bir turunu 271/3 günde tamamlar. Kuzey kutbundan bakıldığında, Dünyanın ve Ayın kendi eksenleri çevresindeki dönüşü saatin ters yönündedir.

6.Dünyanın ekseni, Güneş çevresindeki yörüngesine göre 23.5 (tam olarak: 23.45) derece eğiktir. Mevsimler bu sayede oluşur...

7.Dünya-Ay düzlemi de, Dünya-Güneş düzlemine göre yaklaşık 5 derece eğiktir;bu bilginin önemi sıklıkla ay tutulmasının oluşmaması durumudur.

8.Dünya gezegeninin yarıçapı ekvatorda 6,378.14 kilometre; kitlesi 5.976e+24 kg, ortalama yoğunluğu 5.515 g/cm3 olup, böylece Güneş sistemi üyeleri arasındaki en yüksek yoğunluğa sahiptir. En düşük yoğunlukta olan gezegen ise Satürn'dür. (0.69 g/cm3). [Referans için, sıvı suyun 1 g/cm3 kabul edilen değerini alınız.]

9.Dünya gezegeninde yaklaşık %21'i oksijen, %78'i azot olup, diğer gazların toplamı geri kalan %1'i oluşturur.

10.Dünyanın "Hill" alanı 1.5 Gm (930 bin mil) yarıçapındadır ve uydusu Ayın yörüngesi tabiatıyla bu alan içindedir. Hill alanı, bir gök cisminin, çevresinde döndüğü daha ağır bir gökcisminin etkisine rağmen -- burada Güneş -- egemen olduğu yerçekim alanıdır.

11.Ay, Dünya'dan yaklaşık 234 bin mil (376 bin kilometre) uzaklıktadır. Ayın yerçekimi Dünyanın altıda biri kadardır.(bu bilginin doğruluğu son zamanlarda tartışma konusu....)

12.Ayın kütlesi, Dünyanın seksende biri kadardır... Dünya ve Ay'ın birbirleri üzerinde yerçekimi etkileri vardır. Tabiatıyla, Ayın Dünyanın kendisine bakan yakın yüzündeki çekim etkisi, o sırada arkada kalan yüzüne göre daha fazladır. Bu çekim karalar üzerinde farkedilebilir pek bir etki göstermez; ama okyanuslar ve denizler Aya doğru yaklaşık 60-65 santimetre "uzarlar"... Sonuçta günde iki kez oluşan gelgit hareketleri meydana gelir...

13.Ay Dünyanın çevresinde saniyede yaklaşık 800 kilometre hızla dönmektedir. Bu hız giderek yavaşlamakta ve uydumuz giderek bizden uzaklaşmaktadır. Ay, Dünyaya her yıl yaklaşık 3 cm daha uzaktadır...

14.Gerek kendi ekseni çevresindeki dönüşünü, gerekse Dünya çevresindeki yörüngesini -- her ikisini de -- 27.3 günde tamamladığı için, Ayın Dünyamıza daima aynı yüzü dönüktür...

15.Bir takvim ayı içinde iki kez dolunay durumu kabaca 23/4 yılda bir ortaya çıkar.

16.Ekvator çevresi: 40.076 km,Kutuplar çevresi: 40.009 km,Ekvator yarıçapı: 6378 km,Kutuplar yarıçapı: 6357 km
Karalar yüzölçümü:149 milyon km2(%29);Denizler yüzölçümü: 361 milyon km2(%71);KYK’de karalar %39 denizler %61;GYK’de ise karalar %19 denizler %81 dir.

17.Dünyanın Geoid Şeklinin Kısa Özet Etkileri

17.1.Ekvatorun uzunluğu tam dairelik bir meridyenin uzunluğundan fazladır.
17.2.Paralellerin uzunluğu kutuplara doğru azalır.
17.3.İki meridyen arasındaki uzaklık kutuplara doğru azalır.
17.4.Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru azalır.
17.5.Yer şekilleri haritaya gerçeğe tam uygun olarak aktarılamaz.
17.6.Aynı anda Dünyanın yarısı aydınlık (gündüz) yarısı karanlık (gece) olur.
17.7.Dünyanın çizgisel dönüş hızı kutuplara doğru azalır.
17.8.Yer çekimi kutuplara doğru artar.

18.Dünyanın Günlük Hareketinin Kısa Özet Etkileri

18.1.Gece gündüz olayı ardalanır (birbirini takip eder).
18.2.Güneş ışınlarının düşme açısı günün her saatine göre değişir.
18.3.Yerel saat farkları oluşur.
18.4.Günlük sıcaklık farkları oluşur. Buna bağlı olarak;
18.4.1.Meltem rüzgarları oluşur .
18.4.2.Mekanik çözülme olur (özellikle çöllerde ve karasal iklimlerde)
18.4.3.Sürekli rüzgarların esme yönünde sapmalar olur.
18.4.4.Okyanus akıntılarında sapmalar ve halkalar olur.
18.4.5.Dinamik basınç merkezleri oluşur.
18.4.6.Yönler belirlenir.
18.4.7.Fotosentez meydana gelir.

Dünya'nın YAPAY UYDUSU Ay Hakkında Genel Özet Bilgiler

1.Ay dünyamızın 1/50’si kadardır. Bu sebeple Ay’da yerçekimi azdır(dünyadakinin 1/6’sı kadardır).

2.Ayda atmosfer yoktur. Bunun sonucunda ;

Hava ve su yoktur.
Meteorolojik olay (iklim) görülmez.
Meteorlar doğrudan ay yüzeyine düşer. Sonuçta büyük krater çukurlukları oluşmuştur.
Günlük sıcaklık farkı fazladır. Bu sebeple mekanik çözülme fazladır.
Canlı hayatı yoktur.

3.İç ısısını kısmen kaybetmiştir. Bundan dolayı volkanik olay görülmez ama ricter ölçeği ile 5.5-6.7 arasında depremler sık görülür.

Ay günü:Dünyadaki herhangi bir meridyenin ard arda iki kez Ay’ın karşısından geçinceye kadar geçen süredir. Bu süre 24 saat 50 dakikadır.Güneş günü: 24 saattir.

***Ay günü ile güneş günü arasındaki zaman farkından dolayı bir yerde Ay her gün bir önceki güne göre daha geç gözlenir ve gel-git olayı daha geç oluşur.

Bilindiği üzere bir yıl içerisinde Ay, Dünya etrafında 12 kez dolanır. Dolayısıyla, eğer Ay’ın yörünge düzlemi Dünya’nınkiyle çakışık olsaydı, bir yılda 12 kez Güneş tutulması meydana gelebilirdi. Fakat durum böyle değildir. Ay'ın ve Dünya'nın yörüngeleri arasında 5°'lik bir açı vardır. Yörüngelerdeki bu konum nedeniyle Güneş, Ay ve Dünya'ın aynı çizgi üzerinde olmaları çok sık karşılaşılan bir durum değildir.

Böylece her ay bir Güneş tutulması oluşması engellenmiş olur. Nitekim bir yılda en az iki, en çok beş Güneş tutulması meydana gelebilir.Bu tutulmaların da az bir bölümü Tam Güneş Tutulması'dır. Ayrıca Tam Güneş Tutulması, Dünya üzerinde tam gölgenin düştüğü çok dar bir bölgeden izlenebilir.Bu da Tam Güneş Tutulması'nın belli bir bölgeden görülme sıklığını çok azaltır.

Örneğin 11 Ağustos 1999'dakinden sonra ilk Tam Güneş Tutulması 21 Haziran 2001 tarihinde oldu ve Türkiye'den izlenemedi. Yurdumuzdan izlenebilecek bir sonraki Tam Güneş Tutulması, ancak 29 Mart 2006'da gerçekleşmiştir. .

Ay dünya etrafındaki yörüngesini tamamlarken, dünyanın güneş ve ay arasında kalmasına neden olabilir. Bu durumda ay yüzeyine düşen güneş ışınları dünya tarafından engellenmiş olur. Karanlıkta kalan ay kısa süreli de olsa dünyadan gözlenemez bu olaya ay tutulması adı verilir.


Bulutsuz bir gecede çıplak gözle rahatlıkla fark edilebilen bu olay, güneş tutulmasına göre, dünya yüzeyinde daha geniş bir alandan gözlenebilir. Ay tutulmasının dünya yüzeyinden gözlenebildiği alan dünyanın yarısından 24º kadar fazladır.
 
Üst