Şeytan deresi ve Korikos mağaraları (Cennet-Cehennem) doğal güzellikve söylencesel şöhretiyle bilinir. Önde masmavi bir deniz, arkada yüksek dağ yamaçlarının koyu çam ormanları görülür. Kıyıdan 2 km. kadar yokuş yukarı gidilince kayalar denizine girer ve sonra ve sonra önünüzde devasa bir çukur görürsünüz. Etrafı uçurumlarla çevrilidir. Fakat bu uçurumun dibi Cennettir. Mersinler, narlar, harnuplar ve daha birçok yemişli ve yemişsiz ağaçlar, mağaranın dibinden akan bir suyla beslenir. Suyun akışı gökgürültüsü gibi homurdanır. Eskiden burası hiç tekin sayılmazmış. Suyun o derin davudi iniltisini, tanrılar eliyle çalınan kös ve kudüm gibi çalgılardan gelmekte olduğunu sanırlarmış.
İşte burada ZAS adıyla Zeusa tapınılırdı. Zeus rahiplerine de buralarda Zas adı verilirdi. Bu mağarada Zeus rahipleri, Zeus ayinleri düzenlerler ve kehane
tte bulunurlardı. Obruğun güneyindeki Zeus tapınağı yörenin kutsal olduğunun bir göstergesidir. Bilindiği gibi Olympos tanrıları ile Titanlar (Devler) arasında çıkan savaşta bu devler yenilirler ve tanrıların kralı Zeusun buyruğuyla yerin derinliklerinde tutsak edilirler. Toprakana KYBELE, Titanların kökünü kurutan Zeustan öç almak için bu kez de bir başka ejder doğurur. Halikarnas Balıkçısına göre TİFON adı verilen bu ejderha Kybele tarafından Kilikyada dünyaya getirilen bir dev idi. Bu dev yılan gövdesinin üst tarafı insan, alt tarafı da yılandı. Tıpkı Şahmeran, İlluyanka ve Tevratta sözü edilen Havvayı baştan çıkaran yılan gibi.Tifon, gövdesi kabuklarla örtülü, her bir gözü ateş püsküren, geçtiği yeri yakıp yıkan bir azmandı. Devlerin tanrılara karşı savaşında Zeusu en çok sıkıştıran o idi. Zeusun elinden eğri kılıncını alır (Zeus, Ivriz ve Boğazköy Hitit tanrıları gibi eğri Hitit kılıcı taşırdı). Bu klılıçla Tifon, Zeusun pazularını kesip saklar. Hermes bu pazuları çalıp Zeusa geri verir. Böylece gövdesi tamamlanan Zeus, Tifonu şimşekleye şimşekleye, bir yerden öteki yere kovalaya kovalaya geçici olarak Cehennem Kuyusunda tutar. Daha sonra da onu Sicilya adasındaki Etna Yanardağının altına hapseder. Tifon her nasılsa, bu arada belden yukarısı kadın, aşağısı yılan olan yaratık EKHİDNA ile çiftleşmek için uygun zaman bulur ve bundan da birbirinden korkunç canavarlar türer.Adı İlyadada Typheus diye geçen Tifon, İlyadaya göre Khrysaorla Kallirhoenin oğludur. Kadın başlı yılan Ekidnadan doğan canavarların birisi de 3 başlı köpek SERBERUStur. Kuyruğu yılan olan ve sivri dişleri zehir akıtan bu üç başlı yaratık, bu dünya ile sınır oluşturan STYX ırmağının öte yakasında bekçilik eder ve Hadesin karanlıklar ve ölüler ülkesine yalnızca ölülerin geçmesine izin verirdi.HESİODOS, Theogonyanın başlangıcında Tifon için bir soyağacı verir ve onu bir yanardağ tanrısı olarak tanımlar.Imparator Neron zamanında yaşamış olan POMPEİNUS MELA Dilek-Astım Mağarası için: İşte dev Tifon burada otururdu. Bu mağaraya giren hayvan yaşamazdı diyor.
Grek tragedya yazarı AESKHİLOS bir oyununda PROMETHEUSu konuşturarak: O Toprakanadan yani Kibeleden doğan Tifon ki Kilikya mağaralarında yaşayan 100 başlı devdi dedirtti. FRAZER, Korykos mağaralarında yada onların çevresinde soyu tükenmiş devasa hayvan taşılları bulunduğunu ve belki de bu fosiller dolayısıyla yarıyılan bir dev düşünüldüğünü yazar. Kutsallığını bu günde sürdüren Cennet-Cehennem ve Dilek-Astım mağarası, çevresindeki ağaç ve çalı dallarına bez parçalarından düğümler atıldığı görülmektedir. Bunlar yerli halkın ve buraya gezmeye gelenlerin yaptıkları adak ve dilek düğümleridir. Bunlar yörenin en az 3000 yıldır kutsallığından bir şey kaybetmediğini gösteriyor.
İşte burada ZAS adıyla Zeusa tapınılırdı. Zeus rahiplerine de buralarda Zas adı verilirdi. Bu mağarada Zeus rahipleri, Zeus ayinleri düzenlerler ve kehane
tte bulunurlardı. Obruğun güneyindeki Zeus tapınağı yörenin kutsal olduğunun bir göstergesidir. Bilindiği gibi Olympos tanrıları ile Titanlar (Devler) arasında çıkan savaşta bu devler yenilirler ve tanrıların kralı Zeusun buyruğuyla yerin derinliklerinde tutsak edilirler. Toprakana KYBELE, Titanların kökünü kurutan Zeustan öç almak için bu kez de bir başka ejder doğurur. Halikarnas Balıkçısına göre TİFON adı verilen bu ejderha Kybele tarafından Kilikyada dünyaya getirilen bir dev idi. Bu dev yılan gövdesinin üst tarafı insan, alt tarafı da yılandı. Tıpkı Şahmeran, İlluyanka ve Tevratta sözü edilen Havvayı baştan çıkaran yılan gibi.Tifon, gövdesi kabuklarla örtülü, her bir gözü ateş püsküren, geçtiği yeri yakıp yıkan bir azmandı. Devlerin tanrılara karşı savaşında Zeusu en çok sıkıştıran o idi. Zeusun elinden eğri kılıncını alır (Zeus, Ivriz ve Boğazköy Hitit tanrıları gibi eğri Hitit kılıcı taşırdı). Bu klılıçla Tifon, Zeusun pazularını kesip saklar. Hermes bu pazuları çalıp Zeusa geri verir. Böylece gövdesi tamamlanan Zeus, Tifonu şimşekleye şimşekleye, bir yerden öteki yere kovalaya kovalaya geçici olarak Cehennem Kuyusunda tutar. Daha sonra da onu Sicilya adasındaki Etna Yanardağının altına hapseder. Tifon her nasılsa, bu arada belden yukarısı kadın, aşağısı yılan olan yaratık EKHİDNA ile çiftleşmek için uygun zaman bulur ve bundan da birbirinden korkunç canavarlar türer.Adı İlyadada Typheus diye geçen Tifon, İlyadaya göre Khrysaorla Kallirhoenin oğludur. Kadın başlı yılan Ekidnadan doğan canavarların birisi de 3 başlı köpek SERBERUStur. Kuyruğu yılan olan ve sivri dişleri zehir akıtan bu üç başlı yaratık, bu dünya ile sınır oluşturan STYX ırmağının öte yakasında bekçilik eder ve Hadesin karanlıklar ve ölüler ülkesine yalnızca ölülerin geçmesine izin verirdi.HESİODOS, Theogonyanın başlangıcında Tifon için bir soyağacı verir ve onu bir yanardağ tanrısı olarak tanımlar.Imparator Neron zamanında yaşamış olan POMPEİNUS MELA Dilek-Astım Mağarası için: İşte dev Tifon burada otururdu. Bu mağaraya giren hayvan yaşamazdı diyor.
Grek tragedya yazarı AESKHİLOS bir oyununda PROMETHEUSu konuşturarak: O Toprakanadan yani Kibeleden doğan Tifon ki Kilikya mağaralarında yaşayan 100 başlı devdi dedirtti. FRAZER, Korykos mağaralarında yada onların çevresinde soyu tükenmiş devasa hayvan taşılları bulunduğunu ve belki de bu fosiller dolayısıyla yarıyılan bir dev düşünüldüğünü yazar. Kutsallığını bu günde sürdüren Cennet-Cehennem ve Dilek-Astım mağarası, çevresindeki ağaç ve çalı dallarına bez parçalarından düğümler atıldığı görülmektedir. Bunlar yerli halkın ve buraya gezmeye gelenlerin yaptıkları adak ve dilek düğümleridir. Bunlar yörenin en az 3000 yıldır kutsallığından bir şey kaybetmediğini gösteriyor.