9 Eylül 1922 - İzmir'in Kurtuluşu Günü

Birinci Dünya Savaşı sonunda, İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti ile 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzaladılar ve bu anlaşmaya dayanarak Anadolu'yu işgale başladılar. Türk milleti işgal hareketleri karşısında vatanını kurtarmak için 1919 yılında yer yer direniş hareketlerini başlattı. Bu hareketler, 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşanın Samsuna ayak basmasıyla kısa sürede merkezi bir nitelik kazandı.
Bu süreçte arka arkaya kazanılan Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri ile yurdun kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldı. 26 Ağustos 1922 sabahı dikkat ve titizlikle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922de yapılan Büyük Taarruz Türk İstiklâl Harbinin son safhasıdır. 30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi nde bir gün içinde Yunan ordusunun en önemli bölümü etkisiz hale getirildi. Böylece kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam bir başarıyla uygulanmış oldu.
31 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (ÇAKMAK), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İNÖNÜ) ordu komutanları Yakup Şevki (SUBAŞI) ve Nurettin Paşaları karargahını kurduğu Çalköyünde toplayarak, kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızla takip edilmesini ve İzmir ile dolaylarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Egeye doğru ilerlenmesini doğru bulduğunu belirtti.
1 Eylülde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak şu tarihi emrini verdi: Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!. Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu. Çalköyde verilen bu tarihi emir üzerine İzmirde Akdenizi, Mudanyada Marmara yı görmek için 8-9 günlük bir zaman kâfi gelecekti.
31 Ağustosta başlayan amansız takip sonunda Türk kuvvetleri 2 Eylülde yıkıntılar haline gelmiş Uşaka girdi. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis tutsak edildi.
Şehrin Yunanlılar tarafından yakıldığını Takip Harekâtı insan üstü bir hızla ilerledi. Türk askeri dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün bölgedeki Türklerin de acımasızca katledildiğini görmekteydi.
9 Eylül günü 1 nci Kolordu Kemalpaşaya, 2 nci Kolordu Manisaya, 4 ncü Kolordu Turgutluya ulaştı. Kuzeyde Kazancıbayırında Yunan mevzilerine taarruz eden 3 ncü Kolordumuz düşmanı atarak Bursaya ilerledi. Türk süvarileri üç yılı aşkın süredir yas çeken İzmir halkının sevinç göz yaşları arasında İzmire girdi.
Süvarilerimiz, İzmire girerken birkaç yerde hafif ateşle karşılaşmaktan başka bir olay olmadı, Kordonboyundan geçerken bir İngiliz müfrezesi tarafından selamlandı. Türk bayrağı Hükümet Konağına ve Kadifekaleye çekildi.
Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız harp gemisi telsizi vasıtasıyla, İzmire girildiğini Ankaraya bildirdi. İzmirde Türk halkının sevinci o denli büyüktü ki askerlerimiz çiçek yağmuru altında kaldı.
Başkomutan İzmirin alınışı dolayısıyla ordulara şu tarihi mesajını yayınladı:
İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakarlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır.
9 Eylül günü 3 ncü Kolordumuz Bursayı savunan Yunan birliklerini geri atarak şehri kurtardı. Türk Ordusunun İzmir ve Bursayı alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, millete bir beyanname yayınladı. Torbalı ve Menderes Vadisinden çekilen Yunan birlikleri, Seydiköy civarında kısa bir çarpışmadan sonra süvarilerimiz tarafından esir alındı. 9 Eylül günü; Menemen yakılmadan kurtarıldı, Seydiköy Türk kuvvetlerinin eline geçti. Akıl almaz bir hızla ilerleyen piyade birlikleri de bir gün sonra Başkomutan ile birlikte İzmire gelmişti.
18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan Takip Harekâtı ile bütün Batı Anadoludaki Yunan askerleri sınırlarımız dışına çıkarıldı.
15 Mayıs 1919da İzmire çıkıp, Anadolunun hemen yarısını istila ederek burada Yunan Asya İmparatorluğunu kurmak rüyasıyla üç seneyi aşkın bir süre içinde anayurdumuza saldıran düşman orduları, nihayet 18 Eylül 1922 gününde tek bir er kalmamak suretiyle vatanımızın bu bölgesinden tamamen temizlenmiş oldu.
Takip harekâtının başarı ile sonuçlanması yalnız Batı Anadoluyu Yunanlılardan temizlemekten ibaret değildir. Türk ordusunun yaptığı bu harekât ile, İzmit bölgesinden İstanbul Boğazına, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazına kadar hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de büyük bir ustalıkla İtilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarıldı.
Takip Harekâtı; Türk ordusunun kahramanlığı yanında askeri ve siyasi alanda gösterdiği yüksek sevk ve idare ile birlikte kudret ve kabiliyetini de ispat eden büyük bir eserdir.
Türk Ordusunun kazandığı bu zafer, Mudanya Ateşkes Antlaşmasına giden süreci başlattı. Türkiye, Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra 24 Temmuz 1923te Lozan Barış Antlaşmasını imzaladı. Böylece Türk milleti varlığını bütün dünyaya kabul ettirmiş Türk devleti de tam bağımsızlığını kazanmış oldu