-
- Üyelik Tarihi
- 26 Ara 2018
-
- Mesajlar
- 4,493
-
- MFC Puanı
- 805
Ağıtlar, insanların ölüme verdiği duygusal tepkilerdir. Türk kültüründe ölüm karşısında ağlama, sızlama ve ölen kişinin iyi vasıflarını öne çıkarma gibi bir tavır gelişmiştir. Böyle olunca kültürümüzde çok sayıda ölüm konulu veya ölüm olayı etrafında söylenmiş şiir ortaya çıkmıştır. Şükrü Elçinin ifadeleriyle ağıt, insanoğlunun ölüm karşısında veya canlı cansız bir varlığını kaybetme üzüntü, telaş, korku ve heyecan anındaki feryatlarını, isyanlarını, talihsizliklerini, şikâyetlerini dü-zenli-düzensiz söz ve ezgilerle ifade eden türkülere denir (Elçin 1990b: 1).
Ağıtlar, söz ve ezgiyle birleştirilerek icra edilen şiirler olmakla birlikte, aynı zamanda hikâyeli şiirlerdir. Bazı ağıtlar, metnin içinde bir olayı anlatır, ancak pek çoğunun metin dışında halk arasında yaşayan hikâyeleri vardır. Bu hikâyelerin, ağıtlar icra edilmeden veya edildikten sonra da anlatıldığı bilinmektedir. Örnek olması açısından Bodrum Hâkimi ağıtına yakından bakalım. Muğla bölgesine ait olarak bilinen bu türkü, aslında ağıt yakma geleneğinin bir ürünüdür. Aslen Kütahya Tavşanlıdan olan Mefharet Tüzün, 1954 yılında Bodrumda hâkimlik görevini yapmakta iken kendini asarak intihar eder. Bölgede sevilen birisi olan hâkim hanımın intihar sebebini aşka veya bir davada verdiği karara bağlayanlar da vardır. İntihar sebebi kesin olmamakla birlikte çeşitli hikâyeler halk arasında bugün de varlığını korumaktadır. Mefharet hanımın ölümü üzerine yakılan ağıtın varyantlarından birisi şöyledir:
Bodrumlular erken biçer ekini
Feleğe kurban gitti Bodrum Hâkimi
Nasıl astın Hâkime Hanım kendi kendini
Altın bıçak gümüş makas ile doğradılar tenini
Doğradılar tenini
Hâkime Hanımın memleketi Kütahya Tavşan
Bodrumda olmaz mı sana hiç ağlayan
Yaptın Bodrumluları sen perişan
Nasıl astın Hâkime Hanım kendi kendini
Altın bıçak gümüş makas ile doğradılar tenini
Doğradılar tenini (Elçin 1990b: 119-120).
Ağıtların yapısal özelliklerine bakıldığında türkülerde olduğu gibi çok çeşitli durumların olduğu görülür. Bazı ağıtlar, halk şiirinin yaygın olarak kullanılan nazım şekillerini kullanmakla birlikte pek çoğu ise bent ve kavuştak anlayışına göre oluşturulmuşlardır. Kısacası ağıtlarda mısra sayıları ve ölçüleri açısından değişik şekiller kullanılmıştır (Kaya 2004: 276-286).
Genellikle mani ve koşma nazım şekillerinde, uzun ve kırık hava ezgileriyle söylenen ağıtlarda, ölenin geride bıraktığı boşluk, birlikte yaşanan günlerin hatıraları, dostluk, iyilik, cesaret, düşmanlık ve merhamet gibi konular dile getirilir. Ağıtlar, ölenin ruhunu onu överek rahatlatmak ve geride kalanları teskin etmek için söylenmiş lirik şiirlerdir (Elçin 1993: 291). Çoğunlukla kadınlar tarafından söylenen ağıtları, bazı durumlarda âşıklar da söylenmiştir. Hatta halk arasında ağıt yakmayı meslek haline getirmiş olan kişiler de vardır. Ağıtın söyleyici kim olursa olsun, ağıtlar, belli karakterdeki ezgilerle söylenirler. Bu ezgiler dinleyenleri hüzünlendiren ezgilerdir. Ezgileri yönüyle ağıtlara, edebi veya sanatsal ağlamalar da denilebilir.
Ağıtlar, söz ve ezgiyle birleştirilerek icra edilen şiirler olmakla birlikte, aynı zamanda hikâyeli şiirlerdir. Bazı ağıtlar, metnin içinde bir olayı anlatır, ancak pek çoğunun metin dışında halk arasında yaşayan hikâyeleri vardır. Bu hikâyelerin, ağıtlar icra edilmeden veya edildikten sonra da anlatıldığı bilinmektedir. Örnek olması açısından Bodrum Hâkimi ağıtına yakından bakalım. Muğla bölgesine ait olarak bilinen bu türkü, aslında ağıt yakma geleneğinin bir ürünüdür. Aslen Kütahya Tavşanlıdan olan Mefharet Tüzün, 1954 yılında Bodrumda hâkimlik görevini yapmakta iken kendini asarak intihar eder. Bölgede sevilen birisi olan hâkim hanımın intihar sebebini aşka veya bir davada verdiği karara bağlayanlar da vardır. İntihar sebebi kesin olmamakla birlikte çeşitli hikâyeler halk arasında bugün de varlığını korumaktadır. Mefharet hanımın ölümü üzerine yakılan ağıtın varyantlarından birisi şöyledir:
Bodrumlular erken biçer ekini
Feleğe kurban gitti Bodrum Hâkimi
Nasıl astın Hâkime Hanım kendi kendini
Altın bıçak gümüş makas ile doğradılar tenini
Doğradılar tenini
Hâkime Hanımın memleketi Kütahya Tavşan
Bodrumda olmaz mı sana hiç ağlayan
Yaptın Bodrumluları sen perişan
Nasıl astın Hâkime Hanım kendi kendini
Altın bıçak gümüş makas ile doğradılar tenini
Doğradılar tenini (Elçin 1990b: 119-120).
Ağıtların yapısal özelliklerine bakıldığında türkülerde olduğu gibi çok çeşitli durumların olduğu görülür. Bazı ağıtlar, halk şiirinin yaygın olarak kullanılan nazım şekillerini kullanmakla birlikte pek çoğu ise bent ve kavuştak anlayışına göre oluşturulmuşlardır. Kısacası ağıtlarda mısra sayıları ve ölçüleri açısından değişik şekiller kullanılmıştır (Kaya 2004: 276-286).
Genellikle mani ve koşma nazım şekillerinde, uzun ve kırık hava ezgileriyle söylenen ağıtlarda, ölenin geride bıraktığı boşluk, birlikte yaşanan günlerin hatıraları, dostluk, iyilik, cesaret, düşmanlık ve merhamet gibi konular dile getirilir. Ağıtlar, ölenin ruhunu onu överek rahatlatmak ve geride kalanları teskin etmek için söylenmiş lirik şiirlerdir (Elçin 1993: 291). Çoğunlukla kadınlar tarafından söylenen ağıtları, bazı durumlarda âşıklar da söylenmiştir. Hatta halk arasında ağıt yakmayı meslek haline getirmiş olan kişiler de vardır. Ağıtın söyleyici kim olursa olsun, ağıtlar, belli karakterdeki ezgilerle söylenirler. Bu ezgiler dinleyenleri hüzünlendiren ezgilerdir. Ezgileri yönüyle ağıtlara, edebi veya sanatsal ağlamalar da denilebilir.