- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Ahlak Felsefesi (Etik) :
Ahlak Felsefesinin Konusu :
© Felsefe Açısından Ahlak : İnsan davranışlarını iyi ya da kötü olarak nitelendiren yaptırım gücünü ağırlıklı olarak bireyin vicdanından alan kurallara ahlak denir. Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak alanını yöneten değerlerin neler olduğunu, özünü ve temellerini araştıran ahlaki eylemlerin ölçütlerini koyan özel bir felsefe alanıdır.
© Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları :
§ İyi Kötü : İyi-kötü ahlak felsefesinin en temel iki kavramıdır. Ahlakça değerli sayılan, ahlaki olarak yapılması gereken iyi, ahlakça değerli sayılmayan ve ahlaki olarak yapılmaması gereken kötü dür. Toplumun yalan söylememeyi değerli sayması iyi, değerli saymayarak yapılmaması gereken bir davranış olarak görmesi kötü dür.
§ Özgürlük : Bireyin kendini iradesi ile iyi ve kötüden birini seçmesidir. Bireyin kendi iradesi ile yalan söylememek ya da söylemekten birini seçmesi özgürlük tür.
§ Erdem : Bireyin iradesi ile ahlaki iyiye yönelmesidir. Bireyin kendi iradesi ile iyi olan yalan söylememeye yönelmesi erdem dir.
§ Sorumluluk : Bireyin kendi iradesi ile yaptığı eylemlerin sonuçlarını üstlenmesidir. Bireyin yalan söylememesi sonucu doğacak durumların sonuçlarını üstlenmesi sorumluluk tur.
§ Vicdan : Bireydeki, ahlaki iyi ile kötüyü birbirinden ayıran ve iyiye yönelmesini sağlayan duygudur. Bireyin yalan söylemekle söylememek arasında ayırım yapma yetisi vicdan dır.
§ Ahlak Yasası : Ahlak açısından genel geçer sayılan ve uyulması gerekli görülen kurallardır. Bireye, yalan söylememelisin diyen kurallar ahlak yasaları dır.
§ Ahlaki Karar : Ahlak açısından iyi sayılan ve ahlak yasalarına uygun olan kararlardır. Bireyin, yalan söylememeliyim diyerek ahlak yasalarına uygun karar alması ahlaki karar dır.
§ Ahlaki Eylem : Ahlak yasalarına uygun hareket etmektir. Bireyin, yalan söylememeyi yaşamında uygulaması ahlaki eylem dir.
§ Mutluluk : Ahlaki eylemlerin insana verdiği iç huzurdur. Bireyin, yalan söylememesi sonucu duyduğu iç huzur ise mutluluk tur.
Ahlak Felsefesinin (Etik) Temel Sorunları ve Yaklaşımlar:
© Ahlaki Eylemlerin Amacı Var mıdır? Varsa Bu Amaçlar Nelerdir?
Felsefe tarihinde pek çok filozof ahlaki eylemlerin bir amacının olduğunu kabul eder. Bu aynı zamanda mutluluk sorununun da temelidir. İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur.
Sokrates : Mutlu olmak, bilgiye ulaşmaktır. İnsan mutluluğa bilgi ile ulaşır.
Aristoteles ve Platon : Mutlu olmak, ölçülü davranmak ve ahlaka uygun yaşamaktır.
Aristippos ve Epiküros (hedonizm) : Mutlu olmak haz duyarak yaşamaktır.
Farabi : Mutlu olmak aklın yöneldiği bilgiye, Tanrıya yönelmektir.
Kant (ödev ahlakı) : Mutlu olmak, bütün insanlar için geçerli ahlak yasalarına uygun eylemlerde bulunmaktır.
© İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgür müdür?
§ İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgür Değildir (Determinizm) : İnsanın, ahlaki eylemleri ile ilgili kararları, içten ve dıştan belirlenen koşulların etkisiyle oluşur görüşüne dayanarak ahlaki eylemlerinde özgür olmadığını savunan filozoflar vardır. Bunlar ahlak felsefesi alanında deterministtir.
§ İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgürdür (İndeterminizm) : Bu görüşe göre, insan ahlaki eylemleri ile ilgili kararları özgürce belirler.
§ Ahlaki Eylemlerde Özgürlüğü Birey Belirler (Otodeterminizm) : Determinizm ve indeterminizm arasında uzlaşma sağlamaya çalışan görüştür. Kantta ifadesini bulan bu görüşe göre, insan kendi iradesi ile ahlak yasalarını özgürce belirler. Bu nedenle ahlak yasaları insanın dışında konulan ve uyulması istenen yasalar değildir. İnsan, kendi özgür iradesiyle belirlediği genel geçer ahlak yasalarına yine kendisi uyar.
© Kişi Vicdanı Karşısında Evrensel Bir Ahlak Yasası Var mıdır?
§ Evrensel Ahlak Yasası Yoktur : Tüm insanlar, toplumlar ve zamanlar için geçerli ahlak yasaları yoktur; ahlak insanlara, toplumlara ve zamana göre değişir görüşünü savunan düşünürler evrensel ahlak yasalarının varlığını reddederler.
- Haz Ahlakı (Hedonizm) : İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur. Haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez. Bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden Aristipposa göre, iyi nin ve kötü nün ölçütü hazdır. Haz veren şeyler iyi , acı veren şeyler ise kötü dür. Epikürosa göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur.
- Fayda ahlakı :İyi nin ve kötü nün ölçütü insana sağladığı faydadır. Ahlakın bireye sağladığı fayda zamanla değişeceğinden evrensel ahlak yasası olamaz.
- Bencillik (Egoizm) : İnsan eylemlerinin kökeninde ben sevgisi vardır. Ahlak ise insanın kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir şey değildir. Bu görüşü savunan Thomas Hobbesa göre, insanda, hayvanlarda olduğu gibi kendini sevme ve kendini koruma içgüdüleri vardır. Dolayısı ile insan doğası gereği bencil dir. Bencil olan insan her şeyden önce kendi çıkar ını düşüneceğinden evrensel bir ahlak yasası yoktur.
- Anarşizm : Toplumsal yaşamı düzenleyen tüm kurum ve kuralları reddeden anarşizm, doğal olarak ahlak kurallarının egemenliğini de reddeder. Bireysel iradenin her şeyin üstünde olduğunu savunan anarşizmin kurucusu Proudhon ve diğer temsilcileri Bakunin, Kropotkin ve Stirner, ahlak yasalarının diğer yasalar gibi insanları kolay yönetmek için uydurulduğunu savunurlar.
- İmmoralizm : Ahlakın dışlandığı bu felsefi anlayışın en önemli temsilcisi Friedrich Nietzschedir. Nietzscheye göre iki tür ahlak anlayışı vardır. Her şeye boyun eğen, zamanının ahlak anlayışına körü körüne inanan sürü insan ın ahlakı köle ahlakı dır. Güç iradesi ni simgeleyen üst insan, köle ahlakını yıkıp yerine efendi ahlakı nı koymalıdır. İyi ve kötü ile uğraşmak yerine güce dayanan bir ahlak anlayışı oluşturulmalıdır.
Nietzsche kendi çağına kadarki ahlak anlayışlarını reddederken immoralisttir. Ancak üst insanın ahlakının egemen olması gerektiğini söylerken de moralisttir.
- Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm) : Varoluşçuluk, insanın yaşamını kendisinin kurması açısından özgür olduğunu savunur. Kierkegaard, Heiddegger, Jaspers ve Sartrea göre, insan, kendi varoluşunu kendisi yaratır. Bir bıçak, önce zihinde tasarlanır, sonra yapılır. Bıçak için özgür seçim yoktur. Sadece insan, değerlerini kendisi yaratır ve özgür iradesi ile yolunu seçer. O halde, insanın varlık ı, öz ünden önce gelir. İnsan ahlaki olarak varlık ı, öz ünden önce gelir. İnsan ahlaki olarak iyi ve kötü nün ölçütünü topluma göre değil kendi öz iradesi ile belirlemelidir. Bu nedenle evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez.
§ Evrensel Ahlak Yasası Vardır : Tüm insanlar, toplumlar ve zamanlar için geçerli ahlak yasalarının olduğunu kabul eden görüştür. Ancak, evrensel ahlak yasalarının bireysel, öznel (subjektif) kaynaklı olduğunu iddia edenlerin yanı sıra, bireyin dışından kaynaklanan, nesnel (objektif) olduğunu iddia eden ikinci bir grup da vardır :
Evrensel Ahlak Yasasını Öznel Temelde Kabul Edenler : Evrensel ahlak yasasının insandan, insanın öznel yaşamından ve yapıp, ettiklerinden kaynaklandığını savunanlar, insandaki farklı özellikleri temel almaları açısından birbirlerinden ayrılırlar. Benthama ve J.S. Mille göre, insanlar doğaları gereği acıdan kaçınarak, hazza yönelerek mutluluğa ulaşır. Henri Bergsona göre ise evrensel ahlak yasasının kaynağı insanın bir özelliği olan sezgi dir.
Evrensel Ahlak Yasasını Nesnel Temelde Kabul Edenler : Bu görüş, evrensel ahlak yasasının kaynağının insanın dışında bir güç olduğu görüşünden hareket eder. Bu güç çoğu filozofta Tanrıdır ve Tanrının koyduğu ahlak yasaları evrenseldir. Platona göre iyi ve kötü eylemlerin ölçüt iyi ideası na uygun olup olmamaktır. Farabiye göre, insanın amacı hayır a (iyiye) ulaşmaktır. Spinozaya göre ahlakın görevi, insanın tutkularının yönlenmesini sağlayarak Tanrının yasasına yani iyiliğe ulaşmasını sağlamaktır. Kant, ahlaki eylemleri ödev ahlakı ve çıkar ahlakı olarak ikiye ayırır. Toplumun isteğine uyarak yaptığı ahlaka uygun eylemlere çıkar ahlakı denir. Ödev ahlakı ile eylemlerde bulunmak gerçek anlamda ahlaklı olmaktır. Çünkü toplum tinsel-ahlaki bir varlıktır. O halde ödev ahlakı kesin uyulması gereken bir buyruktur ve bu buyruğa uymak insanlar için yükümlülüktür.
Evrensel Dinler : Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrılı evrensel dinler evreni ve insanı yaratan Tanrıyı kabul ederler. Bu dinlere göre Tanrı, mükemmel ve en yüksek iyi dir. Tanrıya yaklaşmanın yolu da iyi eylemlerle mümkündür. Kutsal kitaplar, insanın dışından Tanrının buyruklarını içerir. İnsan bu buyruklara uygun davrandığı sürece iyi yi yapar ve mutlu olur. Tanrının buyruklarına uyanlar için ödül (cennet), uymayanlar için ceza (cehennem) vardır. Görüldüğü gibi evrensel dinler evrensel ahlak yasasını objektif temelde kabul ederler.
Tasavvuf : Tasavvuf, insanın sezgi yoluyla, ibadet yoluyla kendinden geçerek Tanrıya erişmesinin ve onla bütünleşmesinin yollarını gösteren bir öğretidir. Tasavvufa göre insan Tanrıya akıl yoluyla değil, gönül yoluyla ulaşır. Bu yüzden tasavvuf insanın dinsel anlamda nasıl yaşamasını işaret eden bir yaşam felsefesidir.
Başlıca Tasavvufçular :
Mevlana : Mevlanaya göre öncesiz, sonrasız mutluluk, güzel iyi ve mutlak doğru olan Tanrı gücünü ve yüceliğini göstermek için bu evreni yaratmıştır. O halde evren Tanrının kendini gösterdiği görüntüler alanıdır. Vahdet-i Vücud (varlığın birliği) adı verilen bu anlayışa göre tanrı evrenin özü, diğer varlıklar ise belirtileridir. Yani evren Tanrının güzelliğinin bir görüntüsüdür. İnsan ise eşref-i mahluktur (varlıkların en şereflisi). Tanrı, insanı diğer yarattıklarından ayrı tutarak ona Tanrının bilgisine ulaşma şerefi vermiştir. Varlıklar içinde bir tek insan, Tanrının verdiği ilahi ruh ile Tanrının özünü ve güzelliğini sezebilir. Ancak bedensel ve toplumsal zevkler Tanrıya ulaşmayı engeller. Bunun için insan bu zevklerden uzaklaşıp aşk yolu ile Tanrıya ulaşmalıdır. Aşk sayesinde insan, Tanrının yarattığı her şeyi Tanrı adına sever. Mevlananın felsefesi, aşk temelinde evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul eder.
Yunus Emre : Mevlana gibi Yunus Emreye göre de gerçek varlık Tanrı, doğru bilgi ise Tanrıyı tanımaktır. Tanrıya ulaşmanın yolu ise hiçbir çıkar beklemeden sevmektir. Varlık, Tanrının bir yansımasıdır. O halde evrendeki her şey Tanrısaldır ve her şeyi sevmek gerekir. Sevgi, insanı Tanrısal öze götürür. Yunus Emre de evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eder.
Hacı Bektaş Veli : Hacı Bektaş Veli de vahdet-i vücud anlayışını kabul ederek evrenin Tanrının güzelliğinin bir yansıması olduğunu kabul eder ve Tanrıya ulaşmanın yolunu üç aşamada gösterir.
- Vahdet-i Şuhud aşamasında insan çevresinde gördüğü her şeyi Tanrı ile açıklar.
- Vahdet-i Kusud aşamasında, insan çevresinde gördüğü değişik şeylerin aynı öz den geldiğini anlar.
- Vahdet-vücud aşamasında ise her şeyin tek bir varlığın insan biçimdeki belirtisi olduğunun bilincine varır.
Vahdet- vücud aşamasında insan kamil kişi (olgunlaşmış insan) olur ve yaratanla yaratılanı bir görür.
Hacı Bektaş Veli de evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eder.
Ahlak Felsefesinin Konusu :
© Felsefe Açısından Ahlak : İnsan davranışlarını iyi ya da kötü olarak nitelendiren yaptırım gücünü ağırlıklı olarak bireyin vicdanından alan kurallara ahlak denir. Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak alanını yöneten değerlerin neler olduğunu, özünü ve temellerini araştıran ahlaki eylemlerin ölçütlerini koyan özel bir felsefe alanıdır.
© Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları :
§ İyi Kötü : İyi-kötü ahlak felsefesinin en temel iki kavramıdır. Ahlakça değerli sayılan, ahlaki olarak yapılması gereken iyi, ahlakça değerli sayılmayan ve ahlaki olarak yapılmaması gereken kötü dür. Toplumun yalan söylememeyi değerli sayması iyi, değerli saymayarak yapılmaması gereken bir davranış olarak görmesi kötü dür.
§ Özgürlük : Bireyin kendini iradesi ile iyi ve kötüden birini seçmesidir. Bireyin kendi iradesi ile yalan söylememek ya da söylemekten birini seçmesi özgürlük tür.
§ Erdem : Bireyin iradesi ile ahlaki iyiye yönelmesidir. Bireyin kendi iradesi ile iyi olan yalan söylememeye yönelmesi erdem dir.
§ Sorumluluk : Bireyin kendi iradesi ile yaptığı eylemlerin sonuçlarını üstlenmesidir. Bireyin yalan söylememesi sonucu doğacak durumların sonuçlarını üstlenmesi sorumluluk tur.
§ Vicdan : Bireydeki, ahlaki iyi ile kötüyü birbirinden ayıran ve iyiye yönelmesini sağlayan duygudur. Bireyin yalan söylemekle söylememek arasında ayırım yapma yetisi vicdan dır.
§ Ahlak Yasası : Ahlak açısından genel geçer sayılan ve uyulması gerekli görülen kurallardır. Bireye, yalan söylememelisin diyen kurallar ahlak yasaları dır.
§ Ahlaki Karar : Ahlak açısından iyi sayılan ve ahlak yasalarına uygun olan kararlardır. Bireyin, yalan söylememeliyim diyerek ahlak yasalarına uygun karar alması ahlaki karar dır.
§ Ahlaki Eylem : Ahlak yasalarına uygun hareket etmektir. Bireyin, yalan söylememeyi yaşamında uygulaması ahlaki eylem dir.
§ Mutluluk : Ahlaki eylemlerin insana verdiği iç huzurdur. Bireyin, yalan söylememesi sonucu duyduğu iç huzur ise mutluluk tur.
Ahlak Felsefesinin (Etik) Temel Sorunları ve Yaklaşımlar:
© Ahlaki Eylemlerin Amacı Var mıdır? Varsa Bu Amaçlar Nelerdir?
Felsefe tarihinde pek çok filozof ahlaki eylemlerin bir amacının olduğunu kabul eder. Bu aynı zamanda mutluluk sorununun da temelidir. İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur.
Sokrates : Mutlu olmak, bilgiye ulaşmaktır. İnsan mutluluğa bilgi ile ulaşır.
Aristoteles ve Platon : Mutlu olmak, ölçülü davranmak ve ahlaka uygun yaşamaktır.
Aristippos ve Epiküros (hedonizm) : Mutlu olmak haz duyarak yaşamaktır.
Farabi : Mutlu olmak aklın yöneldiği bilgiye, Tanrıya yönelmektir.
Kant (ödev ahlakı) : Mutlu olmak, bütün insanlar için geçerli ahlak yasalarına uygun eylemlerde bulunmaktır.
© İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgür müdür?
§ İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgür Değildir (Determinizm) : İnsanın, ahlaki eylemleri ile ilgili kararları, içten ve dıştan belirlenen koşulların etkisiyle oluşur görüşüne dayanarak ahlaki eylemlerinde özgür olmadığını savunan filozoflar vardır. Bunlar ahlak felsefesi alanında deterministtir.
§ İnsan Ahlaki Eylemlerinde Özgürdür (İndeterminizm) : Bu görüşe göre, insan ahlaki eylemleri ile ilgili kararları özgürce belirler.
§ Ahlaki Eylemlerde Özgürlüğü Birey Belirler (Otodeterminizm) : Determinizm ve indeterminizm arasında uzlaşma sağlamaya çalışan görüştür. Kantta ifadesini bulan bu görüşe göre, insan kendi iradesi ile ahlak yasalarını özgürce belirler. Bu nedenle ahlak yasaları insanın dışında konulan ve uyulması istenen yasalar değildir. İnsan, kendi özgür iradesiyle belirlediği genel geçer ahlak yasalarına yine kendisi uyar.
© Kişi Vicdanı Karşısında Evrensel Bir Ahlak Yasası Var mıdır?
§ Evrensel Ahlak Yasası Yoktur : Tüm insanlar, toplumlar ve zamanlar için geçerli ahlak yasaları yoktur; ahlak insanlara, toplumlara ve zamana göre değişir görüşünü savunan düşünürler evrensel ahlak yasalarının varlığını reddederler.
- Haz Ahlakı (Hedonizm) : İnsanın haz duyduğu şeylerle mutlu olabileceğini savunur. Haz duyulan şeyler öznel olduğundan evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez. Bu görüş, ilkçağ düşünürlerinden Aristipposa göre, iyi nin ve kötü nün ölçütü hazdır. Haz veren şeyler iyi , acı veren şeyler ise kötü dür. Epikürosa göre ise insan acıdan kaçarak ve hazza yönelerek mutlu olur.
- Fayda ahlakı :İyi nin ve kötü nün ölçütü insana sağladığı faydadır. Ahlakın bireye sağladığı fayda zamanla değişeceğinden evrensel ahlak yasası olamaz.
- Bencillik (Egoizm) : İnsan eylemlerinin kökeninde ben sevgisi vardır. Ahlak ise insanın kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir şey değildir. Bu görüşü savunan Thomas Hobbesa göre, insanda, hayvanlarda olduğu gibi kendini sevme ve kendini koruma içgüdüleri vardır. Dolayısı ile insan doğası gereği bencil dir. Bencil olan insan her şeyden önce kendi çıkar ını düşüneceğinden evrensel bir ahlak yasası yoktur.
- Anarşizm : Toplumsal yaşamı düzenleyen tüm kurum ve kuralları reddeden anarşizm, doğal olarak ahlak kurallarının egemenliğini de reddeder. Bireysel iradenin her şeyin üstünde olduğunu savunan anarşizmin kurucusu Proudhon ve diğer temsilcileri Bakunin, Kropotkin ve Stirner, ahlak yasalarının diğer yasalar gibi insanları kolay yönetmek için uydurulduğunu savunurlar.
- İmmoralizm : Ahlakın dışlandığı bu felsefi anlayışın en önemli temsilcisi Friedrich Nietzschedir. Nietzscheye göre iki tür ahlak anlayışı vardır. Her şeye boyun eğen, zamanının ahlak anlayışına körü körüne inanan sürü insan ın ahlakı köle ahlakı dır. Güç iradesi ni simgeleyen üst insan, köle ahlakını yıkıp yerine efendi ahlakı nı koymalıdır. İyi ve kötü ile uğraşmak yerine güce dayanan bir ahlak anlayışı oluşturulmalıdır.
Nietzsche kendi çağına kadarki ahlak anlayışlarını reddederken immoralisttir. Ancak üst insanın ahlakının egemen olması gerektiğini söylerken de moralisttir.
- Varoluşçuluk (Egzistansiyalizm) : Varoluşçuluk, insanın yaşamını kendisinin kurması açısından özgür olduğunu savunur. Kierkegaard, Heiddegger, Jaspers ve Sartrea göre, insan, kendi varoluşunu kendisi yaratır. Bir bıçak, önce zihinde tasarlanır, sonra yapılır. Bıçak için özgür seçim yoktur. Sadece insan, değerlerini kendisi yaratır ve özgür iradesi ile yolunu seçer. O halde, insanın varlık ı, öz ünden önce gelir. İnsan ahlaki olarak varlık ı, öz ünden önce gelir. İnsan ahlaki olarak iyi ve kötü nün ölçütünü topluma göre değil kendi öz iradesi ile belirlemelidir. Bu nedenle evrensel bir ahlak yasasından söz edilemez.
§ Evrensel Ahlak Yasası Vardır : Tüm insanlar, toplumlar ve zamanlar için geçerli ahlak yasalarının olduğunu kabul eden görüştür. Ancak, evrensel ahlak yasalarının bireysel, öznel (subjektif) kaynaklı olduğunu iddia edenlerin yanı sıra, bireyin dışından kaynaklanan, nesnel (objektif) olduğunu iddia eden ikinci bir grup da vardır :
Evrensel Ahlak Yasasını Öznel Temelde Kabul Edenler : Evrensel ahlak yasasının insandan, insanın öznel yaşamından ve yapıp, ettiklerinden kaynaklandığını savunanlar, insandaki farklı özellikleri temel almaları açısından birbirlerinden ayrılırlar. Benthama ve J.S. Mille göre, insanlar doğaları gereği acıdan kaçınarak, hazza yönelerek mutluluğa ulaşır. Henri Bergsona göre ise evrensel ahlak yasasının kaynağı insanın bir özelliği olan sezgi dir.
Evrensel Ahlak Yasasını Nesnel Temelde Kabul Edenler : Bu görüş, evrensel ahlak yasasının kaynağının insanın dışında bir güç olduğu görüşünden hareket eder. Bu güç çoğu filozofta Tanrıdır ve Tanrının koyduğu ahlak yasaları evrenseldir. Platona göre iyi ve kötü eylemlerin ölçüt iyi ideası na uygun olup olmamaktır. Farabiye göre, insanın amacı hayır a (iyiye) ulaşmaktır. Spinozaya göre ahlakın görevi, insanın tutkularının yönlenmesini sağlayarak Tanrının yasasına yani iyiliğe ulaşmasını sağlamaktır. Kant, ahlaki eylemleri ödev ahlakı ve çıkar ahlakı olarak ikiye ayırır. Toplumun isteğine uyarak yaptığı ahlaka uygun eylemlere çıkar ahlakı denir. Ödev ahlakı ile eylemlerde bulunmak gerçek anlamda ahlaklı olmaktır. Çünkü toplum tinsel-ahlaki bir varlıktır. O halde ödev ahlakı kesin uyulması gereken bir buyruktur ve bu buyruğa uymak insanlar için yükümlülüktür.
Evrensel Dinler : Yahudilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık gibi tek tanrılı evrensel dinler evreni ve insanı yaratan Tanrıyı kabul ederler. Bu dinlere göre Tanrı, mükemmel ve en yüksek iyi dir. Tanrıya yaklaşmanın yolu da iyi eylemlerle mümkündür. Kutsal kitaplar, insanın dışından Tanrının buyruklarını içerir. İnsan bu buyruklara uygun davrandığı sürece iyi yi yapar ve mutlu olur. Tanrının buyruklarına uyanlar için ödül (cennet), uymayanlar için ceza (cehennem) vardır. Görüldüğü gibi evrensel dinler evrensel ahlak yasasını objektif temelde kabul ederler.
Tasavvuf : Tasavvuf, insanın sezgi yoluyla, ibadet yoluyla kendinden geçerek Tanrıya erişmesinin ve onla bütünleşmesinin yollarını gösteren bir öğretidir. Tasavvufa göre insan Tanrıya akıl yoluyla değil, gönül yoluyla ulaşır. Bu yüzden tasavvuf insanın dinsel anlamda nasıl yaşamasını işaret eden bir yaşam felsefesidir.
Başlıca Tasavvufçular :
Mevlana : Mevlanaya göre öncesiz, sonrasız mutluluk, güzel iyi ve mutlak doğru olan Tanrı gücünü ve yüceliğini göstermek için bu evreni yaratmıştır. O halde evren Tanrının kendini gösterdiği görüntüler alanıdır. Vahdet-i Vücud (varlığın birliği) adı verilen bu anlayışa göre tanrı evrenin özü, diğer varlıklar ise belirtileridir. Yani evren Tanrının güzelliğinin bir görüntüsüdür. İnsan ise eşref-i mahluktur (varlıkların en şereflisi). Tanrı, insanı diğer yarattıklarından ayrı tutarak ona Tanrının bilgisine ulaşma şerefi vermiştir. Varlıklar içinde bir tek insan, Tanrının verdiği ilahi ruh ile Tanrının özünü ve güzelliğini sezebilir. Ancak bedensel ve toplumsal zevkler Tanrıya ulaşmayı engeller. Bunun için insan bu zevklerden uzaklaşıp aşk yolu ile Tanrıya ulaşmalıdır. Aşk sayesinde insan, Tanrının yarattığı her şeyi Tanrı adına sever. Mevlananın felsefesi, aşk temelinde evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul eder.
Yunus Emre : Mevlana gibi Yunus Emreye göre de gerçek varlık Tanrı, doğru bilgi ise Tanrıyı tanımaktır. Tanrıya ulaşmanın yolu ise hiçbir çıkar beklemeden sevmektir. Varlık, Tanrının bir yansımasıdır. O halde evrendeki her şey Tanrısaldır ve her şeyi sevmek gerekir. Sevgi, insanı Tanrısal öze götürür. Yunus Emre de evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eder.
Hacı Bektaş Veli : Hacı Bektaş Veli de vahdet-i vücud anlayışını kabul ederek evrenin Tanrının güzelliğinin bir yansıması olduğunu kabul eder ve Tanrıya ulaşmanın yolunu üç aşamada gösterir.
- Vahdet-i Şuhud aşamasında insan çevresinde gördüğü her şeyi Tanrı ile açıklar.
- Vahdet-i Kusud aşamasında, insan çevresinde gördüğü değişik şeylerin aynı öz den geldiğini anlar.
- Vahdet-vücud aşamasında ise her şeyin tek bir varlığın insan biçimdeki belirtisi olduğunun bilincine varır.
Vahdet- vücud aşamasında insan kamil kişi (olgunlaşmış insan) olur ve yaratanla yaratılanı bir görür.
Hacı Bektaş Veli de evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eder.