• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Ahzab suresi 23 ayet ne buyuruyor?

Nur

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
13 Ara 2020
Konular
397
Mesajlar
4,358
MFC Puanı
40,960
Ahzab suresi 23 ayet ne buyuruyor?



Ahzab suresi 23. ayet ne buyuruyor? Ayet müminlere nasıl sesleniyor?
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Amcam Enes İbni Nadr radıyallahu anh Bedir Savaşı’na katılmamıştı. Bu ona çok ağır geldi. Bu sebeple:

- “Ey Allah’ın Resulü! Müşriklerle yaptığın ilk savaşta bulunamadım. Eğer Allah Teala müşriklerle yapılacak bir savaşta beni bulundurursa, neler yapacağımı elbette Allah Teala görecektir” dedi.

Sonra Uhud Savaşı’nda müslüman safları dağılınca, -arkadaşlarını kastederek- “Rabbim, bunların yaptıklarından dolayı özür beyan ederim” dedi. Müşrikleri kastederek de “Bunların yaptıklarından da uzak olduğumu sana arzederim” deyip ilerledi. Sa’d İbni Muaz ile karşılaştı ve:

- Ey Sa’d! istediğim cennettir. Kabe’nin Rabbine yemin ederim ki, Uhud’un eteklerinden beri hep o cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa’d (olayı anlatırken) “Ben onun yaptığını yapamadım, ya Resulallah” dedi.

Enes radıyallahu anh devamla şöyle dedi:

Amcamı şehid edilmiş olarak bulduk. Vücudunda seksenden fazla kılıç, süngü ve ok yarası vardı. Müşrikler müsle yapmış, uzuvlarını kesmişlerdi. Bu sebeple onu kimse tanıyamadı. Sadece kızkardeşi parmak uçlarından tanıdı.

Enes dedi ki, biz şu ayetin amcam ve amcam gibiler hakkında inmiş olduğunu düşünmekteyiz:

“Mü’minler içinde öyle yiğit erkekler vardır ki, Allah’a verdikleri sözlerinde durdular. Onlardan kimi ahdini yerine getirdi (çarpıştı, şehid düştü), kimi de sırasını bekliyor. Bunlar asla sözlerini değiştirmemişlerdir” [Ahzab suresi (33), 23]. Buharı, Cihad 12; Müslim, İmare 148

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Enes İbni Nadr radıyallahu anh, Hz. Peygamber’in “Allah’ın öyle kulları vardır ki, Allah adına yemin etseler, Allah onların yeminlerini yerine getirir” (Buharı, Sulh 8; Cihad 12; Müslim, Kasame 24, Fezailü’s-sahabe, 225) diye tebrik ve takdir ettiği bir yiğit sahabıdir. Bedir Savaşı’nda bulunamayışı yüreğine dert olmuştu. Onun için, iştirak edeceği ilk harpte, müşriklerin analarından emdikleri sütü burunlarından getireceği manasına gelen sözler söylemiş, onlarla kahramanca savaşmaya and içmişti. “Bu söylediklerimin doğruluğunu Allah teala görecek ve aleme gösterecektir” diye de Allah’ı şahit tutmuştu.

Uhud Harbi esnasında o bu sözünü yerine getirmiş, önce Resulullah’ın yakın çevresinden ayrılmayan sahabılerden olarak çarpışmıştı. Sonra da bozulan mücahidlerin o durumuna üzülmüş, “Bunların yaptıklarından özür diliyorum” deyip ileri atılmış, müşriklerle kıyasıya çarpışmıştır. “Cennetin kokusunu Uhud’da alıyorum” diye şehitliğe koştuğunu anlatmıştır. Onun bu ifadesi mecaz da olabilir hakikat de... Burnuna gelen herhangi bir güzel kokuyu, cennet kokusu diye nitelemiş de olabilir. “Şehitliğin sonu cennettir” anlamında da söylemiş olabilir.

Hasılı Enes İbni Nadr radıyallahu anh nefisle öylesine bir mücahede örneği vermiştir ki, herkes onu takdir etmiştir. Üzerindeki seksen küsur ok, mızrak ve kılıç yarası onun nasıl bir cihad eri olduğunun delilidir. Müşriklerin onun organlarını kesmiş olmaları, ondan yedikleri darbelerin ağırlığını gösterir. Ona karşı duydukları hıncı ancak böyle tatmin etmiş olmalıdırlar.

Kızkardeşinin, kendisini parmak uçlarından tanıyabilmesi, uğradığı işkencenin boyutlarını göstermektedir. Ayrıca parmak uçlarının ve parmak izinin, kişilerin kimliklerinin belirlenmesinde ölçü olduğu da anlaşılmaktadır.

Hadisin ravisi Enes İbni Malik radıyallahu anh hazretleri, Ahzab suresi’nin 23. ayetinin Enes İbni Nadr gibi, verdikleri sözü canları pahasına yerine getiren yiğitler hakkında nazil olduğunu söylemekte, ayetteki övgüye böylesi müslümanların layık olduğunu belirlemektedir.

Bu olayda mücahede, verdiği sözde canı pahasına durmuş olmak şeklinde tezahür etmiştir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler
Güzel ve meşru şeyleri vaadetmek caizdir. Nefsi, va’dinde durmaya zorlamak da mücahededir.
Sahabe-i kiramın şehitlik istemekteki samimiyeti herşeyin üstünde ve önünde gelmektedir.
Ahdine vefa gösterenlerden Allah Teala razı olur. Mü’minlere de verdikleri sözü yerine getirmek
 
Üst