Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Allah Korkusu ve Allah'tan Ümidi Kesmemek

Melankolik

MFC Üyesi
  • Üyelik Tarihi
    25 Ara 2009
  • Mesajlar
    566
  • MFC Puanı
    -28
Korku ve ümit; hem yasama ümidi, hem de ölüm korkusu hem afvedilme ümidi, hem de cehenneme gitmek, azaba ugramak korkusu. Yani ne Allah’in azabindan emin olmak ve ne de Allah’tan ümid kesmek. Yüce dinimizin ögrettigi ilahi esaslardan biri de, kulun Rabbi huzurundaki durumu ve teslimiyet ölçüsüdür. Buna göre mümin, keremi ve rahmeti sonsuz olan Yüce Yaraticisi’na büyük bir muhabbet ve tazimle teslim olacaktir. Ne kadar kusurlu ve günahkâr olsa da O’nun affindan ümidini kesmeyecektir. Ancak, Allah’in bu sonsuz rahmet ve affinin yani sira, azabinin da çok siddetli oldugunu da unutmayacak; O’ndan korkacak ve gazabindan emin olmayacaktir. Yani mümin daima korku (havf) ve ümit (recâ) arasinda bulunacaktir. Ademoglu için bu hayat, gerçekte ümit ve korkuyla dolu bir imtihan yeridir. Bu imtihanda basari, korku ve ümidin tatli ahengi içinde yasayabilmektir. Çünkü fazla korkudan ümitsizlik, korkusuz ümitten de gaflet dogar. Mümin, Rabbinin büyüklügünü ve azabinin çetinligini bilerek O’ndan korkar. Yani Allah’tan en çok korkan, O’nu en çok bilendir. Bu sebeple Rasul-i Ekrem (A.S.):

“Ben, içinizde Allah’tan en çok korkanınızım” (Buhari)
buyurmuyor mu?

Fatir Suresi’nin 28’inci ayeti de iste bu manaya isaret ediyor: “Kullari içinde Allah’tan ancak Alimler korkar.”

Görülüyor ki, ilahî bilgi arttikça kalbe düsen korku da çogaliyor. Fakat ümitle dengelenen Allah korkusu insani bunalimlara degil, isyandan uzak durmaya, geçmisi telafi için taat ve ibadete, gelecege hazirlanmaya sevk eder. Bunun için büyükler:

“Herkes korktugunda kaçar, yalniz Allah’tan korkan O’na yaklasir.” demislerdir.

Allah korkusu, toplum hayatinda da dengeleyici bir etkiye sahiptir. Insan, Allah korkusuyla kul hakkindan, hirsizliktan, dolandiriciliktan, cana kiymaktan uzak durur. Eline firsat geçse bile vahsilesip suçlara yönelemez. Yaraticisi tarafindan her an görüldügü ve denetlendigi imanini vermeyen bir egitimin, insani faziletli kilmadiginin örneklerini hergün yasamiyor muyuz?

Su da bilinmelidir ki, Allah korkusu makbul olmakla birlikte, bazilarinin zannettigi gibi “ne kadar çok korkulursa o kadar iyidir.” görüsü de dogru degildir. Aslinda korku, insani Allah’a yaklasmak için ilim ve amele sevkeden ilahî bir kamçidir. Asiri derecede korku ümitsizlige düsürür, amelden alikoyar, ve sahibini sasirtir. Oysa bir seyin fazileti, Allah’a kavusma mutluluguna katkisi ölçüsündedir. Inanan insanin ümit ve korku arasinda bulunmasi gerektigini söylemistik. Ümit, “Alemlerin sahibi Allah neden benim kusuruma baksin? Nasilsa cennetinde bana da bir yer vardir.” gibi bir anlayisla, ölçüsüz, kontrolsüz bir hayat yasamak degil; insanin gücü yettigince çabaladiktan sonra ilahî rahmeti ummasidir. Böyle ümidin belirtilerinden biri, Allah’a yönelmekten zevk almaktir. Bu durumda mümin, O’na yalvarmaktan hoslanir, içten saygi duyar ve O’nun ne kadar lütufkâr oldugunun idraki ile yasar. Ümit ederek amel etmek, korku ile amel etmekten daha makbuldür. Çünkü sevgi insani Allah’a daha çok yaklastirir. Sevgi ise korkuyu degil, ümidi çogaltir. Sevgi ve korkunun Allah’a yakinlastirmadaki etkisi, su örnege benzer: Bir adam, iki hükümdara hizmet ediyor. Ama birine korktugu, digerine de sevdigi için. Elbette sevdigi için hizmet ettigi hükümdarin yanindaki itibar ve makami, digerinden daha yüksek olacaktir. Bunun için,ayet-i kerimelerde, hadis-i seriflerde ve büyüklerin sözlerinde ümitle ilgili tesvik ve yönlendirme vardir. Cenab-i Hak:
“Allah’in rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.” (Zümer/53)
buyuruyor ve ümitsizligi yasakliyor.

Bakin Allah Rasulü (A.S.) de acziyetinin farkinda olan kalplere nasil ümit asiliyor:

“Müminin kalbinde korku ve ümit toplandigi müddetçe Allahu Tealâ o kuluna umdugunu verir, korktugundan da emin kilar.” (Tirmizî)

“Kul bir günah isleyip, hemen ardindan tevbe ettigi zaman Allahu Tealâ meleklerine: ‘Kuluma bakin! Bir günah isledi de, suçunun cezasini veren ve magfiret eden bir Rabbi oldugunu bildi ve tevbe etti. Sahid olun, ben de onu bagisladim’ buyurur.” (Buhari, Müslim)

“Allahu Tealâ buyuruyor ki: Eger kulum göklerdeki bulutlara yükselecek kadar günah isledigi halde benden ümidini kesmeyip af diledikçe, ben onu magfiret ederim.” (Tirmizî)

“Allahu Tealâ, ‘Muhakkak Rahmetim gazabima galiptir’ buyurdu” (Buhari, Müslim)

“Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, Allahu Tealâ kuluna sefkatli bir annenin yavrusuna olan merhametinden daha sefkatli ve merhametlidir.” (Buhari, Müslim)

Günahlarinin çoklugu sebebiyle ümitsizlige düsen bir adama Hz. Ali (R.A.) “Allah’in rahmetinden ümidini kesme. Çünkü ümitsizlik o işledigin günahlardan çok daha büyüktür.” demistir.

Büyük veli Süfyan-i Servi (K.S.)’de söyle der: “Bir kimse günah isledigi vakit, Allahu Tealâ’nin onu affa kadir oldugunu bilip, magfiretini umarsa, Allahu Tealâ onu affeder. Zira Allahu Tealâ Kur’an’da bir kavmi söyle kınar: ‘Kötü zanda bulundunuz, bu yüzden helake mahkum bir kavim oldunuz.’ (Fetih/12) Bu ayetle Allah, ümitsizligin insanlari neye sürükleyecegini bildirmistir.”

Evet; anliyoruz ki mümin ömrü boyunca ümit ve korkunun dengesinde yasamalidir. Allah korkusu, onu günah ve her türlü kötülükten uzaklastirip salih ameller yapmasi için bir kamçi görevi yaparken, bir yandan da Rabbinin sonsuz rahmet ve sefkatini bilmelidir. Mümin, yasadigi sikinti ve zorluklardan dolayi karamsarliga düsüp asla maglup da olmamalidir. Nazargâh-i Ilahî olan kalbini, fani alemin mutlaka son bulacak dertlerinin pençesinde bogmak mümine yakismaz. Her seyin hayirla sonuçlanacagi ümidi, imanimizin geregidir. Bütün ipler neticede Allah’in elindedir. O, Alemlerin ve hepimizin sahibi degil mi? Üstadimin dedigi gibi; “Korkmayin! Eger mutlaka korkacaksaniz, Allah’tan korkun.” O’nun müjdelerine baktigimizda ise görüyoruz ki, hem dünyamiz ve hem de ahiretimiz için terazinin ümit kefesi gerçekten agir basiyor.

Artik hem manevi vazifelerimizde, hem de zahiri hayatimizda ümitle, sevkle, muhabbetle çalismaktan baska ne düsünebiliriz? Ne attigimiz bir adim, ne döktügümüz bir damla ter, ne de içimizde yasattigimiz küçücük bir ümit kivilcimi... hiçbir sey bosa gitmeyecek.
 
Üst Alt