• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

ANA SAYFA -PLUS SPOR GÜNAYDIN GÜNDEM EKONOMİ YAŞAM DÜNYA SABAH TV ASTROLOJİ YAZARLAR TÜMÜ 9°C Başbak

Üyelik Tarihi
7 Ocak 2015
Konular
4,091
Mesajlar
4,274
MFC Puanı
40
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel'de konuştu, önemli açıklamalarda bulundu.
Davutoğlu Brüksel'de yaptğı konuşmada 'Berlin'deki teröre karşı yapılan saldırıya onlarda katılsın dedim. Bütün Türk liderler bütün protestolara katıldılar. Merkel ile görüşmemde bbunu dile getirdim ve dedim ki bütün Türk'ler orada olacaklar dedim. Benim Dışişleri Bakanı iken yaşadığım en zor andı. Almanya'ya gittiğimde 2012 Aralık ayıydı bütün farklı şekillerde ırkçı örgüt tarafından öldürülen insanların aileleri ile bir araya geldim onları ziyaret ettim ve gerçekten çok ilginç hikayeleri vardı. Polis, cinayetleri 7-8 yıl geriye dönük soruşturduğunda kocasını kaybeden kadına şunu sormuşlardı kocanızı siz mi öldürdünüz veya kocanızı başkasıyla birlikte mi öldürdünüz diye soruşturuyormuş polisler. Bunlar gerçekten insanın içini acıtıyor. Daha da acı olan şu, Türk halkı öyle bir algılanıyor ki Türk kadın kocasını veya başkasını öldürebilir. Hiç aklına gelmiyor ama bir başka örgüt yapıyor.

BİZ KENDİMİZİ AVRUPA'NIN BİR PARÇASI OLARAK GÖRÜYORUZ

Fransa'da gösterilen dayanışmayı biz Almanya'da da bize karşı yapılan saldırılarda da görmek istiyorum. Berlin'in göbeğinde cami yakılıyor. Almanya'da sadece 90'ın üzerinde cami saldırıya uğradı. Aynı dayanışmayı ben bu saldırılarda da görmek istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığınızda biz İstanbul'da kilise inşaa edeceğiz. Hristiyan cemaatin Kiliseye ihtiyacı yok ama Süryani'ler için orada özel bir kilise yapılması istendi. Karaköy'deki büyük Sinegog bbir kaç yıl önce saldırıya uğramıştı Sayın Başbakanımız bizzat gitti oraya ben Dışişleri Bakanı olarak oraya gitmiştim. Oradakiler de bu ülkenin evlatları. Vatandaşlığın kapsayıcılığı devletler için önemlidir ama daha da önemlisi Avrupalılık kimliğidir. Paris'te biri bana şunu sordu Avrupa Türkiye ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz dedi. Avrupalılar Türkiye'ye nasıl yaklaşmalı diye sordular. Ben şunu söyledim. Biz Avrupalı'lar dendiğinde ben zaten kendimizi de onların içinde görüyoruz. Biz AB'nin henüz üyesi değiliz. Havaalanı üzerinde hala tur atıyoruz. Ben bugün Brüksel'e indim ama bizler Avrupa tarihinin bir parçasıyız ve modern çağdaş avrupanın da parçasıyız. Avrupa'da 45 milyon müslüman, 6-7 milyon Türk yaşıyor. Bu insanlar burada yaşıyorlar ve bunlar geri dönmeyecekler.

DÜNYA KÜÇÜLÜRKEN BİZ BÜYÜMEYE DEVAM ETTİK

Zaten tarihin mantığı bu şekilde. Ben burayı kontrol edeceğim ama nüfus hareketliliği olmayacak. Bu mümkün değil. Türkiye Avrupa'nın bir parçası olarak sosyo külterel yapımızı daha fazla nasıl yaparız buna çalışmaya gayret edeceğiz. Etnik dini veya mezhep bilgisine bakılmadan biz herkesi Türkiye içerisinde zaten vatandaş olarak kabul ediyoruz. G20 Dönem başkanı olarak da şuan buradayım. Bizim hedefimiz gerçekten dünyada yüzde 2'lik bir büyüme ve bu çok mütevazi bir hedef. Dünya ticaretinin artması lazım. Dünya ticareti yüzde 6-7 büyüyordu ama şu anda bu yüzde 3'lere kadar düştü. 2008'den sonra şimdi dünyanın her yerinde aynı sıkıntı yaşanıyor Avrupa'da çalışıyor bu sorunu nasıl çözeriz diye. Avrupa bu s4kıntıya cevap vermeye hazır değil. Çin ile kıyaslandığında veya daha genç nüfusa sahip ülkleerle kıyaslandığında Avrupa'nın daha istikrarlı olduğunu görüyoruz son 200 yıl içinde ama şimdi sıkıntıya girdi. Avrupa hep bir bütün olarak ekonomik bir merkez haline gelmeye devam edecek. Geçmişe bakın, Britanya dediğimiz imparatorluk da böyleydi. 19990'lara bakın dünya ekonomisinde bir patlama yaşandı her yerde büyüme gerçekleşti ABD'de Clinton dönemiydi bu ama Türkiye'de kişi başına düşen milli gelir 1991'de 2700 dolar civarında idi. 2002'de de biz geldiğimizde iktidara yine aynı rakamlardaydı. Daha sonrasında bizimle bu rakam 4 katına çıktı. Dünya ekonomisinde resesyon yaşanırken biz büyümeye devam ettik ve hala bütün göstergelerimiz bunu gösteriyor ve Türk ekonomisi sürdürülebilir büyümeyi ve kalkınmayı devam ettirecek. Petrole bağımlı ülkelere baktığımızda o ülkelerin hükümetleri geleceklerine karar vermiyor. Bazı ülkelerin büyümesi petrol fiyatlarına bağlı ülke ismi vermek istemiyorum. Biz petrol veya doğalgaz yatağı keşfetmedik veya kimse bize para da vermedi hibe de etmedi. Bu reel bir büyüme gerçek bir büyüme, bu da bizim alın terimizin eseri bundan ödün veremeyiz. Bu vatandaşımızın alın teridir. Avrupa'da ırkçılık yükselişe geçti. Bundan biz sorumlu değiliz diyorsanız sorum şu kim bunun sorumlusu. 1930'larda Nazi'ler Ermeni'leri suçladı, şimdi de Müslümanlar suçlanıyor. Baktığımızda eğer işsizlik başlıyorsa hemen dışlayıcı bir durum söz konusu oluyor. Türkiye'de ekonomik kriz yaşandı hükümet demedi ki biz başarısız olduk başka bir çok faktöre suçu atmıştı. Şimdi de bu durum Avrupa içinde yaşanıyor.Ekonomik açıdan kıtamızın durumu ne olacak? Türkiye içerisinde bir vizyonumuz var kapsayıcı siyaset ve sürdürülebilir bir büyüme.

KENDİMİ YAŞLI HİSSETTİM

Üçüncü sıkıntı siyasi sıkıntı. Siyasi mesele, demokratik istikrardır. İstikrar esasında bir çok ülkede var, neredeyse 20-30 sene hiç bir seçime gitmeden ülkeleri yönetiyorlar ve o ülkede istikrar var deniliyor. O istikrar meşruiyet testinden geçemez. Geçtiğimiz yıl Nisan veya Mayıs ayında gerçekten yaşlı hissettim kendimi son 4 yıldan beri Dışişleri Bakanlığı yapan sadece bir kaç kişi yapmıştık. Ben 5 yıl içinde 7 bakan değişmiş. Normalde demokratik süreçte ya 4 ya da 5 yıldır. Avrupa'nın şu an yaşadığı sıkıntı da bu. Gelecek daha da riskli bazı ülkelerde solcular ve sağcılar popülist hareketlere girip AB'yi reddediyorlar.

Halkının iki seçimde alnın teri ile halkının desteğini almış olan bir hükümeti askeri darbe veya başka bir şekilde yıkamazsınız. Bazı çevreler adli yapı içerisinde polisin içerisinde yapılar oluşturmaya çalışıp bizi yıkmaya çalıştılar. Bunu yapmak istiylorsanız Anadolu'daki bütün köylere gidip hane hane dolaşıp oy istemeniz lazım. Hiç kimse halkın iradesi dışında bir güç kullanıp iktidara gelemez. Biz bu ve benzeri olaylara alışıktık. Geçmişte bunun bağışıklığını kazanmıştık' dedi.

Konuşması sonrası soruları cevaplayan Başbakan Ahmet Davutoğlu şöyle konuştu;

TEK SORUNUMUZ CARİ AÇIK

Hiç bir ekonomi kapalı ekonomi değildir. Herkes başka bir ekonomide neler oluyor ve kendisini nasıl etkileyeceğeni bilir. Türk ekonomisinin görünümü gerçekten açıktır. Ekonomik krize rağmen Türkiye'nin duruşu bellidir. Tek sorun değil ama en büyük mesele cari açık. Geçtiğimiz aylarda petrol fiyatlarının düşmesi ile cari açığımız da azalıyor. Azalmaya da devam edecek. Bütçe disiplinimiz örnek teşkil edecek bir karakteridir Türkiye ekonomisi olarak çok daha iyiyiz. Masrih kriterlerinin altındayız. Hiç bir Türk bankası bırakın çökmeyi sıkıntı bile yaşamadı. Finans sektörümüz çok kuvvetli. Üretim düzeyimiz artıyor, bazı sektörlerde Türkiye dünyadaki ilk 10'da yer alıyor. Türkiye dünyada 7. en çok tercih edilen destinasyon. Bizler üretiyoruz daha fazla satıyoruz ve 158 milyar dolarlık bir ihracata ulaştık. Ben bu rakamları neden veriyorum çünkü bunu sesli bir şekilde dile getirmezsek bile bir insanın biraz objektifliği varsa bunu söyleyebilir. Bazı şeylerde haklısınız, belki bazı şeyleri sesli dile getirmemiz lazım. Bizim için Türkler için kamu diplomasisinde çok iyi değiliz. Negatif haber veya kampanyaya karşı reaksiyon göstermediğimizde o garabe çalıyor.

AB GENİŞLEMEYİ DONDURMUŞ OLABİLİR AMA BİZ DOLAPTA DONDURULAMAYIZ

Genişlemenin durdurulmasıyla ilgili şunu söyleyebilirim. elbetteki dondurulmayı istemiyoruz. Ben bugün görüştüğümde dondurma dendiğinde neyi kastetmek istiyor bunu soracağım. Siz tarihi donduramazsınız ki. Bazen, tarih size ne yapmanız gerektiğini dikte eder. Tarihi ve zamanı d onduramayacağınız için dinamik olan son 6 yıldan beri gelen süreci de dondurmak mümkün değil. Ben buna inanıyorum söylediğim de bu tarih bunun kararını verecek. Şuna inanıyorum ki Avrupa'lı liderler Türkiye'nin üyeliğinin ne kadar kıymetli olduğunu anlayacaklar. Türkiye zayıf görülüyordu ve Avrupa'ya yük olacak deniyordu şimdi Türkiye'nin çok kuvvetli olduğu söyleniyor ve AB'ye girersek sorun yaşarız diyorlar. Eğer Avrupa'nın nüfusunu 3/1'ini biz oluşturacaksak ekonominin de 3/1'ini biz oluşturacağız. Eğer birini kabul etme konusunda gergin davranıyorsanız o bir zaafiyet göstergesidir ve kendinize güvenmediğinizin göstergesidir. AB bizi alırsa AB de mutlu olur biz de mutlu oluruz. Bu dinamizmle çalışırız. Eğer biz dondurmak isterse biz buz dolabında olmayız. Dondurulmayız, tarih buna karar verir. Gelecekte ne olacağına tarih karar verir. Zaten 2-3 yıldır süreç malesef donmuş vaziyette. Son 2-3 yılda kaç fasıl açıldı? Sadece 1 tane. Bu bizden mi kaynaklanıyor hayır. Blokajlar kaldırılsın ertesi gün bütün fasılları açıp bir sonraki gün hepsini kapatabilirz. Ülke ismini vermek istemiyorum ama Türkiye'nin durumu AB içindeki ülkelerle kıyas bile edilemez. Fasıllar açılırsa biz bunları tamamlarız ama bu tabii ki AB'nin kararıdır.

KOMŞULARLA OLAN İLİŞKİLERİMİZDE MUHATAP BULAMIYORUZ Kİ

2010 Yılıydı. Arap Baharı öncesinde bizim 4 prensibimiz vardı. Gelecekte yüksek düzeyde siyasi diyalog ve dolayısıyla biz tüm komşularımızla yüksek düzeyli işbirliği mekanizmaları oluşturmuştuk ve Musul'un sünni bir şehirmiş, Erbil Kürt şehriymiş bunlara hiç bakmadık bizim tarihimizde etnik bazlı bir şehir kültürü yok. 52 Anlaşma imzaladık 1 günde Irak'la, Suriye ile de 48 tane. Vizesiz serbest ticaret bölgesi oluşturmak istiyorduk ve hala böyle bir isteğimiz var ama muhatabımız kalmadı Suriye'de. Irak'ta Abadi geldiğinde yeni bir başlangıç oldu ve biz gelecek için yeni bir başlangıca imza attık. Maliki'nin mezhepçi politikalarından kaynaklanıyor. Biz bir muhatap bulduğumuz anda adımlarımızı atar ilerler gideriz. Bizim yaşadığımız sıkıntılar komşuluk bazda bunlar. Rejimlerin vahşetlerine rağmen Türkiye yine yeni ortadoğu ile yeni balkanlarla ekonomik karşılıklı bağları üzerinde çalışmaya devam edecek.Bizim vizyonumuz bu ve buna ulaşacağız.

ENERJİYİ TÜRKİYE'DEN ALACAK AB, TÜRKİYE İLE ENERJİ FASLINI AÇMIYOR, BUNU ANLAMAK ZOR

Türkiye'nin ukrayna politikası aynıdır. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı duyan bir aynı zamanda Rusya'nın da toprak bütünlüğüne saygı duyan bir ülkeyiz. Rusya ile Ukrayna arasında olacak krizden de mutlu olmayız. Türkiye Rusya'dan başka bir boru hattı almak durumunda kalacak bu sıkıntı çözülür diye umuyoruz. Enerji Türk ekonomisi için temel mesele. Bizim enerji faturamız ne ise bizim cari açığımız da o kadar 60 milyar dolar. Türkiye büyüyen bir ekonomi ve daha fazla enerjiye ihtiyacımız var açıkçası. Türkiye'ye gelecek başka bir hat varsa Türkiye buna açıktır. Türkiye'nin enerji konusunda işbirliğine ihtiyaç duyan AB Türkiye ile enerji faslını açmıyor bunu anlamıyorum.

EMİN OLUN, TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI SİZE DESTEK OLACAK

Biz AB'den ne bekliyoruz? Biz dünyadan demokrasiyi desteklemesini bekliyoruz. Çok ilginç. Benim için de stresli birşey. Mısır'da darbe oldu. Lütfen demokrasiye yardımcı olun diyorum. Askeri rejimi seçilmiş bir cumhurbaşkanını deviren askeri rejime destek vermeyin diyorum ama bana Mısır'da durumun farklı bir vaka olduğunu söylüyorlar. Daha önce de Avrupalılar bizi eleştiriyordu. Türkiye'nin zamana ihtiyacı var deniliyordu. Ama kaç yıl ne kadar zaman olduğunu da kimse bilmiyordu. 500 milyon dolar biz yardım yaptık Tunus hükümetine, hükümette kim var ona bakmadan ve hala desteğimize devam ediyoruz. Mısır'da ilk seçimlerden sonra 2 milyar dolar kredi verdik ama malesef uluslararası camia genel olarak özelde de AB bir gözlemci haline geldi bu devletler nasıl çökecek bunlara seyirci oldu. Biz kendimizi terör saldırılarına karşı nasıl müdafa ederiz buna odaklandı. Bütün ülkeler aslında yardımcı olabilirdi. Bölgedeki bütün ülkelerin faydası olabilirdi. P5 ülkeleri mesela. Bir ülkede 300 bin kişi öldürülüyorsa, kimyasal silah kullandırılıyorsa 10 milyon kişi ülke içinde, 3 milyon kişi ülkeyi terk ediyorsa ve buna karşı da bir tane BM kararı çıkmıyorsa yapacak birşey yok. Bu nedenle burada sorumluluk önce P5'in üzerindedir. AB'li gençler olarak lütfen bi teklifiniz projeniz varsa bunu bize verin ve emin olun Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı buna destek olacaktır.
 
Üst