• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Anı Harabeleri

Üyelik Tarihi
14 Ocak 2014
Konular
911
Mesajlar
2,151
MFC Puanı
450


ani-harabeleri1.jpg

Kronoloji

Anı Harabelerinde ilk yerleşme M.Ö. 5000-3000 yıllarında Kalkolitik Çağda başlar.
M.Ö. 3000 - 2000 Eski Tunç Devri yerleşmesi
M.Ö. 2000'de Demir Çağında Hurri yerleşmesi
M.Ö. 900-700 yılları arasında Urartu Devleti yerleşmesi,
M.Ö. 650 yıllarında Kimmeri Hakimiyeti,
M.Ö. 626-149 Saka Türkleri (İskit) hakimiyeti
M.Ö. 350-300 yıllarında şehir eski Oğuz Boylarından Arsaklıların Kamsarakan soyundan Karampart tarafından yeniden kurulmuştur.
M.S. 430-646 yılları arasında SassAnı Hakimiyeti,
M.S. 646 yılında Halife Hz. Ömer devrinde Anı ve çevresi arapların eline geçmiştir.
M.S. 732 yılında Bağratlı Beyliği egemenliğine geçmiştir.
M.S. 966 yılında Bağratlı III Aşot tarafından şehir surları yaptırılarak Anı Krallık Merkezi olmuştur.
M.S. 1045 yılında şehir Bizanslıların eline geçmiştir.
M.S. 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan tarafından şehir alınarak Şeddat Oğulları Beyliğine verilmiştir.
M.S. 1199 yılında Anı Gürcü Atabeylerin eline geçmiştir.
M.S. 1226 yılında Harzemşah Devletine tabi olmuştur.
M.S. 1235 yılında Moğol İstilasına uğrayarak şehir tahrip edilmiş ve sonra eyalet merkezi olmuştur.
M.S. 1339 - 1344 yılları arasında İlhanlılar egemenliğine geçmiştir.
M.S. 1406-1467 yılları arasında Karakoyunlu Devleti hakimiyeti altına girmiştir.
M.S. 1467 - 1516 Akkoyunlular Devleti Hakimiyeti,
M.S. 1516 - 1534 yılları arasında Afşar Türkleri hakimiyeti,
M.S. 1534 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.
M.S. 1878 yılında Ruslar tarafından istila ile 40 yıl Anavatandan ayrı kalmıştır.
MS. 1921 yılında İstiklal Harbi sırasında Ruslardan geri alınmıştır.

ani-harabeleri2.jpg

Kars ilimize 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan Anı harabeleri, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehri'nin batı yakasında ve Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir.Kentin kuruluşu, M.Ö. 350–300 yıllarına dayanmaktadır. Aras'ın kollarından Arpaçay'ın kıyısında bulunan bu şehirde, 10. yüzyılda Bagradılar sülalesi kralları, XI. yüzyılda 1044 yılından itibaren Bizans hakimleri, 1072 den sonra Müslüman Şeddad Oğulları sülalesi emirleri, 12. yüzyılda yeniden önceleri Gürcü krallarına, sonraları İlhanlılar'a tabi bulunan Ermeni prensleri hüküm sürmüşlerdir.

Anı Harabeleri, Anadolu'ya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelmektedir. Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur. Bugünkü ören yerini oluşturan iç kale, M.S. 4. yüzyılda Kars Şehrine ismini veren Karsak'lılar tarafından yaptırılmıştır.

Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış daha sonra Kral III. Sembat 978 yılında 2. takviye sur sistemini yaptırmış 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Anı'yı fethetmesinden sonra anı beyi olan Ebul Menucehr tarafından 1064-1072 arasında 3. sur sistemini yaptırmıştır. Kale surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla üçgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır.

Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer 5 metre yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motivleri, Aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Ören yerinin ana giriş kapısı olan aslanlı kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslan'ın şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık "Kufi İslami Kitabe" mevcuttur.

Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, 10. yüzyılda Bagrat oğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmıştır.[3] O dönemde, Anı en az 100, 000 kişilik bir nüfusa sahipti ve zenginliği ve şanı öyleydi ki, "bin bir kilise şehri" olarak anılırdı. Derin koyaklarla çevrili bir plato üzerine kurulmuş olan Ani'nin kiliseleri, sarayları ve istihkamı Avrupa'da zamanının teknik ve sanat bakımından en gelişmiş yapıları arasındaydı.

Kendisini zapt eden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçukluların eline geçmiştir. İpek Yolu geçişinde olması, ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmıştır. Şehir, defalarca görmüş olduğu saldırılar ve depremlerden dolayı harabe haline gelmiştir.

ani-harabeleri3.jpeg

Anı Şehri, 1000. yılın ikinci yarısından itibaren (dönem dönem farklı idarelere geçse de) bir deprem sonucunda yıkıldığı 18. yüzyılın başlarına kadar Türklerin idaresi altında hiçbir dönemde ulaşamadığı zenginlik ve refaha ulaşmıştır. Öyle ki Türklerin ve Müslümanların oluşturduğu bir denizin ortasında huzurun kalesi edasıyla güzelliğini sergileyen Ani, kendi içerisinde de bir kısım Türk ve Müslüman'a vatan olmuştur. Başta Türk, Acem, Ermeni, Kürt, Gürcü, olmak üzere bir çok küçük etnik ve dini kimliğe bağlı insanların yaşadığı canlı bir sosyal hayatın varlığı söz konusudur.

Anı, Hıristiyan-Ermeni inanışınca kutsal sayılmaktadır. Şehirde, Selçuklu eserleri ile kiliseler, yan yana, hatta iç içe durmaktadır. Kentin, adını İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Anı, 10. yüzyılda Bagratoğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmıştır. Kendisini zapteden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçuklular'ın eline geçmiştir. Konumu açısından İpek Yolu geçişinde olması ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmıştır.

Kentin merkezindeki Anı Katedrali, en büyük eserlerden birisidir. 1001 yılında Yunan haçı planında yapılmış olan katedral, 1064'de Alparslan tarafından camiye çevrilmiştir. Doğu yönünde Arpaçay'a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents'in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunmaktadır. İçi fresklerle süslü kilise, oldukça iyi durumdadır. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de bilinmektedir.

1038'de yapılan Surp Hovannes (Apostol) Kilisesi'nden günümüze pek bir şey ulaşamamıştır. Kuzeybatı tarafında aynı adı taşıyan üç kilise bulunmakta; bunlardan Surp Kirkor Abugamrents Kilisesi, 994'de yapılmış ve Aziz Kirkor Lusaroviç'e adanmıştır. Kentin ortasındaki kervansarayın ise ancak kalıntısı günümüze kadar gelebilmiş.

Bugün surlar içerisinde kalan Anı Harabeleri, Anadolu'daki en eski Zerdüşt Ateşgedesi'ne sahip, Ermeni ve Gürcülere ait kiliseleri ve Abbasiler döneminde yapılan camisi ile hiçbir yerde olmayan bir çeşitliliği sergilemektedir ki bunlara ek olarak: Anı surları, Gregor Kilisesi (Resimli Kilise), Meryem Ana Katedrali, Aziz Patrik Kilisesi, Tacirin Sarayı, Çoban Kilisesi, Havariler Kilisesi, Yıkık Minare, Manuçerh Camii, Kız kale ve İç kale, Burada adını andığımız bazı tarihi eserlerdir. Şehrin hemen dışında bulunan mağaralar ise binlerce yıl bölge halkına sığınma imkanı sağlamış ve günümüzden 20 yıl öncesine kadar kullanılıyordu.


Alıntı

 
Üst