Antalya Müzesi (Merkez)
Antalya Müzesi ilk defa 1922 yilinda Süleyman Fikri Erten tarafindan Kale Içi’ndeki Alaaddin Camisi’nde kurulmus, Italyan Konsoloslugu bahçesinde ve çesitli oklularda bulunan eserler müzenin ilk koleksiyonlarini olusturmustur. Müze, 1939 yilinda Yivli Minare’nin de bulundugu Selçuklu Külliyesine tasinmistir.
Antik Çagin önemli kentlerinin bulundugu yöreden toplanan ve arkeolojik kazilardan getirilen eserler kisa zamanda müze koleksiyonlarini gelistirmis, Yivli Minare bunlari sergileyecek kapasitede olmadigindan yeni bir müzenin yapimina gereksinim duyulmustur. Konyaalti Caddesi’nde yeni müzenin 1965 yilinda baslanmis, 1971 yilinda müze binasi tamamlanmis, sergileme ve düzenleme çalismalarindan sonra 25 kasim 1972’de müze ziyarete açilmistir.
Antalya Müzesi 12 büyük salondan olusmaktadir. Sergileme yörenin kronolojisi göz önüne alinarak düzenlenmistir. Tabiat tarihi salonu, Prehistorya Salonu, Klasik eserler Bölümü, heykeltiraslik Salonu, Küçük Eserler Bölümü, Imparatorlar Salonu, Lahitler Salonu, Mozaik Salonu, Sikke Salonu, Türk Islam eserleri Salonu ve Etnografya Salonu müzenin belli basli koleksiyonlarinin sergilendigi bölümlerdir.
Prehistorya salonunda Alt Paleolitik Dönemden baslayarak Karain Magarasinin tas ve kemik aletleri, tasinabilir boyutlarda ilk arkeolojik eserler, incir ve bugday gibi fosillesmis bitki kalintilari, dis ve iskelet parçalarinin yani sira Neolitik, kalkolitik ve Ilk Tunç Çag buluntulari sergilenmektedir.
Antalya’da 1986-1987 yillarinda Elmali Bayindir Köyü tümülüslerinden çikarilan ve XX.yüzyilin en önemli buluntularindan sayilan, MÖ.VIII. ve XVII.yüzyila tarihlendirilen altin, gümüs, bronz ve fildisi eserler müzenin baslica koleksiyonlaridir.
Son yillarda açilan Müze Kurtarma Kazilari Salonunda mitolojik tanrilardan Zeus, Aphrodite, Tykhe, Athena, Apollon, Artemis, Nemesia, Hermes, Hygieia, Dioskurlarin heykelleri sergilenmektedir. Onlari Misir kökenli Serapis, Isis ve Harpokrates tamamlamaktadir. Ayrica müzede MS.II.yüzyila ait Roma dönemi heykeller de bulunmakta olup bunlar Perge kazilarinda ortaya çikarilmistir.
Müzenin küçük eserler salonunda MÖ.IV.-MS.VI.yüzyila kadar uzanan eserler bulunmaktadir. Bunlarin basinda Misir Kraliçesi Berenike’ye hediye edilen fayans vazo, bronz Apollon, Herakles heykelleri, Atis basi, bereketi simgeleyen Priapos’un mermer heykeli, Athena kabartmali gümüs tabak gelmektedir. Cam eserler de onlari tamamlamaktadir. Bu bölümde su alti eserlerinin sergilendigi vitrinlerde de antik batiklardan çikarilan buluntular yer almaktadir. sanatinin en güzel örneklerinden olusan ve Perge kazilarindan çikarilan portreler Imparator Salonunda sergilenmektedir. Burada Imparator Traianus, Hadrianus, Sempimus Severius, Sabina, Faustina, Iulia Donma, Iulia Soemias, Plancia Magna’nin portreleri bulunmaktadir. Müzede yeni açilan Mezar Kültürleri salonunda ise Herakles’in 12 görevini tanimlayan iki lahit, steller ve kül kaplari sergilenmektedir. Ayrica Seleukeia Agorasinda bulunan mozaik, Bizans sanatina ait kabartmalar, Korydalla Definesi, Bizans Ikonalari müzenin diger önemli eserleri arasindadir. MS.IV.yüzyilin baslarinda Patara’da dogan ve Myra’da piskoposluk yapan Aziz Nikolaus’un portresi, kemikleri ikonalar salonunda sergilenmektedir.
Çagdas müzecilik kavrami dogrultusunda müzenin en ilginç bölümlerinden birisi de Çocuk Salonudur. Burada çocuklarin yüzyillar önce oynadiklari çesitli oyuncaklar va oyunlar sergilenmektedir.
SİDE MÜZESİ
Side Müzesi, Manavgat İlçesi’ne bağlı Side Beldesi’ndedir. Manavgat’a 8 km. uzaklıktadır. Roma Devrine ait agoranın karşısında bulunan, M.S 5-6.yüzyıldan kalma antik agoranın hamamı 1960/61 yıllarında restore edilerek müze haline getirilmiştir.
Side Müzesi’nde sergilenen eserlerin büyük bir bölümü, Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından, 1947-1967 yılları arasında Side antik kentinde yapılan kazılarda, çıkarılan buluntulardır. Hellenistik, Roma ve Bizans Devrinden; yazıtlar, silah kabartmaları, Roma Devrinden yapılmış Grek orijinallerinin kopyası olan heykeller, torsolar, lahitler, portreler, ostotekler, amphoralar, sunaklar, mezar stelleri, sütun başlıkları ve sütun kaideleri sergilenmektedir.
Side Müzesi I No.lu Salon (Frigidarium)
Geç Hitit Devrine ait bazalt krater, Hellenistik Devre ait silah kabartmaları, Roma Devrine ait güneş saati, sunaklar sergilenmektedir.
Side Müzesi II No.lu Salon (Sudatorium)
Roma Devrine ait torsolar sergilenmektedir.
Side Müzesi III No.lu Salon (Caldarium)
Helenistik Devre ait yazıtlar, Roma Devrine ait amphoralar, Herakles, üç güzeller, Nike heykelleri ile kabartmalar yer almaktadır.
Side Müzesi IV No.lu Salon (Tepidarium)
Roma Devrine ait lahitler, Hermes, Hygieia, Athena, Nike, Apollon heykelleri, torsolar ve portreler sergilenmektedir.
Side Müzesi’nde Sergilenen Eserler
Hellenistik ve Roma devrine ait ostothekler, lahitler, sütunlar, sütun kaideleri, sütun başlıkları, kabartmalar, yazıtlar, steller ve muhtelif mimarı parçalar sergilenmektedir.
KALEİÇİ MÜZESİ
Suna ve İnan Kıraç-Kaleiçi Müzesi, Antalya Kaleiçi’ndeki korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli iki binada yer almaktadır. Suna ve İnan Kıraç tarafından oldukça harap bir durumda satın alındıktan sonra, 1993-1995 yılları arasında onarılan bu yapılardan ilki, iki katlı bir konut binası olup, geleneksel dış sofalı Türk evinin geç dönem örneklerindendir. Ev, uzun yılların getirdiği eklerden arındırıldıktan sonra, üst kattaki hayata açılan üç odası, Antalya Kaleiçi yapılarının en önemli sivil mimarlık örneklerinden sayılan, Tekelioğlu Konağı’ndan esinlenerek ahşap çıtalı tavanlar ve kalemişi bezemelerle süslenmiş; 19. yüzyılın ikinci yarısı Kaleiçi yaşamından kesitlerin, özel efektlerle birlikte sunulduğu değişik bir etnografya müzesi olarak düzenlenmiştir. Odalarda sırasıyla, kahve ikramı, damat tıraşı ve kına gecesi gibi günümüze kadar süregelen geleneksel Türk halk kültürü öğeleri konu alınmıştır. Müze bahçesindeki ikinci bina Aya Yorgi (Agios Georgios) adına inşa edildiği bilinen bir Ortodoks kilisesidir. Kapı yazıtından kilisenin 1863***8242;te bir onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Onarım sonrası, bir sergi mekânı olarak düzenlenen kilisede, Suna ve İnan Kıraç koleksiyonundan değişik kültür ve sanat eserleri sergilenmekte, konserler, kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.
ANTALYA ATATÜRK MÜZESİ
1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir’deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya’nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü. 5 Mart 1930 günü, karayolu ile, İzmir’den Antalya’ya hareket etti. Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra, Antalya’ya geldi. Kepez’den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu. Saat tam 16. 00 da Tophane Meydanına gelen Atatürk’e armağan etmişlerdi. Köşkün önü mahşerdi. Atatürk, kısa bir süre Köşk’te dinlendikten sonra balkona çıktı. Halk çılgınca alkışlıyordu. Atatürk, burada kısa bir konuşma yaparak Antalyalılara teşekkür etti. O akşam Türk Ocağındaki toplantıya katılarak gençlerle memleket sorunları üzerine görüştü. Gece yarısına doğru Köşküne çekildi.
Atatürk, Antalya’da 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalmıştı. Bu süre içinde Antalya’da geziler yaptı. Müzeleri, eski eserleri gezdi. Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü. Dinlendi. 12 Mart 1930 sabahı saat 10 da arkadaşlarıyla birlikte Ankara’ya döndü.
Atatürk, Antalya’ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya’da kalmamış, İzmir’den beri kıyıları tarayarak gelen Ege’de o gün Antalya’da kalmamış, İzmir’den beri kıyıları tarayarak gelen Eğe Vapuru ile Silifke’ye geçmişti. Atatürk’ün, Antalya’ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar. Atatürk 16 Şubat 1935***8242;te Ege Vapuru ile İzmir’den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13. 30***8242;da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır. İskeleden faytonlarla doğruca Köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş’a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi Köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22. 30 da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti.
Antalyalıların Atatürk’e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır. Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır. Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır. Atatürk merdivenin karşısındaki odada yatmıştır.
Atatürk’ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939 da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştı. 1952 yılında Tarım Bakanlığına devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğünün büroları olarak kullanılmıştır. 1980 yılından sonra Kültür Bakanlığına devredilin Köşk, onarılmış, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Antalya Müzesi ilk defa 1922 yilinda Süleyman Fikri Erten tarafindan Kale Içi’ndeki Alaaddin Camisi’nde kurulmus, Italyan Konsoloslugu bahçesinde ve çesitli oklularda bulunan eserler müzenin ilk koleksiyonlarini olusturmustur. Müze, 1939 yilinda Yivli Minare’nin de bulundugu Selçuklu Külliyesine tasinmistir.
Antik Çagin önemli kentlerinin bulundugu yöreden toplanan ve arkeolojik kazilardan getirilen eserler kisa zamanda müze koleksiyonlarini gelistirmis, Yivli Minare bunlari sergileyecek kapasitede olmadigindan yeni bir müzenin yapimina gereksinim duyulmustur. Konyaalti Caddesi’nde yeni müzenin 1965 yilinda baslanmis, 1971 yilinda müze binasi tamamlanmis, sergileme ve düzenleme çalismalarindan sonra 25 kasim 1972’de müze ziyarete açilmistir.
Antalya Müzesi 12 büyük salondan olusmaktadir. Sergileme yörenin kronolojisi göz önüne alinarak düzenlenmistir. Tabiat tarihi salonu, Prehistorya Salonu, Klasik eserler Bölümü, heykeltiraslik Salonu, Küçük Eserler Bölümü, Imparatorlar Salonu, Lahitler Salonu, Mozaik Salonu, Sikke Salonu, Türk Islam eserleri Salonu ve Etnografya Salonu müzenin belli basli koleksiyonlarinin sergilendigi bölümlerdir.
Prehistorya salonunda Alt Paleolitik Dönemden baslayarak Karain Magarasinin tas ve kemik aletleri, tasinabilir boyutlarda ilk arkeolojik eserler, incir ve bugday gibi fosillesmis bitki kalintilari, dis ve iskelet parçalarinin yani sira Neolitik, kalkolitik ve Ilk Tunç Çag buluntulari sergilenmektedir.
Antalya’da 1986-1987 yillarinda Elmali Bayindir Köyü tümülüslerinden çikarilan ve XX.yüzyilin en önemli buluntularindan sayilan, MÖ.VIII. ve XVII.yüzyila tarihlendirilen altin, gümüs, bronz ve fildisi eserler müzenin baslica koleksiyonlaridir.
Son yillarda açilan Müze Kurtarma Kazilari Salonunda mitolojik tanrilardan Zeus, Aphrodite, Tykhe, Athena, Apollon, Artemis, Nemesia, Hermes, Hygieia, Dioskurlarin heykelleri sergilenmektedir. Onlari Misir kökenli Serapis, Isis ve Harpokrates tamamlamaktadir. Ayrica müzede MS.II.yüzyila ait Roma dönemi heykeller de bulunmakta olup bunlar Perge kazilarinda ortaya çikarilmistir.
Müzenin küçük eserler salonunda MÖ.IV.-MS.VI.yüzyila kadar uzanan eserler bulunmaktadir. Bunlarin basinda Misir Kraliçesi Berenike’ye hediye edilen fayans vazo, bronz Apollon, Herakles heykelleri, Atis basi, bereketi simgeleyen Priapos’un mermer heykeli, Athena kabartmali gümüs tabak gelmektedir. Cam eserler de onlari tamamlamaktadir. Bu bölümde su alti eserlerinin sergilendigi vitrinlerde de antik batiklardan çikarilan buluntular yer almaktadir. sanatinin en güzel örneklerinden olusan ve Perge kazilarindan çikarilan portreler Imparator Salonunda sergilenmektedir. Burada Imparator Traianus, Hadrianus, Sempimus Severius, Sabina, Faustina, Iulia Donma, Iulia Soemias, Plancia Magna’nin portreleri bulunmaktadir. Müzede yeni açilan Mezar Kültürleri salonunda ise Herakles’in 12 görevini tanimlayan iki lahit, steller ve kül kaplari sergilenmektedir. Ayrica Seleukeia Agorasinda bulunan mozaik, Bizans sanatina ait kabartmalar, Korydalla Definesi, Bizans Ikonalari müzenin diger önemli eserleri arasindadir. MS.IV.yüzyilin baslarinda Patara’da dogan ve Myra’da piskoposluk yapan Aziz Nikolaus’un portresi, kemikleri ikonalar salonunda sergilenmektedir.
Çagdas müzecilik kavrami dogrultusunda müzenin en ilginç bölümlerinden birisi de Çocuk Salonudur. Burada çocuklarin yüzyillar önce oynadiklari çesitli oyuncaklar va oyunlar sergilenmektedir.
SİDE MÜZESİ
Side Müzesi, Manavgat İlçesi’ne bağlı Side Beldesi’ndedir. Manavgat’a 8 km. uzaklıktadır. Roma Devrine ait agoranın karşısında bulunan, M.S 5-6.yüzyıldan kalma antik agoranın hamamı 1960/61 yıllarında restore edilerek müze haline getirilmiştir.
Side Müzesi’nde sergilenen eserlerin büyük bir bölümü, Prof. Dr. Arif Müfid Mansel tarafından, 1947-1967 yılları arasında Side antik kentinde yapılan kazılarda, çıkarılan buluntulardır. Hellenistik, Roma ve Bizans Devrinden; yazıtlar, silah kabartmaları, Roma Devrinden yapılmış Grek orijinallerinin kopyası olan heykeller, torsolar, lahitler, portreler, ostotekler, amphoralar, sunaklar, mezar stelleri, sütun başlıkları ve sütun kaideleri sergilenmektedir.
Side Müzesi I No.lu Salon (Frigidarium)
Geç Hitit Devrine ait bazalt krater, Hellenistik Devre ait silah kabartmaları, Roma Devrine ait güneş saati, sunaklar sergilenmektedir.
Side Müzesi II No.lu Salon (Sudatorium)
Roma Devrine ait torsolar sergilenmektedir.
Side Müzesi III No.lu Salon (Caldarium)
Helenistik Devre ait yazıtlar, Roma Devrine ait amphoralar, Herakles, üç güzeller, Nike heykelleri ile kabartmalar yer almaktadır.
Side Müzesi IV No.lu Salon (Tepidarium)
Roma Devrine ait lahitler, Hermes, Hygieia, Athena, Nike, Apollon heykelleri, torsolar ve portreler sergilenmektedir.
Side Müzesi’nde Sergilenen Eserler
Hellenistik ve Roma devrine ait ostothekler, lahitler, sütunlar, sütun kaideleri, sütun başlıkları, kabartmalar, yazıtlar, steller ve muhtelif mimarı parçalar sergilenmektedir.
KALEİÇİ MÜZESİ
Suna ve İnan Kıraç-Kaleiçi Müzesi, Antalya Kaleiçi’ndeki korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli iki binada yer almaktadır. Suna ve İnan Kıraç tarafından oldukça harap bir durumda satın alındıktan sonra, 1993-1995 yılları arasında onarılan bu yapılardan ilki, iki katlı bir konut binası olup, geleneksel dış sofalı Türk evinin geç dönem örneklerindendir. Ev, uzun yılların getirdiği eklerden arındırıldıktan sonra, üst kattaki hayata açılan üç odası, Antalya Kaleiçi yapılarının en önemli sivil mimarlık örneklerinden sayılan, Tekelioğlu Konağı’ndan esinlenerek ahşap çıtalı tavanlar ve kalemişi bezemelerle süslenmiş; 19. yüzyılın ikinci yarısı Kaleiçi yaşamından kesitlerin, özel efektlerle birlikte sunulduğu değişik bir etnografya müzesi olarak düzenlenmiştir. Odalarda sırasıyla, kahve ikramı, damat tıraşı ve kına gecesi gibi günümüze kadar süregelen geleneksel Türk halk kültürü öğeleri konu alınmıştır. Müze bahçesindeki ikinci bina Aya Yorgi (Agios Georgios) adına inşa edildiği bilinen bir Ortodoks kilisesidir. Kapı yazıtından kilisenin 1863***8242;te bir onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Onarım sonrası, bir sergi mekânı olarak düzenlenen kilisede, Suna ve İnan Kıraç koleksiyonundan değişik kültür ve sanat eserleri sergilenmekte, konserler, kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.
ANTALYA ATATÜRK MÜZESİ
1930 yılı Mart ayının başlarında Atatürk İzmir’deydi. Havalar soğuk gidiyordu. Antalya’nın ılık ikliminde bir hafta dinlenmeyi düşündü. 5 Mart 1930 günü, karayolu ile, İzmir’den Antalya’ya hareket etti. Isparta, Burdur derken, 6 Mart 1930 günü öğleden sonra, Antalya’ya geldi. Kepez’den şehre kadar halk, yolun iki yanını doldurmuştu. Saat tam 16. 00 da Tophane Meydanına gelen Atatürk’e armağan etmişlerdi. Köşkün önü mahşerdi. Atatürk, kısa bir süre Köşk’te dinlendikten sonra balkona çıktı. Halk çılgınca alkışlıyordu. Atatürk, burada kısa bir konuşma yaparak Antalyalılara teşekkür etti. O akşam Türk Ocağındaki toplantıya katılarak gençlerle memleket sorunları üzerine görüştü. Gece yarısına doğru Köşküne çekildi.
Atatürk, Antalya’da 12 Mart 1930 sabahına kadar tam bir hafta kalmıştı. Bu süre içinde Antalya’da geziler yaptı. Müzeleri, eski eserleri gezdi. Narenciye bahçelerinde üreticilerle görüştü. Dinlendi. 12 Mart 1930 sabahı saat 10 da arkadaşlarıyla birlikte Ankara’ya döndü.
Atatürk, Antalya’ya 10 Şubat 1931 günü öğleye doğru tekrar gelmişse de o gün Antalya’da kalmamış, İzmir’den beri kıyıları tarayarak gelen Ege’de o gün Antalya’da kalmamış, İzmir’den beri kıyıları tarayarak gelen Eğe Vapuru ile Silifke’ye geçmişti. Atatürk’ün, Antalya’ya üçüncü ve son gelişi, 1935 yılı Şubat ayına rastlar. Atatürk 16 Şubat 1935***8242;te Ege Vapuru ile İzmir’den hareket etmiş, 18 Şubat 1935 Pazartesi günü saat 13. 30***8242;da Antalya iskelesine çıkmıştı. Yanında kız kardeşi Makbule Atadan, Nebile Hanım, Prof. Afet İnan, Fahrettin Altay, Nuri Conker, Cevat Abbas Gürer, yaverler ve başkaları vardır. İskeleden faytonlarla doğruca Köşküne gelen Atatürk, burada akşama kadar dinlendi. Akşam Erenkuş’a oradan tekrar köşke geldiler. Geceyi Köşkte geçiren Atatürk, ertesi günü gece saat 22. 30 da Ege Vapuru ile Taşucuna hareket etti.
Antalyalıların Atatürk’e hediye ettikleri Atatürk Köşkü, iki katlı, üzeri kiremit çatı, taş bir yapıdır. Girişinde uzun bir hol, holün sağında bir salon, bir oda, banyo ve mutfak, solonda da iki oda ve üst kata çıkan merdiveni vardır. Üst katta ise, holden ayrı olarak birisi balkonlu olmak üzere yedi odası vardır. Atatürk merdivenin karşısındaki odada yatmıştır.
Atatürk’ün ölümünden sonra, Antalya Atatürk Köşkü, Özel İdareye geçmiş, 1939 da Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü binası olara kullanılmıştı. 1952 yılında Tarım Bakanlığına devredilen Köşk, son yıllara kadar Teknik Ziraat Müdürlüğünün büroları olarak kullanılmıştır. 1980 yılından sonra Kültür Bakanlığına devredilin Köşk, onarılmış, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.







