- Konum
- Cehennem
-
- Üyelik Tarihi
- 26 Eki 2016
-
- Mesajlar
- 1,643
-
- MFC Puanı
- 454
Arslan Yabgu Hayatı
Arslan (ارسلا) Bin Selçuk, Selçuklu hanedanının atası olan Selçuk Beyin büyük oğludur (ö. 423/1032). Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şahın dedesidir.
Bazı kaynaklarda kendisinden İsrail (Yabgu) olarak bahsedilmekle birlikte daha çok Türkçe adı Arslan Yabgu ile şöhret bulan bu Selçuklu beyi, ilk defa Karahanlılarla Samanîler arasındaki mücadelede dikkatleri üzerine çeker. 922 yılında [arahanlı hükümdarı Buğra Han Harun bin İlig Han, Samanî topraklarının bir kısmını işgal edince dönemin Samanî hükümdarı II. Nuh, Selçuktan yardım ister. O da bu çağrının akabinde oğlu Arslan kumandasındaki bir orduyu yardım için Samanîlere gönderir. Arslanın yardımıyla Samanîler Karahanlıları mağlup eder. Bu vesileyle Buhara ile Semerkant arasında yer alan Nur kasabası bölgesi Selçuklulara yurt olarak verilir.
999 yılında Karahanlıların Samanîlere ait Buharayı almasıyla Samanîler Devleti fiilen sona ermiş oldu. Bu hadise Arslanın ve ona bağlı Türkmenlerin nüfuz ve itibarını daha da arttırdı. Karahanlıların elinden kaçmayı başaran Samanî şehzadesi Ebu İbrahim el-Muntasır, Arslandan yardım istemek durumunda kaldı. Birlikte, 1003 yılında Semerkanta gelerek Karahanlı Subaşı Tegini bozguna uğrattılar. Akabinde İlig Han Nasrı mağlup ettikleri gibi ertesi yıl da Karahanlılara karşı aynı zaferi tekrarladılar.
1009 yılında Selçukun Cend kentinde ölmesi üzerine; Arslan Yabgu unvanını alarak ailenin başına geçer. 1012 yılında Karahanlı hükümdarı İlig Han Nasrın ölümü üzerine, aynı aileye mensup olan Ali Tegin ile bir anlaşma yapar. Anlaşmaya karşı çıkan Karahanlı aile mensuplarını bozguna uğratır ve 1020-1021 yılları arasında Buharada hakimiyet elde eder.
Tüm bunlar üzerine gerçek bir endişe kapılan zamanın Karahanlı hükümdarı Yusuf Kadir Han ve Gazneli Sultanı Mahmud, 1025 yılında Maveraünnehir mülakatında bulunur. Bu mülakat sonucunda, Arslan Yabgu idaresindeki Selçuklulara gerekli tedbirleri alarak, bu insanları Türkistan ve Maveraünnehirden uzaklaştırıp Horasana sürmeyi kararlaştırılır. Bu ittifaka kuvvet yettiremeyeceğini bilen Arslan Yabgu müttefiki Ali Tegin ile çöllere çekilir.
Gazneli Mahmut, mertliği, savaşçılığı ve yıldırım hızıyla düşman üzerine saldırması gibi meziyetleri sebebiyle herkesin çekindiği Arslan Yabguyu yakalamak için hileye başvurur. 1025 yılında bir ziyafet için Semerkanta çağırdığı Arslan Yabguyu oğlu Kutalmış ve birtakım arkadaşlarıyla birlikte yakalayarak Kalincar Kalesine hapseder. Ona bağlı birçok Türkmen, Gazneli Mahmud tarafından öldürülür, geride kalmış olanlar da lidersiz bir şekilde dağılmak durumunda kalırlar.
1030 yılına gelindiğinde Selçuklu ailesinde Arslan Yabgunun tevkifiyle ön plana çıkan Tuğrul Bey ve Çağrı Bey Gazneli Mahmudun ölümüyle başa geçen oğlu Sultan Mesuttan Arslan Yabgunun serbest bırakılmasını isterler. Aynı mesajla kendisine itaat edeceklerinin mesajını da ileten Tuğrul ve Çağrı beylerin teklifi üzerine Sultan Mesud, Arslan Yabguyu Belhe getirir. Ondan yeğenlerine bozgunculuktan vazgeçmelerini söylemesini emreder. Arslan Yabgu da Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve Musa Yabguya haber göndererek Sultan Mesudun buyruğunu iletir. Ayrıca elçiye bir biz (dikiş aleti) vermelerini ister. Elçi mesajı ileterek; mesaj mahiyetindeki bizi teslim edince onlar yeniden karışıklık çıkarmaya başlar. Bunun üzerine Gazneli Sultan I. Mesut, Arslan Yabguyu yeniden hapse attırır.
Türkmenlerin Arslan Yabguyu kurtarma teşebbüslerine karşın hapishaneden kurtulamaz. Bir tek oğlu Kutalmış bir fırsatını bulup hapishaneden kaçarak Buharaya döner.
Arslan Yabgu yedi sene kaldığı hapishanede vefat eder.
Kurtlukta düşeni yemek kanundur sözünü ilk söyleyen kişidir.
Arslan (ارسلا) Bin Selçuk, Selçuklu hanedanının atası olan Selçuk Beyin büyük oğludur (ö. 423/1032). Anadolu Selçuklu Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şahın dedesidir.
Bazı kaynaklarda kendisinden İsrail (Yabgu) olarak bahsedilmekle birlikte daha çok Türkçe adı Arslan Yabgu ile şöhret bulan bu Selçuklu beyi, ilk defa Karahanlılarla Samanîler arasındaki mücadelede dikkatleri üzerine çeker. 922 yılında [arahanlı hükümdarı Buğra Han Harun bin İlig Han, Samanî topraklarının bir kısmını işgal edince dönemin Samanî hükümdarı II. Nuh, Selçuktan yardım ister. O da bu çağrının akabinde oğlu Arslan kumandasındaki bir orduyu yardım için Samanîlere gönderir. Arslanın yardımıyla Samanîler Karahanlıları mağlup eder. Bu vesileyle Buhara ile Semerkant arasında yer alan Nur kasabası bölgesi Selçuklulara yurt olarak verilir.
999 yılında Karahanlıların Samanîlere ait Buharayı almasıyla Samanîler Devleti fiilen sona ermiş oldu. Bu hadise Arslanın ve ona bağlı Türkmenlerin nüfuz ve itibarını daha da arttırdı. Karahanlıların elinden kaçmayı başaran Samanî şehzadesi Ebu İbrahim el-Muntasır, Arslandan yardım istemek durumunda kaldı. Birlikte, 1003 yılında Semerkanta gelerek Karahanlı Subaşı Tegini bozguna uğrattılar. Akabinde İlig Han Nasrı mağlup ettikleri gibi ertesi yıl da Karahanlılara karşı aynı zaferi tekrarladılar.
1009 yılında Selçukun Cend kentinde ölmesi üzerine; Arslan Yabgu unvanını alarak ailenin başına geçer. 1012 yılında Karahanlı hükümdarı İlig Han Nasrın ölümü üzerine, aynı aileye mensup olan Ali Tegin ile bir anlaşma yapar. Anlaşmaya karşı çıkan Karahanlı aile mensuplarını bozguna uğratır ve 1020-1021 yılları arasında Buharada hakimiyet elde eder.
Tüm bunlar üzerine gerçek bir endişe kapılan zamanın Karahanlı hükümdarı Yusuf Kadir Han ve Gazneli Sultanı Mahmud, 1025 yılında Maveraünnehir mülakatında bulunur. Bu mülakat sonucunda, Arslan Yabgu idaresindeki Selçuklulara gerekli tedbirleri alarak, bu insanları Türkistan ve Maveraünnehirden uzaklaştırıp Horasana sürmeyi kararlaştırılır. Bu ittifaka kuvvet yettiremeyeceğini bilen Arslan Yabgu müttefiki Ali Tegin ile çöllere çekilir.
Gazneli Mahmut, mertliği, savaşçılığı ve yıldırım hızıyla düşman üzerine saldırması gibi meziyetleri sebebiyle herkesin çekindiği Arslan Yabguyu yakalamak için hileye başvurur. 1025 yılında bir ziyafet için Semerkanta çağırdığı Arslan Yabguyu oğlu Kutalmış ve birtakım arkadaşlarıyla birlikte yakalayarak Kalincar Kalesine hapseder. Ona bağlı birçok Türkmen, Gazneli Mahmud tarafından öldürülür, geride kalmış olanlar da lidersiz bir şekilde dağılmak durumunda kalırlar.
1030 yılına gelindiğinde Selçuklu ailesinde Arslan Yabgunun tevkifiyle ön plana çıkan Tuğrul Bey ve Çağrı Bey Gazneli Mahmudun ölümüyle başa geçen oğlu Sultan Mesuttan Arslan Yabgunun serbest bırakılmasını isterler. Aynı mesajla kendisine itaat edeceklerinin mesajını da ileten Tuğrul ve Çağrı beylerin teklifi üzerine Sultan Mesud, Arslan Yabguyu Belhe getirir. Ondan yeğenlerine bozgunculuktan vazgeçmelerini söylemesini emreder. Arslan Yabgu da Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve Musa Yabguya haber göndererek Sultan Mesudun buyruğunu iletir. Ayrıca elçiye bir biz (dikiş aleti) vermelerini ister. Elçi mesajı ileterek; mesaj mahiyetindeki bizi teslim edince onlar yeniden karışıklık çıkarmaya başlar. Bunun üzerine Gazneli Sultan I. Mesut, Arslan Yabguyu yeniden hapse attırır.
Türkmenlerin Arslan Yabguyu kurtarma teşebbüslerine karşın hapishaneden kurtulamaz. Bir tek oğlu Kutalmış bir fırsatını bulup hapishaneden kaçarak Buharaya döner.
Arslan Yabgu yedi sene kaldığı hapishanede vefat eder.
Kurtlukta düşeni yemek kanundur sözünü ilk söyleyen kişidir.