• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Aşkı anlamanın felsefi yolu

Pamira

Moderatör
İçerik Üreticisi
Üyelik Tarihi
22 May 2019
Konular
2,801
Mesajlar
9,706
MFC Puanı
60,560
Aşk; ilkel bir güç, şehvet, özen, coşku, tutku ve kıskançlığın baş döndürücü bir karışımı gibi görünebilir. Yani felsefenin ölçülü akılcılığının ve kuramsal yapısının tam zıttı olarak…

Yine de kişi yaşamdaki herhangi bir konuyu ele alır ve onun hakkında derin sorular sormaya devam ederse önünde sonunda felsefe yapmış olur. Aşk da felsefe için bu herhangi bir konudan farklı değildir.

Gerçekten de Aristoteles, Immanuel Kant ve Simone de Beauvoir gibi birçok ünlü filozof aşk hakkında ve aşkın insan aklının ürettiği büyük mükemmeliyet ve özgürlük teorilerine nasıl uygunluk gösterebileceği konusunda düşünceler üretmişlerdir.

Aşk ile ilgilenen filozofların tarihsel olarak konumlandırılmış görüşleri, şaşırtıcı olmayan bir şekilde kendi zamanlarının kültürel olarak değer verilen aşk anlayışını yansıtma eğilimindedir. Öyle ki Yunanlılar dostluğun ve ondan doğan sevginin, Orta Çağ bilginleri Tanrı sevgisinin üstünde uzun uzun düşündüler. Rönesans ile birlikte ise romantik aşk sahneye çıktı.Filozoflar bugün de aşkı ele almaya, hayatımızda ona nasıl bir yer verebileceğimize dönük pratik fikirler üretmeye ve aşkın doğasını sorgulamaya devam ediyorlar.

Aşkın Özü

Kendinize aşkın gerçekte ne olduğunu sorduğunuzu hayal edin. Cevabınız ne olurdu? “Aşk bir duygudur” diyebilir miyiz?

Aşk, bir duygunun mükemmel bir örneği gibi görünebilir. Bununla birlikte, öfke veya üzüntü gibi duygularla karşılaştırıldığında, aşkın ruhsal durumu, diğerlerine göre garip bir şekilde değişkendir. Aşk bizi hayallere daldırabilir, çaresizliğe düşürebilir; aynı şekilde kıskançlığa, zarara, kafa karışıklığına, özleme, hırsa ve daha fazlasına da yöneltebilir. Dolayısıyla aşk, tek bir duygu değil, birçok duygunun bir karışımıdır.

Belki de bunun yerine aşka şehvet gözüyle bakabilir; sevgilinizle duygusal ve fiziksel olarak birlikte olmayı düşleyebilirsiniz. (Tabii, sevgiliyle birlikte olma arzusu, çoğu zaman onlar için en iyisini yapma arzusuyla örtüşür. Ancak bu iki arzu farklı yönlere çekildiğinde trajedi çok da uzakta değildir.)

Veya aşkın derin bir tanıtma türü olduğunu düşünerek sevgilinizin gizli olan derinliklerini gerçekte görme ve onun ne kadar anlam yüklü ve önemli birisi olduğunu fark etme şansını yakalayabilirsiniz.

Bunların hepsi iyi cevaplardır. Farklı filozoflar bu yaklaşımların her birini savunmuş ve her birinde anlam bulmuşlardır. Felsefeyle ilgili güzel şeylerden biri de işte bu soruların tek bir doğru cevabının olmamasıdır. Hatta bazı insanlar, aşkın, doğası gereği tarif edilemez olduğunu, rasyonel bir tanımdan uzak olduğunu düşünebilirler. Aynı, felsefe gibi…

Bir Yapboz

Herhangi bir aşk tanımı yapıldığında bu tanımın önemli bir parçası, sevgiliye değer verme şeklinizi içerecektir. Bu durum ilginç bir bulmaca sunuyor bize.Sevilebilir özellikleri temelinde başka birini sevdiğimizi hissediyoruz. Onu nezaketi, çekiciliği, güzelliği, zekâsı, derinliği, mizah anlayışı, gözleri ya da gülümseyişi için seviyoruz. Ve bu özelliklerin kendimizde bulunanlarına dayanarak da başkaları tarafından sevilmek istediğimizi hissediyoruz.

Bu mantıklı görünse de küçük bir kusur bunun doğru olamayacağını gösteriyor. Birini gerçekten sadece arzu edilen özellikleri temelinde sevdiysek, o zaman ondan daha güzel veya zeki biri ortaya çıktığında mantıksal olarak bu iki kişiyi “takas etmeliyiz”. Ama aşk böyle yürümez. Aşk, kişiyi sadece gelip geçici belirli nitelikleri için değil, bütün olarak sevmeyi gerektirir.

Aynı şekilde, birini herhangi bir nedene dayanmadan da sevebiliriz. Sadece “bir şey sebebiyle” sevmemiz gerekmez; çünkü bu tatmin edici görünmüyor ve sevgilimizle ilgili değer verdiğimiz ve bizi ona çeken nitelikleri engelleyen şeyler olduğu gerçeğiyle örtüşmüyor. Şöyle ki sevdiğimiz kişi bize kötü davranmaya başlarsa buna karşılık verebiliriz. Bunu yapmak için hiçbir nedenimiz olmadığında bile, birini sevmeye devam etmeye mahkûm değiliz.

Aşkın bir başka boyutu da basit bir varoluş hâli olmayıp hem zamanla ve hem de zamanın üstünde, zamanı aşkın olarak meydana gelmesidir. Sonuçta “aşk” sadece bir sözcükten ibaret değildir. Aşk, aynı zamanda bir eylemdir.

Sevmek, sonuçları olan bir niyeti ve bir eylemi ifade eder. Diğer eylemler gibi sevmek de sorumluluk gerektiren ve sorumlu olacağımız bir şeydir. Âşık olabilsek bile bu konuda seçim yapabilme şansımız var: âşık olarak kalabiliriz ve bunun için mücadele edebiliriz veya kendimizi ondan kurtarmaya çalışabiliriz.

Bu nedenle Raja Halwani gibi bazı filozoflar aşkın nihayetinde teslimiyetle ilgili bir duygu olduğunu vurgulamışlardır.

Başka bir kişiye karşı duygusal yakınlık beslemeye başladığımızda ve ondan sorumlu olduğumuzu hissettiğimizde, aşk ortaya çıkar. Ona tutulduğumuzda, ona mağlup olduğumuzda bu ya saplantı ya da tutkudur. Ona teslim olmak, bize kalmıştır. Gerçek aşkın (bir eylem olarak aşk) ortaya çıktığı yer, işte burasıdır.

Aşkın zaman içinde meydana gelmesinin başka bir yolu daha vardır. İki insan arasındaki aşk, hayatlarındaki evrimsel bir süreçten kaynaklanır. Aşk kitaplarının bize hatırlattığı gibi, aşk biz genellikle bir hikâye olarak sunulur. İki kişi bir araya gelir ve aşkın hikâyesi başlar. Hikâyenin kahramanları, yaşanan olaylara birlikte meydan okurlar ve onları değiştirirler. Bu meydan okuma sonunda her şey yolunda giderse yeni bir birlik yaratıp ve “biz” olarak varolurlar.

Tabii ki romantik aşk için kimya da önemlidir. Sırf her iki kişi de harika insanlar olduğundan ve birbiriyle uyumlu değerlere sahip olduklarından bu iki kişinin “uyum sağlayacağının” garantisi yoktur. Başka bir deyişle, bir kişinin âşık olduğunu söylemesi, sadece duygularla veya değer vermekle ilgili bir ifade değildir. Aynı zamanda bize o kişinin evrimi hakkında da bir şeyler anlatır.

Sevdikleriyle yaşadıkları deneyimler sonucunda ortaya çıkan bu evrim sonucunda insanlar mutlu olurlar ve bu onların birbirlerine derinden bağlanmalarına yol açar. Bu, aşkın mükemmel parçalarından biridir.

Onu bir başkasından çok sevmemizin nedenlerinden biri, onunla özel, samimi deneyimler yaşamamız, onunla olgunlaşmamız, onunla anılarımızı paylaşmamız, onunla bir hayat yaratmamız; onunla birlikte evrimleşmemizdir.

Aşk ahlaki olarak savunulabilir mi?

Aşk birçok yönden ahlaki bir tehlike gibi görünebilir. Aşkın gözü genellikle “kördür”; aşk, bizi dünyayı yanlış görmeye ve yanlış anlamlandırmaya yönlendirebilir. Aşk aynı zamanda başkalarına eşit bir şekilde önem vermemizi de engeller. Bu, etiğin zorunlu tuttuğu davranışların tam tersi gibidir.

Sevginin ahlaki özerklikle karmaşık bir ilişkisi vardır: Yaşamımızı ve eylemlerimizi yönetme ve kontrol etme kapasitemiz, özgür ve sorumlu bir insan olmamızla doğrulan ilintilidir. Aşk ise bu özerkliği tehdit edebilir.

Başka birine duygusal olarak “yatırım” yaptığımızda, hayatımızı onun etrafında planladığımızda ve onun kazançlarını ve kayıplarını kendimizinmiş gibi hissetmeye başladığımızda, hayatımız için vereceğimiz bütün kişisel kararların sonuçlarından feragat etmiş oluruz.

Yine de aşkın, onu etik açıdan kurtarabilecek başka yanları da vardır. Ne de olsa aşk, bizi kendimizin ötesine uzatır, kendi çıkarlarımıza ve bencilliğimize yenik düşmekten ve tamamen kendimizle meşgul olmaktan kurtarır; bize tutunacak bir dal verir.

Kişiye kendisi için, sadece kendisi olduğundan ötürü ve benzer şekilde onun duygularına, isteklerine, haklarına veya geleneklerine, onun menfaatine dönük olarak, onu korumak adına değer veririz. Bu da sevdiğimize değer verme şeklimizin ahlaki saygıyla paralel olduğunu gösterir.

Aşkın, dünyadaki gerçek anlamı ve güzelliği görmemize izin vererek bizi ahlaki olarak yücelttiği fikri, Sokrates ve Platon’a kadar uzanır. Aşk, bize sabahları yataktan kalkmamız ve yaşamamız için nedenler vererek dünyanın harika, ilham verici, özen gösterilmeye ve korunmaya değer şeyler barındırdığının farkına varmamızı sağlar.
 
Üst