
Küstüm yastığı da nedir? Sonda söyleyeceğimiz şeyi ilk başta söyleyelim: Şu anda evli çiftlerin çok büyük bir çoğunluğunun bireysel olarak kullanmakta olduğu 50-60 cm’lik yastıklara “küstüm yastığı” denilmektedir. Evlilik ve küslük kulağa ne kadar da birbiriyle çelişen ifadeler gibi geliyor değil mi? Bu çelişkiyi anlamak için, küstüm yastığının hikayesine bakmamız gerekecek.
Tarihi ne kadar eskiye gidiyor net olarak bilemiyoruz, ancak çok da uzak olmadığımız zamanlarda, evli çiftlerin tek bir yastığı olurdu. Bu yastık, 80-100 cm arasında olur, çifler aynı yastıkta uyurlardı. Boşuna denmiyor; “bir yastıkta kocayın” diye ve öyle kolay da değil “bir yastığa baş koymak”.
İnsanlık hali budur ya, çiflet birbirine darılır, küserler ve sinirleri geçene kadar yanyana yatamazlar diye, bu tek ve uzun yastığın arkasına da iki tane kısa yastık konurmuş. Herkes kendi yastığını aldığı zaman ortada bir “küslük” var demekmiş. Bazen küstüm yastığını alan eş, salona da geçermiş ya da kavga şiddetli değilse aynı yatakta ancak farklı yastıklarda sabah edilirmiş.
Çoğu evde bu yastıklar yatak odasında değil, çeyiz sandığının içerisinde tutulurmuş. Misafirlerin yastıkları da, ortada bir küslük olmasa da, küstüm yastıklarından olurmuş.
Günümüze döndüğümüzde ise, evliliklerde bir yastık diye bir olay kalmadı. Bireyselleşme girdabında, hayatlarını birleştiren çifler aynı yastığa baş koymamakta; eskilerin küstüm yastığı dedikleri yastıklarda ömürlerini geçirmektedir. Evliliklerin geçirdiği evrimin simgesel de olsa bir göstergesi değil midir bu? Saman alevi kadar uzun süren evliliklerin… Ayrıca, bir yastıkta uyumanın eşler için psikolojik de bir çok faydası olduğu söylenebilir.
Unutulmaya yüz tutmuş medeniyet incilerimizden bir tanesi; BİR YASTIĞA BAŞ KOYMAK!