Çemberlitaş Efsanesi
Bir Fransız araştırmacı, İstanbul ve Çevresi adlı yapıtında Çemberlitaştan ve altında olduğu iddia edilen haç parçalarından söyle söz ediyor: Üst üste konulmuş yedi adet somaki taştan oluşan sütunun tepesinde, başı hâleli tanrı Apollon görünümünde Konstantinin heykeli bulunuyordu. Heykelin içinde İsanın çarmıha çakılmasında kullanılan çivi parçaları ile gerçek haçtan bir parça yerleştirilmişti...
1968 yılının Nisan ayında tarihçi ve yazar Şevket Radonun Hayat Tarih Mecmuasında yayınlanan bir yazısı, başta Yunanistan olmak üzere dünyayı heyecanlandırmıştı. Yazıda, İsa Peygamberin üzerine çakıldığı iddia edilen haçın parçalarının İstanbulda Çemberlitaşın altında olduğu öne sürülüyordu. Rado, kendi kütüphanesinde bulunan ve 17inci yüzyıldan kalma eski bir elyazması yapıtta, haçın parçalarının Bizans İmparatoru Konstantinin annesi Helena tarafından, Kudüsten İstanbula getirilerek ve Çemberlitaş'ın altına gömüldüğüne ilişkin anlatımlara rastladığını belirtiyordu. Radonun değindiği yapıt, tip, coğrafya ve dil konularında kitaplarıyla tanınan Hezarfen Hüseyin Çelebinin TenkiyhütTevârih adli kitabıydı.
Yazının uluslararası bir heyecan uyandırmasının ardından yapılan araştırmalarda daha başka birçok kitapta da benzeri anlatımlara rastlandı ve Isa Peygamberin üzerine çakıldığına inanılan haçın parçalarının Çemberlitaş'ın altında özel olarak hazırlanmış bir hücreye yerleştirildiği inancı yaygın bir kabul gördü.
Çemberlitaş'ın asıl adı Konstantin Sütunudur. İstanbulun, 11 Mayıs 330 tarihinde Roma İmparatorluğunun başkenti ilan edilmesinin anısına İmparator Konstantin tarafından bugünkü yerine yerleştirildi. Bizans döneminde Somaki Sütunu da denilirdi. Birçok kez yangın geçirmiş olmasından ötürü kimi Avrupalılarca Yanık Sütun adıyla da anılır.
Bir Fransız araştırmacı, Istanbul ve Çevresi adlı yapıtında Çemberlitaş'tan ve altında olduğu iddia edilen haç parçalarından söyle söz ediyor: Üst üste konulmuş yedi adet somaki taştan oluşan sütunun tepesinde başı hâleli tanrı Apollon görünümünde Konstantinin heykeli bulunuyordu. Heykelin içinde İsa'nın çarmıha çakılmasında kullanılan çivi parçaları ile gerçek haçtan bir parça yerleştirilmişti...
430 yılında İmparator II. Teodosyus, sağlamlığından kuşkulanarak sütunu demir çemberlerle güçlendirdi. 1105 yılında çıkan bir fırtınada Apollon heykelinin devrilmesinden sonra, heykelin yerine, üzerinde altın yıldızlı bir haç bulunan bir sütun baslığı yerleştirildi. Heykelin içindeki parçalar da sütunun altına bir hücre yapılarak buraya yerleştirildi.
İstanbul'un 1453te ele geçirilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmet, sütunun tepesinde haçı indirtti. 1779da çıkan bir başka yangın sonrasında I. Abdülhamit, bugünkü demir çemberleri ve sıvayı yaptırttı.
Yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki Çemberlitaş'ın özgün biçiminde, en alttaki bölümün yüzeyinde İsa Peygamberin doğumunu betimleyen kabartma anlatımlar yer alıyordu. Sonraları ise sütunu sağlamlaştırmak için çevresi taş bir kaplamayla örtüldü. Söz konusu hücrenin bulunduğu bölümün ise bugün yol düzeyinin 2 - 2,5 metre altında kaldığı varsayılmaktadır.
Çemberlitaş, 1990ların ortasında, 2000 yılı turizmi nedeniyle yeniden gündeme getirildi. Kimi çevreler, eğer iddia edildiği gibi sütunun altında gerçekten İsa Peygamberin çakıldığı haçın parçaları bulunursa, bunun Türkiyenin tanıtımı açısından son derece önemli olduğunu vurguladılar.
Ancak dönemin Turizm bakanı Fikri Sağlar, bu yaklaşıma söyle yanıt vermişti: Ülkemizde bu gibi söylentiler yüzünden yüzlerce insan define aramak için izin istiyor. Sonunda tüm emekler boşa çıkıyor. Böylesine, doğruluğu kesin olmayan bir söylenti için de tarihî sütunu yerinden oynatmamız söz konusu bile olamaz.
İlgili çevrelerse, UNESCO tarafından, Mısırdaki Ebu Simbel Tapınağının parçalara ayrılarak kilometrelerce uzakta başka bir alana taşındığını anımsatarak, böylesi bir işlemin, günümüzün gelişmiş teknolojik olanaklarıyla Çemberlitaş için çok daha kolay olacağını öne sürdüler.
Yine 1990larin ortasında Çemberlitaş, geçmişte yaşadığı fırtına ya da yangınlara göre çok daha büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Günümüzde aynı adla anılan ve geniş bir alanda çok sayıda tarihi mirası barındıran Çemberlitaşa, diğer deyişle tarihin kalbine kat otoparklı bir çarşı yapılmak istendi. Ancak bu girişim, kente ve tarihine duyarlı çevrelerin tepkileriyle durduruldu ve büyük bir felaket yaşanmadan Çemberlitaş ve çevresi kurtarılmış oldu.
Sonunda, İsadan Sonra 2000'li yıllardayız; ama Çemberlitaş, hâlâ gizemini korumayı başarıyor.
Bir Fransız araştırmacı, İstanbul ve Çevresi adlı yapıtında Çemberlitaştan ve altında olduğu iddia edilen haç parçalarından söyle söz ediyor: Üst üste konulmuş yedi adet somaki taştan oluşan sütunun tepesinde, başı hâleli tanrı Apollon görünümünde Konstantinin heykeli bulunuyordu. Heykelin içinde İsanın çarmıha çakılmasında kullanılan çivi parçaları ile gerçek haçtan bir parça yerleştirilmişti...
1968 yılının Nisan ayında tarihçi ve yazar Şevket Radonun Hayat Tarih Mecmuasında yayınlanan bir yazısı, başta Yunanistan olmak üzere dünyayı heyecanlandırmıştı. Yazıda, İsa Peygamberin üzerine çakıldığı iddia edilen haçın parçalarının İstanbulda Çemberlitaşın altında olduğu öne sürülüyordu. Rado, kendi kütüphanesinde bulunan ve 17inci yüzyıldan kalma eski bir elyazması yapıtta, haçın parçalarının Bizans İmparatoru Konstantinin annesi Helena tarafından, Kudüsten İstanbula getirilerek ve Çemberlitaş'ın altına gömüldüğüne ilişkin anlatımlara rastladığını belirtiyordu. Radonun değindiği yapıt, tip, coğrafya ve dil konularında kitaplarıyla tanınan Hezarfen Hüseyin Çelebinin TenkiyhütTevârih adli kitabıydı.
Yazının uluslararası bir heyecan uyandırmasının ardından yapılan araştırmalarda daha başka birçok kitapta da benzeri anlatımlara rastlandı ve Isa Peygamberin üzerine çakıldığına inanılan haçın parçalarının Çemberlitaş'ın altında özel olarak hazırlanmış bir hücreye yerleştirildiği inancı yaygın bir kabul gördü.
Çemberlitaş'ın asıl adı Konstantin Sütunudur. İstanbulun, 11 Mayıs 330 tarihinde Roma İmparatorluğunun başkenti ilan edilmesinin anısına İmparator Konstantin tarafından bugünkü yerine yerleştirildi. Bizans döneminde Somaki Sütunu da denilirdi. Birçok kez yangın geçirmiş olmasından ötürü kimi Avrupalılarca Yanık Sütun adıyla da anılır.
Bir Fransız araştırmacı, Istanbul ve Çevresi adlı yapıtında Çemberlitaş'tan ve altında olduğu iddia edilen haç parçalarından söyle söz ediyor: Üst üste konulmuş yedi adet somaki taştan oluşan sütunun tepesinde başı hâleli tanrı Apollon görünümünde Konstantinin heykeli bulunuyordu. Heykelin içinde İsa'nın çarmıha çakılmasında kullanılan çivi parçaları ile gerçek haçtan bir parça yerleştirilmişti...
430 yılında İmparator II. Teodosyus, sağlamlığından kuşkulanarak sütunu demir çemberlerle güçlendirdi. 1105 yılında çıkan bir fırtınada Apollon heykelinin devrilmesinden sonra, heykelin yerine, üzerinde altın yıldızlı bir haç bulunan bir sütun baslığı yerleştirildi. Heykelin içindeki parçalar da sütunun altına bir hücre yapılarak buraya yerleştirildi.
İstanbul'un 1453te ele geçirilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmet, sütunun tepesinde haçı indirtti. 1779da çıkan bir başka yangın sonrasında I. Abdülhamit, bugünkü demir çemberleri ve sıvayı yaptırttı.
Yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki Çemberlitaş'ın özgün biçiminde, en alttaki bölümün yüzeyinde İsa Peygamberin doğumunu betimleyen kabartma anlatımlar yer alıyordu. Sonraları ise sütunu sağlamlaştırmak için çevresi taş bir kaplamayla örtüldü. Söz konusu hücrenin bulunduğu bölümün ise bugün yol düzeyinin 2 - 2,5 metre altında kaldığı varsayılmaktadır.
Çemberlitaş, 1990ların ortasında, 2000 yılı turizmi nedeniyle yeniden gündeme getirildi. Kimi çevreler, eğer iddia edildiği gibi sütunun altında gerçekten İsa Peygamberin çakıldığı haçın parçaları bulunursa, bunun Türkiyenin tanıtımı açısından son derece önemli olduğunu vurguladılar.
Ancak dönemin Turizm bakanı Fikri Sağlar, bu yaklaşıma söyle yanıt vermişti: Ülkemizde bu gibi söylentiler yüzünden yüzlerce insan define aramak için izin istiyor. Sonunda tüm emekler boşa çıkıyor. Böylesine, doğruluğu kesin olmayan bir söylenti için de tarihî sütunu yerinden oynatmamız söz konusu bile olamaz.
İlgili çevrelerse, UNESCO tarafından, Mısırdaki Ebu Simbel Tapınağının parçalara ayrılarak kilometrelerce uzakta başka bir alana taşındığını anımsatarak, böylesi bir işlemin, günümüzün gelişmiş teknolojik olanaklarıyla Çemberlitaş için çok daha kolay olacağını öne sürdüler.
Yine 1990larin ortasında Çemberlitaş, geçmişte yaşadığı fırtına ya da yangınlara göre çok daha büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Günümüzde aynı adla anılan ve geniş bir alanda çok sayıda tarihi mirası barındıran Çemberlitaşa, diğer deyişle tarihin kalbine kat otoparklı bir çarşı yapılmak istendi. Ancak bu girişim, kente ve tarihine duyarlı çevrelerin tepkileriyle durduruldu ve büyük bir felaket yaşanmadan Çemberlitaş ve çevresi kurtarılmış oldu.
Sonunda, İsadan Sonra 2000'li yıllardayız; ama Çemberlitaş, hâlâ gizemini korumayı başarıyor.