• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Covid-19 Salgını ve İnternet Teknolojileri

TRWE_2012

Süper Moderatör
Üyelik Tarihi
2 Haz 2020
Konular
3,091
Mesajlar
5,890
MFC Puanı
20,830
Covid-19 salgınıyla birlikte İnternet’in insanların günlük yaşantısındaki rolü de yeniden şekilleniyor. Okulların fiziksel eğitime ara vermesi, bazı iş kollarının evden çalışmaya olanak sağlaması ve insanların sosyal izolasyon amacıyla evlerinde kalmak durumunda olmaları sonucunda eğitim, iş ve sosyal ilişkiler gibi önemli alanlarda bu yeniden şekilleniş kendini gösteriyor. Günlük yaşamda fiziksel olarak gerçekleşen birçok işlemin “e-devlet, çevrimiçi bankacılık, sanal alışveriş” gibi sanal karşılıkları daha çok ilgi görmeye başladı. Bu etkiler, salgın ile ilgili halkı bilgilendirme görevini de üstlendiği düşünülerek yorumlandığında, internetin, insanların evde kalma oranını artırarak salgının çok daha büyük boyutlara ulaşmasını engellemede büyük rol aldığını gösteriyor. Yaşanan olağanüstü durumda edindiği bu önemli rol, internetin elektirik, su gibi temel bir ihtiyaç olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor.

İnternet’in iş, eğitim ve sosyal ilişkiler kapsamında başrolü oynuyor olması, hem dünya çapında hem de ülkemizde veri trafiğinin miktarını ve zamansal dağılımını etkiliyor. Yapılan analizler, normalde akşam saatlerinde artan veri trafiğinin gün içine yayıldığını gösteriyor. Bu artışta özellikle toplantılar ve sosyal iletişim için kullanılmakta olan video-konferans uygulamalarının, evlerinde izolasyon içerisinde bulunan kesimin eğlence ihtiyaçlarını oyun ve medya servis sağlayıcıları aracılığıyla karşılıyor olmasının ve belki de en önemlisi eğitimin uzaktan yapılıyor olmasının etkisi büyük. İçinde bulunduğumuz koşullarda, üniversitelerimizdeki eğitim eşzamanlı olarak video-konferans uygulamaları ile yürütülürken, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların eğitim süreçleri Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden yürütülüyor. Milyonlarca kullanıcının eşzamanlı olarak İnternet kullanmasını gerektiren böyle bir gerçeklikte analizler, İnternet altyapısının dünya genelindeki ve ülke çapındaki artan veri akışını karşılayabiliyor olduğunu göstermekte; ancak bu duruma ek olarak ülkemizde tam anlamıyla izolasyonun söz konusu olmadığı ve tüm öğrencilerin İnternet erişimi bulunmadığı düşünüldüğünde, daha fazla talebin oluştuğu adil bir senaryoda veri akışının sağlıklı olup olmayacağı sorusu akla geliyor.

Eğitim alanında, bir anda uzaktan eğitime geçmek zorunda kalınmış olması da sorunlara yol açıyor. Üniversiteler, kısa süre içerisinde, altyapının yeterli olup olmadığı test edilemeden ve eğitim süreçleri hazırlanamadan uzaktan eğitime geçmiş bulunmakta. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, EBA’nın eşzamanlı istekleri yoğunluktan ötürü karşılayamadığı zamanlarda öğrencileri televizyona yönlendirdiği biliniyor. Öte yandan eğitim alanında hizmet erişiminin adil olmaması da önemli bir sorun. Her düzeyden çoğu öğrencinin ne sağlıklı bir İnternet erişimi, ne de (Fatih projesine karşın) İnterneti kullanacak donanımı var. EBA uygulamasında öğretmenlere tanınan tartışma açma, çalışma gönderme vb. etkileşimli işlemler, İnternet tabanlı uygulamanın yerinin televizyon yayınlarıyla doldurulamayacağını örnekliyor. Dahası, halihazırda İnternet erişimine sahip öğrencilerin video tabanlı ders içerikleri nedeniyle kota sorunları yaşadığı ve içeriğe adil olarak erişemediği biliniyor. Bazı servis sağlayıcıları tarafından hediye edilen sözde kota miktarları ise bu ciddi probleme, oldukça kısa erimli olması nedeniyle, çözüm sunuyormuş gibi yapmaktan öteye geçmiyor. Kimi ülkelerde uygulanmakta olan öğrencilere ücretsiz erişim, salgından ekonomik anlamda etkilenen kişi ve işyerlerine kesinti yapılmaması ve faiz işletilmemesi gibi düzenlemeler, ne yazık ki Evrensel Hizmet Fonu’nu amacına uygun biçimde değerlendirmeyen ülkemizde yaşama geçirilemiyor. Derin yoksulluk içindeki toplum kesimlerinin evinde uydu ve hatta televizyon olmadığından bihaber gibi davranan yönetimin sunduğu uzaktan eğitim, öğretmeniyle mesafesi artan dezavantajlı kesim öğrencilerinin arkadaşlarıyla her gün artan düzey farkını baştan görmezden geliyor.

Covid salgını dönemi çözümlerinin eğitimde yarattığı eşitsizlikler dışında alışkanlığı ve teknolojiye yatkınlığı bulunmayan yaşlıların önemli bir kesimi uzaktan hizmet alımında zorluklar yaşamaya ve yaşamını sürdürmek için başkalarının yardımına normalde olduğundan daha çok gereksinme duymaya devam ediyor. Cep telefonuna gelen mesajın eczacı tarafından Sağlık Bakanlığı bilgi sistemine girilmesiyle işleyen sistem cep telefonunun her bireyde olmadığını da bilmiyormuş gibi davranıyor.

Dijital uçurumun bir yanında yaşlılar bulunurken bir yanında da yoksullar bulunuyor. İnternetin yarattığı uzaktan hizmet alımı şansını bulamayan yoksullar, iş aramak ya da geçici işlerde çalışmak için terkettikleri izolasyonu sıklıkla yardım bulmak, dağıtılan yardımlardan pay almak için telefonları hep meşgul çalan kapıları dolaşmak için de terk ediyor.

İnternet’in salgın günlerindeki diğer bir önemli rolü de vakaların izlenmesi ve salgının kontrol altına alınmasına yönelik önlemlerde ortaya çıkıyor. Vakaların, akıllı telefonlar aracılığıyla konum bazında izlenmesi ve izolasyon altında tutulmasına yönelik önlemler, özellikle salgın sona erdiğinde oluşacak kişisel verilerin gizliliğinin ihlali olasılığından ötürü kaygı oluşturuyor. Salgını kontrol altına almak için dönemsel olarak kabul edilebilecek kimi gözetim uygulamalarının kalıcı hale getirilmesi kaygısı, uzmanlar ve dijital hak savunucuları tarafından dile getiriliyor.

Doğal afet (deprem, sel, salgın, orman yangını vb.), terör saldırısı, toplumsal eylemler (Gezi Direnişi) gibi herkesi ilgilendirebilecek, anlık olay akışının çok fazla hızlandığı durumlarda, normal zamanda bile insanların gündemi izleme aracı olan paylaşım ağları ve İnternet ortamı daha da anlamlı hale gelirken bu ortamların dikkatli kullanımının, sağduyunun yitirilmemesi ve psikolojinin sağlıklı kalması açısından ne denli önemli olduğunu son yıllarda çokça deneyimledik. Salgınla baş etmeye çalıştığımız son haftalarda, bilgi kirliliği ve yanlış bilginin kolay yayılmasının etkilerini de yeniden görüyoruz. Anlık mesajlaşma uygulamalarında, çeşitli nedenlerle çok sayıda farklı grup içerisinde yer alıyoruz; dahil olduğumuz grup sayısı da grupların kalabalıklığı da günden güne artıyor. Bilginin onlarca kişiye kolayca iletimi, bu gruplarda kaynağı belirsiz, güvenilirliği doğrulanmamış paylaşımların da çoğalmasına neden oluyor; böylesi olağandışı durumlarda kirli bilginin katlanarak yayılmasına sıklıkla denk geliyoruz. Bir bilgiyi paylaşmadan önce, 1 dakikadan az sürede doğruluğunu araştırmak, İnternet ortamının getirdiği olanaklarla son derece kolayken, hızla paylaşım yapmak -belki de tüketim toplumunun bir getirisi olarak- daha çekici oluyor.

Görsel hazırlamanın, ses dosyası oluşturmanın, video üretmenin oldukça kolaylaştığı günümüzde, çarpıtılmış ya da yanlış bilgi üretimi de arttı. Veri iletmenin kolaylaşması, insanların bu konularda bilinçli olmamasıyla birleştiğinde, ortaya inanılması güç bir bilgi kirliliği çıkarıyor. Kirli/yanlış bilginin çokluğu, bilimsel bilgi üretme ve duyurma çabasındaki kaynakların gündemini de gereksiz yere meşgul ederek insanları rahatlatabilecek doğru, tutarlı, bilimsel bilgilere erişilmesine engel oluyor. Fiziksel sağlığın yolunun biraz da zihinsel sağlıktan geçtiğini düşündüğümüzde, bilinçli ve duyarlı bireylerin, çevresindeki bu tür paylaşımlara elinden geldiğince müdahale etmesi ve farkındalık oluşturmak için uğraş vermesi gerekiyor. Ayrıca, bu konularda kurumsal olarak ve bilimsel yöntemlerle mücadele eden Uluslararası Bilgi Doğrulama Ağı’nda yer alan oluşumların bilinirliğini de artırmamız gerekiyor.

Kaynak :
Kod:
https://linux.org.tr/
 
Üst