Peony
Onursal Üye
- Üyelik Tarihi
- 9 Şub 2015
- Konular
- 12,075
- Mesajlar
- 34,903
- MFC Puanı
- 57,450
Hadis ilminin öğretildiği medreselere verilen isim.
İlk defa, Selçuklu atabegi Nûreddin tarafından, Şamda açıldı. Böylelikle hadis öğrenimi, camilerden medreselere geçmeye başladı.
Sonradan Dârülhadîs medreselerinde, Kurân-ı kerîme ait ilimler de okutulmaya başlandığından, bu medreselere Dârül Kuran vel-Hadîs ismi verildi.
Anadoluda ilk Dârülhadîs, İlhanlı vezîri Şemseddin Cüveynînin Sivasta kurduğu medresedir.
Osmanlı Devletinde ilk Dârülhadîs Bursada, ikincisi ise 1447de, Sultan İkinci Murad Han tarafından, Edirne Üçşerefeli Camii Külliyesi içinde öğretime açılmıştır.
İstanbulda ilk Dârülhadîs, Süleymaniye Camii Külliyesi dahilinde faaliyete başladı. Daha sonra gittikçe fazlalaşan Dârülhadîslerin sayısı, 17. asırda 135e kadar çıkmıştır.
Diğer medreselere göre daha yüksek seviyeli Dârülhadîslerin, müderrisleri de rütbe olarak daha yüksekti.
Meselâ, Dârülhadîs müderrislerinin yüz akçe yevmiyeli oldukları devirde diğer müderrisler altmış akçe yevmiye alırlardı. Kibâr-ı Müderrisîn olarak isimlendirilen bu müderrisler, merasimlerde diğerlerine başkanlık ederlerdi.
İlk defa, Selçuklu atabegi Nûreddin tarafından, Şamda açıldı. Böylelikle hadis öğrenimi, camilerden medreselere geçmeye başladı.
Sonradan Dârülhadîs medreselerinde, Kurân-ı kerîme ait ilimler de okutulmaya başlandığından, bu medreselere Dârül Kuran vel-Hadîs ismi verildi.
Anadoluda ilk Dârülhadîs, İlhanlı vezîri Şemseddin Cüveynînin Sivasta kurduğu medresedir.
Osmanlı Devletinde ilk Dârülhadîs Bursada, ikincisi ise 1447de, Sultan İkinci Murad Han tarafından, Edirne Üçşerefeli Camii Külliyesi içinde öğretime açılmıştır.
İstanbulda ilk Dârülhadîs, Süleymaniye Camii Külliyesi dahilinde faaliyete başladı. Daha sonra gittikçe fazlalaşan Dârülhadîslerin sayısı, 17. asırda 135e kadar çıkmıştır.
Diğer medreselere göre daha yüksek seviyeli Dârülhadîslerin, müderrisleri de rütbe olarak daha yüksekti.
Meselâ, Dârülhadîs müderrislerinin yüz akçe yevmiyeli oldukları devirde diğer müderrisler altmış akçe yevmiye alırlardı. Kibâr-ı Müderrisîn olarak isimlendirilen bu müderrisler, merasimlerde diğerlerine başkanlık ederlerdi.