PeriKızı
Moderatör
-
- Üyelik Tarihi
- 22 May 2019
-
- Mesajlar
- 8,675
-
- MFC Puanı
- 26,934
Düşüncenin, akıl yürütmenin ve problem çözmenin birçoğu dil kullanımını gerektirir. Bundan dolayı, ileri düzey bilişsel süreç olarakta tanımlanan dil vasıtasıyla bellekte bilgiler depolanmakta ve bu bilgiler davranış için temel oluşturmaktadır. Dil sembolleri ve bu sembollerin nasıl bir araya geleceğini kuralları içermektedir. Sembollerin birleştirilmesiyle sonsuz sayıda mesaj ve anlamlar üretilmektedir.
Dil bilimi dil ve dil kullanımının biçimsel yapısına odaklanırken bilişsel psikoloji dil kazanımı (veya öğrenilmesi), dili anlama, dil üretimi ve okumanın psikolojisi ile ilgilenir. Aslına bakılırsa konuşma, dinleme, yazma ve okuma gibi beceriler bilişsel faaliyetler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu becerilerin tümü dil süreçlerini oluşturur. Dil süreçleri, dil birimlerinin algılanması ile başlar. Algılanan bu birimlerin tek başlarına ve/veya grup halinde olduklarında ne anlama geldiklerinin belirlenmesi sürecin bir parçasıdır. Anlama dönüştürülen bu birim ve ünitelerin önce düşüncelere dönüştürülmesi ve daha sonra bu düşüncelerin yine dil birimlerine dönüştürülmesi gerekmektedir. Sonuçta, dil (konuşma) üretilerek düşüncelerin aktarılması sağlanır.
Dilin yüzeysel yapısı sembolleri içerirken derin yapısı ise anlam ile ilişkilidir. Yüzeysel yapılar farklı olsada bazen derin yapı aynı kalmaktadır. Örneğin, Ahmet camı kırdı ve Cam Ahmet tarafından kırılmıştır cümleleri yüzeysel olarak farklı dırlar ancak bu cümlelerin taşıdığı anlam aynıdır. İnsanın kullandığı dil hiyerarşik bir yapıya sahiptir. En temel yapı fonem adı verilen ses birimlerinden oluşur. Tek başlarına anlamsız olan fonemler dilden dile sayısal olarak farklılıklar göstermektedir. Fonemler bir araya gelerek insan bilişinde önemli rol oynayan ve bir üst yapı olan morfemleri (örn. tat, ok, yap, git ve bunlar gibi) meydana getiririler. Morfemler aynı zamanda dil içinde anlam oluşturan en küçük birimdir. Morfemler birleşerek bir sonraki yapı olan kelimeleri ve kelimeler de bir araya gelerek bir sonraki yapı olan söz gruplarını ve cümleleri meydana getirmektedirler. Cümlelerin daha yüksek seviyede birleşimleri sonucunda da söylemler ortaya çıkar. Söylemler paragraftan bir kitaba kadar uzanan bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu hiyerarşik yapı özellikle de fonemler ve morfemler arasındaki yapısal ilişki ve kurallar konuşma ve yazma dilinde önemli rol oynamaktadırlar. Bu kurallar bütününe dilbilgisi adı verilmektedir. Özellikle dilbilgisi kuralları semantik (anlam) ve sentaks (söz dizimi) bileşenlerini kullanarak bir dönüşüm yapmaktadır.
Sözdizimi ise dilbilgisi kurallarına sözcükler arasındaki ilişkileri düzenleyerek doğru cümle kurulmasını sağlamaktadır. Dil üzerine geliştirilen davranışçı yaklaşımları reddeden Chomsky dilin doğuştan gelen kazanım aracına sahip olduğunu ve bunun vasıtasıyla kelimelerin kazanıldığını ve dilbilgisi kurallarının öğrenildiğini öne sürer.
Dil sadece insanda geliştiği için genetik tarafından belirlenmektedir. Ancak aynı zamanda çevre dilin gelişmesinde önemli bir faktördür çünkü dil diğer bireylerle etkileşim halinde gelişmektedir. Chomsky dil mekanizmalarının doğuştan var olduğunu ve bu nedenle dil becerilerinin modüler yapıda olduğunu öne sürer. Beyinde lokalize olan bu yapı bir dizi bilişsel mekanizma ve süreçlere olup anlamı çı karmak için dilsel bir girdi üzerine çalışır. Buna ilave olarak dilin bellek ve sonuç çıkarma gibi diğer bilişsel becerilere bağlı olduğunu savunan görüşler de vardır. Tartışmalar dil gelişiminin devamlı olup olmadığı, farklı aşamalardan geçip geçmediği, nöral gelişim için dile maruz kalmayı gerektiren kritik ve optimum dönemlerin olup olmadığı konularında tartışmalar devam etmektedir.
Dil bilimi dil ve dil kullanımının biçimsel yapısına odaklanırken bilişsel psikoloji dil kazanımı (veya öğrenilmesi), dili anlama, dil üretimi ve okumanın psikolojisi ile ilgilenir. Aslına bakılırsa konuşma, dinleme, yazma ve okuma gibi beceriler bilişsel faaliyetler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu becerilerin tümü dil süreçlerini oluşturur. Dil süreçleri, dil birimlerinin algılanması ile başlar. Algılanan bu birimlerin tek başlarına ve/veya grup halinde olduklarında ne anlama geldiklerinin belirlenmesi sürecin bir parçasıdır. Anlama dönüştürülen bu birim ve ünitelerin önce düşüncelere dönüştürülmesi ve daha sonra bu düşüncelerin yine dil birimlerine dönüştürülmesi gerekmektedir. Sonuçta, dil (konuşma) üretilerek düşüncelerin aktarılması sağlanır.
Dilin yüzeysel yapısı sembolleri içerirken derin yapısı ise anlam ile ilişkilidir. Yüzeysel yapılar farklı olsada bazen derin yapı aynı kalmaktadır. Örneğin, Ahmet camı kırdı ve Cam Ahmet tarafından kırılmıştır cümleleri yüzeysel olarak farklı dırlar ancak bu cümlelerin taşıdığı anlam aynıdır. İnsanın kullandığı dil hiyerarşik bir yapıya sahiptir. En temel yapı fonem adı verilen ses birimlerinden oluşur. Tek başlarına anlamsız olan fonemler dilden dile sayısal olarak farklılıklar göstermektedir. Fonemler bir araya gelerek insan bilişinde önemli rol oynayan ve bir üst yapı olan morfemleri (örn. tat, ok, yap, git ve bunlar gibi) meydana getiririler. Morfemler aynı zamanda dil içinde anlam oluşturan en küçük birimdir. Morfemler birleşerek bir sonraki yapı olan kelimeleri ve kelimeler de bir araya gelerek bir sonraki yapı olan söz gruplarını ve cümleleri meydana getirmektedirler. Cümlelerin daha yüksek seviyede birleşimleri sonucunda da söylemler ortaya çıkar. Söylemler paragraftan bir kitaba kadar uzanan bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu hiyerarşik yapı özellikle de fonemler ve morfemler arasındaki yapısal ilişki ve kurallar konuşma ve yazma dilinde önemli rol oynamaktadırlar. Bu kurallar bütününe dilbilgisi adı verilmektedir. Özellikle dilbilgisi kuralları semantik (anlam) ve sentaks (söz dizimi) bileşenlerini kullanarak bir dönüşüm yapmaktadır.
Sözdizimi ise dilbilgisi kurallarına sözcükler arasındaki ilişkileri düzenleyerek doğru cümle kurulmasını sağlamaktadır. Dil üzerine geliştirilen davranışçı yaklaşımları reddeden Chomsky dilin doğuştan gelen kazanım aracına sahip olduğunu ve bunun vasıtasıyla kelimelerin kazanıldığını ve dilbilgisi kurallarının öğrenildiğini öne sürer.
Dil sadece insanda geliştiği için genetik tarafından belirlenmektedir. Ancak aynı zamanda çevre dilin gelişmesinde önemli bir faktördür çünkü dil diğer bireylerle etkileşim halinde gelişmektedir. Chomsky dil mekanizmalarının doğuştan var olduğunu ve bu nedenle dil becerilerinin modüler yapıda olduğunu öne sürer. Beyinde lokalize olan bu yapı bir dizi bilişsel mekanizma ve süreçlere olup anlamı çı karmak için dilsel bir girdi üzerine çalışır. Buna ilave olarak dilin bellek ve sonuç çıkarma gibi diğer bilişsel becerilere bağlı olduğunu savunan görüşler de vardır. Tartışmalar dil gelişiminin devamlı olup olmadığı, farklı aşamalardan geçip geçmediği, nöral gelişim için dile maruz kalmayı gerektiren kritik ve optimum dönemlerin olup olmadığı konularında tartışmalar devam etmektedir.