ÖYLE SER-MESTEM Kİ
/ Fuzûlî
Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Ben kimem sâkî olan kimdir mey û sahbâ nedir
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir
Vasldan çün âşık-ı müstâğni eyler bir visal
Âşıka mâşukdan her dem bu istiğnâ nedir
Hikmet-i dünyâ vü mâfihâ bilen ârif değil
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedür
Ah u feryâdın Fuzûlî incidibdir âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedir
ANDELÎB / Nâilî
NÂİLÎ-İ Kadîm
Gül hâra düştü sîne-figâr oldu andelîb
Bir hâra baktı bir güle zâr oldu andelîb
Şehnâme-hânlık eyledi Keyhusrev-i güle
Destân-serâ-yı sebz ü bahâr oldu andelîb
Feryâda başladı yine her perri hârdan
Dîvân-serâ-yı gülde hezâr oldu andelîb
Gül gördü pâre pâre ciger gonca gark-ı hûn
Memnûn-ı zahm-ı hancer-i hâr oldu andelîb
Ey Nâilî vedâ-ı gül ü bâğ u râğ idüp
Mehcûr-ı yâr u dâr u diyâr oldu andelîb
SÖYLESİN / Nâbî
NÂBÎ
(1642-1712)
Yâre varsın peyk-i nâlem âh ü zârım söylesin
Âb-ı çeşm-i girye-i bî-ihtiyârım söylesin
Çâk-çâk-i sîne versin mevce-i gamdan haber
Zahm-ı hûn-pâş-ı derûnum inkisârım söylesin
Gonca gülsün gül açılsın cûy feryâd eylesin
Sen dur ey bülbül biraz gülşende yârim söylesin
Ârzû-yi vasl ile şeb-zindedâr olduklarım
Girye-i hasretle çeşm-i intizârım söylesin
Bende yok kudret edâya harf-i şevk-ı Nâbiyâ
Hâme-i rengin-sarîr-i bî-karârım söylesin
GİTTİN AMMA Kİ / Neşâtî (?-1674)
Gittin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârân-ı bile
Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdır sensiz
Mey-i rahşânı değil sâgar-ı gerdânı bile
Bağa sensiz varamam çeşmime âteş görünür
Gül-i handânı değil serv-i hırâmânı bile
Sineden derd ile bir âh edeyim kim dönsün
Aksine çerh-i felek mihr-i dırahşânı bile
Hâr-ı firkatle Neşâtî-i hazinin vâ hayf
Dâmen-i ülfeti çâk oldu girîbânı bile
Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir
Ben kimem sâkî olan kimdir mey û sahbâ nedir
Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir
Vasldan çün âşık-ı müstâğni eyler bir visal
Âşıka mâşukdan her dem bu istiğnâ nedir
Hikmet-i dünyâ vü mâfihâ bilen ârif değil
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfihâ nedür
Ah u feryâdın Fuzûlî incidibdir âlemi
Ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedir
ANDELÎB / Nâilî
NÂİLÎ-İ Kadîm
Gül hâra düştü sîne-figâr oldu andelîb
Bir hâra baktı bir güle zâr oldu andelîb
Şehnâme-hânlık eyledi Keyhusrev-i güle
Destân-serâ-yı sebz ü bahâr oldu andelîb
Feryâda başladı yine her perri hârdan
Dîvân-serâ-yı gülde hezâr oldu andelîb
Gül gördü pâre pâre ciger gonca gark-ı hûn
Memnûn-ı zahm-ı hancer-i hâr oldu andelîb
Ey Nâilî vedâ-ı gül ü bâğ u râğ idüp
Mehcûr-ı yâr u dâr u diyâr oldu andelîb
SÖYLESİN / Nâbî
NÂBÎ
(1642-1712)
Yâre varsın peyk-i nâlem âh ü zârım söylesin
Âb-ı çeşm-i girye-i bî-ihtiyârım söylesin
Çâk-çâk-i sîne versin mevce-i gamdan haber
Zahm-ı hûn-pâş-ı derûnum inkisârım söylesin
Gonca gülsün gül açılsın cûy feryâd eylesin
Sen dur ey bülbül biraz gülşende yârim söylesin
Ârzû-yi vasl ile şeb-zindedâr olduklarım
Girye-i hasretle çeşm-i intizârım söylesin
Bende yok kudret edâya harf-i şevk-ı Nâbiyâ
Hâme-i rengin-sarîr-i bî-karârım söylesin
GİTTİN AMMA Kİ / Neşâtî (?-1674)
Gittin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârân-ı bile
Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdır sensiz
Mey-i rahşânı değil sâgar-ı gerdânı bile
Bağa sensiz varamam çeşmime âteş görünür
Gül-i handânı değil serv-i hırâmânı bile
Sineden derd ile bir âh edeyim kim dönsün
Aksine çerh-i felek mihr-i dırahşânı bile
Hâr-ı firkatle Neşâtî-i hazinin vâ hayf
Dâmen-i ülfeti çâk oldu girîbânı bile