.:..:.. EBÛ TALHÂ ..:..:..
İslâm Güneşi Mekke'de parlarken
Ebû Talhâ 20 yaşlarında delikanlıydı...
Medîne'nin asîl ve zengin ailelerinden birine mensuptu. Her gece evlerinde
bütün dünya nîmetlerini tatmak istiyordu...
Daha kötüsü; birçok asil arkadaşları gibi
Puta tapmaktaydı..
Etrafında sayısız kadın ve kız dolaşıyordu. Fakat o
sadece biriyle evlenmek istedi. Haber yolladı.
Evlenme teklifinde bulundu.
Ümmü Süleym adlı bu hanımın
yeni ölmüştü. Şu cevabı verdi:
- Yetîm oğlum büyüyünceye kadar
evlenmeyi düşünmüyorum.
Ümmü Süleym fakir olduğu halde
üvey baba eline bırakmak istemiyordu.
Ebû Talhâ
çâresiz bekliyecekti!..
Evlenmem mümkün değil
Epeyce zaman sonra
bizzat kendisi gitti. Nezâketle evlenme teklifini tekrarladı:
- Oğlun artık büyüdü
dedi.
O'nun niyetinin iyi olduğunu anlıyan zeki kadın
başka bir şeyden endişeliydi. Açık açık söylemeyi uygun buldu:
- Yâ Ebû Talhâ! Ne yazık ki
seninle evlenmem mümkün değil.
Neccar Oğulları Kabîlesinin bu en yiğit
en zengin ve en yakışıklı delikanlısı; hayretle sordu:
- Niçin?
- Çünkü sen
müşriksin. Putlara tapıyorsun.
Ebû Talhâ'nın hayreti arttı:
- Putlarımız sana
gâyet sâkin:
- Onlar kimseye; ne zarar verebilir
ne de fayda!.. dedi ve devam etti:
- Çünkü sen de biliyorsun ki; tahta putlarınızı
yukarı mahalledeki köleleriniz yaparlar.
Ebû Talhâ gözlerini açmış
sözlerini şöyle tamamladı:
- Taptığınız putları
yakışır mı?
Biraz düşüneyim...
Zekî Medîneli
sâdece sordu:
- Peki sen
nelere inanıyorsun? Nasıl düşünüyorsun?
Kadın
cevap verdi:
- Seni
benim inandığım budur.
Zengin delikanlının aklı karıştı:
- Biraz düşünmek istiyorum! diyebildi.
Tek başına kaldığı zaman
Ümmü Süleym'in yanına vardı.
- Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlüh. diyerek
Kelime-i Şahâdet getirdi. Müslümanlık şerefine erişti.
Ebû Talhâ kelime-i şehâdet getirip Müslüman olunca
O mü'mine hanım da:
- Ey Ebû Talhâ! Şimdi seninle
dedi.
Ümmü Süleym hakikaten sevinçliydi. Çünkü bir insanı
o iyi kalbli hanımla evlenebildi. Böylece dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmuş oldu.
Bu sıralarda sevgili Peygamberimiz
göç edenlere te'mîn ediyordu.
Lütfen kabul buyurun
Hz. Ebû Talhâ ve muhterem hanımı da
Peygamber efendimizin huzurlarına vardılar.
- Yâ Resûlallah. Biz de size
dediler.
Bu küçük oğlu
Enes idi.
Efendimizin memnun oldukları
büyük bir şerefe nâil oldu.
Cenâb-ı Hak bir müddet sonra onlara
cemâ'atle namaz kıldırıyorlardı.
Ne yazık ki çocukcağız
temiz bir bez örttü.
Ev halkına:
- Babası geldiği zaman
tenbih etti.
Akşamleyin Ebû Talhâ eve döndü. Her zamanki gibi yanında
arkadaşları bulunuyordu. Selâm verdi ve sordu:
- Oğlum nasıl? Hanımı:
- O şimdi
hazırladığı yemekleri ikrâm etti.
Hayırdır inşâallah
Hepsi âfiyetle yediler
içtiler. Hiçbir şeyden haberleri olmadı.
Misâfirler
hanımı konuştu:
- Ey Ebû Talhâ! Aşağı hurmalıktaki komşularımız
itiraz etmişler.
- Ne demişler?
- Daha zamanı gelmedi! Ne çabuk istiyorsun
gibi şeyler!
- İnsafsızlık etmişler doğrusu!
- Evet öyle. İnşâallah biz etmeyiz.
- Hayırdır inşâallah! Birşey mi oldu?
- Evet...
- Ne oldu?
- Cenâb-ı Hak da
kocası hemen anladı.
- Oğlumuz öldü mü yoksa
diye sordu:
- Allah
sana ömürler versin...
Ebû Talhâ ilk oğlunun ölüm haberine rağmen sarsıldı. Fakat
herşeye rağmen:
- İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn "Biz
sabretti...
O günlerde Müslümanlar
hanımına:
- Ey Ümmü Süleym! Evde yiyecek var mıdır
diye sordu. Hanımı da:
- Evet. Ne yapacaksın
dedi.
- Resûlullah efendimizin mübârek seslerinde
zaîflik ve açlık hissediyorum. Gönderebilir miyiz?
Hz. Ümmü Süleym derhal
yolladı.
Evet yâ Resûlallah
Sevgili Peygamberimiz
Hz. Enes'i görünce:
- Seni
Ebû Talhâ mı yolladı.
- Evet efendimiz...
- Koltuğunda
ekmek mi var?
- Evet
yâ Resûlallah.
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz
arkadaşlarına:
Kalkın! Ebû Talhâ'nın evine gidiyoruz
buyurdular.
Bunu işiten Hz. Enes
babasına meseleyi bildirdi. O da:
- Yâ Ümme Süleym!.. Peygamber efendimiz bütün cemâatlarıyla birlikte
diye telâşlandı.
Hanımı gâyet sâkin:
- Allahü teâlâ ve Peygamberi
cevabını verdi.
Gerçekten o gün
Hz. Resûlullahın mu'cizesi ve ev sahiplerinin tevekkülü sâyesinde gerçekleşti.
Günler sür'atle geçip gidiyordu.
Harp ve sulh anlarında Hz. Ebû Talhâ
canla-başla çabalıyordu.
Başta büyük Bedir gâzâsı olmak üzere
bütün savaşlarda herşeyini; Allahü teâlâ ve Resûlü uğruna fedâ etti. Bilhassa Huneyn gâzâsında hârikaydı.
Yüz kişiden hayırlıdır
O gün Peygamber efendimiz buyurdular ki:
- Kim
dâhil edilmiyecektir.
O savaşta Hz. Ebû Talhâ tek başına
hepsini Peygamber efendimizin önlerine bıraktı.
O'nun tek isteği
sâdece Allahü teâlânın ve Resûlullahın rızâları idi.
Sevgili Peygamberimiz:
- Asker içinde Ebû Talh'nın sesi
buyurmuşlardır.
Sevgili Peygamberimizin vefâtlarından sonra
baba ocağına döndü.
70 yaşlarında
Hakkın rahmetine. Sevdiklerine kavuştu.
İslâm Güneşi Mekke'de parlarken

Medîne'nin asîl ve zengin ailelerinden birine mensuptu. Her gece evlerinde

Daha kötüsü; birçok asil arkadaşları gibi

Etrafında sayısız kadın ve kız dolaşıyordu. Fakat o

Evlenme teklifinde bulundu.
Ümmü Süleym adlı bu hanımın

- Yetîm oğlum büyüyünceye kadar

Ümmü Süleym fakir olduğu halde

Ebû Talhâ

Evlenmem mümkün değil
Epeyce zaman sonra

- Oğlun artık büyüdü

O'nun niyetinin iyi olduğunu anlıyan zeki kadın

- Yâ Ebû Talhâ! Ne yazık ki

Neccar Oğulları Kabîlesinin bu en yiğit

- Niçin?
- Çünkü sen

Ebû Talhâ'nın hayreti arttı:
- Putlarımız sana

- Onlar kimseye; ne zarar verebilir

- Çünkü sen de biliyorsun ki; tahta putlarınızı

Ebû Talhâ gözlerini açmış

- Taptığınız putları

Biraz düşüneyim...
Zekî Medîneli

- Peki sen

Kadın

- Seni

Zengin delikanlının aklı karıştı:
- Biraz düşünmek istiyorum! diyebildi.
Tek başına kaldığı zaman

- Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlüh. diyerek

Ebû Talhâ kelime-i şehâdet getirip Müslüman olunca

- Ey Ebû Talhâ! Şimdi seninle

Ümmü Süleym hakikaten sevinçliydi. Çünkü bir insanı

Bu sıralarda sevgili Peygamberimiz

Lütfen kabul buyurun
Hz. Ebû Talhâ ve muhterem hanımı da

- Yâ Resûlallah. Biz de size

Bu küçük oğlu

Efendimizin memnun oldukları

Cenâb-ı Hak bir müddet sonra onlara

Ne yazık ki çocukcağız

Ev halkına:
- Babası geldiği zaman

Akşamleyin Ebû Talhâ eve döndü. Her zamanki gibi yanında

- Oğlum nasıl? Hanımı:
- O şimdi

Hayırdır inşâallah
Hepsi âfiyetle yediler

Misâfirler

- Ey Ebû Talhâ! Aşağı hurmalıktaki komşularımız

- Ne demişler?
- Daha zamanı gelmedi! Ne çabuk istiyorsun

- İnsafsızlık etmişler doğrusu!
- Evet öyle. İnşâallah biz etmeyiz.
- Hayırdır inşâallah! Birşey mi oldu?
- Evet...
- Ne oldu?
- Cenâb-ı Hak da

- Oğlumuz öldü mü yoksa

- Allah

Ebû Talhâ ilk oğlunun ölüm haberine rağmen sarsıldı. Fakat

- İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn "Biz

O günlerde Müslümanlar

- Ey Ümmü Süleym! Evde yiyecek var mıdır

- Evet. Ne yapacaksın

- Resûlullah efendimizin mübârek seslerinde

Hz. Ümmü Süleym derhal

Evet yâ Resûlallah
Sevgili Peygamberimiz

- Seni

- Evet efendimiz...
- Koltuğunda

- Evet

Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz

Kalkın! Ebû Talhâ'nın evine gidiyoruz

Bunu işiten Hz. Enes

- Yâ Ümme Süleym!.. Peygamber efendimiz bütün cemâatlarıyla birlikte

Hanımı gâyet sâkin:
- Allahü teâlâ ve Peygamberi

Gerçekten o gün

Günler sür'atle geçip gidiyordu.
Harp ve sulh anlarında Hz. Ebû Talhâ

Başta büyük Bedir gâzâsı olmak üzere

Yüz kişiden hayırlıdır
O gün Peygamber efendimiz buyurdular ki:
- Kim

O savaşta Hz. Ebû Talhâ tek başına

O'nun tek isteği

Sevgili Peygamberimiz:
- Asker içinde Ebû Talh'nın sesi

Sevgili Peygamberimizin vefâtlarından sonra

70 yaşlarında
