-
- Üyelik Tarihi
- 3 Ocak 2010
-
- Mesajlar
- 11,327
-
- MFC Puanı
- 64,261
"ELİMİ SALLASAM ELLİSİ"
BB kuşağı dediğimiz 1944-1960 doğumlu insanların;
- Delinen pantolonlarına yama vurmaları,
- Yıpranan giysilerini onarmaları,
- Sökülen ayakkabılarını dikmeleri,
- Patlayan futbol topunu sağlamlamaları,
- Bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, sırf yoksulluktan değildi. Sadece tutumluluktan da değildi.
Onlar bunları yapmakla, kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı. Onlara;
- Eşleriyle araları açıldığında, alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün olduğuna,
- Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
- Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna...müthiş bir örnek olması için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara "prototip" olmaya da çalışıyorlardı.
Yani bir yandan yeni neslin;
- Onarıcı,
- Telafi edici,
- Tamir edici,
- "Arabulucu" özellik kazanmasına önayak oluyorlardı.
Onların bu çabalarının "çaresizlikten", yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan "X" ve "Y" nesli, bu sinyali alamadı.
Bu nedenle yeni kuşak nesil;
- Eşiyle bozuştuğunda,
- Arkadaşıyla atıştığında,
- Komşusuyla kavga ettiğinde, ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, becermediğinden onları "değiştirmeyi" seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebiliyor.
Söz gelimi;
- Bana arkadaş mı yok?
- Başka komşu mu yok sanki.
- Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.
- Küserse küssün...gibi "sanal efelik" taslayarak fıtratını bozabilmektedir. Bu nedenle önceki kuşak onlar için "Nereden türedi bu nesil?" diyerek hayretini ifade etmek zorunda kalabiliyor. Yani onların beceriksizliğine vurgu yapıyor.
Galiba;
"Tamirciliği" unutan yeni kuşağı gelecekte zor günler bekliyor.
Netten Alıntıdır
BB kuşağı dediğimiz 1944-1960 doğumlu insanların;
- Delinen pantolonlarına yama vurmaları,
- Yıpranan giysilerini onarmaları,
- Sökülen ayakkabılarını dikmeleri,
- Patlayan futbol topunu sağlamlamaları,
- Bozulan radyoyu tamir ettirmeleri, sırf yoksulluktan değildi. Sadece tutumluluktan da değildi.
Onlar bunları yapmakla, kendinden sonraki nesile çok önemli bir mesaj veriyorlardı. Onlara;
- Eşleriyle araları açıldığında, alternatiflere yönelmeden aralarını düzeltmelerinin mümkün olduğuna,
- Çocuklarıyla aralarına kara kediler girdiğinde bu durumun vakit geçirmeden telafi edilmesinin gerekliliğine,
- Arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla bağları koptuğunda; yenilerini aramakla vakit kaybetmeyip, aralarındaki bağları tekrardan bağlamalarının kaçınılmaz olduğuna...müthiş bir örnek olması için, onların böyle bir yetenek geliştirmeleri için onlara "prototip" olmaya da çalışıyorlardı.
Yani bir yandan yeni neslin;
- Onarıcı,
- Telafi edici,
- Tamir edici,
- "Arabulucu" özellik kazanmasına önayak oluyorlardı.
Onların bu çabalarının "çaresizlikten", yokluktan, fakirlikten, cimrilikten ileri geldiğini düşünen 1965-2000 kuşağı olan "X" ve "Y" nesli, bu sinyali alamadı.
Bu nedenle yeni kuşak nesil;
- Eşiyle bozuştuğunda,
- Arkadaşıyla atıştığında,
- Komşusuyla kavga ettiğinde, ortamı yumuşatmayı, aralarını düzeltmeyi, barışabilmeyi düşünemediğinden, becermediğinden onları "değiştirmeyi" seçmek gibi stratejik bir hatanın içine düşebiliyor.
Söz gelimi;
- Bana arkadaş mı yok?
- Başka komşu mu yok sanki.
- Hiç dert değil, elimi sallasam ellisi.
- Küserse küssün...gibi "sanal efelik" taslayarak fıtratını bozabilmektedir. Bu nedenle önceki kuşak onlar için "Nereden türedi bu nesil?" diyerek hayretini ifade etmek zorunda kalabiliyor. Yani onların beceriksizliğine vurgu yapıyor.
Galiba;
"Tamirciliği" unutan yeni kuşağı gelecekte zor günler bekliyor.
Netten Alıntıdır