-
- Üyelik Tarihi
- 3 Nis 2008
-
- Mesajlar
- 2,499
-
- MFC Puanı
- 0
Tüm canlı hücrelerin kendi enerjilerini üretmek zorunda olduklarını biliyorsunuz. Hücrelerimiz besinlerden ATP sentezlerken
aynı tepkimeleri mi gerçekleştirir? Benzer tepkimeler sırasında tüm canlılarda aynı enzimlerin kullanılması ne anlama gelir?
Glikoliz, canlıların fotosentetik olup olmamasına ya da prokaryot, ökaryot olmasına bakılmaksızın her hücrenin sitoplazmasında gerçekleşen bir olaydır. Fabrikaya benzetebileceğiniz her bir hücreye alınan glikoz çeşitli enzimler yardımıyla parçalanarak üç karbonlu hâle getirilir. Glikozun piruvata çevrilmesi sırasında da bir miktar ATPnin üretildiği tepkime dizisine glikoliz denir.
Glikoliz tepkimeleri oksijenli ve oksijensiz solunum yapan bütün hücrelerde ortaktır. Bu tepkimelerin tüm canlılarda ortak oluşu glikoliz olayını kontrol eden kalıtsal yapı ve enzimlerin benzer olduğunu gösterir.Oksijenli solunum yapan hücrelerde solunumun ilerleyen evreleri için gerekli ürünlerin nasıl oluştuğunu anlayabilmek için glikoliz sürecinin iyi bilinmesi gerekir.Glikoliz tepkimelerini basamaklandıracak olursak;
aynı tepkimeleri mi gerçekleştirir? Benzer tepkimeler sırasında tüm canlılarda aynı enzimlerin kullanılması ne anlama gelir?
Glikoliz, canlıların fotosentetik olup olmamasına ya da prokaryot, ökaryot olmasına bakılmaksızın her hücrenin sitoplazmasında gerçekleşen bir olaydır. Fabrikaya benzetebileceğiniz her bir hücreye alınan glikoz çeşitli enzimler yardımıyla parçalanarak üç karbonlu hâle getirilir. Glikozun piruvata çevrilmesi sırasında da bir miktar ATPnin üretildiği tepkime dizisine glikoliz denir.
Glikoliz tepkimeleri oksijenli ve oksijensiz solunum yapan bütün hücrelerde ortaktır. Bu tepkimelerin tüm canlılarda ortak oluşu glikoliz olayını kontrol eden kalıtsal yapı ve enzimlerin benzer olduğunu gösterir.Oksijenli solunum yapan hücrelerde solunumun ilerleyen evreleri için gerekli ürünlerin nasıl oluştuğunu anlayabilmek için glikoliz sürecinin iyi bilinmesi gerekir.Glikoliz tepkimelerini basamaklandıracak olursak;
Glikoz molekülünün tepkimeye girebilmesi için enerji alarak aktifleşmesi gerekir.
Gerekli olan aktivasyon enerjisi ATP molekülünden sağlanır. Glikoz molekülüne sitoplazmada bulunan
ATPden bir fosfat molekülünün bağlanmasıyla glikoz monofosfat
oluşur.
Glikoz monofosfat, enzimler yardımıyla herhangi bir maddenin katılımı olmadan kimyasal bağlardaki yapısal değişimle
fruktoz monofosfata dönüşür. Bu yapısal değişimin amacı kararlı
bir bileşik olan glikoz monofosfatı kararsız bileşik olan fruktoz
monofosfata dönüştürmektir.
Fruktoz monofosfata sitoplazmada bulunan ATP molekülü-
nün bir fosfatı daha bağlanarak fruktoz difosfat oluşur. Bu sırada
ATP molekülü ADPye dönüşür.
Kararsız bir bileşik olan fruktoz difosfat molekülü de bir
enzim yardımıyla parçalanarak iki molekül fosfogliseraldehiti
(PGAL) oluşturur.
Oluşan iki fosfogliseraldehitlerden (PGAL) ayrılan proton
(H+ ve elektronlar, koenzim olan NAD+
(Nikotinamit adenin dinükleotit) molekülüne aktarılır. Böylece 2NADH+H+
oluşur. Her iki
fosfogliseraldehit molekülünden ayrılan hidrojenlerin yerine birer
fosfat daha bağlanır ve iki fosfat içeren üç karbonlu difosfogliserik
asit (DPGA) oluşur. Bu durumda eklenen fosfat grubu ATP'den
değil sitoplazmadaki inorganik fosfattan sağlanır.
Oluşan her iki difosfogliserik asidin ikişer fosfat grubu enzimler yardımıyla ortamdaki ADPlere bağlanarak subst-rat seviyesinde fosforilasyonla toplam 4 ATP molekülünün sentezlenmesi
sağlanır. Glikoliz tepkimeleri sonucunda 2 molekül pirüvat oluşur.
Bu aşamada glikozdan aktarılan enerjinin büyük çoğunluğu pirü-
vat molekülünde tutulur.
Özetle glikolizde iki pirüvat molekülü, 2 NADH+H+
ve toplam 4 ATP sentezlenir. Glikoliz tepkimelerinin başlangıcında tepkimeyi
aktif hâle getirmek için 2 ATP kullanıldığından 1 molekül glikozdan
pirüvata kadar net 2 ATP sentezlenmiş olur.
Glikoliz tepkimeleri sonunda açığa çıkan enerji ATP molekü-
lünde tutulmaktadır. Bu tepkimeler sırasında oluşan 2 NADH+H+
molekülü ise solunumun son aşamasında ATP sentezinde rol alır.
Gerekli olan aktivasyon enerjisi ATP molekülünden sağlanır. Glikoz molekülüne sitoplazmada bulunan
ATPden bir fosfat molekülünün bağlanmasıyla glikoz monofosfat
oluşur.
Glikoz monofosfat, enzimler yardımıyla herhangi bir maddenin katılımı olmadan kimyasal bağlardaki yapısal değişimle
fruktoz monofosfata dönüşür. Bu yapısal değişimin amacı kararlı
bir bileşik olan glikoz monofosfatı kararsız bileşik olan fruktoz
monofosfata dönüştürmektir.
Fruktoz monofosfata sitoplazmada bulunan ATP molekülü-
nün bir fosfatı daha bağlanarak fruktoz difosfat oluşur. Bu sırada
ATP molekülü ADPye dönüşür.
Kararsız bir bileşik olan fruktoz difosfat molekülü de bir
enzim yardımıyla parçalanarak iki molekül fosfogliseraldehiti
(PGAL) oluşturur.
Oluşan iki fosfogliseraldehitlerden (PGAL) ayrılan proton
(H+ ve elektronlar, koenzim olan NAD+
(Nikotinamit adenin dinükleotit) molekülüne aktarılır. Böylece 2NADH+H+
oluşur. Her iki
fosfogliseraldehit molekülünden ayrılan hidrojenlerin yerine birer
fosfat daha bağlanır ve iki fosfat içeren üç karbonlu difosfogliserik
asit (DPGA) oluşur. Bu durumda eklenen fosfat grubu ATP'den
değil sitoplazmadaki inorganik fosfattan sağlanır.
Oluşan her iki difosfogliserik asidin ikişer fosfat grubu enzimler yardımıyla ortamdaki ADPlere bağlanarak subst-rat seviyesinde fosforilasyonla toplam 4 ATP molekülünün sentezlenmesi
sağlanır. Glikoliz tepkimeleri sonucunda 2 molekül pirüvat oluşur.
Bu aşamada glikozdan aktarılan enerjinin büyük çoğunluğu pirü-
vat molekülünde tutulur.
Özetle glikolizde iki pirüvat molekülü, 2 NADH+H+
ve toplam 4 ATP sentezlenir. Glikoliz tepkimelerinin başlangıcında tepkimeyi
aktif hâle getirmek için 2 ATP kullanıldığından 1 molekül glikozdan
pirüvata kadar net 2 ATP sentezlenmiş olur.
Glikoliz tepkimeleri sonunda açığa çıkan enerji ATP molekü-
lünde tutulmaktadır. Bu tepkimeler sırasında oluşan 2 NADH+H+
molekülü ise solunumun son aşamasında ATP sentezinde rol alır.